İki Ağacın Hikayesi (2)
İnsanlığın belirsiz doğası, kararsız bir şekilde ölüm ve ölümsüzlük arasına yerleştirilmiştir.
Şimdiye dek gizemli “İyi ve Kötünün Bilgisi Ağacı”na odaklandık. Ancak bahçede birden fazla özel ağaç vardı. Tanrı, Cennet’te ikinci bir gizemli bir ağaç yaratmıştı: Yaşam Ağacı
Tanrı, görüntüsü zevk veren ve yemeye uygun olan her türlü ağacın, [ve aralarında] bahçenin ortasında Yaşam Ağacı’nın ve [ayrıca] İyi ve Kötüyü Bilme Ağacı’nın topraktan bitmesini sağladı. (Yaratılış 2:9)
Eden hikayesi boyunca, Yaşam Ağacı arka planda kışkırtıcı bir şekilde durmaktadır. Yaratılır ancak daha sonra tartışmadan neredeyse kaybolur. Bu ikinci ağacın hikayedeki rolü nedir ve onun anlamını nasıl anlayacağız?
Yaşam Ağacı gözden uzak olsa da, sıra ona gelecektir. Hikayenin sonuna doğru, Adam ve Hava yasak meyveyi yedikten sonra, tekrar gizemli Yaşam Ağacı’nı duyarız.
Tanrı “İnsan, iyi ve kötüyü tanıma konusunda bizden biri gibi oldu” dedi. “Şimdi elini uzatıp Yaşam Ağacı’ndan da [meyve] alması engellenmeli. Yiyip sonsuza kadar yaşayabilir!” (Yaratılış 3:22)
Burada Tanrı’nın Adam ve Hava’yı Eden’den çıkarmasının nedenini görürüz. Yaşam Ağacı’ndan asla yemeyeceklerinden emin olmak için Eden’den çıkarılırlar. Ancak bu konuda oldukça tuhaf bir şey vardır. Hikayeyi okurken, ilk başta Adam’a Yaşam Ağacı’ndan uzak durması gerektiğinin söylendiğini görmeyiz. Eğer Tanrı, insanoğlunun Yaşam Ağacı’ndan yemesinin çok kötü bir fikir olduğunu düşünüyorsa, diğer özel bir ağaç olan Bilgi Ağacı’nda olduğu gibi neden ondan da kaçınmaları gerektiğini söylememiştir?
Sadece işleri biraz daha kötü hale getirmek için, Yaşam Ağacı’nın nerede olduğunu tam olarak hatırlayalım:
…bahçenin ortasında Yaşam Ağacı’nın ve [ayrıca] İyi ve Kötüyü Bilme Ağacı’nın topraktan bitmesini sağladı. (Yaratılış 2:9)
Yaşam Ağacı bahçenin merkezindeydi ve Adam ve Hava’ya meyvelerinden kaçınmaları asla söylenmedi. Gerçekten de, bunun özel bir ağaç olduğunu bilip bilmedikleri bile açık değildir. Peki, eninde sonunda ne olacak gibi görünmektedir? Açıkçası, birisinin bu ağacın meyvesinden yemesi sadece bir zaman meselesidir.
Bilgi Ağacı’ndan yemeden önce Yaşam Ağacı’ndan yemek problem değildir de, Bilgi Ağacı’ndan yedikten sonra Yaşam Ağacı’ndan yemek neden problemdir?
Durum karışık bir hal alıyor. Belli ki Tanrı, Adam ve Hava’nın Yaşam Ağacı’ndan yemek yemesine aldırış etmiyordu. Hatta görünüşe göre eninde sonunda ondan yemelerini istiyordu. Fakat bunların hepsi Bilgi Ağacı’ndan yemelerinden önceydi. Bilgi Ağacı’ndan yedikten sonra, bir şekilde her şey değişir: Artık Yaşam Ağacı ulaşılmaz hale gelir. İnsanlığın ondan asla yememesi için her türlü çaba gösterilmelidir. Neden? Ağaçlar arasındaki bu tuhaf ilişki nedir? Bilgi Ağacı’ndan yemeden önce Yaşam Ağacı’ndan yemek problem değildir de, Bilgi Ağacı’ndan yedikten sonra Yaşam Ağacı’ndan yemek neden problemdir? Bu, geri dönmek isteyeceğimiz bir nokta. Ancak bu iki ağaç arasındaki gizemli ilişkiyi henüz keşfetmedik. Daha yeni başlıyoruz.
