Kabalat Tora

Main Menu

  • Soru-Cevap (Tümü)
  • Kavramlar (Tümü)
  • Kitap (Tümü)
  • Video (Tümü)

logo

Header Banner

Kabalat Tora

  • Soru-Cevap (Tümü)
  • Kavramlar (Tümü)
  • Kitap (Tümü)
  • Video (Tümü)
  • Öznellik [38]

  • Bağ’ın Merkezi [37]

  • Ham neden yaptı? [36]

  • Ham ne yaptı? [35]

  • İki Rol [34]

Kavramlar
Home›Kavramlar›Babil Kulesi ve Tufan (1)

Babil Kulesi ve Tufan (1)

By Gökhan Duran
14 October 2019
615
0
Share:

Bireysel ve Kolektif Sorumluluk

Rabbi Jonathan Sacks bir keresinde, “Yahudi Tarihi” kitabının katolik yazarı Paul Johnson’a, Yahudilerin tarihi hakkında araştırma yapmak için harcadığı uzun zaman içerisinde Yahudilik hakkında en çok neyin onu etkilediğini sorar. Johnson yaklaşık olarak şöyle cevap verir: “Tarih boyunca, bugünkü laik Batı gibi bireyi vurgulayan toplumlar oldu veya bir zamanlar komünist Rusya veya Çin gibi ortaklığa, belirli sınıfa ağırlık veren başka toplumlar oldu. Yahudilik ise her ikisi arasındaki hassas dengeyi gözeten, hem bireysel hem de kolektif sorumluluğa eşit ağırlık veren, bildiğim en başarılı örnektir. Yahudilik, güçlü bireylerin ve güçlü toplulukların dinidir. Bu, çok nadir ve zordur ve Yahudilerin en büyük başarılarından biridir.”

Johnson, bilmeden aslında Hillel’in ünlü aforizmasından söz ediyordu:

“Kendim için değilsem, kim benim için olacak (bireysel sorumluluk)? Yalnız kendim içinsem, ben neyim (toplumsal sorumluluk)?”

Bu kavrayış, Noah Peraşası’ndaki savı aksi durumda görülmeyecek şekilde görmemize olanak sağlamaktadır.

Noah Peraşası iki büyük olayla başlar ve biter: Tufan, Babil ve kulesi. Yüzeysel bir bakışla bu iki olayın ortak bir yönü yoktur. Tufan neslinin başarısızlığı, günahları ortadadır: “Dünya Tanrı’nın önünde yozlaşmıştı ve yeryüzü suçla dolmuştu. Tanrı yeryüzünü gördü; ve işte – yozlaşmıştı. Zira her vücut, yeryüzü üzerinde yolunu saptırmıştı.”(Yaratılış 6:11-12). Yozlaşma, suç, şiddet, sapkınlık: Bu dil, sistemik ahlaki başarısızlığın dilidir.

Buna karşılık Babil neredeyse cennet gibi görünmektedir: “Tüm yeryüzü tek bir dile ve tek amaca/konuşmaya sahipti” (Yaratılış 11:1). Yapıcılar, yıkıma değil, yapıma yönelmişti.

Yapıcıların günahlarının ne olduğu hiç açık değildir. Yine de Tora’ya göre Babil, başka bir yanlış yöne sapışı temsil etmektedir; çünkü bundan hemen sonra Tanrı, Avraam’ı insanlığın dini hikayesinde tamamen yeni bir bölüm için çağırmaktadır. Artık tufan olmayacaktır, Tanrı her halükarda, insanlığı bir daha asla bu şekilde cezalandırmayacağına yemin etmiştir (“Tanrı Kendi’ne ‘Toprağı bir daha insanlar yüzünden lanetlemeyeceğim’ dedi. ‘Çünkü insan kalbinin eğilimi, çocukluğundan beri kötüdür. Tüm hayatı bir daha hiçbir zaman, [şimdi] yapmış olduğum gibi vurmayacağım’”(Yaratılış 8:21). Tanrı, Babil’den sonra insan yaşamının farklı bir yola sahip olması gerektiğini gösterir.

