Kabalat Tora

Main Menu

  • Soru-Cevap (Tümü)
  • Kavramlar (Tümü)
  • Kitap (Tümü)
  • Video (Tümü)

logo

Header Banner

Kabalat Tora

  • Soru-Cevap (Tümü)
  • Kavramlar (Tümü)
  • Kitap (Tümü)
  • Video (Tümü)
  • Öznellik [38]

  • Bağ’ın Merkezi [37]

  • Ham neden yaptı? [36]

  • Ham ne yaptı? [35]

  • İki Rol [34]

Kavramlar
Home›Kavramlar›İki Ağacın Hikayesi (7)

İki Ağacın Hikayesi (7)

By Gökhan Duran
6 June 2019
568
0
Share:

İyinin ve kötünün bilgisi ve doğası

 

Hikayemizin en önemli parçası olan “Bilgi Ağacı’nı” daha dikkatli incelemenin zamanı geldi. Ancak, bunu yapmak kolay bir iş değildir. Ağaç artık burada değil, ancak olsaydı bile, muhtemelen gövdesinden örnekler alarak ya da meyvesinin biyokimyasal özelliklerini analiz ederek anlayamazdık. Ancak ağaç artık burada değilse bile, ağacın niteliklerini tanımlayan İbranice kelimeler hala canlıdır ve bunlarda aradığımız bazı ipuçlarını bulabileceğimizi düşünüyorum.

 

Yasak ağaç İbranice’de “Etz HaDa’as Tov Vara” olarak bilinir. Bu İbranice terimlerin gerçekte ne anlama geldiğini kendimize soralım. Bu ifadenin geleneksel çevirisi “iyi ve kötünün bilgisi ağacı“dır. Peki, burada göründüğünden daha fazla bir şey var mı?

 

Doğru bilgi nasıl elde edilir?

 

Geleneksel olarak “bilgi” olarak çevrilen ilk sözcük olan “da’at” kelimesi ile başlayalım. İlginç bir şekilde, bu kelimenin anlamı, geleneksel anlamdaki “bilgi” ile sınırlı değildir. Gerçekten de, bu kelimenin Yaratılış Kitabı’nda kullanıldığı yer, pek azımızın “bilgi” olarak adlandıracağı bir deneyimi bize aktarmaktadır:

 

V’ha’adam yada es chavah ishto…

 

Ve Adam karısını bildi. (Yaratılış 4:1)

 

Kutsal Kitap’ta, “da’at” kelimesi cinsel yakınlık ile eş anlamlıdır. Tora’nın bu sözcüğü hem “bilgi” hem de “cinsel birliktelik” karşılığında kullanması kayda değerdir. Her iki anlama gelmesini sağlayan  “da’at” kelimesinin bir özü vardır. Peki bu öz neyle ilgilidir?

 

Bir adam karısını “bildiğinde”, gerçekte ne aramaktadır? Kiniklerin bu soruya cevabı, zevkten başka bir şeyin peşinde olmadığı biçimindedir. Fakat yüzeysel fiziksel hazzın ve hatta üremenin ötesinde aradığı daha fazla, daha derin bir şey yok mudur? Gerçekte kendisinden çok farklı olan, gizemli ve çekici dişil bilgiyi ama aynı zamanda kendindeki “eksik” bir parçayı aramaktadır. Elbette, aranılan entelektüel bilgi değildir. Ham, birinci elden bilgiyi aramaktadır. Dişil olanı doğrudan, süzgeçten geçmemiş bir şekilde deneyimlemeye çalışmaktadır.

 

Epistemoloji (Bilgi felsefesi) olarak bilinen felsefe dalında, gerçek “bilginin” ne olduğu hakkında uzun zamandır devam eden bir tartışma vardır. Rasyonalistler, akıldan kaynaklanan bilginin doğru bilgi olduğunu savunurlar. Mantık, akıl yürütme ya da analiz yoluyla gösterebildiğiniz bir şeyin doğru olduğunu bilebilirsiniz. Empiristler (deneyciler) ise, gerçek bilginin deneyim ile kazanıldığını savunurlar. Kafanızdaki bir fikri düşünmek güzeldir, ancak bunun doğru bilgi olduğunu ancak gerçek dünyada gerçekleştiği zaman, örneğin; bir laboratuvarda gösterdiğinizde bilebilirsiniz. Eğer görebilir, hissedebilir, duyu organlarınız ile algılayabilirseniz yani deneyimlerseniz gerçek olduğunu anlayabilirsiniz.

