Bir önceki yazıda, belki de Tanrı’nın rüyada gömülü motiflerle (imgeler, kelimeler, fikirler) iletişim kurduğundan; bunlar Yosef’in kendi deneyimleriyle bir araya geldiğinde bir yankı yaratmış olabileceğinden ve bu detaylar bir araya geldikten sonra, Yosef’in bir şekilde ineklerin aslında yılları temsil ettiğini anladığından bahsetmiştik.
Tanrı’nın Bizimle Konuşma Yolları
Hikayenin başından başlayalım:”Paro haber gönderip Yosef’i çağırttı. [Yosef’i] Çukurdan koştururcasına çıkardılar.” Paro, Yosef’i çağırıyor ve çukurdan çıkarıyor. Tamam, ama bir saniye! Ayet ne dedi, tekrar bakalım. Bir çukurdan mı çıkarıldı? Ama Yosef çukurda değildi ki! Yosef hapisteydi. İbranice’deki hapis kelimesi “beit hasohar“dir. Ama ayette “beit hasohar“dan çıkarıldığını söylemiyor, çukurdan çıkarıldığı söyleniyor. Yosef şimdi çukurda değildi, ama çukurda olduğu bir dönem olmuştu. Ne zaman? On üç yıl önce kardeşleri onu bir çukura attığında! Garip…Görünüşe göre Tora burada bize bir ipucu veriyor ve bu iki hikaye arasındaki; şimdi ve geçmiş arasındaki çizgiyi bulanıklaştırıyor.
Hikayeye geri dönelim. Yosef çukurdan çıkarılır, saçları kesilir ve giysileri değiştirilir. Hapishane kıyafetlerini çıkarır ve güzel yeni kıyafetler giyer. Bu size Yosef’in hayatında daha önce gerçekleşmiş olan bir şeyi hatırlatıyor mu? Kardeşleri Yosef’i çukura atmadan hemen önce ne olmuştu? Kardeşleri Yosef’i çukura atmadan önce “üzerindeki uzun ve renkli pelerini çıkarmışlardı.” Şimdi ise, Yosef çukurdan çıktıktan hemen sonra, güzel yeni kıyafetleri tekrar giyer.
Burada, şimdiye kadar olanlara bir göz atmanızı istiyorum. Az önce gördüğümüz şeye bakın. Sadece bağlantılar değil, bağlantılarda bir örüntü var. Örüntü nedir? Olaylar arasında, ters kronolojik sıra vardır. Önce elbiseleri çıkarıldı ve kuyuya atıldı. Şimdi, çukurdan çıkarıldı, elbiselerini giydi. Bir simetri var! Bakalım, bu kalıp devam ediyor mu? Eğer bir örüntü devam edecekse, Yosef ve Paro’yu içeren hikayemizde gerçekleşmesini bekleyeceğimiz bir sonraki olay, on üç yıl önce, kıyafetlerinden çıkarılmadan önce gerçekleşmiş olan şeyin şimdi gerçekleşecek olmasıdır. Bakalım bulabilir miyiz?
Paro, Yosef’i çağırıp, çukurdan çıkarıp, ona yeni kıyafetler verdikten sonra bir sonraki sözü şu olur: “ve Paro’ya getirildi.” Tamam, Yosef bir adama gidiyor, bir tür otorite figürüne. Bir otorite figürüne gitmenin ya da getirilmenin tersi, bir otorite figüründen uzaklaştırılmaktır, değil mi? On üç yıl önce Yosef ve çukur hikayesinde böyle bir şey olmuş muydu? Yosef çukura atılmadan ve kıyafetlerini kaybetmeden önce bir adamdan, bir otorite figüründen uzaklaştırılmıştı. Babası Şehem’deki kardeşleriyle buluşmak için onu göndermişti. Şimdi burada bir saniyeliğine duralım ve şunu düşünelim; çünkü, eğer bu paralellik gerçekten doğruysa, yani sadece hayal gücümüzün bir ürünü değilse, o zaman burada metin bize ne demek istiyor? Bu yeni hikayede Paro kimi temsil ediyor? Paro, Yosef’in babasının oynadığı rolle eşleşmektedir. Doğru mu? Yosef’in babası onu uzaklaştırmıştı; Paro ise şimdi onu yakınlaştırıyor.
