Kabalat Tora

Main Menu

  • Soru-Cevap (Tümü)
  • Kavramlar (Tümü)
  • Kitap (Tümü)
  • Video (Tümü)

logo

Header Banner

Kabalat Tora

  • Soru-Cevap (Tümü)
  • Kavramlar (Tümü)
  • Kitap (Tümü)
  • Video (Tümü)
  • Öznellik [38]

  • Bağ’ın Merkezi [37]

  • Ham neden yaptı? [36]

  • Ham ne yaptı? [35]

  • İki Rol [34]

Kavramlar
Home›Kavramlar›İki Ağacın Hikayesi (3)

İki Ağacın Hikayesi (3)

By Gökhan Duran
30 May 2019
559
0
Share:

Yürüyen ve Konuşan Yılan’ın Gizemi

 

Kutsal Kitap, iyiyle kötüyü örnekleyen karakterler arasındaki çatışmalarla doludur. “İyi” olarak tanımlanan karaktere karşı bir sempati hissediyor olsak da, hikayenin merkezi her zaman o kişi değildir. Örnek olarak, Kayin ve Evel hikayesini düşünün. Gerçekten de hikaye Evel ile ilgili değildir. Onun hakkında neredeyse hiçbir şey bilmeyiz, öldürülür ve ortadan kaybolur. Beğenin ya da beğenmeyin, hikaye gerçekten Kayin ile ilgilidir. Onu cinayete götüren neydi, iç dünyasında neler oluyordu? Kardeşini öldürmeden hemen önce Tanrı ona ne demek istedi? Ve gerçekten affedilmeyi başardı mı?

 

Eden Bahçesi’ndeki Yasak Meyve hikayesinde ana karakterler kimlerdir? İlk olarak Adam ve Hava yanıtını vermeyi düşünsek de, belki hikaye başka biriyle de ilgilidir: Yılan.

 

Çok popüler bir varlık değildir ve kesinlikle bir kahraman da değildir ama belki de hikaye bizim hakkımızda olduğu kadar aynı zamanda onun hakkındadır. Yılan’ın hikayedeki yerini anlamaya çalışalım:

 

Yılan hakkında ne biliyoruz?

 

Yahudi düşüncesi Şeytan’ı asla İlahi plana karşı çıkan bir varlık olarak değil, ama İlahi planın bir parçası olan bir tür “Göksel Davacı” olarak görür. Nasıl ki bir yeryüzü mahkemesi bir davacı olmadan tamam olmuyorsa, Göksel mahkeme de İlahi adaletin tam bir titizlikle uygulanmasını şiddetle savunan bir davacı olmadan tamam olamaz.

 

Öyleyse yılan, Şeytan meleğinin bir tezahürü müydü? Olabilir. Ama ben basit bir insanım ve metni okuduğumda burada bir hayvan görüyorum. Bir kişi, meleğin bir hayvan şeklinde gizlendiğini iddia edebilir – ama en azından metne hızlıca bakalım ve metni en basit düzeyde anlaşılabilir hale getirip getiremeyeceğimize bakalım.

 

Diyelim ki yılan bir hayvan. Ne istiyor? Bunu nasıl anlayacağız?

 

Tora metninden biraz bilgi toplayarak başlayalım. Bu yılan hakkında ne biliyoruz?

 

Başlangıç için; yılan konuşuyor! Bu hiç de yılanca görünmüyor. Ve işleri daha da karmaşık yapmak için, konuştuğuna şaşırmamamız bile gerekiyor. Örneğin Tora, Bilam ve onun konuşan eşeğinin hikayesini anlattığında, açıkça hayvanın konuşmasıyla şaşırmamız amaçlanmaktadır. Tora bize bir gün bir yılanın Hava’ya yaklaştığını ve bir konuşma başlattığını söyler. Şaşırmayın! Durum bu. Ve daha da şaşırtıcı hale geliyor. Yılan sadece konuşmamaktadır, aynı zamanda yürüyebilmektedir! Bunu biliyoruz, çünkü; hikayenin sonunda yılan, Tanrı tarafından lanetlenir ve o andan sonra yılanın karnı üzerinde sürünmesi ve toz yemesi gerektiği belirtilir. Sonuç açıktır: Bu noktadan önce yılan sürünen bir yaratık değildir.