 

İnsanoğlu, iyi ve kötünün “da’at”ını, ahlak hakkında mantık çerçevesi içerisinde değerlendirme yaparak değil, “iyi ve kötüyü” doğrudan ve ham bir şekilde deneyimleyerek kazanır.

 

“Da’at” bu ikinci tür bilgiyi ifade ediyor gibi görünmektedir, bir şey hakkında bilgiye deneyim yoluyla ulaşmak. Bir deney yapan bir bilim insanı, deneyimlediklerinin ardındaki mantığı henüz açıklayamasa da, “da’at“a ulaşır. Bir erkek, dişil doğanın özünü kelimelerle ifade edemese de, kendisiyle bir araya gelip, onu deneyimleyerek bir kadına ait “da’at“ı elde eder. Ve insanlık, ahlak ile bilgiye onunla ilgili akıl yürütmeyle değil, iyi ve kötünün “da’at“ını onu doğrudan, ham bir şekilde deneyimleyerek elde eder.

 

Özetlemek gerekirse, o halde: İyinin ve kötünün “bilgisini” elde ederek, doğru ve yanlış hakkında daha iyi bir entelektüel anlayışa sahip olmadık. Bu şeyler hakkında deneyime dayanan bir anlayışa sahip olduk. Doğru ve yanlışı “içten” bilmeye başladık.

 

Bu tam olarak ne anlama geliyor? Kulağa çok soyut gelmektedir. Ham ve deneyime dayanan bir yol ile “iyi ve kötüyü” bilmek ne demektir? Dondurmayı deney yoluyla bilmenin ne demek olduğunu biliyorum. Dondurmacıya gidip dondurma sipariş ediyorum, yiyorum ve artık dondurmaya ait “da’at“ım var. Ama bu yöntem ile “iyi ve kötüyü” bilmek ne anlama geliyor?

 

“İyi ve kötü” ya da İbranice, “tov” ve “ra” kelimelerine yakından bakmak aradığımız anahtarları bize sağlayabilir.

 

“Doğru ve yanlış”a karşı “iyi ve kötü”

 

Daha önce, Maimonides’in hikayemize bakış açısından bahsetmiştim. “Şaşırmışlar İçin Kılavuz” adlı eserinde Maimonides, Adam ve Hava’nın iyi ve kötünün bilgisi ağacından yemeden önce doğru ve yanlışın farkında olduklarını söylemişti. Maimonides’e göre, Bilgi Ağacı bize daha önce sahip olmadığımız bir ahlaki bir farkındalık vermedi. Bunu yerine, bu farkındalığı bir türden diğerine dönüştürdü.

 

Bilgi Ağacı’ndan yemeden önce, erdemli ahlaki seçimleri “iyi” ve erdemsiz, aşağı seçimleri “kötü” olarak adlandırmıyorduk. Bu tür seçimler hakkında farklı bir düşünce tarzına sahiptik; bu seçimler için farklı tanımlar kullanıyorduk.

 

Bu “diğer tanımlar” neydi ve seçim eylemlerine nasıl bakıyorduk? Maimonides’e göre, Bilgi Ağacı öncesi dünyada – saflığını korumuş dünyada – erdemli seçimlere “doğru” denirdi ve aşağı seçimler “yanlış” olarak tanımlanıyordu. Kısacası, doğru olanı yapmak “doğru” olarak adlandırılıyordu ve yanlış şeyi yapmak “yanlış” olarak adlandırılıyordu.

 

Maimonides bununla ne demek istemektedir? İlk bakışta, tuhaf görünmektedir. Yanlış kelimesi “2 + 2 = 5” ifadesini bir bankayı soymaktan çok daha iyi tarif ediyor gibi görünmektedir. Ahlaki eylemleri “doğruluk ile yanlışlık” arasındaki bir dizi seçenek olarak görmek gerçekte ne anlama gelmektedir? Ve bu tanımlama, ahlaki eylemleri “iyi ve kötü” olarak tanımlamaktan nasıl farklıdır?

