Hristiyan İncili, İsa’nın insanların işlemiş olduğu suçlardan kurtarılması için kendisini çarmıhta kurban ederek fidye olarak öldüğünü iddia eder. Bakınız: Matta 20:28, İbraniler 9:15, 1 Timoteos 2:6, Efesliler 1:7-8, 1 Korintliler 15:3.
Hristiyanların temel aldanışlarından biri, Hristiyan İncili’ni ön kabul olarak doğru kabul etmeleri, Yahudi Kutsal Kitapları’nı da bu ön kabulden yola çıkarak ayetleri Hristiyan İncili gözlüğüyle okumalarıdır. Bu yolla, Yahudi Kutsal Kitabı’nı Hristiyan İncili’ne uydurmaya çalışmaktadırlar.
Bu konudaki çok sayıdaki boşuna çabaların bir örneği, Yahudi Kutsal Kitabı’ndaki çeşitli ayetlere “fidye” kelimesinin eklenerek, İsa’nın sözde fidye oluşunun önceden haber verildiğini kanıtlamaya çalışmaktır.
Örneklere bakalım:
Ey İsrail, Rab’be umut bağla! Çünkü Rab’de sevgi, tam kurtuluş vardır. İsrail’i bütün suçlarından fidyeyle O kurtaracaktır. (Mezmurlar 130:8) Hristiyan Yeni Çeviri 2009)
Ayetin orijinaline bakalım:
Doğru çeviri: O İsrail’i tüm kötülüklerinden/suçlarından kurtaracak (Mezmurlar 130:8).
Ayetteki “yipdeh” kelimesinin kökü ( פָדָה) “padah” kelimesi, Tanrı’nın İsrailoğulları’nı Mısır’dan “kurtarması” anlatılırken “kurtarmak” karşılığında kullanılan kelimedir. İstenmeyen bir durumdan bir müdahale veya onun yerine geçen bir eylem ile serbest kalmayı ifade eder. Örneğin: Yasa’nın Tekrarı 7:8, Yasa’nın Tekrarı 13:6, Mika 6:4, Mezmurlar 78:42, Samuel 7:23, 1 Tarihler 17:21, Yasa’nın Tekrarı 24:18, Yasa’nın Tekrarı 9:26, Yasa’nın Tekrarı 15:15, Yasa’nın Tekrarı 21:8, Nehemya 1:10
Kendiniz bakın!
Aynı kelimenin kullanıldığı bu ayetlerin çevirilerinde “fidye” kelimesi kullanılmamıştır.
“padah” kelimesi, aynı zamanda Tanrı’nın İsrailoğulları’nı sürgünden “kurtarması” anlatılırken “kurtarmak” karşılığında kullanılan kelimedir. Örneğin: Yeremya 31:11, Zekeriya 10:8, Yeşaya 35:10, Yeşaya 51:11.
Kendiniz bakın!
Aynı kelimenin kullanıldığı bu ayetlerin çevirilerinde de “fidye” kelimesi kullanılmamıştır. “yipdeh” kelimesi, Mezmurlar 49:7 ve 49:15 ayetlerinde de yer almaktadır.
Kimse kimsenin hayatının bedelini ödeyemez, Tanrı’ya fidye veremez. Çünkü hayatın fidyesi büyüktür, Kimse ödemeye yeltenmemeli. Böyle olmasa, sonsuza dek yaşar insan, mezar yüzü görmez. (Mezmurlar 49:7-9 Hristiyan Yeni Çeviri 2009)
Ayetlerin orijinaline bakalım:
Ama Tanrı beni ölüler diyarının pençesinden kurtaracak ve yanına alacak. Sela. (Mezmurlar 49:15 Hristiyan Yeni Çeviri 2009)
Ayetin aslı:
Hristiyan Yeni Çeviri “yipdeh” kelimesini Mezmurlar 130:8’de “fidyeyle kurtarmak / fidye vererek kurtarmak” olarak, 49:7’de “bedelini ödemek” olarak, 49:15’de “kurtarmak” olarak çevirmiştir.
İlave olarak, 49:7’de “fidye” olarak tercüme edilen “kapero” kelimesi Tanrı için “fidye-bedel-hayır” vermek demektir. Kurtuluş için Tanrı’ya bir bedel ödenemeyeceğini, rüşvet verilemeyeceğini, Tanrı’nın kurtarışı için Tanrı’ya hiçbir şeyin teklif edilemeyeceğini, Tanrı’nın hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını anlatmaktadır. 49:8’de yine “fidye” olarak tercüme edilen “pidyon” kelimesi “kurtuluş” demektir. Hristiyan Yeni Çeviri, aslı farklı olan kelimeleri aynı kelime “fidye” olarak çevirmektedir ki, iyi niyetli okuyucu bu ayetlerde İsa’ya bir atıf olduğunu düşünsün.
