
Müslümanlar ve Hristiyanlar, Yahudi Kutsal Metinleri’ni didik didik ederek kendi inançlarına destek bulmaya çalışmaktadırlar. Yahudi Kutsal Kitabı’nda bulabildikleri ilgisiz ayetleri öncesi ve sonrasından kopartarak, konuyu değiştirerek, bilerek yanlış tercüme ederek veya kasıtlı biçimde yeni anlamlar vererek, Yahudi Kutsal Metinleri’nden onay aramaktadırlar. Bu konuda belki de an bariz biçimde çarpıtılan ayetlerden biri Yeremya 8:8 ayetidir.
Müslümanlar, Yahudilerin Tanrı’nın peygamberlerine vahyetmiş olduğu ayetleri tahrif ettiklerini iddia ederler. Örneğin, Kuran-ı Kerim’de şu ayetler yer almaktadır:
Nisa 46:
Yahudilerden öyleleri var ki, kelimeleri yerlerinden kaydırırlar; din içinde sövgüler üreterek, dillerini eğip bükerek: “Dinledik, isyan ettik; dinle, dinlenmez olası, davar güder gibi güt bizi” derler. Eğer onlar, “Dinledik, boyun eğdik, dinle, bak bize!” demiş olsalardı, kendileri için daha hayırlı ve daha yerinde olurdu. Fakat Allah, küfürleri yüzünden onlara lanet etmiştir. Çok az bir kısmı hariç, iman etmezler.
Ali İmran 78:
Onlardan bir zümre vardır, aslında Kitap’tan olmayan birşeyi siz Kitap’tan sanasınız diye, dillerini Kitap’la eğip bükerler. O, Allah katında olmadığı halde, “Bu, Allah katındandır.” derler. Bilip durdukları halde, Allah hakkında yalan söylerler.
Müslümanlar, Yahudi Kutsal Kitabı’ndaki Yeremya 8:8 ayetinin de Yahudilerin ayetleri tahrif ettiklerine kanıt olduğunu iddia ederler. Tora’yı yazan yazıcıların, Tora metnini değiştirdiklerini, “yazıcıların yalancı kalemi” ifadesinin de bunu gösterdiğini iddia ederler.
Yeremya 8:7-9
Göklerdeki leylek belli vakitlerini biliyor; kumru ile kırlangıç ve turna gelmelerinin vaktini gözetiyorlar; ancak Tanrı’nın hükmünü halkım bilmiyor.
Nasıl “Biz bilge kişileriz, Tanrı’nın Yasası bizimledir” diyebiliyorsunuz? Fakat işte, yazıcıların yalancı kalemi yalan yaptı.
Bilgeler! utandırıldı, yıldırıldılar, yakalandılar. Tanrı’nın sözünü reddettiler. Şimdi ne bilgelikleri var?
Herhangi bir kitabı okurken, o kitabı okumaya ortasından başlarsanız kitabın neden bahsettiğini anlamakta güçlük çekebilirsiniz. Yeremya Peygamber de, siz bu ayetleri okurken, daha önceki bölümleri okumuş olduğunuzu varsaymaktadır. Yeremya 8.Bölüm, 7-9 ayetlerinin neden bahsettiğine dair ilk ipucu 7.ayette verilmektedir.
Yeremya Peygamber, halkının Tanrı’nın hükmüne sahip olmadıklarını değil, bu hükümleri bilmediğini söylemektedir “ancak Tanrı’nın hükmünü halkım bilmiyor.” Hemen sonra sekinci ayette de, halkının sahip oldukları yasanın hükümlerini bilmeyip bu hükümleri uygulamayıp ve yanlış yorumlarla saptırdıkları halde, sadece Tanrı’nın Yasası’na sahip olmanın onları güven içinde tuttuğu yanılsaması içinde olduklarından bahsetmektedir “Nasıl, ‘Biz bilge kişileriz, Tanrı’nın Yasası bizimledir’ diyebiliyorsunuz?”
Sonraki üç ayette, Yeremya Peygamber, “yalancı kalem”in ne olduğunu kendisi açıklamaktadır.
Yeremya 8:10-12
Bundan ötürü karılarını başkalarına, tarlalarını sahiplenecek yeni kişilere vereceğim. Küçük büyük herkes kazanç peşinde, peygamberler, kohenler, hepsi halkı aldatıyor.
Barış yokken, “Barış, barış” diyerek halkımın yarasını sözde iyileştirdiler.
Yaptıkları iğrençliklerden utandılar mı? Hayır, ne utanması? Kızarıp bozarmanın ne olduğunu bile bilmiyorlar. Bu yüzden onlar da düşenlerin arasında yer alacak, Cezalandırıldıklarında sendeleyip düşecekler’ diyor Tanrı.
Yazıcılar, kohenler ve peygamberler halka her şeyin yolunda olduğunu, Yasa’nın yerine getirildiğini, barışın var olacağını, çünkü; “Tanrı’nın bizimle” olduğunu söylemektedir. Ancak, söyledikleri yalandır.
Peygamber Yeremya, yalancı kalemlerin Tora’nın metinlerini değiştirdiğini söylememektedir. Onların sanki Tanrı’nın Yasası’ndan geliyor gibi yalanlar yazdıklarını ve halka böyle öğrettiklerini söylemektedir.
Doğru peygamberler barışın olmadığını ve barışın olmayacağını söyledikleri halde, o zamandaki yazıcılar, yalancı kalemler, halka “Barış barış” sözlerini pompalamaktadır.
