“Tora bizim hayatımız ve günlerimizin uzunluğudur.” (Dua kitabı Siddur’dan bir alıntı)

 

Tora tam olarak nedir? 3. Bölümde Tora’nın yasa demek olmadığını, ancak “öğreti” anlamına gelen Horaah sözcüğünün kökünden geldiğini açıklamıştık. Tora, Aşem’in talimatı ya da insanlığa öğretisidir. Bu tanım çok önemlidir. Bu, uygulamadan ayrık kalan diğer bilimler veya entelektüel sistemlerin aksine, Tora bilgisinin eyleme dönüştürülmesi gerektiği anlamına gelir. Talmud, öğrenmenin mi yoksa eylemin mi daha önemli olduğu konusunda ilginç bir tartışmaya sahiptir.

Nihayetinde öğrenmenin, “eyleme yol açtığından” daha önemli olduğuna karar verir. Cahil bir kişi dindar olamaz. Eylemin yapılabilmesi için öncelikle buna ait bilgiye sahip olması gerekir. Mitzvot’u bütün ayrıntılarıyla yerine getirmek için ilk önce ilkelerini öğrenmelidir. Aslında, tüm Yahudiler, tüm 613 emir ve pratik uygulamalarını öğrenmekle yükümlüdür.

Yahudi Kanunu Yasa Kitabı, az çalışma zamanı olan bir kişinin öncelikle Tora’nın günlük uygulama ile ilgili bölümlerini incelemesi gerektiğini şart koşar.

Bu açıdan bakıldığında, Tora’nın, burada dünyada manevi ve ahlaki bir hayat sürme el kitabı olduğunu özetleyebiliriz. Üstelik, yaşayan ve hakiki bir Tora’dır ki, insanlar tarafından yaratılmış soyut bilgi değildir, ancak; yaşayan Tanrı tarafından verilmiş, hakiki manada yerine getirilmiş, anlamlı ve kutsal bir hayat sürmek için bir rehberdir. Bu gerçeği açarsak, Tora  Ebedi Varlık’tan geldiği için, kendisi de ebedidir ve değişime tabi olmayan gerçekleri içerir.

Kabalistik bir perspektiften, Tora, “Aşem’in bilgeliği” olarak tanımlanabilir. Aşem, dünyadan önce var olduğu gibi, bilgeliği de öyledir. Zohar şöyle der: “Aşem Tora’ya baktı ve dünyayı yarattı ve insanlar Tora’yı incelerken dünyayı idame ettirir.” Bu, Tora’nın yaratılış için bir tasarı – Mimar’ın planı olduğu anlamına gelir. Aşem, bilgeliğine baktı ve dünyayı yarattı.

Bu ne anlama gelmektedir?

Sonlu bir dünya yaratmak için, sonlu olma durumunun var olabilmesi için kavramsal alanı yaratmak için Or Ein Sof’u gizlemek zorunda olduğunu açıklamıştık. Tzimtzum’un bu kuantum sıçramasından sonra, Kav adı verilen ışını boşluk içine yansıttı ve bundan da tüm dünyalar doğdu. Tzimtzum öncesi Işığa “Or HaSovev Kol Almin”, “Aşkın Işık” denir ve Kav’ın Işığı’na, tüm dünyaları doldurması anlamında “İçkin Işık” olan “Memale Kol Almin” denir. Ayrıca, Tzimtzum’un gerçek amacının gizlemek değil, açığa çıkarmak olduğunu, çünkü sonsuz ışığın sonlu varoluşu engellediğini açıklamıştık. Aşem, fiziksel ve sınırlı bir dünyada oturmak istediği için, bu ışığı zaptetmek ve gizlemek gerekliydi. Bu süreç, sonlu dünyaların varolmasına izin verdi, böylece sonunda Or Ein Sof bunların içinde açığa çıkacaktı. Görevimiz basittir: sonlu dünyamızda bulunan sonsuz ışığı açığa çıkarın. Görevimizi yerine getirmenin anahtarları Aşem’in bilgeliğinde, Tora’da bulunur.