 

 

Biraz daha ilerleyelim. Bu yürüyen, konuşan yaratık lanetlenmeden önce ne yiyordu? Bilmiyoruz, ama “toz” olmadığını biliyoruz, çünkü; bu daha sonra onun yiyeceği olur. Öyleyse, lanetten önce iyi yiyeceklerden yiyordu. Peki ya bu yaratığın zeka seviyesi? Tora bu konuda oldukça açıktır. Metne göre yılan oldukça parlak zekaya sahiptir:

 

Yılan, Tanrı’nın yapmış olduğu tüm vahşi hayvanlar arasında en hilekarıydı. (Yaratılış 3:1)

 

Öyleyse bunları toplayalım: Yılan yürüyor, konuşuyor, iyi yemeklerden hoşlanıyor, zeki.

 

Size neyi hatırlatıyor?

 

Sizi bilmem ama bana bir insanı hatırlatıyor.

 

 

Yılan, bir insana o kadar çok benziyor ki bizi şu soruyu sormaya itiyor: Sonuçta onu bir insan değil de bir yılan yapan nedir?

 

Bu soru aslında bizi can evimizden vurmaktadır, çünkü; bu soru bizim ile ve insanlığın doğası ile ilgilidir.

 

Sözün özü, bizi yılan değil de insan yapan nedir? Yürümek, konuşmak, güzel yiyecekler yemek ve zeki olmak sizi bir insan yapmakta mıdır? Yoksa hala bir yılan olabilir misiniz?

 

Belki de yılan bizi şunu sormaya zorlamaktadır: İnsan ve hayvanı birbirinden ayıran çizgi nedir?

 

Tuhaf Cazibe

 

Ancak yılanın gizemi burada bitmiyor. Tora’nın onu anlatışında garip olan başka ne vardır? Bu konuşan yılanın gerçekte ne dediği hakkında konuşalım. Unutmayın; Tora, yılanı akıllı bir spekülatör ve çok “kurnaz” olarak tanımlar.

 

Bir an için kendinizin yılan olduğunu düşünün: Çok zekisiniz ve Hava’yı yememesi gereken meyveleri yemeye ikna etmek istiyorsunuz. Bu nasıl yapardınız?

 

Belki Hava’ya meyvenin ne kadar lezzetli göründüğünü söylerdiniz. Belki meyvenin sahip olduğu gizemli güçler hakkında baştan çıkarıcı bir yalan söylerdiniz. Belki, Pamuk Prenses’teki Şeytani Kraliçe gibi, kapısına sadece parlak bir elma ile gelirdiniz.

 

Şimdi de yılanın gerçekte ne yaptığını görelim:

 

Hava’ya yaklaşıyor ve orijinal İbranice ile şu sözleri söylüyor: “af ki amar elokim lo tochlu mikol etz hagan“.

 

Çoğu tercüme bu kelimeleri şu şekilde çevirir:

 

Kadına “Tanrı gerçekten bahçenin hiçbir ağacından yiyemeyeceğinizi mi söyledi?” diye sordu (Yaratılış 3:1)

 

Ama bu İbranice’nin en hassas çevirisi değildir. Daha literal, kelime kelime çevirisi şöyle olmalıdır:

 

“Tanrı bahçedeki ağaçlardan hiçbirinden yememeyi söylese bile …”

 

Pekala, çevirilerin çoğunun İbranice konusunda bazı özgürlükler taşıması sürpriz değil – çünkü bu kelimelerin basit, kelime kelime çevirisi en hafif deyimle, garip.

 

Her şeyden önce, cümlenin sonu yok. Sanki yılan en can alıcı noktaya gelmeden önce sözü kesilmiş gibi. Ama yılanın düşüncesini tamamlamasına yardım etsek bile, sözleri daha anlaşılabilir olmuyor. Hava’ya söylediği gibi: …“Tanrı bahçedeki ağaçlardan hiçbirinden yememeyi söylese bile ne olmuş?” Yine de yap!