Tanrı, putperestlikleri ve Tanrı’nın hükümlerine uymadıkları için Yeruşalayim üzerindeki yargısını ilan etmiştir. Düşmanlar gelmektedir ve Tanrı yardım etmeyecektir. Bu ayetlerin Tora metinlerinin değiştirilmesi ile ilgisi yoktur. Bu ayetler, Tanrı’nın Yasası’na dayandığı iddia edilerek yapılan yanlış uygulamaların öğretilmesi ve yalancı peygamberlikler ile ilgilidir. İşlenen günahların karşılığı olan Tanrı’nın cezasına kulak asılmamakta, halka Tanrı’nın belirli şartlara bağladığı Tanrı’nın iyiliği anlatılmaktadır.
Bu yalancı güvenlik düşüncesinin nedeni nedir? Yeremya 8:10 ayeti yazıcılar, kohenler ve peygamberler de dahil olmak üzere halkın açgözlü şekilde kazanç peşinde olduğunu söylemektedir “Küçük büyük herkes kazanç peşinde, peygamberler, kohenler, hepsi halkı aldatıyor.”
Halk, yargılama ile ilgili doğru uyarıları ve Tanrı Yasası’nın tövbe etmeye çağrılarını duymak istememekte, bunun yerine tatlı ama yalan haberleri, geleceğe ait yalan vaatleri duymayı tercih etmektedir. Halk, Tanrı sözünün hakikatini, yalan sözlerden elde edecekleri kazanç ile değiş tokuş etmektedir.
Yeremya 7. Bölüm 1-29 ayetleri, Yahudi halkının günahları ve isyanları nedeniyle Tanrı’nın Yeruşalayim ile ilgili yargısını anlatmaktadır. Yeruşalayim’deki Yahudi halkı, orada bulunan Tanrı’nın Tapınağı nedeniyle düşmanlarının onlara dokunamayacağına, Tanrı’nın onları mucizevi şekilde koruyacağına (daha önce yapmış olduğu gibi, bakınız: Yeşaya 37:36) inanmaktadır.
“Tanrı’nın Tapınağı, Tanrı’nın Tapınağı, Tanrı’nın Tapınağı buradadır!” gibi aldatıcı sözlere(Yeremya 7:4)” inanmaktadırlar. Sahte, yalan bir güvenlik duygusu içindedirler.
Peygamber Yeremya bu sahte güvenlik duygusundan 7.Bölüm, 4-15 ayetleri arasında bahsetmektedir:
Tanrı’nın Tapınağı, Tanrı’nın Tapınağı, Tanrı’nın Tapınağı buradadır!” gibi aldatıcı sözlere güvenmeyin. Eğer yaşantınızı ve uygulamalarınızı gerçekten düzeltir, birbirinize karşı adil davranır, yabancıya, öksüze, dula haksızlık etmez, burada suçsuz kanı akıtmaz, sizi yıkıma götüren başka ilahların ardınca gitmezseniz, burada, sonsuza dek atalarınıza vermiş olduğum ülkede kalmanızı sağlarım. Ne var ki, sizler işe yaramaz aldatıcı sözlere güveniyorsunuz. “ ‘Çalmak, adam öldürmek, zina etmek, yalan yere ant içmek, Baal’a buhur yakmak, tanımadığınız başka ilahların ardınca gitmek, bütün bu iğrençlikleri yapmak için mi bana ait olan tapınağa gelip önümde duruyor, güvenlikteyiz diyorsunuz? Bana ait olan bu tapınak sizin için bir haydut ini mi oldu? Ama ben görüyorum neler yaptığınızı!’ diyor Tanrı. “ ‘Daha önce adımı yerleştirmiş olduğum Şilo’daki yerime gidin. Halkım İsrail’in kötülüğü yüzünden ona ne yaptığımı görün. Bütün bunları yaptınız, diyor Tanrı, size defalarca seslendim ama dinlemediniz; sizi çağırdım ama yanıt vermediniz. Bu yüzden Şilo’ya ne yaptımsa, bana ait olan, güvendiğiniz bu tapınağa da –sizlere, atalarınıza vermiş olduğum bu yere de– aynısını yapacağım. Kardeşlerinizi, bütün Efrayim soyunu nasıl attıysam, sizleri de öyle atacağım huzurumdan.’
“Yazıcıların yalancı kalemi” ifadesi, önceki ve sonraki ayetlerin açıkça gösterdiği gibi, yazıcıların Yasa’nın metnini değiştirdiklerini değil, Yasa’nın yanlış biçimde uygulanmasından bahsetmektedir. Yazıcılar, kişisel açgözlülük ile ilgili yanlış açıklamalar yapmaktadırlar, çünkü; Tanrı’dan çok, insandan korkmaktadırlar.
Sonuç olarak, fiziksel olarak Tanrı’nın Yasası ve Tanrı’nın Tapınağı Yahudi halkı ile birlikte olsa da, Tanrı’nın gazabını önleyecek olan bunların varlığı değil, Tanrı’nın sözünün yerine getirilmesidir. Tanrı sözünün yerine getirilmesi ise şudur: “Eğer yaşantınızı ve uygulamalarınızı gerçekten düzeltir, birbirinize karşı adil davranır, yabancıya, öksüze, dula haksızlık etmez, burada suçsuz kanı akıtmaz, sizi yıkıma götüren başka ilahların ardınca gitmezseniz burada, sonsuza dek atalarınıza vermiş olduğum ülkede kalmanızı sağlarım (Yeremya 7:5-7).”
Kutsal Kitabınızı bilin!
Eğer Kutsal Kitabınızı bilirseniz, hiç kimse Tanrı’ya olan inancınızı ve O’nunla olan bağlantınızı çalamayacaktır.
Ya’ni sizin anlatımınıza göre, sizin kitabınız PEYGAMBERlerin yalan söylediğini mi söylüyor?
http://kabalat.com/2018/05/29/navi-%D7%A0%D7%91%D7%90/