Zohar’da şöyle diyor: “Tora ve Kutsal Olan, Adı Kutsal Olsun, tam olarak Bir’dir. Bu demektir ki, Tora, Aşem’in bilgeliği ve iradesi olduğu için O’nun ihtişamı ve özü ile birdir.

Aşem akıl ile kavranamaz olduğu gibi, bilgeliği de öyledir. Yine de Aşem, insan aklı tarafından erişebilir, anlaşılabilir olmak için, insanın Aşem ile birleşebilmesi için, Aşem bilgeliğini fiziksel terimlerle ve Tora’daki nesnelerle ve buyruklarla Aşem bilgeliğini giydirerek  sıkıştırdı ve alçalttı. Tora, Assiyah dünyasına ulaşıncaya kadar Atzilut, Beriah ve Yetzirah dünyalarından geçerek indi. Bu Tanrısal bilgi kendisini Tora, Peygamberler (Neviim) ve Yazılar (Ketuvim) ‘dan oluşan yirmi dört kitap ile kuşattı. Talmud, bu konsepti şöyle ifade eder: On Emir’in ilk kelimesi “Anochi”, yani “Ben sizin Tanrı’nızım” demektir. “Anochi” sözcüğünün İbranice harfleri Alef, Nun, Kaf ve Yod’dur.

Bunlar, Ana Nafshi Ketavit Yehavit (Kendimi yazının içine koydum) cümlesinin kelimelerin ilk harfleridir. Aşem “Kendisini Tora’nın kelimeleri içine sıkıştırmıştır.

Bu nedenle, bir kişi bu dünyada Tora’yı çalıştığında ve Tora fiziksel nesnelerden ve insanlardan bahsettiğinde, bu sadece Tora’nın Assiyah dünyasına nasıl indiği ve bu dünyada yorumlandığıdır. Yüksek dünyalara gittikçe, Tora daha üst düzeyde kavranabilir. Aslında, Kabalistler Tora’nın dört dünyaya karşılık gelen dört katmana sahip olduğunu belirtir:

  1. Peşat – Basit yorum Assiyah dünyasına karşılık gelir.
  2. Remez – İma, gönderme, Yetzirah dünyasına karşılık gelir.
  3. Draş – Vaaza, ders vermeye yönelik yorumlama, Beriyah dünyasına karşılık gelir.
  4. Sod – Sır / Mistik yorumlama, Atzilut dünyasına karşılık gelir.

 

Yeniden belirttiği gibi, yukarıdan aşağıya yolculuğunda Tora, Atzilut dünyasına indiğinde Sod seviyesinde kavranılabilir diyebiliriz. Beriah ve Yetzirah’a doğru ilerledikçe Tora’yı Remez ve Draş seviyelerinde kavrayabiliriz ve Torah Assiyah dünyasına indiğinde, bu dünyada, en basit seviyesinde Peşat’ı, düz, literal anlamıyla kavrarız.

Daha iyi açıklamak için aşağıdaki örneği kullanalım: Sabah uyandıktan sonra Modeh Ani duasını söyleriz: “Sana teşekkür ediyorum yaşayan ve ölümsüz Kralımız, içimizdeki ruhu şefkatle yenilediğin ve bize olan bağlılığın sonsuz olduğu için.“

Hasidizm’de, bu duanın Peşat’ı, Aşem’e ruhlarımızı geri verdiği için teşekkür etmemizdir. Remez, ruhun bu “geri verilişi”nin Ölülerin Dirilişi zamanına yapılan bir imasıdır. Draş, açıklamasına göre, Kendisi’ne emanet edilen ruhu (gece boyunca uyurken) bize geri verdiğinden, bize emanet edilen bir eşyayı bir başkasından esirgememeliyiz.