Ancak, Tufan ve Babil’in hikayeleri sadece tarihi değildir, çünkü; Tora tarih kitabı değil, “öğreti, ders” kitabıdır. Bu hikayelerin Tora’da bulunmasının nedeni, bu olayların insanlığın durumu hakkında derin ahlaki-sosyal-politik-manevi bir gerçeği temsil ediyor olmalarıdır. Paul Johnson tarafından da açıklanmış olduğu gibi, bu olaylar insanlığın başarısızlıklarını temsil etmektedir. Tufan, bireylerin ve bireyciliğin hükmettiği ve ortaklığın bulunmadığı, toplumun göz ardı edildiği durumlarda uygarlığa ne olacağını anlatmaktadır. Babil ise, ortaklığın, topluluğun hükmedip, bireyler kurban edildiğinde neler olduğunu bize anlatmaktadır.

Klasik Leviathan eserinde (1651) modern siyasetin temellerini atan düşünür Thomas Hobbes (1588-1679) bu konuda en iyi yorumu yapmıştır. Siyasi kurumlar henüz kurulmadan önce Hobbes, insanların “doğa durumunda” olduğunu söylemişti. Onlar bireylerdi, gruplardı, takımlardı. İstikrarlı bir yönetim, etkili bir hükümet ve uygulanabilir yasalar olmadan, insanlar kıt kaynaklar için rekabet ettiklerinde, “her insanın diğerine karşı olduğu savaş” – kalıcı ve şiddet içeren bir kaos halinde olacaklardır. “Sürekli korku ve ölüm tehlikesi olacak, insan hayatı yalnız, yoksul, acımasız ve kısa olacaktır.” Bu tür durumlar bugün başarısız olmuş veya halen başarısız durumdaki devletlerde bulunmaktadır. Bu, tam olarak Tora’nın Tufan’dan önceki yaşamı tarif edişidir. Bireyleri sınırlayacak bir hukuk kuralları olmadığı zaman, dünya şiddet ile dolar.

Babil ise bunun tam tersidir ve şu anda bu ifadenin tam olarak ne anlama geldiğine dair önemli tarihsel kanıtlara sahibiz: “Tüm yeryüzü tek bir dile ve tek amaca/konuşmaya sahipti” (Yaratılış 11:1)” Bu durum, dillerin ayrılmasından önceki ilkel insanlığı ifade etmiyor olabilir. Gerçekten, bir önceki bölümde Tora, “Yalıtılmış halklar, kendi ülkelerine [gittiklerinde, işte] bunlardan ayrılmışlardır. Her biri kendi halkı içinde, ailesine göre kendine has diline sahipti” (Yaratılış 10:5) demektedir. Yeruşalayim Talmud’u, Megila 1:11, 71b’de, Rabbi Eliezer ile Rabbi Yohanan arasında, insanlığın Tufan’dan önce yetmiş dile ayrıldığını belirten bir tartışma yer alır.

Tora’daki Babil anlatımı, Neo-Asur imparatorluğunun sömürgeci uygulamalarına, fethetmiş oldukları halklara kendi dillerini dayatmasına yapılan bir atıf olarak görülebilir. Neo-Asur imparatorluğunun kralı Aşurbanipal II’i anlatan bir yazıtta, “bütün insanların tümünün tek dilde konuşmasını sağladığından” bahsetmektedir.

Asur kralı 2.Sargon ile ilgili bir silindir yazıtta şöyle yazmaktadır: “Dünyanın dörtte üçü tuhaf diller ve uyumsuz konuşmalar ile dolu. . . Efendim Aşur’un emriyle, asamın kudretiyle ganimet olarak aldığım bu toplulukların, tek bir sesi kabul etmelerini sağladım.”

