Rabbiler, Tora’ya neden bu kadar çok yasa ekliyor? Adam ile Hava’nın günah işlemesine neden olan şey bu değil miydi?
Doğru. Moşe’nin kendisi Tora’nın kurallarına ekleme yapmamaları konusunda halkı uyarır: “Size emretmekte olduğum sözün üzerine [hiçbir şey] eklemeyin ve ondan [hiçbir şey] eksiltmeyin” (Yasa’nın Tekrarı 4:2). Tora, yapmamız ve yapmamamız gereken tüm kuralları sağlar ve bunlardan biri de “onu daha da güzelleştirmeye çalışmamaktır.”
Tam bu noktada Ramban (1194 – 1270) aynı soruyu sorar: Durum buysa, Rabbiler Tora’ya nasıl çit yapabilir? Tora yasaklanmış ensest ilişkilerin bir listesini yapar; Rabbiler buna birkaç tane daha ekler. Tora, Şabat’ta çalışmayı yasaklar; Rabbiler, “Şabat ile ilgili değilse, yapma” diye ekler. Aynı durum Koşer yasaları ve diğer birçok yasak için de geçerlidir. Ve zaman geçtikçe daha fazla çit eklenir.
Ramban, bu çitlerin iyi ve gerekli olduğunu belirtir. Bir şartla, “onların doğrudan Tora’dan değil, fakat birer çit olduklarını bildiğimiz sürece!”
Onlar doğrudan Tora’dan değillerdir, ama yine de Tora’dır- çünkü; Tora’nın kendisi bize gerekli olduğunda kendi yasakları çevresine çitler inşa etmemizi emreder. Bakınız: Yevamot 21a. “Bene-Yisrael’i tumalarından (saflığı bozan şeyler) ayrı tutun” der (Levililer 15:31). “Koruyucularımı koru!” der (Levililer 18. Bölüm). Manevi liderlik, içinde bulunduğu neslin önceki nesillerden daha büyük bir ayartıya sahip olduğunu görürse – ya da önceki nesiller kadar dikkatli olamıyorsa – onları yasaklardan uzak tutmak için bazı uyarılar ekler.
İnsanlar Şabat’ta iş mi yapıyor? Tüm gün boyunca para kullanmayı yasaklayın. Kadınlar cinsel tacize mi uğruyor? Herhangi bir erkeğin, doğrudan ilişkisi olmayan bir kadınla yalnız kalmasını yasaklayın.
Çitsiz yasaklar kapaksız kitaplar gibidir – kısa zamanda hikayenin en iyi kısımları kaybolur. Ya da çiti olmayan kasaba meydanındaki bir çiçek bahçesi gibidir. Bununla birlikte, Ramban önemli bir ayrım yapar: Hepimizin, neyin çit ve neyin bahçe olduğunu bilmemiz gerekir.
Hava bu ayrımı yapmadı. Yılana “Fakat bahçenin ortasındaki ağacın meyvesinden ise; Tanrı ‘ondan yemeyin ve ona dokunmayın [bile]; yoksa ölürsünüz’ dedi” diye yanıt verdi (Yaratılış 3:3). Bunun sonucunda, Yılan onu ağaca itip ve ölmediğini görünce, Hava’nın tüm iddiası çöktü. Yılanın artık ona anlatması gereken, ağaçtan yememesi gerekliliğinin “gerçek nedeninin” Tanrı’nın bildiği şeyleri bilmesini istememesi olduğuydu ve Hava artık Yılan’ın pullu ellerinin pençesine düşmüştü.
Midraş’ın söylediği gibi, çit düştü ve bahçe ezildi.
Hava’nın konuyla ilgisi nedir?
Ancak soru hala Hava ile ilgilidir. Tanrı’nın emrini kendi çitiyle karıştırmayı nasıl başardı? Bazı yorumlar (Siftei Hahamim (Rabbi Shabtai Bass, 1641-1718); Ohr Hahayim (Rabbi Hayim ibn Attar, 1696-1743), bu çiti oluşturan kişinin Hava değil, aşırı koruyucu Adam’ın olduğunu belirtir. Bu, Adam’a emir verildiğinde Hava’nın onun etrafında olmadığı anlamına gelir. Bu biraz zordur, çünkü anlayışımıza göre, ikiye ayrılmadan önce Hava, Adam’a dahildi ve kendi zihnine sahipti.