Son olarak, Sod yorumu, ruhun bu “geri verilmesinin”, Malkut seviyesinden gelerek,  hemen üstündeki sefirayla, Yesod ile birleştiği anlamına geldiğini belirtmektedir.

Artık “Göksel akademiler” ile neyin kastedildiğini ve ruhların daha yüksek dünyalarda nasıl Tora’yı öğrenebileceğini anlayabiliriz.

Bu dünyadaki bir ruh Tora’yı Peşat seviyesinde öğrenir. Ruh, göğe yükseldiğinde, Yetzirah dünyasındaki alt Eden Bahçesi’ne veya Beriyah dünyasındaki üst Eden Bahçesi’ne yükseldiğinde, aynı Tora’yı öğrenebilir fakat Tora’yı o dünyalarda kavranan seviyelerde öğrenebilir. Bu ruh için büyük bir ödüldür. Talmud, “Gelecek Dünya’da elinde Tora ile gelen adama ne mutlu” der. Bunun anlamı, Tora’yı bu dünyada çalışmanın ödülünün, daha yüksek dünyalarda Tora’yı çalışmaya layık olmak anlamına gelmesidir.

Bu açıdan, Tora çalışması tamamen farklı ve canlı bir anlam kazanmaktadır. Örneğin bir kişi, zihninin gayretli çalışmasıyla Mişna’da veya Talmud’daki  belirli bir yasayı öğrendiğinde, Aşem’in bilgeliği ve iradesi olan kanunla insan zihni birleşmektedir. İnsan aklı ve Aşem’in aklı, bütün orantısızlığına rağmen, gerçekten kaynaşmaktadır. Bu akılsal birleşme, en harika ve güçlü birleşmedir.

Artık Zohar’da İsrail, (Yahudi), Tora ve Aşem’in Bir olduğunu açıklayan pasajı anlayabiliriz. Bu, Yahudi’nin Tora yoluyla Aşem’e bağlandığı anlamına gelir. Bir Yahudi Tora’yı çalışırken, zihni Tora’daki konuyu kavrar ve onunla bir olur. Tora öğreniminin Yahudilik’te neden en önde gelen bir yere sahip olduğunu şimdi anlayabiliriz. Bir kişinin Aşem ile yapabileceği en derin bağ budur.

Gerçekte, bir Yahudi’nin Nefesh Elokit’i Aşem’den bir parça ve Aşem’den bir kıvılcımdır. Öyleyse neden Tora yoluyla Aşem’e bağlanmaya ihtiyaç duyuyor? Bu, bilgelerin iki sözü arasındaki çelişkiyi açıklayarak anlaşılabilir. Midraş “İsrail düşüncesinin diğerlerinden önce geldiğini” belirtir. Bu, Aşem dünyayı yarattığında İsrail düşüncesinin Tora’dan önce geldiği anlamına gelir. Öte yandan Zohar, “İsrail, Tora vasıtasıyla Aşem ile bağlantı kurar” der. Bu, Tora’nın İsrail’den önce geldiğini gösterir. Hasidizm, bu görünen çelişkiyi, İsrail’in kaynağının Tora’nın kaynağından daha yukarıda  durduğunu söyleyerek ortadan kaldırır. Bununla birlikte, ruhlar aşağıya indikçe, Tora, İsrail’den daha yüksektir ve bir ruhun Aşem ile bağlantısı Tora yoluyla yapılır.

Bu açıklama aynı zamanda bir Yahudi’de var olan iki zıtlığı da açıklığa kavuşturuyor. Bir Yahudi, kaynağında, Tora’dan daha yüksektir ve bu nedenle bir Yahudi ebedidir. Yahudi özünün Aşem ile bağlantısı, Tora’yı ve Mitzvot’a riayet etmesine bağımlı olmadığı için, günahlarının sayısı bir Yahudiyi “Yahudi” olmaktan çıkarmaz. Öte yandan, ruh bir beden içerisine girdikten sonra, bir Yahudi’nin Aşem ile açık bağlantısı Tora aracılığıyladır ve sonuç olarak bir Yahudi’nin özsel,asli, temel bağlantısı, onun Tora ve Mitzvot’a riayetini sağlar.