Başka bir örnek Hoşea 13:14 ayetidir: Onları fidyeyle kurtaracağım ölüler diyarının elinden, ölümden fidyeyle kurtaracağım. Felaketin nerede, ey ölüm? Yıkıcılığın nerede, ey ölüler diyarı? Hiç pişmanlık duymayacağım. (Hoşea 13:14 Hristiyan Yeni Çeviri 2009)
Orijinaline bakalım:
Hoşea 13:14 ayetinde yer alan Hristiyan Yeni Çeviri tarafından “fidyeyle kurtarmak” olarak tercüme edilen “pidyon” kelimesinin kökü, “yipdeh” kelimesi gibi, ( פָדָה) “padah” kelimesidir, Tanrı’nın İsrailoğulları’nı sürgünden veya Mısır’dan “kurtarmasını” ifade eder.
Yeşaya 60:16 ayeti Hristiyan Yeni Çeviri tarafından şöyle tercüme edilmiştir: “Uluslar ve krallıklar bir anne gibi seni emzirecekler. O zaman bileceksin ki, seni kurtaran Rab, seni fidyeyle kurtaran, Yakup’un Güçlüsü Benim.” (Hristiyan Yeni Çeviri 2009)
Yeşaya 60:16 ayetinde görüldüğü gibi, Hristiyan Yeni Çeviri tarafından “seni fidyeyle kurtaran” olarak çevrilen kelime “vegoalek” kelimesinin kökü “gaal” (גָּאַל) kelimesidir. “gaal” kelimesi Tanrı’nın İsrailoğulları’nı Mısır’dan ve sürgünden “kurtarması” anlamına gelir. Bu kelimenin bu anlamda, yani Tanrı’nın Mısır’dan kurtarması anlamında kullanılmasına örnek olarak şu ayetler verilebilir: Çıkış 6:6, Çıkış 15:13, Mezmurlar 74:2, Mezmurlar 77:16, Mezmurlar 78:35, Mezmurlar 106:10.
Kendiniz bakın!
“gaal” kelimesinin Tanrı’nın sürgünden kurtarması anlamına örnek olarak şu ayetler verilebilir: Yeşaya 43:1, Yeşaya 44:22,23, Yeşaya 48:20, Yeşaya 52:9, Yeşaya 63:9, Mika 4:10, Mezmurlar 107:2, Yeremya 31:11, Yeşaya 41:14, Yeşaya 43:14, Yeşaya 44:6, 24, Yeşaya 47:4, Yeşaya 48:17, Yeşaya 49:7,26, Yeşaya 54:5,8, Yeşaya 59:20, Yeşaya 60:16, Yeşaya 63:16, Yeşaya 35:9, Yeşaya 51:10, Yeşaya 62:12, Yeşaya 63:4, Mezmurlar 107:2 …
Kendiniz bakın!
Yeşaya 62:12 ayeti Hristiyan Yeni Çeviri tarafından şöyle tercüme edilmiştir: “Siyon halkına, “Rab’bin fidyeyle kurtardığı kutsal halk” diyecekler. Ve sen Yeruşalim, “Aranan, terk edilmemiş kent” diye anılacaksın.” (Yeşaya 62:12 Hristiyan Yeni Çeviri 2009)
Yeşaya 62:12 ayetinde görüldüğü gibi, “seni fidyeyle kurtaran” olarak çevrilen kelime “geule” kelimesinin kökü de “gaal” (גָּאַל) kelimesidir. Yukarıda onlarca ayette gösterildiği gibi Tanrı’nın İsrailoğulları’nı Mısır’dan ve sürgünden “kurtarması” anlamına gelir.
Örnek olarak verilen tüm ayetlere tek tek bakıldığında, Hristiyan çevirilerinin bu ayetlerin büyük çoğunluğunda, aynı kelimeyi tercüme ederken “fidye” kelimesini eklemediği görülmektedir. Ayetin öncesi ve sonrasına bakıldığında Tanrı’nın Yahudileri esaretten, sürgünden kurtarmasının anlatıldığı açıktır. Bununla beraber Hristiyan çevirileri, Yahudi Kutsal Kitabı’nın uygun bulunan bazı ayetlerinin sanki İsa’dan bahsediyormuş gibi görünmesi için “fidye” kelimesi eklemektedir ki, misyonerler iyi niyetli ama İbranice karşılaştırma imkanı bulamayan kişilerde istedikleri izlenimi bırakabilsinler
Mezmurlar 16.Bölüm İsa’dan mı bahsediyor?
