Noah, şarabın uyuşukluğundan ayıldı ve en küçük oğlunun kendisine yaptığı şeyi anladı.
Yaratılış 9:24
İkisinin de gözleri açıldı ve çıplak olduklarını anladılar.
Yaratılış 3:7
Bilgi ağacı hikayesindeki orijinal ayete geri dönersek ne görürüz? Ağaçtan yedikten sonra ikisinin de gözleri açıldı ve çıplak olduklarını anladılar “Vayeidu ki arumim hem“. Öyleyse, Noah’ın bağının hikayesinde bunun ile kusursuz biçimde bir eşleşme olsaydı, aynı şeyi görmeyi bekleyebilirdik. Kusursuz bir eşleşme şöyle olurdu: Noah uyandı, gözleri açtı ve çıplak olduğunu fark etti, çünkü; Noah aslında çıplaktı. Ancak metin bize bunu söylemiyor. Bunun yerine Noah başka bir şeyin farkına varıyor. “Vayeida” – yani neyi anlıyor? “Vayeida et aşer asah lo beno hakatan” – küçük oğlunun ona ne yaptığını anlıyor.
Adam ve Hava’nın aksine, Noah’ın farkındalığı – çıplak olmasına rağmen -kendi çıplaklığına odaklı değildir. Bunun yerine, küçük oğlunun kendisine ne yaptığına odaklıdır.
Bu yüzden iki noktaya değinmek istiyorum. Birincisi, ne söylediği önemlidir ve ikincisi ne söylemediği önemlidir. Burada farklı bir şey söylüyor; küçük oğlunun ona bir şey yaptığını söylüyor, bu birinci farktır. İkincisi, çıplak olduğunu anladığını söylemiyor, küçük oğlunun ona ne yaptığını anladığını söylüyor.
Bu nedenle şunları önermek istiyorum. Burada bir tür tırmanış yaşanıyor, bunların hepsi, birazdan ulaşacağım belirli, henüz görünmeyen bir temayla ilgilidir. Tırmanış şöyle başlıyor: Noah burada dördüncü bir çocuk sahibi olmak için çabalamaya başlar. Yapmaya başladığı budur. “Ve Noah başladı” (Yaratılış 9:20). Bu iş, daha önce konuştuğumuz gibi, Tanrı’nın başladığı işe paralel görünmektedir. Tanrı, Noah gibi bir insan yaratmaya başlar. Ancak, bu süreç kesintiye uğrar. Noah’ın yaratmaya başladığı şeyin ne olduğunu öğrenmeden önce, birden Ham resme dahil olur ve olaya müdahale eder. Metnin basit anlamıyla babasının çıplaklığını görür. Belki de sadece bu olay bile kendi başına Noah’ı yıldırmak için yeterliydi. Ancak Midraşik veya Talmudik analizde, Rabbinik yorumda, Ham gerçekte bir şeyler yapmıştır. Ham, belki şiddet kullanarak bir tür saldırıda bulunur ve babasının dördüncü çocuğa sahip olma yeteneğini engeller.
Bundan sonra ne olur? Bundan sonra olan şey aslında daha da büyük bir tırmanıştır. Daha da tırmanan olay, Noah’ın bu harekete kendi saldırısıyla karşılık vermesidir. Bu sözlü saldırıyı Tora oldukça ciddiye alır. Bu lanet, “arur” türü bu lanet, Tora’nın tamamında belirli bir kişiyi işaret edecek biçimde sadece bir kez daha bulunur ve o da Tanrı’nın yılanı lanetlemesidir. Ulusların gelişiminde çok derin bir etkiye sahip olduğuna inanmamız için anlatılan bir lanettir. Artık hizmetkar olan ve Ham’dan gelen bir toplum vardır. Eskiden kardeşlerine denk olan, ama artık insanlık tarihi boyunca itaatkar bir rol oynayacak olan bir toplum. Noah’ın yaptığı, milyonlarca insanı etkileyen büyük bir iştir. Yani bir tırmanış vardır. Ham’ın yaptığı Noah’ı etkilemiştir, Noah’ın yaptığı şey ise milyonlarca insanı etkilemektedir.