Bu fikir bir Yahudi’yi sevme emrinde görülebilir. Bu sevginin özü, ruhun kaynağında Tora’nın üzerinde diğer tüm ruhlarla birleştiği içindir. Bu özsel sevgi, bu nedenle Tora’ya uyup uymamanın ötesindedir ve Tora’dan uzak olanlara bile uzanır. Bu seviyede Tsadik ve Raşa arasında hiçbir ayrım yapılmaz. Ayrıca bu sevgi, diğer Yahudilerin manevi, ruhsal durumları ile sınırlı değildir, maddi ihtiyaçlarına da uzanır ve biz ruhu öz, ilk, temel durumunda gördüğümüzden dolayı, diğer Yahudilerin bile maddi esenliği bile sorumluluğumuz altındadır. Bununla birlikte, ruhun Aşem ile bağlantısı, dünyalardan aşağıya indikçe Tora ile yapıldığından, sevginin en büyük gösterimi, başka bir Yahudi’nin Aşem ile olan bağını güçlendirmek olacaktır.

Pratik bir uygulaması olmasa bile Tora çalışmasının neden büyük bir Mitzvah olduğunu şimdi anlayabiliriz. Bu seviyede bir çalışma yapılırsa, buna Tora Lishmah denir ki – Tanrı’ya bağlı olmak dışında herhangi bir başka amacı yoktur.  Fakat yine de, yaratılışın amacı fiziksel dünyanın en üst düzeyde arıtılması ve yükseltilmesi olan Dirah BeTachtonim olduğu için, Tora çalışmalarında, fiziksel alanda Mitzvot’un nasıl uygulanacağını öğrenmek için pratik uygulama alanlarına öncelik verilmelidir. Gerçekten de, Yahudi yasası, biri Tora çalışması yaparken bir Mitzvah’ı yerine getirme olanağı doğarsa, Mitzvah’ı yapacak hiç kimse de yoksa, Tora çalışmasının durdurulması gerektiğini söyler.

Önceki birkaç paragrafı özetlersek: Tora ilahi bilgeliktir ve Tora’yı öğrenerek bir Yahudi en derin düzeyde Aşem ile açık bir şekilde bağlantı kurmaktadır. Bir Yahudi zihnini ve düşüncelerini Tora ile doldurmaya ve böylece her zaman İlahi Olan ile birleşmeye çalışmalıdır. Tora, “Evde otururken, yolda giderken, yatarken, kalkarken Tora’nın sözlerini söylemelidir” der. Tora’yı çalışma yükümlülüğü her zaman geçerlidir ve değerli çalışma zamanını boşa harcayan için sert bir ceza vardır. Tora çalışması için herkesin belirli bir zaman ayırma zorunluluğu vardır.

Bu kavrama Kabalistik perspektiften bakarsak, Tora, içinde bulunduğumuz Tzimtzum sonrası durumda, Or Ein Sof’u bu dünyaya indirme mekanizmasıdır. Kabalistik terminolojide, Sovev Kol Almin ve Memale Kol Almin’in “birliğini” (Yichud) ‘u somutlaştırır, sağlar,bir araya getirir. Bu nedenle, çalışma sırasında doğru yaklaşım ile çalışılması gerekir.

Tora, entelektüel bir egzersiz biçimi değildir. Onur ya da statü kazanmak için de çalışılmamalıdır. Bunun yerine, derin bir egosuzluk içerisinde, kendini düşünmeden, özverili biçimde, Aşem’in Tora’sını ve bilgeliğini okuduğunun farkında olarak çalışılmalıdır. Bu nedenle, Tora çalışmaya başlamadan önce bir beraha (kutsama) okuyoruz, bizleri ulusların arasından seçip bize Tora’sını verdiği için Aşem’e teşekkür ediyoruz.