Neo-Asurlular, mağlup ettikleri halklar ve toplulukların yalnızca kendi dillerini kullanması için baskı yaparak egemenliklerini ilan ettiler. Bu okumaya göre Babil, bir emperyalizm eleştirisidir.

Babil’in yapıcıları ile İsraillileri köleleştiren Mısır Firavun’u arasındaki dilin benzer oluşunda da buna bir ima bulunur. Babil’de şöyle demişlerdi: “Gelin, kendimize bir şehir ve başı gökyüzüne erişen bir kule inşa edelim…Böylece tüm yeryüzüne dağılmayız” (Yaratılış 11:4).

Mısır’da Paro şöyle demişti: “Gelin, ondan daha akıllıca davranalım ki, [daha da] çoğalmasın” (Çıkış1:10). İki ayette tekrarlanan “Gelin, … yapalım ki… olmasın”, ifadesi tesadüfi olamayacak kadar açıktır (Ayetlerin orijinallerine bakınız.) Babil, Mısır gibi, tüm nüfusuna boyun eğdiren, kimlikler ve özgürlükler konusunda saygısız bir imparatorluğu temsil etmektedir.

Bu durumda, tüm Babil hikayesini bu defa çok daha ikna edici biçimde yeniden okumak zorunda kalacağız. Sıra şudur: Yaratılış 10.Bölüm, insanlığın yetmiş ülkeye ve yetmiş dile bölünmesini açıklar. Yaratılış 11.Bölüm bir emperyal gücün daha küçük ulusları nasıl ele geçirdiğini, dilini ve kültürünü onlara dayattığını, böylece Tanrı’nın, insanların her halkın ve her bireyin bütünlüğüne saygı göstermesi isteğini doğrudan reddetmesini anlatır. Babil hikayesinin sonunda Tanrı, yapıcıların “dilini karıştırdığında,” Tanrı yeni bir durum yaratmamakta, tersine; eski haline çevirmektedir.

Böyle açıklandığında, Babil hikayesi, bireyselliğin ezildiği, yok sayıldığı zaman kolektifin gücünün bir eleştirisidir. Yaratılış 10. Bölüm’de yetmiş kültürün kendine özgülüğü anlatılmaktadır. (Burada, Rabbi Jonathan Sacks’in kişisel notu bulunmaktadır: “Ağustos 2000’de Birleşmiş Milletler’deki Milenyum Barış Zirvesi’nde tüm dünya inançlarından 2.000 lidere hitap etme ayrıcalığına sahip oldum. Her biri alt bölümleri ve mezhepleri ile temsil edilen tam 70 gelenek olduğu ortaya çıktı. Bu yüzden hala yetmiş temel kültür varmış gibi görünüyor.”) Hukuk kurallarının üstünlüğü bireyleri, farklı dilleri ve geleneklerini bastırmak için kullanıldığında, bu da yanlıştır. Tek tanrılığın mucizesi, göklerdeki Birliğin yeryüzünde çeşitlilik yaratmasıdır ve Tanrı bizden bu çeşitliliğe saygı duymamızı ister.

Dolayısıyla, Tufan ve Babil Kulesi, karşıt iki ideoloji olarak birbirlerine bağlıdır. Tüm Noah peraşası insanlığın koşulları için mükemmel bir çalışmadır. Bireyci ve kolektivist (toplulukçu) kültürlerin her ikisi de başarısız olmuştur. Birincisi anarşi ve şiddete yol açmaktayken, ikincisi baskı ve zulme yol açmaktadır.

Bu yüzden Paul Johnson’ın kavrayışı hem derin hem de doğru görünmektedir. Tufan ve Babil’deki iki büyük başarısızlıktan sonra, Avraam hem bireye hem de kolektife, kişisel sorumluluğa ve kamu yararına eşit saygı gösterecek yeni bir toplumsal düzen biçimi oluşturmaya çağrıldı. Bu, Yahudilerin ve Yahudiliğin dünyaya özel armağanı olmaya devam etmektedir.