Noah’ın hareketine dair tartışabileceğimiz belli bir mantıksızlık vardır. Çünkü, Ham’ın eylemine karşılık yaptığı, insanlığın belirli bir kesiminin tamamını lanetlemektir. Üstelik, Kenaan kendi torunu, değil midir? Noah, gerçekte kimi lanetlemektedir? Kendi torununa lanet etmekte, onu yok etmektedir. Burada hem Ham hem de Noah tarafında belli bir tür öznellik bulunmaktadır. Bu öznel bakış açısı, neredeyse onları kör ediyor gibidir, olayları nesnel olarak görememe yoluna girmektedirler. Bu öznellik, bir güç tarafından teşvik edilmektedir. Teşvik eden güç, yaratma arzusudur.
Yaratma arzusu temel bir dürtüdür. Bir yandan bizi tanrısal yapar, Tanrı’nın yaratabileceği gibi yaratma yeteneği. Ama bu arzuyu kanalize etmezseniz, onun başıboş ve kontrolsüz olmasına izin verirseniz, sizi alaşağı edebilir ve bu Bilgi Ağacı anlatısı bence bu konuyla ilgilidir.
Gökkuşağı Hikayesi | Şabat Hikayesi |
Tanrı | İnsan |
Daha önce yok ettiği gibi yok etmeye devam etmek istediğinde | Daha önce yarattığı gibi yaratmaya devam etmek istediğinde |
Duracaktır | Durmalıdır |
Antlaşma İşaretinde | Antlaşma İşaretinde |
Yaratma arzusu, bir yandan Noah’ı bu dördüncü çocuğa sahip olmaya iten şeydir, Tanrı’nın emrini yerine getirmelidir. Bu yaratma arzusu, aynı zamanda Midraş’a göre, Ham’ı bu tür bir saldırıya müdahale etmeye sevk etmekte, Ham kendi mirasını genişletmek, babasının payında çift paya sahip olmak istemektedir. İnsanlığın bu yeni dalına baba olacak olan bu dördüncü çocuğa kimin sahip olacağı konusunda babasıyla mücadeleye girer. Sonra, Ham’ın yaptığı şeye karşılık olarak Noah, Ham’ın bir kısmını silerek, ona kendi saldırısıyla karşılık verir.
Noah, bunu neden yapıyor? Yanıt, yine yaratma arzusudur. Noah, bu dördüncü çocuğa sahip olabilme yeteneğinin elinden alınmasından dolayı yaşadığı hayal kırıklığına tepki vermekte ve bir şekilde bu dördüncü çocuk, herkesi mantıksız şeyler yapmaya iten bir kara delik haline gelmektedir. Ham’ı kendi babasına saldırmaya ve Noah’ı ise torunlarını yok etmeye itmekte, her şey dağılmaktadır. İyinin ve kötünün dünyasına hoş geldiniz!
Daha önce, Bilgi Ağacı hakkında konuştuğumuzda söylediğimiz gibi, Bilgi Ağacı’nın amacı, arzuyu bizim dışımızdan alıp, onu kendi içimize getirmekle ilgilidir. Böylece, aniden her şeyi arzunun penceresinden görmeye başlarız. Arzu artık sizin bir parçanızdır, kendinizle arzuyu ayırt edemezsiniz, ona çok yaklaşırsınız, ona takıntılı hale gelirsiniz ve arzu, ondan kaçmanın çok zor olduğu bir tür içsel, doğuştan gelen bir öznellik yaratır.