Doğru yaklaşım şu olmalıdır: Bu O’nun Tora’sıdır ve biz O’nun bilgeliğini tekrar ediyoruz. Gerçekten de bilgelerimiz şöyle der: Tora’nın sözcüklerini söylediğimizde Yüce Tanrı bizden sonra tekrar eder. Kişi, Tora’nın her gün yeniden verildiğini ve günlük olarak Tanrı’dan bir armağan aldığını düşünmelidir.

Tora, Moşe’ye, Sinay’da bir bütün olarak verildi. Bununla birlikte, tarihin farklı dönemlerinde, farklı yorum seviyeleri ortaya çıktı. Bu, bir ilke ve ayrıntılarıyla karşılaştırılabilir. İlkeler Sinay’da açığa çıkarılmış, detaylar daha sonra farklı aşamalarda, “kutsal ruh” (Ruach Hakodesh) aracılığıyla devam eden ilhamları alan büyük bilginler tarafından açığa çıkarılmıştır. Kabala, Sinay’da alınmış olmasına rağmen, mistik gelenek sadece küçük bir grup içerisinde öğretildi.  Daha sonra Rabbi Shimon Bar Yochai tarafından Zohar’ı yazma görevi verildi ve Arizal zamanında Kabala’yı yaymanın bir Mitzvah olduğu belirtildi. Bununla birlikte, ancak Baal Shem Tov zamanından sonra Tora’nın iç boyutunun öğretilmesi yeni bir boyut aldı. Neden? Nistar (Tora’nın iç boyutu) Nigle’den (Tora’nın açık yönü) farklıdır. Mesela, Tora’yı Peşat düzeyinde öğreniyoruz, bu dünyanın konulardan konuşuyoruz ve içindeki Tanrısallık gizlenmiş durumdadır. Bunun bir örneği şudur: Talmud’un medeni hukuk içindeki zararları tartışan bölümlerini çalıştığımızda, bir ineği boynuzlayan bir öküz ve bunun sonucunda meydana gelen hasar ve cezaları hakkında bilgi edinmekteyiz. Her ne kadar bu Tanrısal bilgeliğinden damıtılıp gelse de bize açık olan şey bu fiziksel, maddi dünyaya ait yasalardır. Bu tartışmanın içinde saklı olanın Aşem’in bilgeliği değil. Bununla birlikte, Kabalistik düzeyde olan Sod seviyesinde öğrenirken, Tanrısallık ile ilgili açık bir bahis vardır ve  kişi, Tora’yı Veren’in kim olduğunun tümüyle bilincindedir.  Hasidik terminolojisinde belirtildiği gibi, bu dünya, maddi olanın “açık” (BiPshitut) ve Tanrısallığın “alışılmamış” (BeHitchadshut) olduğu bir dünyadır. Daha yüksek alemlerde, Tanrısallık “açıktır” ve maddi olan “alışılmamış” bir şeydir. Tarihsel olarak materyalizmin ve sürgün karanlığının karışıklığına doğru ilerlediğimizde, Tora’nın İlahi kaynağını ortaya çıkarmak daha da gerekli hale gelmiştir. Sürgün içinde ilerlediğimiz ve Maşiah’ın gelişine yaklaştığımız bu dönemde Kabala’nın çalışmasının bir zorunluluk haline gelmesinin nedeni budur.

Kişinin sürekli olarak İlahi Olan’ın varlığını hissettiği bir seviyede daha fazla çalışması gerekiyordu.

