Levililer Kitabı tam olarak Mısır’dan Çıkış Kitabı’nın bittiği yerde başlar. Mısır’dan Çıkış 40:34-35 ayetlerinde, Tanrı’nın kevod’unu, Tanrı’nın Kutsiyeti’nin ortaya çıkışını okuruz. Daha önce Sinay Dağı’nda duran Tanrı, tarifini Moşe’ye verdiği ve dağın eteğinde inşa edilen Mişkan’a iner:
Bulut, Buluşma Çadırı’nı kapladı ve Tanrı’nın Onuru (ukevod) Mişkan’ı doldurdu. Moşe Buluşma Çadırı’na giremedi; zira bulut [çadırın] üzerine çökmüş, Tanrı’nın Onuru (ukevod) Mişkan’ı doldurmuştu.
Mısır’dan Çıkış 40:34-35
Tanrı’nın kevod’u Mişkan’ı doldurduktan sonra Tanrı, Moşe’ye buyruklarını iletmeye başlar. Burada Çıkış 40:36-38 ayetlerinde parantez içinde, ana konunun arasına girilerek, bulut şeklindeki kevod’un bundan sonraki davranışı anlatılır. Hemen bundan sonra, bu üç ayet sonrasında Levililer 1:1’den ana konu devam eder.
Tanrı önce korban ile buyruklarını (Levililer 1-7) iletir, koenler ile ilgili buyrukları ile devam eder (Levililer 10:8-11), eti yenen ve yenmeyen hayvanlar ile ilgili buyrukları (Levililer 11), bedensel kirliliklerin temizlenmesi (Levililer 12-15), Kippur günü ile ilgili veya Tapınak’ın arıtılması ile ilgili yasaları (Levililer 16) ve hayatın tüm alanları yasaları ve İsrail halkının daima yükümlü olduğu yasaları iletir.
Bu karşılaşma, İsrail halkı Sinay Dağı’ndan ayrılana dek (Çölde Sayım 10:11), yedi hafta boyunca sürer.
Daha sonra da bu karşılaşma çölde birkaç kez (Çölde Sayım 15 ve 18-19) tekrarlanır ve bir kuşak sonra İsrail halkı Kenan topraklarına girmeden önce (Çölde Sayım 27-36) tekrarlanır.
Keruvim’in Arasından Gelen Ses
Seni Huzurum’a orada çağıracak, seninle (kapağın) Kaporet’in üzerinden – Tanıklık Sandığı’nın üstündeki iki Keruvim’in arasından – konuşarak, Bene-Yisrael’le ilgili olarak sana emredeceğim her şeyi [orada bildireceğim].
Mısır’dan Çıkış 25:22
Yasa’nın verilmesi süreci, Tanrı’nın Moşe’yi en başından bilgilendirdiği biçimde gerçekleşmektedir: Mişkan’ın merkezi amaçlarından biri, Tanrı’nın emirlerini İsrail halkına iletmek için,Tanrı’nın Moşe ile orada, Mişkan’da buluşmasıdır.
וְנוֹעַדְתִּי – “Buluşacağım” kelimesi, Mişkan’a isimlerinden birini vermiştir: אֹהֶל מוֹעֵד, “Buluşma Çadırı”. Burası, Mişkan, Tanrı’dan buyruklarını almak için Moşe’nin Tanrı ile buluştuğu yerdir. Daha sonra İsrail halkına bu buyrukları iletmiştir.
Daha sonra, Moşe’nin Mişkan’a girdiğinde Tanrı’nın mevcudiyetinin saçtığı ışığı almak için yüzünü koruyan maskeyi çıkardığını, kendisine verilen buyrukları İsrail halkına iletmeyi tamamlayana dek yüzünü kapatmadığını okuruz. Bunun nedeni belki de bu buyrukların kaynağının Tanrı olduğunu göstermektir.
Moşe, Kendisi ile konuşmak üzere Tanrı’nın Huzuru’na geldiğinde, maskeyi [oradan] ayrılana kadar [yüzünden] çıkartırdı. Sonra çıkıp, kendisine emredilenleri Bene-Yisrael’e anlatırdı. Bene-Yisrael Moşe’nin yüzünü – Moşe’nin yüz teninin ışık saçtığını görürlerdi. Moşe sonra, [Tanrı] ile konuşmak üzere [bir dahaki sefere Huzura] gelişine kadar maskeyi [yüzüne] geri yerleştirirdi.