Noah bağın meyvesinden içtiğinde, bu eylem, Adam ve Hava’nın Bilgi Ağacı’ndan yemesine paraleldir. Sarhoşlukta Bilgi Ağacı’na çok benzer bir durum vardır. Sarhoşluk, çevrenizi nasıl gördüğünüzü değiştirir. Öznelliğin doğası budur, dümdüz gidiyormuşsunuz gibi görürsünüz ama yaklaşımınızın gerçekte ne kadar eğri olduğunu anlamazsınız. Sarhoşluğun bize yaptığı budur, arzunun bize yaptığı budur. Bu yüzden bunun başka bir bilgi ağacı hikayesi olduğuna inanıyorum. Noah’ın dünyasında bir bilgi ağacı hikayesi!
Noah’ın dünyasında bir bilgi ağacı hikayesi ile ne demek istiyorum? Noah’ın durumunda, Bilgi Ağacı’nın içsel öznelliği, Noah’ın aslında ikili bir rol oynadığı gerçeğiyle daha da alevlenir. Noah insanların dünyasında yaşamaktadır. İnsanın ev sahibi olduğu insanın dünyasında yaşamak, Bilgi Ağacı türü bir hikaye söz konusu olduğunda işleri iki katına çıkarır. Neden? Yine bu ikili role geri dönmektedir. Daha önce, Noah’ın bir yandan nasıl Tanrı gibi davrandığını, diğer yandan da Adam rolünde nasıl davrandığından bahsettiğimizi hatırlayın. Başka bir deyişle, Noah’ı Bilgi Ağacı hikayesini yeniden oynar olarak gördüğümüzde, tekrar ettiği şeylerden bazıları Tanrı’nın yaptığı şeyler, bazıları ise Adam’ın yaptığı şeylerdir.
Tanrı Rolü | Adam Rolü |
Noah, Tanrı gibi “başlar.” | Noah, Adam gibi zihni etkileyen nesneden tüketir. |
Noah, Tanrı gibi bahçe diker. | Noah, Adam gibi çıplaktır. |
Noah, Tanrı gibi zihni etkileyen bir nesne yapar. | Noah, Adam gibi gözlerini açar ve ne olduğunu anlar. |
Noah, Tanrı gibi kışkırtıcıyı lanetler. | Noah’ın, Adam gibi çıplaklığı örtülür. |
Noah aynı zamanda zihin değiştiren maddeyi yapan kişidir; Tıpkı Tanrı’nın bilgi ağacını yapan kişi olması gibi, bu yüzden Noah sadece meyveyi tüketen kişi değil,aynı zamanda o meyveden şarabı, bir çeşit yapay madde yapan kişidir.
Ama sonra olan bir sonraki şey – ve işte içsel fayda çatışması – Noah’ın aynı zamanda sadece kuralları koyan Tanrı rolünü oynaması değil, aynı zamanda kuralları çiğneyen rolünü de oynamasıdır. Burada Adam rolünde Noah, tıpkı Adam gibi zihni değiştiren maddeyi tüketen kişidir.
Yeri gelmişken, yemek ve içmek kavramlarını kısaca anlatayım:
Büyük Rambam, Şaşırmışlar için Kılavuz adlı eserinin 1. Cilt 30. Bölümü’nde yeme ve içme kavramlarını anlatır:
“Yeme” terimi mecazi olarak bilgiye, öğrenmeye ve genel olarak insan karakterinin kalıcılığının en mükemmel biçimde devam etmesi için gerekli entelektüel kavrayışlar için kullanılır, tıpkı vücudun en iyi hallerinin devamı için gıdaya ihtiyaç duyması gibi.
Örneğin:
Gelin satın alın, ve yiyin.
Yeşaya 55:1
Beni iyi dinleyin, ve iyi olan şeyi yiyin.
Yeşaya 55:2
Çok bal yemek iyi değildir.
Özdeyişler 25:27
Oğlum, bal ye, çünkü iyidir; Ve süzme bal damağına tatlıdır; Bil ki, bilgelik de senin canın için böyledir. )
Özdeyişler 24:13-14
Bilginlerimizin sözlerinde de “yemek” teriminin “bilgi edinme” anlamında kullanıldığı örnekler çok sayıdadır. Örneğin:
Gel ve Rav’ın evinde yağlı et ye.