 

Bir saniye! Yılanın ortaya koyabileceği en iyi argüman şuydu: Tanrı yapma dediyse bile, ne olmuş? Yılan’ın söylediği çok kurnazca görünmüyor, değil mi? Her şeyden önce, neden Hava’ya o meyveyi yememesi gerektiğini hatırlatmayı seçiyor ki? Neden Yaratıcısı’nın emrini göz ardı etmesi gerektiğini öne sürüyor? Unutmayın: Hava’ya göre, Tanrı sadece soyut bir kavram değildir. Tanrı gerçektir; Tanrı kelimenin tam anlamıyla Hava’yı yaratmıştır. Bu ne tür bir argümandır: “Tanrı yapma dediyse bile, ne olmuş?“

 

 

Tanrı Gibi Olmak

 

Birkaç ayet daha okuyun, yılanın argümanının başka bir ilginç şaşırtmacaya sahip olduğunu göreceksiniz. Yılan’ın Tanrı’nın Hava ve Adam’a Bilgi Ağacı’ndan yemesini yasaklamasının gerçek sebebini bildiğini ve Hava’ya ne söylediğini dinleyelim:

 

Yılan, kadına “Kesinlikle ölmezsiniz!” dedi. “Aslında Tanrı ondan yediğiniz gün gözlerinizin açılacağını ve Tanrı gibi, iyiyi ve kötüyü tanır hale geleceğinizi biliyor” (Yaratılış 3:5)

 

Bir an için bunu düşünün. Kendinize sorun: Yılan yalan mı söylüyor, yoksa doğruyu mu söylüyor?

 

Sizi bilmiyorum ama ilk bakışta yalan söylediği kesin gibi görünüyordu. Tanrı’nın, Tanrı gibi olmanın anahtarını taşıdığı için Bilgi Ağacı’nı kıskançlıkla koruduğunu söylemek ne kadar saçma bir iddiadır?

 

Tanrı, Kendisi’ne göre alçak bir mevkide bulunan insanların bazı meyvelerden yiyerek, sihirli bir şekilde O’nun gibi olmalarından endişe edecek kadar yüzeysel ve dünyevi midir? Lütfen, elbette hayır. Yılan yalan söylüyor olmalıdır.

 

Ancak bu konuda felsefe yapmak için hiçbir sebep yoktur. Metin bize, yılanın yalan söyleyip söylemediğini birkaç ayet sonra gösterecektir. Adam ve Hava’nın yasak meyveyi yemelerinden sonraki ayette, Adam ve Hava’nın başarısızlıkları nedeniyle Tanrı, insanlığın artık tamamen Bahçe’den çıkarılması gerektiğini ilan eder. Bunun nedeni işte şudur:

 

Tanrı “İnsan, iyi ve kötüyü tanıma konusunda bizden biri gibi oldu” dedi. “Şimdi elini uzatıp Yaşam Ağacı’ndan da [meyve] alması engellenmeli. Yiyip sonsuza kadar yaşayabilir!” (Yaratılış 3:22)

 

Bilgi Ağacı gerçekten bizi “tanrısal” biri yapıyorsa, Tanrı bizim ona sahip olmamızı istemez mi?

 

İmkansız gibi görünse de, yılan baştan beri doğruyu söylüyordu! Tanrı, meyvenin bir şekilde Adam ve Hava’yı “İyi ve Kötünün Bilgisi’ne sahip” ve “Onlar” gibi olacak şekilde yükselttiğini açıkça söylemektedir. Bu nasıl mümkün olabilir? Eğer Bilgi Ağacı gerçekten birisini “tanrısal” yapıyorsa, Tanrı hepimizin ona sahip olmasını istemez mi? Tanrı’nın Kendisi’nin yaratmış olduğu varlıklar ile rekabete girmekten korktuğunu söylemek oldukça anlamsız ve hakarete varan görünmektedir.

 

Son olarak, eğer Tanrı’nın bu ifadesi yeterince kafa karıştırıcı değilse, bu konuda tuhaf olan son bir şey daha var: Tanrı’nın “İlahi bir varlık” olmayı nasıl tanımladığını dinleyin:

 

Tanrı “İnsan, iyi ve kötüyü tanıma konusunda bizden biri gibi oldu” dedi…

 

Sokaktaki on kişiden Tanrı’nın tek cümlelik bir tanımını isteyin. Muhtemelen Tanrı’nın Her Şeye Gücü Yeten olduğunu duyacaksınız. Her Şeyi Bilen olduğunu..Veya Yaratan olduğunu.