 

Bir şeyin “doğru” olduğunu söylediğimde, nesnel gerçekliği tarif etmekteyim. Size orada bir şeylerin olduğunu söylüyorum; bu doğrudur. Bu gerçek, onu sevip sevmediğimden bağımsız bir gerçekliktir. Ahlaki eylemleri “doğru veya yanlış” olarak tanımlarsak, bu tanımlamalar ahlaki seçimlerin nesnel bir temele dayandığını söylemek demektir. Her ahlaki seçim, yapılacak doğru şeyin ne olduğunu bulmayı içerir. Yaratıcı’mın benden beklediği, davranışımlarımı bu nesnel gerçeklik ile uyumlu hale getirmeye çalışmaktır.

 

Öyleyse, bir ahlaki eylemi “doğru” değil de “iyi” olarak tanımladığımızda ne fark etmektedir? “Doğru” kelimesi, “gerçek” ile ilişkili bir öze sahipken, “iyi” kelimesi nesnel bir kavram değildir. Örneğin, “iyi” kavramı, “ahlaki olarak doğru olandan” başka ne anlama gelmektedir? Diğer anlamı şudur: “hoşa giden, memnun edici olan.” Bir şeyin “iyi” olduğunu söylediğimde, size söylediğim; onu onayladığım ve onun tarafımca arzu edilir olduğudur.

 

Maimonides şunu anlatıyordu: “Doğru ve yanlış” dünyasından “iyilik ve kötülük” dünyasına geçiş, ahlaki eylemlerin nesnel bir seçimden, öznel seçimlere geçişi anlamına geliyordu. Yani arzular, istekler, güdüler ahlaki seçimlerin kaçınılmaz bir parçası haline geliyordu.

 

Daha önce belirttiğimiz gibi, “Bilgi Ağacı” arzu ile derinden ilişkiliydi, en temel seviyeden (tadı) en derin seviyeye (akıl) kadar her estetik seviyede bize hitap ediyordu. Belki de gizemli Bilgi Ağacı gerçekte bir arzu ağacıydı. Belki de ondan yemek yememizin en temel ayartısı basitçe şuydu: Yaşamlarımızda arzunun oynadığı rol sonsuza dek değişmiş olacaktı.

 

Bilgi Ağacı öncesi dünyada, arzu daha kolay kontrol ediliyordu. Arzu, insanın doğal bir parçasıydı, ama geri kalan doğamız ile dengede olan bir parçaydı. Bizi kör etme olasılığı daha düşüktü. Ağaç sonrası dünyada, bu artık kolay değildir. Arzu, insan ruhunda daha belirleyicidir. Arka planda daima hesaba katılması gereken bir güç olarak yaşamını sürdürmektedir. Arzu, dış dünyayı onun aracılığı ile gözlemlediğim bir filtre haline gelmiştir. Artık açıkça “doğru” ve “yanlış” ile tanımladığım berrak bir dünya göremiyorum; artık biraz daha farklı bir dünya görüyorum. Artık “iyi” ve “kötüyü” görüyorum.

 

Brokoli ve Pizza Dünyası

 

Bu anlattıklarım size hala biraz soyut görünüyorsa, “doğru ve yanlış” ve “iyi ve kötü” kelimelerini kullandığımız daha güncel örneklere dönelim. İbranice “günah” anlamına gelen “chet” kelimesi “hedefi ıskalamak” demektir (bkz. Hakimler 20:16). Ahlaki kararları doğru ve yanlış arasındaki seçimler olarak gördüğümüzde, her ahlaki karar “hedefi vurmaya” çalışmak anlamına gelir. Yaratıcı’mın benden beklentilerini anlamaya çalışıyorum ve bunlara uygun davranmaya çalışıyorumdur. Günah işlemek öncelikle cehennem ateşi ve suçluluk duygusuyla ilgili değildir. Bunlar ikincil konulardır. Günahın öncelikle anlamı “hedefi ıskalamaktır” yani, kendimi Yaratıcı’mın iradesi olarak adlandırılan nesnel gerçeklikle uyumlu hale getirememek demektir.