Alev Kılıçlı Keruvim
Bunu bir düşünün: Tanrı’nın Yaşam Ağacı’na dönüş yolunu koruması için yerleştirdiği alevli bir kılıcı tutan melekler çok özel bir türdendir.
İnsanı sürdü ve Yaşam Ağacı yolunu korumak için, Eden’in doğusuna Keruvim’i ve sürekli dönen kılıcın alevini yerleştirdi.(Yaratılış, 3:24).
Onlar Keruvim’dir. (Rönesans sanatından hoşlananlarınız için, bunlar Rubens’in her zaman resmetmeyi sevdiği türden meleklerdir) Gerçekten Keruvim melekleri nadir meleklerdir. Tora’nın tümü boyunca onlara sadece iki yerde rastlarız. Onları ilk olarak burada Yaşam Ağacı’nı korurken, ikinci kez de altından yapılmış iki Keruvim olarak Mişkan’daki Antlaşma Sandığı’nın üzerinde görürüz.
İki tane de altın Keruvim yap. Onları, kapağın iki ucundan [döverek, kapakla] yekpare yapmalısın. Keruvim, kanatlarını yukarıya doğru açmış, kanatlarıyla kapağa siper olur…(Mısır’dan Çıkış 25:18,20)
Şimdi bir adım daha ileri gidin. Bu ikinci Keruvim meleği çifti hangi hazineyi korumaktadır?
Keruvim, Antlaşma Sandığı’ndaki On Emir’i içeren tabletleri ve Tora’yı koruyorlardı. Şabat’ta sinagoga gidenler için, şu an düşündüğüm kelimelere aşina olmalısınız. Herkesin görebilmesi için Tora, bimadan veya tevadan kaldırıldığında her hafta bunu söylüyorsunuz:
Yaşam Ağacı’dır ona sarılanlara..(Özdeyişler 3:18)
Büyüleyici! Tüm Tora’da Keruvim ile karşılaştığımız diğer seferde Keruvim bir kez daha “Yaşam Ağacı”nı koruyor! Yalnız bu defa bizi Yaşam Ağacı’ndan uzak tutmuyorlar, bizi ona yönlendiriyorlar, hem bizi hem de Tora’yı koruyucu kanatlarının altına siper etmektedirler.
Bundan neyi çıkarmalıyız? Bizi baştaki Yaşam Ağacı’ndan uzak tutan Keruvim, neden bizim bu türdeki ikinci söz gelimi ağaca erişmemize çalışmaktadır? Tora’ya neden “Yaşam Ağacı” deniyor? Bu ikisi arasında özde bir benzerlik var mıdır?
Tora ve Yaşam Ağacı’nı birbirine bağlayan noktalar daha da derinlere iniyor…
Bilgi Ağacı ve Yaşam Ağacı birbiri ile çelişiyor mu?
Adam ve Hava, Yaşam Ağacı’ndan önce ne durumdaydı, Bilgi Ağacı’ndan önce ne durumdaydı?
Ölümlüler miydi yoksa ölümsüzler miydi?
Her ağacın bu konuda ne söyleyeceğini görelim. Bilgi Ağacı ile başlayalım.
Adam’ın Bilgi Ağacı’ndan yememesi konusunda uyarıldığını biliyoruz, çünkü “ondan yediğin gün, kesinlikle öleceksin” (Yaratılış 2:17). Büyük yorumcu Nahmanides’in önerdiği gibi bu ayet, meyvenin hemen sizi öldüreceği anlamına gelmemektedir, çünkü; gerçekten Adam ve Hava yasak meyveyi yedikten sonra uzun süre yaşamaya devam etmişlerdir. Aksine, ayet “ondan yediğin gün, ölümlü olacaksın” anlamına gelmektedir. Yani eninde sonunda ölecek olan varlıklara dönüşeceksiniz demektir. Görünüşe göre, Tanrı’nın uyarısının anlamı budur.
Böylece Bilgi Ağacı, yukarıdaki sorduğumuz soruyu cevaplıyor gibi görünüyor. Adam ve Hava’nın başlangıçta ölümsüz olduğunu kanıtlamaktadır. Doğru mu?
Yanlış.
Çünkü, şimdi Yaşam Ağacı’nın bu soruya ne cevap vereceğine bakmanın zamanı geldi.