 

Hiç kimse size Tanrı olmanın “İyi ve Kötüyü Bilen” anlamına geldiğini söyler mi?

 

Ama Tanrı’nın Kendisi hakkında söylediği tam olarak budur.

 

Yılan – hayvan dünyasının yürüyen ve konuşan temsili – haklıdır. Tanrı da Yılan’ın sözlerini doğrular: “Tanrısal olmak demek, iyiyi ve kötüyü bilmek demektir.”

 

Bu iki kavramın ne anlama geldiğini bulmak artık bize bağlıdır.

 

…

Kaynak: Rabbi David Fohrman

Post Views: 807
0
Shares
  • 0
  • +

Leave a reply Cancel reply

0
logo

Yahudilik hakkında makaleler yazıyor, çeviri yapıyor, videolar hazırlıyorum.

Sorularınızın tamamına yanıt vermeye çalışacağım. E-posta ile ya da "iletişim" bölümünden bana ulaşabilirsiniz.

Hakkımda

  • ..
  • ..
  • gokhanduran.bv@gmail.com

Instagram

kabalattora

Tora, Mısır’dan Çıkış Kitabı’nda Yitro Tora, Mısır’dan Çıkış Kitabı’nda Yitro Peraşası’nda 20. Bölüm’de On Temel Buyruğun verilmesinden hemen sonraki Mişpatim Peraşası’nda, söz konusu on ilkenin ayrıntıları verilir ve bu ayrıntılara ilk olarak kölelik ile ilgili yasalarla başlanır (Bakınız Çıkış 21.2-6). Bu peraşada, Tora’nın büyük üslup özelliklerinden birini, bir olayın anlatımından sonra yasaların ilan edilişine geçişi görürüz.

Bu peraşaya kadar Mısır’dan Çıkış Kitabı’nın esas konusu Yahudiler’in Mısır’daki esaretinden kurtuluşu ve özgürlüğe doğru yolculuğudur. Şimdi ise ayrıntılı yasalar, “özgürlük anayasası” açıklanacaktır.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #yahudi
Çoğu Hristiyan, Yahudilerin işlemiş olduğu günahlar, yapmış oldukları kötülükler nedeniyle, Tanrı’nın Yahudiler’den yüz çevirdiğini (İbraniler 8:9), Yahudiler ile anlaşmasını bozduğunu, Yahudiler’in artık Tanrı’nın seçilmiş ulusu olmadığını iddia eder.

Sardisli Melito’nun (M.S. 2 Yüzyıl) inanç bildirgesine göre Yahudiler, Tanrı’yı öldürdükleri için, antlaşmayı kaybetmiştir. Bu nedenle Kilise artık “Yeni İsrail”dir.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #hristiyanlık #kilise
Kutsal Kitap’ın Yaratılış Kitabı’nın 6-1 Kutsal Kitap’ın Yaratılış Kitabı’nın 6-10 bölümlerinde anlatılan Noah Tufanı’nın, Gılgamış Destanı’nda anlatılan tufan hikayesinden alındığı iddia edilmektedir. İnceleyelim:

Sümerlilerin Ziusudra hikayesi, Akkadlıların Atrahasis Destanı ve Gılgamış Destanları, Yaratılış Kitabı’nda anlatılan Noah’ın Tufanı anlatımına ek olarak Yakın Doğu’da anlatılmış olan tufan hikayeleridir.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #yahudi #hristiyanlık
Mika 5:1 (2) Kutsal Kitap, Mesih’in doğum yerin Mika 5:1 (2) Kutsal Kitap, Mesih’in doğum yerinin Beytlehem olacağını mı söylemektedir?

Dört kanonik İncil yazarı içerisinde sadece Matta, Yahudi Kutsal Kitabı’ndan alıntılar yaparak, bu ayetlerin İsa tarafından  yerine getirildiğini iddia eder. Her birinin yanlışlığı kolaylıkla gösterilebilecek olan Matta’nın bu iddialarından birine göre Mesih’in doğum yeri Yahudi Kutsal Kitabı’nda belirtilmiştir.