Her halükarda, daha derine inmek ve belki de daha tatmin edici bir çözüm sunmak istiyorum. Gerçekte benim bulduğum değil, çünkü; Hasidut Habad’da ortaya çıkan retorik bir soruya dayanıyor. Çok temel bir soru: Tanrı’nın emirlerine ekleme yapmak neden bu kadar sakıncalıdır? Tanrı, “Böyle bu yemeği yemenizi istemiyorum” dediğinde, biz de “Peki, eğer bunu beğenmiyorsa, muhtemelen buna benzer olan şunu da yemememizi isterdi” diye bir çıkarsama yaparsak, böyle düşünmenin nesi yanlıştır? Tanrı eğer robot isteseydi, bizi robot yapardı. Açıkçası, bizden biraz sağduyumuzu kullanmamızı istemesinin nesi yanlış olabilir?
Örneğin, öğretmeniniz sizden beş sayfalık bir makale yazmanızı isterse ve siz altı sayfa yazarsanız, bunun için sizden not kırar mı?
Evet, olabilir. Öğretmeniniz size az ve öz yazmayı öğretmeye çalışıyor olabilir. Fakat, her şeyin ötesinde, sonsuz bilgeliğe sahip Sonsuz bir Tanrı söz konusu olduğunda, gerçek nedir?
Gerçekte durum bundan daha fazlasıdır. Mitsvalar sadece Tanrı’nın derin nedenlerle yapmamızı istediği şeyler değildir. Mitsvaların varoluş nedeni, bizzat kendileridir. Talmud’un belirttiği gibi, “Bir emri yerine getirmenin ödülü, o emri yerine getirmiş olmaktır” ve “Mitsvaları yerine getirmenin bu dünyada ödülü yoktur.” Yani mitsvalar, başka bir amacı yerine getirmek için yaratılmış değildir. Bir problemi ortadan kaldırmak için bir mitsva yaratılmış değildir. Aksine, mitsvaları ve yasakları yarattı ve bu mitsvalar ve yasaklar ile uyumlu, problemleri olan bir dünya tasarladı. Bilgi ağacı örneği gibi: Bir ağaç yaratıp, Adam’a “Ondan yeme” demedi. Aksine, “Yiyemeyecekleri bir ağaç yaratacağım” dedi.
Mitsvalar başka hiçbir şey için değildir; onlar diğer her şeyin nedenleridir. Bütün sebepler mitsvalar ile başlar ve biter. Doğru, Tora bazen bazı mitsvalar için sebepler belirtir ve bizim de sebeplerini bulduğumuz birçok mitsva vardır – örneğin, çalmak, cinayet iyi değildir, çünkü; toplum bu şekilde devam edemez – veya mistik (keten ve yünü karıştırmak, üst sefirotu karıştırır gibi). Fakat bunların hepsi fiilen daha sonraki olaylara uyarlanabilen mitsvalardır, Tanrı, bu dünyayı bu mitsvaların etrafına inşa etmiştir ve bu yüzden sistemin nasıl çalıştığını anladıktan sonra elbette makul görünürler. Ama gerçek kural şudur: önce mitsvalar geldi, sonra sistem ve mantığı geldi.
Bunun güzelliği, bize Tanrı ile daha derin bir bağlantı sağlamasıdır. Eğer mitsvaların bir sebebi olsaydı, ortada sadece Tanrı’nın akıl yürütmesi olurdu. Ve Tanrı aklın çok ötesinde olduğundan, Tanrı’ya dokunamazdık. O mitsvalara yalnızca sebebine ihtiyaç duyduğu şekilde girerdi – O’nun Tanrı olduğu göz önüne alındığında bu çok da fazla olmazdı. Ancak mitsvalar sadece O’nun katkısız, saf iradesidir ve yaptığımız her mitzva ile ya da tuttuğumuz her yasakla – her mitsvanın ve her yasağın özünde Tanrı’ya dokunuruz.
Hava, Tanrı’nın şöyle dediğini duyunca, “Ancak İyi ve Kötüyü Bilme Ağacı’ndan yeme; çünkü ondan yediğin gün, kesinlikle öleceksin” (Yaratılış 2:17), şöyle düşünmüş olmalı, “Demek ki gerçekten kötü bir ağaç. Eğer ondan yemek öldürüyorsa, ona dokunmak da bir hayli kötü olmalı.”
Hava, insan mantığını Tanrı’nın iradesine uyguladı. Yılana, “Ölmemek için yememeliyiz ya da dokunmamalıyız …” diyordu – o ağaçtan yememesi gerekliliğinin tüm sebebinin ölmemek olduğunu anlatıyordu. Ona göre bu yasakta Tanrı yoktu, Tanrı sadece belirli bir konuda onları uyarmıştı. Konuşmasından önce bile, aklında Tanrı’yı kaybetmişti ve şimdi ise akıllı bir yılana inanıyordu.
Aynı durum herkes için geçerli olabilir. Tora çalışmak büyük bir entelektüel arayış olsa da, yine de Tora’yı tamamen anladığınızı düşündüğünüz anda onu kaybetmişsinizdir. Çünkü onun Tanrısallığını kaybettiniz demektir.