 

Şimdi madalyonun diğer yüzü hakkında konuşalım. Bir çocuk bir tabak brokoliyi reddedip, brokolinin “kötü” olduğunu ve pizzayı tercih edip, pizzanın “iyi” olduğunu söylediğinde, size yiyeceklerin kalitesi ve besinsel yararları hakkında bilgi vermez. Size neyi sevdiğini ve neyi sevmediğini söylemektedir. İlginç bir şekilde, aslında yemekle ilgili olduğundan çok kendisiyle ilgili bir şey söylemektedir. Benzer şekilde Tora, “iyiyi ve kötüyü bilmekten” bahsettiğinde, ahlaki seçimlere yeni bir bakış açısından bahsediyordu. Evet, hala Tanrı’nın benden ne istediğini anlamaya çalışıyorum, ancak görüşümü potansiyel olarak bulanıklaştırabilecek başka bir faktör var: Artık sadeceTanrı’nın ne istediği değil; aynı zamanda benim ne istediğim de önemli. Her ahlaki karar biraz pizza ve brokoli ile ilgili. Benim arzularım artık resmin kaçınılmaz bir parçası, doğru ve yanlışı artık “içeriden” görüyorum. Bu arzuların üzerine çıkabilirim, ama bunu yapmak göründüğü kadar kolay değil.

 

İyiliğin ve kötülüğün cesur yeni dünyasında, doğru olarak tanımladığım şeyler, artık zorunlu olarak doğru değildir. Benim için arzu edilir olan, yani “iyi” olan şeyler, bir maske yaratıp bana “doğru” gibi görünebilir. Dünyaya kendi öznel süzgecimden baktığımda, Tanrı’nın istediği şeyin “x” olduğunu düşünebilirim ama belki de bu “x” aslında benim istediğimdir?

 

Tüm ahlaki ikilemler eşit midir?

 

Bu fikirleri gerçekten kavrayabilmek için onları teori aleminden çıkarmak ve “gerçek hayata” uyarlamak istiyorum. Hayatımız boyunca karşılaşabileceğimiz bazı ahlaki ikilemler bağlamında “doğru ve yanlış” ve “iyi ve kötü” hakkında konuşmayı deneyelim.

 

Küçük bir düşünce deneyi yapalım. Aşağıda, bir takım varsayımsal ahlaki ikilemler listesini bulacaksınız. Bu ikilemlerin doğal olarak iki farklı gruba bölünebileceğini hissedip hissetmediğinize bakın. Boş bir kâğıt parçası alın, ortasına bir çizgi çizin ve bir tarafını “Sütun A” diğer tarafını “Sütun B” olarak işaretleyin.

 

Bu listeyi nasıl bölerdiniz?

 

İşte örnekler:

 

Yaşlı annemin evden taşınmadan önce evini düzenlemek için yardımıma ihtiyacı var, ama çocuğumun da finallere hazırlanmasına yardım etmeme ihtiyacı var. Akşamı kiminle geçireceğim?

 

Öğretmeni Billy’e Bobby’nin sınavında kopya çekip çekmediğini sorduğunda, Billy arkadaşı Bobby’yi korumak için öğretmene yalan söylemeli midir?

 

Manhattan’da karanlık ve yağmurlu bir gecede otomobilinizi park yerinden çıkarırken başka bir otomobile hafifçe çarptınız. Etrafa baktınız, sokak tamamen karanlık, kimse sizi görmedi. Not bırakır mıydınız?

 

Kişisel görüşüm, ikilemlerin doğal olarak iki gruba ayrıldığı yönündedir. Bana göre bu ikilemlerden iki tanesi “gerçek”, biri ise özünde aldatıcıdır. Bu ikilemlerin ikisi, “doğru ve yanlış” dünyasında ya da “iyi ve kötü” dünyasında yaşamaktan bağımsız olarak mevcuttur. Diğeri ise yalnızca “iyi ve kötünün” dünyasında vardır. “Doğru ve yanlış” dünyasında ise buharlaşır.

 

Ne düşündüğünüzü görelim. Sonraki yazımızda notları karşılaştıracağız.