Devamı için: kabalat.com

#yahudi #yahudilik #hristiyanlık #mesih
Kutsal Ruh

Mezmurlar 33:6 Gökler Rab’bin sözüyle ve onların bütün orduları ağzının nefesi ile yaratıldı.

 

Bu mezmurda, “nefes” olarak tercüme edilen kelimenin orijinali İbranice “ruah” (ר֥וּחַ) kelimesidir. “Ruh” olarak tercüme edilebilir. “Söz” olarak tercüme edilen kelimenin orijinali İbranice “devar” (דְבַ֣ר) kelimesidir. Üçlü Birlik doktrinine iman eden Hristiyanlar, bu mezmurda üçlü birliğe atıf olduğunu savunurlar. Onlara göre, “Ruh” kelimesi ile işaret edilen Kutsal Ruh, “Söz” kelimesi ile işaret edilen de Oğul’dur. Dolayısı ile hem Kutsal Ruh hem Oğul, Yaratılış’a katılmış eş yaratıcılardır.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #hristiyanlık #islam #yahudi
İsa, kaç tane eşeğe bindi? İsa, Yeruşalayim İsa, kaç tane eşeğe bindi?

İsa, Yeruşalayim’e girerken kaç tane hayvana bindi? Dört kanonik İncil’den üç tanesine, Markos 11:7, Luka 19:29-35 ve Yuhanna 12:14’e göre İsa bir tane sıpaya binmiştir. Bu Hristiyan İncili yazarları, kendi hikayelerini, Zekeriya Peygamber’in Mesih’in Yeruşalayim’e sıpaya binerek girişi ile ilgili peygamberliği İsa tarafından yerine getirilmiş gibi yazmışlardır.

Bu sitede onlarca kez gösterildiği gibi, Matta Kitabı’nın yazarı İbranice bilmiyordu ve bu da tuhaf bir sonuca yol açmıştı. Matta Kitabı’nın yazarı, Zekeriya 9:9 ayetinde yer alan peygamberliği yanlış anlamış, Mesih’in Yeruşalayim’e bir yerine iki hayvan üzerinde girdiğini sanmıştır. Yani, Matta’nın “Palmiye Pazarı’nda” İsa, iki hayvanın üzerine binmişti!

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #hristiyanlık #yahudi
Gerçekliği Yönetmek (Haşgaha Pratis) Tanrı, E Gerçekliği Yönetmek (Haşgaha Pratis) Tanrı, Evren'i Nasıl Yaratır? Bölüm 03

Devamı için: kabalat.com

#tanya #torahvisuals #kabalat #hasidizm #Yahudilik #yahudi
Çok tanrılı dinlerde, tanrılar ile cinler aras Çok tanrılı dinlerde, tanrılar ile cinler arasındaki ayrım değişkendir. İyi ve kötü tanrılar olduğu gibi iyi ve kötü cinler de vardır. Tanrılar ile cinler arasında niteliksel bir fark yoktur; hatta cinin bir ismi “kötü tanrı”dır. Bunun nedeni, çok tanrılı dinlerde, doğadaki her büyük olay ve kuvveti yöneten bağımsız bir tanrının var olmasıdır. Bu dinlerde cinlerin tanrılardan farkı; daha az güçlü olmaları, daha az bireyselliğe sahip olmaları, ara sıra tanrılara karşı ayaklanmaları ve bazen de başarılı olmalarıdır. 

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #hristiyanlık #islam
Tanrı kimin kurtulacağını seçti mi? Kalvinis Tanrı kimin kurtulacağını seçti mi?

Kalvinistler neye inanır?

Kalvinistlere göre Tanrı, ezelde, henüz Dünya’ya gelmeden önce insanlardan kimin kurtulacağına kimin ise lanetli olduğuna karar vermiştir.

Tanrı, kurtulmaları için seçilmiş insanları ve lanetlileri dünya hayatında yapacakları iyi veya kötü davranışlara bakmaksızın ezelde belirlemiştir!

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #hristiyanlık #kalvinizm
Kalvinistler neye inanır? Reform Protestanlar ve Kalvinistler neye inanır?