Kaynak: “Covenant & Conversation,” Rabbi Jonathan Sacks

Post Views: 781
0
Shares
  • 0
  • +

Leave a reply Cancel reply

0
logo

Yahudilik hakkında makaleler yazıyor, çeviri yapıyor, videolar hazırlıyorum.

Sorularınızın tamamına yanıt vermeye çalışacağım. E-posta ile ya da "iletişim" bölümünden bana ulaşabilirsiniz.

Hakkımda

  • ..
  • ..
  • gokhanduran.bv@gmail.com

Instagram

kabalattora

Peygamber Yeremya /Artscroll Yayınları Peygamber Yeremya /Artscroll Yayınları
Satın almak için: www.amazon.com/Torah-Commenta Satın almak için:

www.amazon.com/Torah-Commentary-Midrash-Rabbeinu-Bachya/dp/9657108454
Tora’da “şeytan” kelimesi ilk kez Çölde S Tora’da “şeytan” kelimesi ilk kez Çölde Sayım 22:22’de geçmektedir, bir melek Bilam ve eşeğinin önünde onları engellemek, yollarını kapamak için durduğunda geçmektedir. “l’satan” kelimesi “engel” demektir.

“…Tanrı’nın bir meleği ona engel teşkil etmek üzere yolda sabit durdu…” (Çölde Sayım 22:22)

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #hristiyanlık #islam
“Jews for Jesus” adlı Hristiyan misyonerlik k “Jews for Jesus” adlı Hristiyan misyonerlik kurumunun kurucusu olan Moshe Rosen, Mezmurlar 22:17 (16)’de כָּ֝אֲרִ֗י (kaari) kelimesinin Hristiyan çevirilerinde niçin “deliyorlar” olarak tercüme edildiğini açıklamak için yaratıcı çözümler bulmaya çalışmaktadır.

Rosen, misyoner faaliyetleri için çok sayıda dağıtılmış “Y’shua” adlı kitabında,  כָּ֝אֲרִ֗י (kaari) kelimesinin “aslan gibi” anlamına geldiğini ve “deliyorlar” anlamına gelmediğini kabul etmektedir! Ancak bu durum Yahudiler’in söylediklerinin doğru olduğunu kabul etmek anlamına geldiği için, başka bir iddiada bulunmaktadır.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #hristiyanlık #yahudi
Ben Noah Yasaları SORU: Ben Noah Yasaları ismin Ben Noah Yasaları

SORU: Ben Noah Yasaları ismini nereden almaktadır?

CEVAP: Tüm insanlık, Noah’ın soyundan geldiği için, tüm insanlığın sorumlu olduğu ahlaki kurallara Noah’ın Çocukları Yasaları adı verilmiştir. Bu isim, Babil Talmudu Sanhedrin 56a bölümünde kullanılmaktadır.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #hristiyanlık #yahudi
Yahudiliğin bir ırk veya belirli bir halka ait b Yahudiliğin bir ırk veya belirli bir halka ait bir din olduğunu, Yahudiliğe geçişin mümkün olmadığını, Yahudilerin aralarına diğer halklardan insanları almadıklarını, kapalı bir toplum olduklarını duymuşsunuzdur. Sayısız diğer konularda olduğu gibi bu konu hakkında da, içinde bulunduğumuz toplum içerisinde, temelsiz, kulaktan dolma ve nefret dolu yanlış bilgiler bulunmaktadır.

Devamı için: kabalat.com

#yahudi #yahudilik
Öncelikle iddiayı görelim: Mika 5:1 (Hristiyan Öncelikle iddiayı görelim:

Mika 5:1 (Hristiyan İncili’nde 5:2) “Ama sen, Beytlehem Efrata, Yahuda boyları arasında küçük olduğun halde, İsrail üzerine hükümdar olacak bana senden çıkacak. Onun kökeni eskiden, eski günlerdendir” ayetindeki “sen, Beytlehem Efrata” “veata beytlehem efrata” ifadesi eril bir ifadedir. Tanah’ta yer alan şehir isimleri eril değil dişildir. O halde Beytlehem bir şehir olamaz.