Hristiyan İncili Elçilerin İşleri Kitabı 2. Bölüm, Mezmurlar Kitabı 16.Bölüm’den alıntı yapar ve David Peygamber’in sözde ölümden dirilecek olan İsa’dan bahsettiğini iddia eder. İddiayı görelim:
Ey İsrailliler, şu sözleri dinleyin: Bildiğiniz gibi Nasıralı İsa, Tanrı’nın, kendisi aracılığıyla aranızda yaptığı mucizeler, harikalar ve belirtilerle kimliği kanıtlanmış bir kişidir. “Tanrı’nın belirlenmiş amacı ve öngörüsü uyarınca elinize teslim edilen bu adamı, yasa tanımaz kişilerin eliyle çarmıha çivileyip öldürdünüz. Tanrı ise, ölüm acılarına son vererek O’nu diriltti. Çünkü O’nun ölüme tutsak kalması olanaksızdı. O’nunla ilgili olarak Davut şöyle der:
‘Rab’bi her zaman önümde gördüm,
Sağımda durduğu için sarsılmam.
Bu nedenle yüreğim mutlu, dilim sevinçlidir.
Dahası, bedenim de umut içinde yaşayacak.
Çünkü sen canımı ölüler diyarına terk etmeyeceksin,
Kutsalının çürümesine izin vermeyeceksin.
Yaşam yollarını bana bildirdin;
Varlığınla beni sevinçle dolduracaksın.’
“Kardeşler, size açıkça söyleyebilirim ki, büyük atamız Davut öldü, gömüldü, mezarı da bugüne dek yanıbaşımızda duruyor. Davut bir peygamberdi ve soyundan birini tahtına oturtacağına dair Tanrı’nın kendisine ant içerek söz verdiğini biliyordu. Geleceği görerek Mesih’in ölümden dirilişine ilişkin şunları söyledi: ‘O, ölüler diyarına terk edilmedi, bedeni çürümedi.’ Tanrı, İsa’yı ölümden diriltti ve biz hepimiz bunun tanıklarıyız .” (Elçilerin işleri 16:22-32 Hristiyan Yeni Çeviri 2009)
Hristiyan İncili, İsa’nın Mesih olduğuna inanmayan kişilerin sonsuz! azaba uğrayacağını söyler: Matta 25:46, 2 Selanikliler 1:9-10, Yahuda 1:7,13, Vahiy 14:11, Vahiy 20:10, Yuhanna 3:16…
Kendiniz bakın!
Yahudilik inancı ise bunu reddeder. Yahudilik inancında dünya hayatında geçirdiğimiz görece kısa olan bir ömürde yapılan hatanın karşılığı sonsuza dek azap çekmek olamaz.
Ölümden önce arınılmamış olan günahlar, Şeol veya Gehinom olarak tanımlanan bir işlemle giderilir. Hades ya da cehennemde ebedi lanetlenmeye dair Yunan ve Hristiyan inancının aksine, Yahudi Kutsal Yazılarında tarif edildiği gibi Şeol’un “cezası” geçicidir. Hedef arınmadır.
Kral David de Tanrı’ya bunun için dua etmekte, kendisini Şeol’de bırakmaması için Tanrı’ya yakarmaktadır.
“Çünkü sen beni Şeol’e terk etmezsin,
Sadık kulunu çürümeye/çukura bırakmazsın.” (Mezmurlar 16:10)
Bu nedenle Samuel Peygamber şöyle demektedir:
“Rab, Şeol’e indirir ve çıkarır.” (1 Samuel 2:6)
Yunus Peygamber de şöyle demektedir:
“Sıkıntım içinden Rab’bi çağırdım, Ve bana cevap verdi; Şeol’ün derinliklerinden yardım çağırdım ve sen benim sesimi işittin.” (Yunus 2:2 (3))
Şeol durumunda ruhun yaşadığı acı fiziksel değildir. Bir kişinin geçmişe bakıp, bedeni içerisindeyken yaşamış olduğu hayatı değerlendirirken hissettiği psikolojik ıstırap, utanç ve iyileşme süreçleri ile ilgili benzetmeler yapılır ve Tanrı’ya hizmet etme fırsatlarını nasıl boşa harcadığını görmesi sağlanır.
Petrus ise, Elçilerin İşleri 2:31’de, “Geleceği görerek Mesih’in ölümden dirilişine ilişkin şunları söyledi: ‘O, ölüler diyarına terk edilmedi, bedeni çürümedi.” demektedir. Petrus’un David Peygamber’in ağzından çıktığını iddia ettiği sözün orijinaline bakalım:
Ayette “beden” kelimesi yer almamaktadır. “hasideka” kelimesi “dindar, dini bütün, inançlı, dini konularda titiz vb. (İngilizce karşılığı:pious)” anlamına gelir. Kral David, kendisini bir “hasid” olarak tanımlamakta ve Tanrı’dan kendisini Şeol’de bırakmamasını dilemektedir. Ayette bedenin çürümesinden bahsedilmediği halde, Hristiyan İncili Yazarı, Petrus’un ağzına “bedeni çürümedi” sözünü yerleştirmektedir ki, okuyucunun aklına bedeniyle dirilmiş İsa gelsin.
Kutsal Kitabınızı bilin!
Eğer Kutsal Kitabınızı bilirseniz, kimse inancınızı ve Tanrı ile olan bağlantınızı çalamaz.