 

Kaynak: Rabbi David Fohrman

Post Views: 791
0
Shares
  • 0
  • +

Leave a reply Cancel reply

0
logo

Yahudilik hakkında makaleler yazıyor, çeviri yapıyor, videolar hazırlıyorum.

Sorularınızın tamamına yanıt vermeye çalışacağım. E-posta ile ya da "iletişim" bölümünden bana ulaşabilirsiniz.

Hakkımda

  • ..
  • ..
  • gokhanduran.bv@gmail.com

Instagram

kabalattora

Ben Noah Yasaları SORU: Ben Noah Yasaları ismin Ben Noah Yasaları

SORU: Ben Noah Yasaları ismini nereden almaktadır?

CEVAP: Tüm insanlık, Noah’ın soyundan geldiği için, tüm insanlığın sorumlu olduğu ahlaki kurallara Noah’ın Çocukları Yasaları adı verilmiştir. Bu isim, Babil Talmudu Sanhedrin 56a bölümünde kullanılmaktadır.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #hristiyanlık #yahudi
Yahudiliğin bir ırk veya belirli bir halka ait b Yahudiliğin bir ırk veya belirli bir halka ait bir din olduğunu, Yahudiliğe geçişin mümkün olmadığını, Yahudilerin aralarına diğer halklardan insanları almadıklarını, kapalı bir toplum olduklarını duymuşsunuzdur. Sayısız diğer konularda olduğu gibi bu konu hakkında da, içinde bulunduğumuz toplum içerisinde, temelsiz, kulaktan dolma ve nefret dolu yanlış bilgiler bulunmaktadır.

Devamı için: kabalat.com

#yahudi #yahudilik
Öncelikle iddiayı görelim: Mika 5:1 (Hristiyan Öncelikle iddiayı görelim:

Mika 5:1 (Hristiyan İncili’nde 5:2) “Ama sen, Beytlehem Efrata, Yahuda boyları arasında küçük olduğun halde, İsrail üzerine hükümdar olacak bana senden çıkacak. Onun kökeni eskiden, eski günlerdendir” ayetindeki “sen, Beytlehem Efrata” “veata beytlehem efrata” ifadesi eril bir ifadedir. Tanah’ta yer alan şehir isimleri eril değil dişildir. O halde Beytlehem bir şehir olamaz.

Ayrıca, söz konusu ayetin devamında (küçük) “tsair” kelimesi de erildir. Eğer Beytlehem, bir şehri ifade ediyor olsaydı bu kelimeyi niteleyen “tsair” kelimesi de dişil “tsairah” olmalıydı. Öyleyse, beyt-lehem bir şehri değil, Lehem Evi’ni yani Lehem klanını ifade etmektedir.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #yahudi #hristiyanlık
Tora, Mısır’dan Çıkış Kitabı’nda Yitro Tora, Mısır’dan Çıkış Kitabı’nda Yitro Peraşası’nda 20. Bölüm’de On Temel Buyruğun verilmesinden hemen sonraki Mişpatim Peraşası’nda, söz konusu on ilkenin ayrıntıları verilir ve bu ayrıntılara ilk olarak kölelik ile ilgili yasalarla başlanır (Bakınız Çıkış 21.2-6). Bu peraşada, Tora’nın büyük üslup özelliklerinden birini, bir olayın anlatımından sonra yasaların ilan edilişine geçişi görürüz.

Bu peraşaya kadar Mısır’dan Çıkış Kitabı’nın esas konusu Yahudiler’in Mısır’daki esaretinden kurtuluşu ve özgürlüğe doğru yolculuğudur. Şimdi ise ayrıntılı yasalar, “özgürlük anayasası” açıklanacaktır.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #yahudi
Çoğu Hristiyan, Yahudilerin işlemiş olduğu günahlar, yapmış oldukları kötülükler nedeniyle, Tanrı’nın Yahudiler’den yüz çevirdiğini (İbraniler 8:9), Yahudiler ile anlaşmasını bozduğunu, Yahudiler’in artık Tanrı’nın seçilmiş ulusu olmadığını iddia eder.