Bava Batra 22a
Tora’daki yeme ve içme kavramlarının hepsi bilgeliği (bazı yazılara göre Tora’yı) ifade eder.
Midraş Kohelet 3:13.
Midraş’ın elimizdeki metnine göre, Vaiz yemeden bahsettiğinde, Tora’yı ve iyi işleri kastetmektedir. Benzer biçimde bilgiyi “su” olarak adlandırırlar. Örneğin:
Ey susamış olanlar, suya gelin.
Yeşaya 55:1
İbranice dilinde bu kullanımlar oldukça çok olduğu ve kelimelerin düz anlamı kadar yaygın hale geldiği için, açlık ve susuzluk kelimeleri bilgi ve kavrayış eksikliğini ifade etmek için kullanılmaktadır. Örneğin;
Ülkeye kıtlık göndereceğim” diyor Tanrı, “Ekmek ya da su kıtlığı değil, Tanrı’nın sözlerine susamışlık göndereceğim.
Amos 8:11
Canım Tanrı’ya susar, yaşayan Tanrı’ya.
Mezmurlar 42:3
Bu konuda örnekler çok sayıdadır.
Yemek ve içmek, dışarıda olanı, kavramı, etkiyi içine almak, kendinin bir parçası haline getirmek, içselleştirmek anlamındadır.
Konumuza dönelim. Çıplak olan Noah tıpkı Adam gibi gözlerini açtığında ve ona ne olduğunu fark ettiğinde, yaptığı bir sonraki şey Tanrı rolüne geri dönmesidir ve böyle Noah kışkırtıcıyı lanetler. Daha önce de bahsettiğim gibi, bu “arur” kelimesi ile belirli bir kişiyi lanetleyen Noah dışındaki tek varlık Tanrı’dır. Noah, kendisini doğru olmayan biçimde tanrısal bir konuma yerleştirmektedir.
Sorun şu ki, bu tür bir fayda çatışması var. Bilgi ağacı ile bağ hikayelerinin arasındaki farklara geri dönecek olursanız, Adam ve Hava çıplak olduklarını anladılar, Noah da çıplak olduğunu fark edebilirdi. Ama metin bize Noah’ın çıplak olduğunu anladığını değil, küçük oğlunun kendisine ne yaptığını anladığını söylüyor. Bu yine Noah’ın öznelliğinin bir işaretidir.
Gerçek şu ki, bu bilgi ağacından içmeye karar veren Noah’tır. Noah aynı zamanda hem günahkar hem de Tanrı rolünü üstleniyor. Ama Noah bunun farkında değildir. Noah kendi suçluluğunu kabul etmez. Sarhoş olması gerekmiyordu. Dördüncü çocuk konusunda kendisine karşı rekabetçi bir ruh hali içinde olduğunu bildiği bir çocuğa karşı kendisini savunmasız hale getirmek zorunda değildi. Buradaki suçun bir kısmı, Noah’ın sarhoş olması ve çıplak kalması gerçeğinde yatmaktadır. Metin, bağı bilgi ağacıyla karşılaştırmaktadır. Yine de Noah bunların hiçbirinin farkında değildir. Fark ettiği tek şey, küçük çocuğunun ona ne yaptığıdır. Bu, Noah’ın öznelliğidir.
Noah’ın yaptığı eylem, Ham’a karşı bir intikam eylemi gibidir. İntikam hakkında düşünürseniz, intikam ile adalet arasındaki fark nedir? Aradaki fark, intikam özneldir, intikam haksızlığa uğrayan kişi tarafından yerine getirilen adalettir ve burada olan da budur. Noah, bir yandan hem haksızlığa uğrayan kişiyi hem de yargıcı oynayarak, bu intikamın korkunç biçimde, kendi torunlarını etkileyecek biçimde sonuçlanmasını sağlayan kişidir.
Kaynak: Rabbi David Fohrman