Reform Protestanlar veya Kalvinistler, insanın başlangıçta işlemiş olduğu günah nedeniyle doğasının tamamen bozulmuş olduğuna, kendi günahlı doğasına esir olduğuna, artık kendi kurtuluşu konusunda hiçbir şey yapamayacak durumda olduğuna inanırlar.

Onlara göre insanlar, kendilerini kurtuluşa götürecek iyi işleri seçme özgür iradesine sahip değildirler. Kendi kuvvetleriyle iman edemezler. Tora’daki buyrukları yerine getirerek, iyi işler yaparak yaşama kavuşmak mümkün değildir.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #yahudi #hristiyanlık
Mezmur 110:1 “Rab, Rabbim’e dedi ki?” Hrist Mezmur 110:1 “Rab, Rabbim’e dedi ki?”

Hristiyan İncili’nde Matta Kitabı’nda İsa, Ferisiler’e dönüp sorar:

Matta 22:42 Ferisiler toplu haldeyken İsa onlara şunu sordu: “Mesih’le ilgili olarak ne düşünüyorsunuz? O kimin oğludur?”

Yani, günlük konuşma diliyle “Mesih kimin soyundan gelecektir?” diye sormaktadır.

Onlar da, “Davut’un Oğlu” dediler.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #hristiyanlık #yahudi
Mezmurlar 40:6 “bana bir beden hazırladın?” Mezmurlar 40:6 “bana bir beden hazırladın?”

Kilise’nin ana inanç ilkesi, yalnızca kan sunusunun günahı aklayabileceğidir. Bu öğretiye göre, İsa’nın ölümü, her insanın sözde asli günah nedeniyle günahkar doğmasını aklayabilecek tek yoldur.

Sadece kan sunusunun günahı aklayabileceği görüşü, kolayca görülebileceği gibi Yahudi Kutsal Kitabı tarafından yalanlanmaktadır. Örneğin, Mezmurlar Kitabı, Yeşaya, Mika, Hoşea ve Yeremya Peygamberler günahkar insanları günahlarını aklamak için kurbanlara güvenmemesi konusunda uyarmaktadır. Peygamberlerin sözleri Hristiyan inancına tamamen zıttır.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #yahudi #hristiyanlık
Daniel 7:13 “Göğün bulutlarıyla gelen insano Daniel 7:13 “Göğün bulutlarıyla gelen insanoğluna benzeyen biri” kimdir?

Hristiyan İncili’nde “İnsanoğlu” terimi birçok kez kullanılır ve İsa bu terimi kendisi için kullanır. (Bkz. Matta 9:6, Matta 10:23, Matta 11:19, Matta 12:8, Matta 12:32, Matta 12:40, Matta 13:37, Matta 13:41-42, Matta 16:13, Matta 16:27-28, Matta 17:9…)

Hristiyan İncili’ndeki “İnsanoğlu” belirli bir kişiyi, İsa’yı tanımlar, belirlilik edatı alır ve ilk harfi büyük harfle yazılır, Daniel 7:13 ‘deki “insanoğlu” terimi ise belirlilik edatı almaz ve “bir” insanoğlu olarak yazılır. Hristiyanlar, Daniel 7:13 ayetini tercüme ederken, “insanoğlu” kelimesinin ilk harfini büyük harfle yazarlar ki, bu terim İsa’yı işaret ediyormuş gibi görünsün. Oysa, ayetin orjinalinde belirlilik edatı olmadığı gibi, İbranice dilinde büyük harf de yoktur. Hristiyanlar, Yahudi Kutsal Kitabı’nın birçok yerinde olduğu gibi, Daniel Kitabı üzerinde de oynama yapmaktan çekinmezler.

Devamı için: kabalat.com

#yahudi #yahudilik #hristiyanlık
Sabah Yıldızı Lucifer Lucifer kelimesi, kelime Sabah Yıldızı Lucifer

Lucifer kelimesi, kelime anlamı olarak “ışık taşıyan” anlamına gelir. “Işık” anlamındaki Latince “lux” kelimesi (Proto Hint Avrupa dilinde “leuk” kelimesi) ve latince “taşıma” anlamındaki “ferre” kelimesinden (Proto Hint Avrupa dilinde “bher” kelimesi) oluşur.