Sardisli Melito’nun (M.S. 2 Yüzyıl) inanç bildirgesine göre Yahudiler, Tanrı’yı öldürdükleri için, antlaşmayı kaybetmiştir. Bu nedenle Kilise artık “Yeni İsrail”dir.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #hristiyanlık #kilise
Kutsal Kitap’ın Yaratılış Kitabı’nın 6-1 Kutsal Kitap’ın Yaratılış Kitabı’nın 6-10 bölümlerinde anlatılan Noah Tufanı’nın, Gılgamış Destanı’nda anlatılan tufan hikayesinden alındığı iddia edilmektedir. İnceleyelim:

Sümerlilerin Ziusudra hikayesi, Akkadlıların Atrahasis Destanı ve Gılgamış Destanları, Yaratılış Kitabı’nda anlatılan Noah’ın Tufanı anlatımına ek olarak Yakın Doğu’da anlatılmış olan tufan hikayeleridir.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #yahudi #hristiyanlık
Mika 5:1 (2) Kutsal Kitap, Mesih’in doğum yerin Mika 5:1 (2) Kutsal Kitap, Mesih’in doğum yerinin Beytlehem olacağını mı söylemektedir?

Dört kanonik İncil yazarı içerisinde sadece Matta, Yahudi Kutsal Kitabı’ndan alıntılar yaparak, bu ayetlerin İsa tarafından  yerine getirildiğini iddia eder. Her birinin yanlışlığı kolaylıkla gösterilebilecek olan Matta’nın bu iddialarından birine göre Mesih’in doğum yeri Yahudi Kutsal Kitabı’nda belirtilmiştir.

Devamı için: kabalat.com

#yahudi #yahudilik #hristiyanlık #mesih
Kutsal Ruh

Mezmurlar 33:6 Gökler Rab’bin sözüyle ve onların bütün orduları ağzının nefesi ile yaratıldı.

 

Bu mezmurda, “nefes” olarak tercüme edilen kelimenin orijinali İbranice “ruah” (ר֥וּחַ) kelimesidir. “Ruh” olarak tercüme edilebilir. “Söz” olarak tercüme edilen kelimenin orijinali İbranice “devar” (דְבַ֣ר) kelimesidir. Üçlü Birlik doktrinine iman eden Hristiyanlar, bu mezmurda üçlü birliğe atıf olduğunu savunurlar. Onlara göre, “Ruh” kelimesi ile işaret edilen Kutsal Ruh, “Söz” kelimesi ile işaret edilen de Oğul’dur. Dolayısı ile hem Kutsal Ruh hem Oğul, Yaratılış’a katılmış eş yaratıcılardır.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #hristiyanlık #islam #yahudi
İsa, kaç tane eşeğe bindi? İsa, Yeruşalayim İsa, kaç tane eşeğe bindi?

İsa, Yeruşalayim’e girerken kaç tane hayvana bindi? Dört kanonik İncil’den üç tanesine, Markos 11:7, Luka 19:29-35 ve Yuhanna 12:14’e göre İsa bir tane sıpaya binmiştir. Bu Hristiyan İncili yazarları, kendi hikayelerini, Zekeriya Peygamber’in Mesih’in Yeruşalayim’e sıpaya binerek girişi ile ilgili peygamberliği İsa tarafından yerine getirilmiş gibi yazmışlardır.

Bu sitede onlarca kez gösterildiği gibi, Matta Kitabı’nın yazarı İbranice bilmiyordu ve bu da tuhaf bir sonuca yol açmıştı. Matta Kitabı’nın yazarı, Zekeriya 9:9 ayetinde yer alan peygamberliği yanlış anlamış, Mesih’in Yeruşalayim’e bir yerine iki hayvan üzerinde girdiğini sanmıştır. Yani, Matta’nın “Palmiye Pazarı’nda” İsa, iki hayvanın üzerine binmişti!