Baal Shem Tov zamanlarında, özellikle de Rabbi Schneur Zalman, Tora’nın daha da derin bir katmanı ortaya çıkmıştı. Daha önce, Tora yorumunun dört seviyesinin Yaratılış’ın dört dünyasına karşılık geldiğini açıklamıştık. ChaBaD liderleri, Ein Sof’un iradesinin bir açığa çıkışına tekabül eden ruhun en öz seviyesi olan Yehidah’a karşılık gelen Torah’nın daha derin bir katmanını ortaya koydu. Bu seviye, Tora’nın beşinci katmanı olarak yorumlanmaz; tıpkı ruhun Yehidah seviyesinin ruhun diğer seviyelerinin üzerinde durup, yine de bu diğer seviyelerine nüfuz eden, diğer dört seviyenin özü olduğu gibi, bu seviye de diğer dört seviyenin özüdür. Yağ benzetmesi ile, yağ diğer sıvıların üzerinde yüzer, ancak bir katı ile karıştırıldığında içine nüfuz eder. Bu gibi, Hasidizm, Ein Sof’un bir açığa çıkışıdır ve yine de diğer tüm seviyelere nüfuz etmekte ve onları aydınlatmaktadır. Nitekim, Hasidizm Kabala’dan oldukça farklıdır.

Genel olarak Kabala, Tora’nın iç boyutunun tüm yönleri için genel bir terim olmasına rağmen, özel anlamıyla Sod seviyesine işaret eder; buna karşın, Hasidizm, Ein Sof’un Yehidah seviyesidir. Bu nedenle, Hasidizm, hem Sod seviyesini hem de diğer Tora düzeylerini aydınlatır. Çok basit terimlerle, Kabala’yı Aşem’in anatomisi ile karşılaştırabiliriz. Farklı dünyaları ve bunlara nüfuz eden İlahi Işığı anatomiye benzer şekilde anlatabilirken, Hasidizm ise Aşem’in psikolojisidir. Kabala’nın kavramlarını kullanır ancak yaratılış yapısının parçalarından çok yaratılışın nedenini daha çok anlatır. Tora’yı bugün çalışırken, Tora çalışmasının tüm diğer yönlerini aydınlatmak ve zihni Aşem’in bilgisiyle doldurmak için Hayat Ağacından -hasidizm’den tatmalısınız. Sağlıklı bir beden ve ruhun olması için, bugün hem bedeni yani Tora’nın Nigleh’ini ve hem de ruhu, Tora’nın Nistar’ını çalışmak gereklidir. Modeh Ani duasının yukarıdaki örneğinde, sadece Hasidizm bu ifadenin nasıl mükemmeliği veya ruhun Yehidah’ını ortaya çıkardığını açıklar. Açıklarsak: Modeh Ani, sabahları yıkama ritüelinden önce söylendiği için (geceden kalan saf olmayanı uzaklaştırır) hiçbir saf olmayan katışıklık  bir Yahudi’nin Modeh Ani’sini bozamaz. Onun Yehidah’ı en özüdür ve her zaman bozulmamış ve canlandırıcı olarak kalır.

Artık Şema’da neden “Aşem’i tüm kalbin, tüm ruhun ve tüm varlığın ile seveceksin” ifadesinin hemen ardından Tora’yı öğrenme buyruğunun geldiğini anlayabiliriz. Bir kişi susuzluğunu, Aşem’i tutkuyla severek dindirmek istiyorsa,  Tora çalışmasına dalmalıdır çünkü; Tora ve Aşem Bir’dir. Bu, peygamber Yeşaya’nın “Ey susamış olanlar, suya gelin” sözleriyle yankılanmıştır; çünkü Tora suya, ruhsal açıdan susuzluk çekeni dindiren ve yaşamı destekleyen suya benzetilir.

Maşiah, Baal Şem Tov’a, Hasidizm öğretileri yaygınlaştığında geleceğine söz vermiştir.

Hasidizm en yüce tanrısal kavramları getirmiş ve onları ortalama aklın kavrayabileceği bir dile tercüme etmiştir. Tanrısallığın kendisi insan zihniyle bütünleşmiştir. Bu tam olarak, Maimonides’in sözleriyle, İnsan’ın Aşem’i yeteneği derecesinde bileceği Maşiah’ın gelişini önceden tatmaktır.

Özetle:

Tora’nın, Dünyaların ve Ruhun Beş Düzeyi

Sonraki Bölüm

Mitsvalar