Ayrıca, söz konusu ayetin devamında (küçük) “tsair” kelimesi de erildir. Eğer Beytlehem, bir şehri ifade ediyor olsaydı bu kelimeyi niteleyen “tsair” kelimesi de dişil “tsairah” olmalıydı. Öyleyse, beyt-lehem bir şehri değil, Lehem Evi’ni yani Lehem klanını ifade etmektedir.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #yahudi #hristiyanlık
Tora, Mısır’dan Çıkış Kitabı’nda Yitro Tora, Mısır’dan Çıkış Kitabı’nda Yitro Peraşası’nda 20. Bölüm’de On Temel Buyruğun verilmesinden hemen sonraki Mişpatim Peraşası’nda, söz konusu on ilkenin ayrıntıları verilir ve bu ayrıntılara ilk olarak kölelik ile ilgili yasalarla başlanır (Bakınız Çıkış 21.2-6). Bu peraşada, Tora’nın büyük üslup özelliklerinden birini, bir olayın anlatımından sonra yasaların ilan edilişine geçişi görürüz.

Bu peraşaya kadar Mısır’dan Çıkış Kitabı’nın esas konusu Yahudiler’in Mısır’daki esaretinden kurtuluşu ve özgürlüğe doğru yolculuğudur. Şimdi ise ayrıntılı yasalar, “özgürlük anayasası” açıklanacaktır.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #yahudi
Çoğu Hristiyan, Yahudilerin işlemiş olduğu günahlar, yapmış oldukları kötülükler nedeniyle, Tanrı’nın Yahudiler’den yüz çevirdiğini (İbraniler 8:9), Yahudiler ile anlaşmasını bozduğunu, Yahudiler’in artık Tanrı’nın seçilmiş ulusu olmadığını iddia eder.

Sardisli Melito’nun (M.S. 2 Yüzyıl) inanç bildirgesine göre Yahudiler, Tanrı’yı öldürdükleri için, antlaşmayı kaybetmiştir. Bu nedenle Kilise artık “Yeni İsrail”dir.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #hristiyanlık #kilise
Kutsal Kitap’ın Yaratılış Kitabı’nın 6-1 Kutsal Kitap’ın Yaratılış Kitabı’nın 6-10 bölümlerinde anlatılan Noah Tufanı’nın, Gılgamış Destanı’nda anlatılan tufan hikayesinden alındığı iddia edilmektedir. İnceleyelim:

Sümerlilerin Ziusudra hikayesi, Akkadlıların Atrahasis Destanı ve Gılgamış Destanları, Yaratılış Kitabı’nda anlatılan Noah’ın Tufanı anlatımına ek olarak Yakın Doğu’da anlatılmış olan tufan hikayeleridir.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #yahudi #hristiyanlık
Mika 5:1 (2) Kutsal Kitap, Mesih’in doğum yerin Mika 5:1 (2) Kutsal Kitap, Mesih’in doğum yerinin Beytlehem olacağını mı söylemektedir?

Dört kanonik İncil yazarı içerisinde sadece Matta, Yahudi Kutsal Kitabı’ndan alıntılar yaparak, bu ayetlerin İsa tarafından  yerine getirildiğini iddia eder. Her birinin yanlışlığı kolaylıkla gösterilebilecek olan Matta’nın bu iddialarından birine göre Mesih’in doğum yeri Yahudi Kutsal Kitabı’nda belirtilmiştir.

Devamı için: kabalat.com

#yahudi #yahudilik #hristiyanlık #mesih
Kutsal Ruh

Mezmurlar 33:6 Gökler Rab’bin sözüyle ve onların bütün orduları ağzının nefesi ile yaratıldı.