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #hristiyanlık #yahudi
Gerçekliği Yönetmek (Haşgaha Pratis) Tanrı, E Gerçekliği Yönetmek (Haşgaha Pratis) Tanrı, Evren'i Nasıl Yaratır? Bölüm 03

Devamı için: kabalat.com

#tanya #torahvisuals #kabalat #hasidizm #Yahudilik #yahudi
Çok tanrılı dinlerde, tanrılar ile cinler aras Çok tanrılı dinlerde, tanrılar ile cinler arasındaki ayrım değişkendir. İyi ve kötü tanrılar olduğu gibi iyi ve kötü cinler de vardır. Tanrılar ile cinler arasında niteliksel bir fark yoktur; hatta cinin bir ismi “kötü tanrı”dır. Bunun nedeni, çok tanrılı dinlerde, doğadaki her büyük olay ve kuvveti yöneten bağımsız bir tanrının var olmasıdır. Bu dinlerde cinlerin tanrılardan farkı; daha az güçlü olmaları, daha az bireyselliğe sahip olmaları, ara sıra tanrılara karşı ayaklanmaları ve bazen de başarılı olmalarıdır. 

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #hristiyanlık #islam
Tanrı kimin kurtulacağını seçti mi? Kalvinis Tanrı kimin kurtulacağını seçti mi?

Kalvinistler neye inanır?

Kalvinistlere göre Tanrı, ezelde, henüz Dünya’ya gelmeden önce insanlardan kimin kurtulacağına kimin ise lanetli olduğuna karar vermiştir.

Tanrı, kurtulmaları için seçilmiş insanları ve lanetlileri dünya hayatında yapacakları iyi veya kötü davranışlara bakmaksızın ezelde belirlemiştir!

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #hristiyanlık #kalvinizm
Kalvinistler neye inanır? Reform Protestanlar ve Kalvinistler neye inanır?

Reform Protestanlar veya Kalvinistler, insanın başlangıçta işlemiş olduğu günah nedeniyle doğasının tamamen bozulmuş olduğuna, kendi günahlı doğasına esir olduğuna, artık kendi kurtuluşu konusunda hiçbir şey yapamayacak durumda olduğuna inanırlar.

Onlara göre insanlar, kendilerini kurtuluşa götürecek iyi işleri seçme özgür iradesine sahip değildirler. Kendi kuvvetleriyle iman edemezler. Tora’daki buyrukları yerine getirerek, iyi işler yaparak yaşama kavuşmak mümkün değildir.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #yahudi #hristiyanlık
Mezmur 110:1 “Rab, Rabbim’e dedi ki?” Hrist Mezmur 110:1 “Rab, Rabbim’e dedi ki?”

Hristiyan İncili’nde Matta Kitabı’nda İsa, Ferisiler’e dönüp sorar:

Matta 22:42 Ferisiler toplu haldeyken İsa onlara şunu sordu: “Mesih’le ilgili olarak ne düşünüyorsunuz? O kimin oğludur?”

Yani, günlük konuşma diliyle “Mesih kimin soyundan gelecektir?” diye sormaktadır.

Onlar da, “Davut’un Oğlu” dediler.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #hristiyanlık #yahudi
Mezmurlar 40:6 “bana bir beden hazırladın?” Mezmurlar 40:6 “bana bir beden hazırladın?”

Kilise’nin ana inanç ilkesi, yalnızca kan sunusunun günahı aklayabileceğidir. Bu öğretiye göre, İsa’nın ölümü, her insanın sözde asli günah nedeniyle günahkar doğmasını aklayabilecek tek yoldur.

Sadece kan sunusunun günahı aklayabileceği görüşü, kolayca görülebileceği gibi Yahudi Kutsal Kitabı tarafından yalanlanmaktadır. Örneğin, Mezmurlar Kitabı, Yeşaya, Mika, Hoşea ve Yeremya Peygamberler günahkar insanları günahlarını aklamak için kurbanlara güvenmemesi konusunda uyarmaktadır. Peygamberlerin sözleri Hristiyan inancına tamamen zıttır.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #yahudi #hristiyanlık
Daniel 7:13 “Göğün bulutlarıyla gelen insano Daniel 7:13 “Göğün bulutlarıyla gelen insanoğluna benzeyen biri” kimdir?