Tora bize Tanrı’nın Adam ve Hava’yı Eden’den “Yaşam Ağacı’ndan da [meyve] alması engellenmesi, yiyip sonsuza kadar yaşamaması (Yaratılış 3:22)” için çıkardığını söyler. Ayet bu konuda oldukça açık görünmektedir: Yaşam Ağacı’nın meyvesi ölümsüzlüğü vermektedir – bir kez yersen, asla ölmeyeceksin. Öyleyse, Yaşam Ağacı sizi ölümsüz yapıyorsa, bu, önceden ölümlü olunması anlamına gelir. Ama bir dakika bekleyin! Sadece bir dakika önce Adam ve Hava’nın başlangıçta ölümsüz olduğunu söylediğimizi sanıyordum.
Bu ağaçlar ile ilgili kuşku uyandıran bir şeyler var. Bilgi Ağacı bize, insanın başlangıçta sonsuza dek yaşayacağını söylüyor. Ancak Yaşam Ağacı bize insanın aslen ölümlü bir varlık olduğunu söylüyor. İlk bakışta, iki ağaç birbirleri ile çelişiyor gibi görünüyor. Ancak sadece görünürde! Bu çelişkiden çıkmanın bir yolu var. Adam ve Hava’nın orijinal doğası hakkında sorunu çözecek şaşırtıcı bir alternatif var. Bir saniye okumayı bırakın, düşünün ve çözümü bulabilecek misiniz bir bakın.
Eden Bahçesi ve Heisenberg Belirsizlik İlkesi
İşte önerim: Her iki ağaç da doğru!
İnsanlar her iki ağaçtan birinden yemeden önce ne ölümlü ne de ölümsüzdü. Yaşam Ağacı’ndan yeseydi ölümsüz olacaktı; Bilgi Ağacı’ndan yeseydi sonunda ölecek bir varlık olacaktı. Her iki ağaçtan yemeden önce insan “alacakaranlık kuşağı”ndaydı. İnsan, kararsız bir şekilde ölüm ve ölümsüzlük arasına yerleştirilmişti ve doğası belirsizdi. Eğer böyle bir “belirlenmemiş durum” size garip geliyorsa, üzülmeyin. Sadece kuantum fiziği üzerine herhangi bir kitabı alın. Bu bilim alanına göre belirsizlik, varlığın oldukça standart bir özelliğidir. Herhangi bir anda, belirli bir elektron burada olabilir veya orada olabilir. Heisenberg’in meşhur önerisine göre, bir elektron ne burada ne de oradadır. Konumu sadece bir gözlemci devreye girip baktığında “belirli hale gelir”. Eğer elektronlar belirsizlik içerisinde kalabiliyorsa – belki insanlar da kalabilir.
Eğer bu konularda haklıysak – Eden, insanın seçimine bağlı olarak, insanın kararsız bir şekilde yaşam ile ölüm arasına yerleştirildiği bir yerdi ve o zaman Eden, tüyler ürpertici biçimde, Yahudi tarihinin başka bir büyük anının habercisidir. Bize daha sonra deneyimleyeceğimiz, ne burada ne de orada olduğumuz, Tanrı’nın bize “yaşam” ve “ölüm” arasında benzer bir seçenek sunduğu anı hatırlatmaktadır:
İşte bugün önünüze (özgür seçimle) yaşamla iyiliği, ölümle kötülüğü koyuyorum. Yaşamı seçin ki, siz de çocuklarınız da yaşayasınız.(Yasa’nın Tekrarı 30:14,19)
Moşe Rabbenu bu sözleri söylerken insanlar çöl topraklarında önlerindeki “yaşam” ya da “ölüm”e sahip değildiler. Bir kez daha bizden seçmemiz istendi. Bu durumda, “yaşam”, Tora’yı ve ilkelerini kucaklamak olarak tanımlanırken, “ölüm” onları reddetmek anlamına geliyordu.
Garip! Tora’ya sarılmak ya da reddetmek, Yaşam Ağacı’na sarılmak ile aynıdır. Ağacı koruyan Keruvim, Tora’yı da korur. Bu sadece bir tesadüf olabilir, ya da daha derin bir şeyi işaret ediyor olabilir.
Gidecek uzun bir yolumuz var, ancak Eden’deki iki gizemli ağaç ile ilgili tabloyu geliştirmek için bir yere gelmeye başlıyoruz. Önümüzdeki yazılarda, Eden’deki Adam ve Hava destanı ile ilgili başka yapboz parçalarını birleştirmeye çalışacağız. Ve sonra, yapboz parçaları tamamen belirlendiğinde, ortaya çıkardıkları resmi yavaş yavaş kavramaya başlayacağız.
Kaynak: Rabbi David Fohrman