 

Bu mezmurda, “nefes” olarak tercüme edilen kelimenin orijinali İbranice “ruah” (ר֥וּחַ) kelimesidir. “Ruh” olarak tercüme edilebilir. “Söz” olarak tercüme edilen kelimenin orijinali İbranice “devar” (דְבַ֣ר) kelimesidir. Üçlü Birlik doktrinine iman eden Hristiyanlar, bu mezmurda üçlü birliğe atıf olduğunu savunurlar. Onlara göre, “Ruh” kelimesi ile işaret edilen Kutsal Ruh, “Söz” kelimesi ile işaret edilen de Oğul’dur. Dolayısı ile hem Kutsal Ruh hem Oğul, Yaratılış’a katılmış eş yaratıcılardır.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #hristiyanlık #islam #yahudi
İsa, kaç tane eşeğe bindi? İsa, Yeruşalayim İsa, kaç tane eşeğe bindi?

İsa, Yeruşalayim’e girerken kaç tane hayvana bindi? Dört kanonik İncil’den üç tanesine, Markos 11:7, Luka 19:29-35 ve Yuhanna 12:14’e göre İsa bir tane sıpaya binmiştir. Bu Hristiyan İncili yazarları, kendi hikayelerini, Zekeriya Peygamber’in Mesih’in Yeruşalayim’e sıpaya binerek girişi ile ilgili peygamberliği İsa tarafından yerine getirilmiş gibi yazmışlardır.

Bu sitede onlarca kez gösterildiği gibi, Matta Kitabı’nın yazarı İbranice bilmiyordu ve bu da tuhaf bir sonuca yol açmıştı. Matta Kitabı’nın yazarı, Zekeriya 9:9 ayetinde yer alan peygamberliği yanlış anlamış, Mesih’in Yeruşalayim’e bir yerine iki hayvan üzerinde girdiğini sanmıştır. Yani, Matta’nın “Palmiye Pazarı’nda” İsa, iki hayvanın üzerine binmişti!

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #hristiyanlık #yahudi
Gerçekliği Yönetmek (Haşgaha Pratis) Tanrı, E Gerçekliği Yönetmek (Haşgaha Pratis) Tanrı, Evren'i Nasıl Yaratır? Bölüm 03

Devamı için: kabalat.com

#tanya #torahvisuals #kabalat #hasidizm #Yahudilik #yahudi
Çok tanrılı dinlerde, tanrılar ile cinler aras Çok tanrılı dinlerde, tanrılar ile cinler arasındaki ayrım değişkendir. İyi ve kötü tanrılar olduğu gibi iyi ve kötü cinler de vardır. Tanrılar ile cinler arasında niteliksel bir fark yoktur; hatta cinin bir ismi “kötü tanrı”dır. Bunun nedeni, çok tanrılı dinlerde, doğadaki her büyük olay ve kuvveti yöneten bağımsız bir tanrının var olmasıdır. Bu dinlerde cinlerin tanrılardan farkı; daha az güçlü olmaları, daha az bireyselliğe sahip olmaları, ara sıra tanrılara karşı ayaklanmaları ve bazen de başarılı olmalarıdır. 

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #hristiyanlık #islam
Tanrı kimin kurtulacağını seçti mi? Kalvinis Tanrı kimin kurtulacağını seçti mi?

Kalvinistler neye inanır?

Kalvinistlere göre Tanrı, ezelde, henüz Dünya’ya gelmeden önce insanlardan kimin kurtulacağına kimin ise lanetli olduğuna karar vermiştir.

Tanrı, kurtulmaları için seçilmiş insanları ve lanetlileri dünya hayatında yapacakları iyi veya kötü davranışlara bakmaksızın ezelde belirlemiştir!

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #hristiyanlık #kalvinizm
Kalvinistler neye inanır? Reform Protestanlar ve Kalvinistler neye inanır?