Devamı için: kabalat.com

#yahudi #yahudilik #hristiyanlık
Levililer Kitabı tam olarak Mısır’dan Çıkı Levililer Kitabı tam olarak Mısır’dan Çıkış Kitabı’nın bittiği yerde başlar. Mısır’dan Çıkış 40:34-35 ayetlerinde, Tanrı’nın kevod’unu, Tanrı’nın Kutsiyeti’nin ortaya çıkışını okuruz. Daha önce Sinay Dağı’nda duran Tanrı, tarifini Moşe’ye verdiği ve dağın eteğinde inşa edilen Mişkan’a iner:

"Bulut, Buluşma Çadırı’nı kapladı ve Tanrı’nın Onuru (ukevod) Mişkan’ı doldurdu. Moşe Buluşma Çadırı’na giremedi; zira bulut [çadırın] üzerine çökmüş, Tanrı’nın Onuru (ukevod) Mişkan’ı doldurmuştu."

Devamı için: kabalat.com

#yahudi #yahudilik
Türkçe çevirilerde “peygamber” olarak tercüme edilen kelimenin orijinali İbranice “navi” kelimesidir. Bu kelime aynı dil ailesinde yer alan Arapça’da da “nebi” olarak yer almaktadır. “Navi” kelimesinin kökü “nun, bet ve alef” harflerinden oluşur (נבא). Bu kelimenin kökü “seslenmek” anlamına gelir. “Navi” kelimesi de “konuşan, seslenen” anlamındadır. Bu anlamın en açık örneği Mısır’dan Çıkış 7:1 ayetinde yer alır.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #yahudi
“Yazıcıların yalancı kalemi” (Yeremya 8:8) “Yazıcıların yalancı kalemi” (Yeremya 8:8)

Müslümanlar ve Hristiyanlar, Yahudi Kutsal Metinleri’ni didik didik ederek kendi inançlarına destek bulmaya çalışmaktadırlar. Yahudi Kutsal Kitabı’nda bulabildikleri ilgisiz ayetleri öncesi ve sonrasından kopartarak, konuyu değiştirerek, bilerek yanlış tercüme ederek veya kasıtlı biçimde yeni anlamlar vererek, Yahudi Kutsal Metinleri’nden onay aramaktadırlar. Bu konuda belki de an bariz biçimde çarpıtılan ayetlerden biri Yeremya 8:8 ayetidir.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #yahudi #hristiyanlık #islam
İddia 3: "İşte kendisine destek olduğum, gön İddia 3:

"İşte kendisine destek olduğum, gönlümün hoşnut olduğu seçtiğim kulum! Ruhum’u onun üzerine koydum. Adaleti uluslara ulaştıracak."
(Yeşaya 42:1)
 
Yeşaya 42:1 ‘de “destek olduğum” olarak tercüme edilen “etmak” olarak okunan kelime “ahmed” olarak okunabilir. Bu iki kelime birbirine çok benzerdir. Bu kelimenin orijinali “ahmed”dir, ancak; bu ayette bahsedilen kulun İslam Peygamber’i Muhammed’i gösterdiğini gizlemek için bu kelime “destek olduğum” olarak çevrilmiştir.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #yahudi #islam
Tanah’ta İslam Peygamber’i müjdeleniyor mu? Tanah’ta İslam Peygamber’i müjdeleniyor mu?

Yahudi Kutsal Metinleri yaklaşık olarak 304.900 kelime içermektedir. Bazı müslümanlar, bu kelimeler içerisinden birkaç ayetin İslam Peygamberi’ni müjdelediğini iddia etmektedir.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #yahudi
Hristiyanlar tarafından bilerek yanlış tercüme Hristiyanlar tarafından bilerek yanlış tercüme edilen, çarpıtılan, ayetin öncesinde ve sonrasında anlatılanlardan koparılarak ayetin amacı ile tamamen ilgisiz anlamlar verilen çok sayıdaki ayetlerden biri de Zekeriya 12:10 ayetidir.

Devamı için: kabalat.com

#hristiyanlık #yahudilik #yahudi
Load More... Takip edin

Mesih Çağı:

  • Soru-Cevap
  • Kavramlar
  • Kitap
  • Video
© Copyright kabalat.com Tüm Hakları Saklıdır.