Moşe, “Eklemeyin” dediğinde kastettiği buydu. Çitler inşa etmeye karşı değildi – bunlardan birkaçını bizzat kendisi yaptı. Bizi uyardığı konu, “Tanrı’nın mantığını” Tanrı’nın asla söylemediği şeylere genişletmeye çalışmamızdı. Tanrı’nın aslında ne söylediğini tahmin etmeye çalışmayın. O’nu olduğu gibi alın, O’nu anladığınız gibi değil. Ancak o zaman gerçek Tanrınız olacaktır, zihninizde yaratmış olduğunuz bir put değil.
Çitler Nerede Olmaz?
Bir soru daha: Bunların tümü söylendikten ve yapıldıktan sonra, Hava’nın veya Adam’ın, Tanrı’nın yasağına bir çit eklemesi iyi bir fikir değil midir? Yani, Hava’nın niyeti mükemmel olmayabilirdi, ama uygulamada, bu kadar kötü olan nedir?
Bu konuda, Rebbe’ın söyleyecek bir şeyi vardır (Torat Menahem, 5716, Şelah Peraşası). Çitler, gerekli olduğunda iyidir. Dışarda, fiziksel veya ruhsal olarak karanlık olduğunda, insanlar neyin iyi ve neyin kötü olduğunu ayırt edemez, çünkü; karanlık çok ezici, kafa karıştırıcı ve ayartıcıdır. Bu yüzden sürgün daha karanlık ve koyu hale geldikçe daha fazla çit eklenmiştir. Şelah (Bayit Tlita’a) Moşe zamanlarında sadece Tora’nın açıkça yasakladığı şeylerin yasak olduğunu söyler. Moşe sadece birkaç çit eklemiştir. Çitlerin çoğu İkinci Tapınak zamanından kalmadır. En zorlu kurallarımızın çoğu Haçlı Seferleri’nin karanlık zamanlarından ve Fransa ile Rhinelands’deki katliam dönemlerinden gelmektedir.
Ama burada, kötülüğün bulunmadığı Eden Bahçesi’nden bahsediyoruz. Bunun kanıtı, Adam ile Hava’nın kötülükle bir ilgisi olur olmaz bahçeden ayrılmak zorunda kalmalarıdır. Burada, çitler sadece gereksiz değil, aynı zamanda bir engeldir.
Neye engel? Adam ve Hava şunu yapmak için bahçeye yerleştirilmişti: “İşlemek ve korumak için” (Yaratılış 2:15). Bunun anlamı, bahçenin her parçasını yükseltmek ve geliştirmektir. O ağaç dahil. Ve böylece ağacın etrafındaki bu ekstra çiti yaparak bu konuda yardımcı olmuyorlardı – sorumluluktan kaçıyorlardı.
Yeruşalayim Talmudu’nun (Traktat Kiduşin) bize söylediği gibi, bu dünyadaki bir ömürden sonra, her insan, yemediği her bir koşer yemeği için göksel mahkeme önünde bir açıklama yapmak zorundadır. Sonuçta o yemek oradaydı ve insan onu Tanrısal bir şekilde, bir beraha ile yiyebilir ve böylece elde ettiği enerjiyi Tora ve mitsvalar için kullanabilirdi. Öyleyse neden yapmadı?
Benzer şekilde, yaşamlarımız belirli becerileri öğrenmeye ve belirli yetenekleri geliştirmeye yönlendirilmiştir. Çoğumuz bunları Tora’yı yerine getirmeye başlamadan önce öğrendik. Bu yüzden diyebiliriz ki, “Hepsi geçmişte kaldı. Şimdi sadece Tora öğrenmek / iyi bir Yahudi aile kurmak / çok sayıda mitsva yapmak istiyorum. Tüm müzik, sanat, dans, bilim üzerinde neden tekrar tekrar düşünmeye ihtiyacım var? Muhtemelen bunlar beni aşağı çekecek.”
İşte hepimiz için basit bir ders: Eğer Tanrı bahçenize bir şeyi koyduysa, o sizin onu yükseltmeniz için oradadır. Sizi bu yeteneklerle biçimlendirdi, sizi bu becerileri öğrenmeye yönlendirdi ve tümünü bir amaç için yarattı. Bunu görmezden gelmek çok asil, çok kutsal, çok dindarca gelebilir – ama aslında bu yılanlarla konuşmanın başka bir biçimidir. Ve çiçeklerin üzerine basmak!
Kutsal Kitabınızı bilin!
Kutsal Kitabınızı bilirseniz, kimse inancınızı ve Tanrı ile olan bağlantınızı çalamaz.
Kaynak: Tzvi Freeman