Gerçekten de Paro, Mikets ve Vayhi peraşalarında görmüş olduğumuz gibi Yosef’e bir baba figürü gibi davranmaktadır. Ama bu arada Yosef’e geri dönelim. Yosef, Paro’nun rüyasını yorumlamak için giderken, geçmişteki çukurdaki hayatını ona hatırlatan Deja vu olaylarını görmektedir. Sanki Tanrı, Yosef’i rüyayı dinlerken neler olacağını anlamaya yönlendiriyormuş gibidir. Ama belki de bunlar hala birer tesadüftür. Gerçekten doğruysa daha fazla paralellik görmek istersiniz. Paro ve Yosef’in hikayesinde bir sonraki olay, Yosef’in çukura atılmadan, kıyafetlerini kaybetmeden ve babası onu Şehem’deki kardeşlerini kontrol etmek için göndermeden önce olanların tersi olmalıdır. Haydi Yosef ve Paro’nun hikayesine devam edelim ve ne bulduğumuza bakalım.
Tanrı Şifreli Mesajlar Yoluyla Mı Konuşuyor?
Paro, Yosef’i çukurdan çıkardıktan, kıyafetlerini değiştirdikten ve Yosef, Paro’ya geldikten sonraki sözler şunlardır: “Paro, Yosef’e ‘Bir rüya gördüm ama onu kimse çözümleyemiyor’ dedi.” Rüya esrarengiz, anlaşılması imkansız. Bu kadar esrarengiz, anlaşılmaz bir rüyanın tam zıttı nedir? Anlamı o kadar açıktır ki, hiç kimsenin onu yorumlamasına gerek duymadan rüya kendisini açıklar. Yaakov, oğlu Yosef’i Şehem’e göndermeden hemen önce gerçekleşen olay buydu. Yosef’in bir rüyası vardı, Güneş’in ve Ay’ın ve on bir yıldızın hepsinin ona boyun eğdiği bir rüyaydı; anlamı apaçık bir rüya. Yaakov onu paylayarak “Ne yani – ben annen ve kardeşlerin, gelip önünde yere kadar eğilecek miyiz?!” demişti.
Ve şimdi on üç yıl sonrasında gerçekleşen tam zıttına bakın. Yosef ve Paro’nun öyküsünde, Paro (baba figürü) rüya görür ve Yosef’e anlatır. Yosef ve Paro’nun öyküsünde ise Paro, Yosef’e bu rüyayı söylemek ister. On üç yıl önce, Yaakov rüyalar hakkında bir şey duymak istememişti. Tam tersi! Ve yine ilgi çekici bir ayrıntı daha: İbranice’de Paro Yosef’e rüyayı söylediğinde, kullandığı dil şudur: “halom halamti” dir, yani “gördüğüm rüya”. On üç yıl önceki dilin ne olduğunu hatırlıyor musunuz? “Halamti halom”, yani “rüya gördüm.” Tam tersi.
Tüm bunları bir araya getirdiğimizde, bunlar pek tesadüf gibi görünmüyor. Paralel olayların zıtlığı ile bize bir şey anlatılıyor. On üç yıl önce her ne olduysa, bir anlamda şimdi geri alınıyor. On üç yıl önce her şey dağılmıştı; şimdi hepsi bir araya geliyor, bir şekilde telafi ediliyor. Yosef’in on üç yıl önceki hayatından, Paro’nun Yosef’e rüyasını anlatmasına kadar olan olaylarda dikkat çekici bir örüntü bulduk. Şimdi soru şu: Paro, Yosef’e rüyalarını anlatınca bu karşılıklılık devam ediyor mu? On üç yıl önceki Yosef’in yaşamının yankılarını görmeye devam edecek miyiz? Paro, rüyalarını anlattığında paralellikler devam ederse, belki Tanrı daha önce bahsettiğimiz o küçük yemek masası oyununu oynuyordur. Belki Yosef’in hayatında gördüğümüz bu paralellikler Yosef’i Deja vu duygusuna hazırlıyordur. Bu yüzden Yosef, rüyayı duyduğunda, içine gömülü olan diğer Deja vu modellerini görmeye hazırdır.
Sonraki yazımızda bu kalıpların devam edip etmediğini ve nasıl devam edeceğini görelim.