Hristiyan İncili’nde “İnsanoğlu” terimi birçok kez kullanılır ve İsa bu terimi kendisi için kullanır. (Bkz. Matta 9:6, Matta 10:23, Matta 11:19, Matta 12:8, Matta 12:32, Matta 12:40, Matta 13:37, Matta 13:41-42, Matta 16:13, Matta 16:27-28, Matta 17:9…)

Hristiyan İncili’ndeki “İnsanoğlu” belirli bir kişiyi, İsa’yı tanımlar, belirlilik edatı alır ve ilk harfi büyük harfle yazılır, Daniel 7:13 ‘deki “insanoğlu” terimi ise belirlilik edatı almaz ve “bir” insanoğlu olarak yazılır. Hristiyanlar, Daniel 7:13 ayetini tercüme ederken, “insanoğlu” kelimesinin ilk harfini büyük harfle yazarlar ki, bu terim İsa’yı işaret ediyormuş gibi görünsün. Oysa, ayetin orjinalinde belirlilik edatı olmadığı gibi, İbranice dilinde büyük harf de yoktur. Hristiyanlar, Yahudi Kutsal Kitabı’nın birçok yerinde olduğu gibi, Daniel Kitabı üzerinde de oynama yapmaktan çekinmezler.

Devamı için: kabalat.com

#yahudi #yahudilik #hristiyanlık
Sabah Yıldızı Lucifer Lucifer kelimesi, kelime Sabah Yıldızı Lucifer

Lucifer kelimesi, kelime anlamı olarak “ışık taşıyan” anlamına gelir. “Işık” anlamındaki Latince “lux” kelimesi (Proto Hint Avrupa dilinde “leuk” kelimesi) ve latince “taşıma” anlamındaki “ferre” kelimesinden (Proto Hint Avrupa dilinde “bher” kelimesi) oluşur.

Devamı için: kabalat.com

#yahudi #yahudilik #hristiyanlık
Levililer Kitabı tam olarak Mısır’dan Çıkı Levililer Kitabı tam olarak Mısır’dan Çıkış Kitabı’nın bittiği yerde başlar. Mısır’dan Çıkış 40:34-35 ayetlerinde, Tanrı’nın kevod’unu, Tanrı’nın Kutsiyeti’nin ortaya çıkışını okuruz. Daha önce Sinay Dağı’nda duran Tanrı, tarifini Moşe’ye verdiği ve dağın eteğinde inşa edilen Mişkan’a iner:

"Bulut, Buluşma Çadırı’nı kapladı ve Tanrı’nın Onuru (ukevod) Mişkan’ı doldurdu. Moşe Buluşma Çadırı’na giremedi; zira bulut [çadırın] üzerine çökmüş, Tanrı’nın Onuru (ukevod) Mişkan’ı doldurmuştu."

Devamı için: kabalat.com

#yahudi #yahudilik
Türkçe çevirilerde “peygamber” olarak tercüme edilen kelimenin orijinali İbranice “navi” kelimesidir. Bu kelime aynı dil ailesinde yer alan Arapça’da da “nebi” olarak yer almaktadır. “Navi” kelimesinin kökü “nun, bet ve alef” harflerinden oluşur (נבא). Bu kelimenin kökü “seslenmek” anlamına gelir. “Navi” kelimesi de “konuşan, seslenen” anlamındadır. Bu anlamın en açık örneği Mısır’dan Çıkış 7:1 ayetinde yer alır.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #yahudi
“Yazıcıların yalancı kalemi” (Yeremya 8:8) “Yazıcıların yalancı kalemi” (Yeremya 8:8)

Müslümanlar ve Hristiyanlar, Yahudi Kutsal Metinleri’ni didik didik ederek kendi inançlarına destek bulmaya çalışmaktadırlar. Yahudi Kutsal Kitabı’nda bulabildikleri ilgisiz ayetleri öncesi ve sonrasından kopartarak, konuyu değiştirerek, bilerek yanlış tercüme ederek veya kasıtlı biçimde yeni anlamlar vererek, Yahudi Kutsal Metinleri’nden onay aramaktadırlar. Bu konuda belki de an bariz biçimde çarpıtılan ayetlerden biri Yeremya 8:8 ayetidir.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #yahudi #hristiyanlık #islam
Load More... Takip edin

Mesih Çağı:

  • Soru-Cevap
  • Kavramlar
  • Kitap
  • Video
© Copyright kabalat.com Tüm Hakları Saklıdır.