Mısır’dan Çıkış 34:34-35
Tanrı’nın Konuşması
Tüm Tora boyunca Tanrı’nın buyrukları, Tanrı sözleri olarak ifade edilir. Tanrı’nın seçmiş olduğu sözcüsü Moşe ile gerçekten konuşmuş olduğunu göstermek için ona özel olarak ilahi sözleri iletmeden önce, Tanrı tüm halkın duyabileceği biçimde on buyruğu söylemiştir.(Maimonides, Hilchot Yesodei Torah, 8:1)
Tanrı Moşe’ye “İşte – sana bulutun en yoğun bölümünde geleceğim” dedi. “Bu sayede halk [Ben] seninle konuşurken duyacak. Sana da ebediyen inanacaklar”. Moşe halkın [bu konudaki] sözlerini Tanrı’ya anlattı.
Mısır’dan Çıkış 19:9
Tanrı’nın Moşe’ye buyruklarını Mişkan’da iletmesi çok canlı ve nettir. Kevod’un bulunduğu iki Keruvim’in arasından gelen ve Moşe tarafından duyulan İlahi konuşma gerçek bir konuşmadır:
Ve Moşe, [Tanrı’yla] konuşmak üzere Buluşma Çadırı’na girdiğinde, Tanıklık Sandığı’nın üzerindeki kapağın üstünden, iki Keruvim’in arasından kendisine söyleşen Ses’i duydu. [Tanrı] Ona [bu şekilde] konuştu.
Çölde Sayım 7:89
Tanrı’nın İsrail halkına ve özel olarak Moşe’ye Kendi iradesini bir dil biçiminde bildirmesi tüm Kutsal Kitap geleneği içinde tartışmasız gerçek kabul edilir.
Kulum Moşe [için ise] böyle değil! Evim’in tümünde güvenilirdir o! Onunla ağız ağza konuşurum. [Açık bir] Vizyonla [iletişim kurarım] – bilmecelerle değil! [O kadar ki] Tanrı’nın resmine bakar!
Çölde Sayım 12:7-8
Yukarıda, Çölde Sayım 7:89 ayetindeki מְדַבֵּר “midaber”-“söyleşen” kelimesi normal fiil biçiminde değil, dönüşlü fiildir. “Söyleşen” kelimesi “Kendisine söyleyen” anlamında olup, İlahi söyleşiye dahil olup Moşe’nin bu iletişimden algılayabildikleri anlamındadır.
Rambam: Mecazen Konuşma
Rambam, Kutsal Kitap’taki İlahi konuşmanın metaforik olarak açıklanması gerektiğini söyler. Rambam, Yahudiliğin onüç ilkesini açıklarken sekinci ilke olarak şöyle yazar:
Sekizinci ilke:
Tora, Tanrı tarafından verilmiştir. Bu, günümüzde elimizde bulunan Tora’nın tamamının Moşe’ye verilen Tora olduğunu, Tanrı tarafından söylendiğini, yani Tora’nın Tanrı’dan Moşe’ye Kutsal Kitap’ta mecazi olarak “konuşma” kelimesiyle ifade edilen biçimde aktarıldığına dair inancımızı anlatır. Ama hiç kimse, bu “konuşma”nın nasıl gerçekleştiğini, bu konuşmanın ulaştığı Moşe dışında hiç kimse bilmemiştir.
Mişna üzerine Açıklamalar , Sanhedrin Bölüm 10
Kutsal Kitap’ta “konuşma” kelimesi Tanrı ile ilgili olduğunda bu kelime, hakiki doğası hakkında hiçbir fikrimizin olmadığı mecazi bir anlama sahiptir. Tek bildiğimiz, bu konuşmanın, insanların konuşması gibi olmadığıdır.
Rambam, “Şaşırmışlar için Kılavuz 2:48” bölümünde şöyle özetlemektedir:
Her olayın bir sebebi vardır. Bu da bizi İlk Neden’e, Tanrı’ya ve O’nun iradesine götürür. Bu nedenle, peygamberler bazen ara sebepleri atlayarak, gerçekleşen tekil bir olayı doğrudan Tanrı’ya bağlar ve Tanrı’nın Kendisi’nin bizzat bu olayı yaptığını yazar. Ara sebepler açısından, bu sebeplerin fiziksel olaylar, özgür irade veya başka canlılar olması bir fark oluşturmaz. Peygamberler bu ara sebepleri atlayıp, sonucu doğrudan Tanrı’ya bağlarlar ve “Tanrı yaptı”, “Tanrı söyledi”, “Tanrı emretti” gibi ifadeleri kullanırlar. Var olan her şey, Tanrı öyle emrettiği ve öyle olmasını söylediği için gerçekleşmektedir.