Reform Protestanlar veya Kalvinistler, insanın başlangıçta işlemiş olduğu günah nedeniyle doğasının tamamen bozulmuş olduğuna, kendi günahlı doğasına esir olduğuna, artık kendi kurtuluşu konusunda hiçbir şey yapamayacak durumda olduğuna inanırlar.

Onlara göre insanlar, kendilerini kurtuluşa götürecek iyi işleri seçme özgür iradesine sahip değildirler. Kendi kuvvetleriyle iman edemezler. Tora’daki buyrukları yerine getirerek, iyi işler yaparak yaşama kavuşmak mümkün değildir.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #yahudi #hristiyanlık
Mezmur 110:1 “Rab, Rabbim’e dedi ki?” Hrist Mezmur 110:1 “Rab, Rabbim’e dedi ki?”

Hristiyan İncili’nde Matta Kitabı’nda İsa, Ferisiler’e dönüp sorar:

Matta 22:42 Ferisiler toplu haldeyken İsa onlara şunu sordu: “Mesih’le ilgili olarak ne düşünüyorsunuz? O kimin oğludur?”

Yani, günlük konuşma diliyle “Mesih kimin soyundan gelecektir?” diye sormaktadır.

Onlar da, “Davut’un Oğlu” dediler.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #hristiyanlık #yahudi
Mezmurlar 40:6 “bana bir beden hazırladın?” Mezmurlar 40:6 “bana bir beden hazırladın?”

Kilise’nin ana inanç ilkesi, yalnızca kan sunusunun günahı aklayabileceğidir. Bu öğretiye göre, İsa’nın ölümü, her insanın sözde asli günah nedeniyle günahkar doğmasını aklayabilecek tek yoldur.

Sadece kan sunusunun günahı aklayabileceği görüşü, kolayca görülebileceği gibi Yahudi Kutsal Kitabı tarafından yalanlanmaktadır. Örneğin, Mezmurlar Kitabı, Yeşaya, Mika, Hoşea ve Yeremya Peygamberler günahkar insanları günahlarını aklamak için kurbanlara güvenmemesi konusunda uyarmaktadır. Peygamberlerin sözleri Hristiyan inancına tamamen zıttır.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #yahudi #hristiyanlık
Daniel 7:13 “Göğün bulutlarıyla gelen insano Daniel 7:13 “Göğün bulutlarıyla gelen insanoğluna benzeyen biri” kimdir?

Hristiyan İncili’nde “İnsanoğlu” terimi birçok kez kullanılır ve İsa bu terimi kendisi için kullanır. (Bkz. Matta 9:6, Matta 10:23, Matta 11:19, Matta 12:8, Matta 12:32, Matta 12:40, Matta 13:37, Matta 13:41-42, Matta 16:13, Matta 16:27-28, Matta 17:9…)

Hristiyan İncili’ndeki “İnsanoğlu” belirli bir kişiyi, İsa’yı tanımlar, belirlilik edatı alır ve ilk harfi büyük harfle yazılır, Daniel 7:13 ‘deki “insanoğlu” terimi ise belirlilik edatı almaz ve “bir” insanoğlu olarak yazılır. Hristiyanlar, Daniel 7:13 ayetini tercüme ederken, “insanoğlu” kelimesinin ilk harfini büyük harfle yazarlar ki, bu terim İsa’yı işaret ediyormuş gibi görünsün. Oysa, ayetin orjinalinde belirlilik edatı olmadığı gibi, İbranice dilinde büyük harf de yoktur. Hristiyanlar, Yahudi Kutsal Kitabı’nın birçok yerinde olduğu gibi, Daniel Kitabı üzerinde de oynama yapmaktan çekinmezler.

Devamı için: kabalat.com

#yahudi #yahudilik #hristiyanlık
Load More... Takip edin

Mesih Çağı:

  • Soru-Cevap
  • Kavramlar
  • Kitap
  • Video
© Copyright kabalat.com Tüm Hakları Saklıdır.