Rambam, “Tanrı, İsrail’e büyük bir zafer verdi”, “Tanrı yağmur verdi”, “Tanrı, Paro’nun kalbini katılaştırdı” gibi ifadelerin, Tanrı’nın doğadaki, tarihteki ve insan zihnindeki tüm olayların nihai sebebi olduğunu belirttiğini, “Tanrı buyurdu”, “Tanrı dedi” gibi ifadelerin de, İlahi İrade’nin bir yönünün bilinir hale gelmesinin (ya da açığa çıkmasının) mecazi bir ifadesi olduğunu açıklamıştır. Tanrı, bildiğimiz biçimde insanlarla konuşmaz.
Tanrı, peygamberlere konuştu mu? Moşe’ye konuştu mu?
Rambam’a göre peygamberlik, İlahi Olan tarafından Aktif Akıl aracılığı ile ilk önce düşünsel yetiye ve sonra imgeleme yetisine gönderilen ortaya çıkışlardır. Bir insanın elde edebileceği en yüksek derece ve en kusursuz durumdur.
Zihni bu seviyeye yükselebilmiş bireyler, İlahi yayının dalgalarını yakalayabilir. Bu kişiler Tanrı’dan işitilebilir, sözlü iletişimi alabilen normal insanlardır.
Rambam, Moşe haricindeki en yüksek peygamberliği “kendisine bir vizyonda konuşan bir melek görmek” olarak açıklar. “Melek” kelimesi basitçe “aracı” demektir ve bu örnekteki melek, “peygamberlik rüyasında Tanrı’nın konuştuğunu duyan imgeleme yetisidir.” Tanrı, bildiğimiz biçimde konuşmamakta ya da Kendi adına konuşması için alt derecedeki bir İlahi varlığı göndermemektedir. Gerçek bir peygamberin çok gelişmiş zihni, İlahi konuşmayı doğru biçimde imgeleme yeteneğine sahiptir. Bu sadece rüyalarda mümkündür.
Ancak Moşe bunun dışındadır.
Onunla bilmecelerle değil, açıkça, yüzyüze konuşurum. Çölde Sayım 12:8
…..seninle (kapağın) Kaporet’in üzerinden – Tanıklık Sandığı’nın üstündeki iki Keruvim’in arasından – konuşarak, ..
Mısır’dan Çıkış 25:22
Yani Moşe, imgeleme yetisi aracılığı olmadan konuşmaktadır. (Şaşırmışlar için Kılavuz 2:45)
Rambam, burada kendisi ile ters düşüp, Moşe’nin gerçekten Tanrı’nın konuşmasını duyduğunu mu söylemektedir? Hayır! Rambam, daha önce melekler ve diğer böyle varlıklar hakkında şöyle yazmıştı:
Midraş Kohelet’te (Vaiz 10:7) ile ilgili olarak şöyle yazar: “İnsan uyuduğunda, ruhu meleğe, melek de keruv’a konuşur.” Zeki okuyucu, burada açıkça insanın imgeleme yetisine “melek”, düşünsel yetisine “keruv” dendiğini anlayacaktır. Bunu anlayanlara bu ne güzel gelecektir, bilgisize ise ne saçma.
Şaşırmışlar için Kılavuz 2:6
Rambam böylece peygamberlerin en büyüğü olan Moşe’nin bildiğimiz anlamda Tanrı’nın “konuştuğunu” duymadığını ve Keruvim’in arasından konuşmanın mecazi olduğunu söylemektedir. Aydınlanmışlar için, Tanrı’nın konuştuğunu söylemek, Tanrı’nın bir biçime ve maddeden oluştuğunu söylemek kadar akla aykırıdır.
Kutsal Kitabınızı bilin!
Kutsal Kitabınızı bilirseniz, hiç kimse Tanrı’ya olan inancınızı ve O’nunla olan bağlantınızı çalamayacaktır.