Zamanımızın en büyük Rabbilerinden biri, Yahudi hukukunun önde gelen uzmanlarından biri olarak kabul edilen Rabbi Moşe Feinstein, Yahudi hukukundaki sorulara yanıt olarak binlerce mektup yazmış, hepsinin “Moşe’nin Mektupları” nın sekiz ciltlik eserinde yayımlamıştır. Alaha ile ilgili hükümleri çağdaş rabbinik yazında geniş çapta alıntılanmıştır.
Rabbi Moşe, 1921 kışında Rusya’nın Luban kentinde ilk elden tanıklık ettiği inanılmaz bir hikayeyi paylaşmaktadır:
Reb Moşe’nin kasabasında, toplumun seçkin bir üyesi olan bir adam, aniden ölümcül bir hastalığa yakalanır, dili korkunç derecede şişmiş ve enfekte olmuştur. Hasta yatağından kentin rabbisinin, Reb Moşe Feinstein’ın gelip onu ziyaret etmesini ister. Reb Moşe odaya girdiğinde, adam herkesten odadan çıkmalarını ister. Reb Moşe ile yalnız kalır ve hasta adam hikayesine başlar:
“Lot’un kızlarının hikayesinin kaydedildiği kısım olan Vayera Peraşası’nda anlatıldığı üzere, bir baba ile iki kızı arasındaki bu çirkin birliktelikten doğan çocuktan Maşiah’ın geleceği konusunda çok endişelendim. Kızlar, yaptıklarını yapmak zorunda olduklarını hissetmiş olsalar bile, doğan çocuğuna “babadan” anlamına gelen “Moav” adını verecek kadar küstahlığa nasıl varabiliyorlardı? Bu çirkin davranışlarından nasıl utanmazlardı? Yazıklar olsun onlara! Lot’un kızları ile alay etmeye ve onlar hakkında utançla konuşmaya başladım.
O gece bir rüya gördüm. İki çok yaşlı kadın bana göründü. Yüzleri örtülmüştü. Kendilerini Lot’un kızları olarak tanıttılar. “Gerçekler dünyasında” davranışları ile ilgili sorularımı duyduklarını, yanlış anlaşılmaları ortadan kaldırmak ve kendilerini açıklamaya geldiklerini söylediler:
“Biz, Lot’un kızları, Avram’ın küçük yeğenleriydik. Avraam’ın mucizeler yaşayan biri olarak itibarı vardı. Ek olarak, Sedom ve Amora’nın yıkılmasından bir mucize sayesinde kurtulmuştuk. Sokakta bir itibarımız vardı ve tabiri caizse taşıdığımız çocuğun babamız tarafından olmadığını, ancak Tanrı tarafından mucize eseri verildiğini iddia edebilecek durumdaydık. Muhteşem aile geçmişimiz nedeniyle, bu yalan ile kaçıp kurtulabilirdik ve itibarımızı kar kadar beyaz tutabilirdik. İnsanlar oğullarımızı yarı-tanrı, bizi de aziz olarak görürlerdi.
Öyleyse oğullarımızın kendi dedelerinin tarafından olduğunu duyurmayı neden seçtik? Bunun nedeni şudur: Bir gün, bir Yahudi anneden doğan bir Yahudi çocuk için, annesinin ona hamile kalması için bir erkeğe ihtiyaç duymadığı, bir baba yerine Tanrı’nın bunu yaptığı iddia edilecektir. Bu Yahudi çocuk daha sonra milyonlarca veya milyarlarca kişi tarafından Maşiah sanılacaktır.”
Böylece, bu yeni dinin doğuşundan ve bir bakirenin doğurmasıyla ilgili bu iddianın doğuşundan binlerce yıl önce, Lot’un kızları, bir çocuğun yalnızca fiziksel bir anneden ve babadan olabileceğini dünyaya duyurur! Tanrı, hiçbir kadına bunu yapmaz. Bunu kendi itibarlarından vazgeçerek ve çocuklara koydukları isimler ile itiraf ederek yaparlar.
Lot’un kızları Yahudilerin ve dünyanın gerçek Maşiah’ı beklemesinden emin olmak istediler!
Ve Lot’ın kızları sahte Maşiah’ı reddetmek ve gerçek Maşiah’ı beklemek için kendilerini ve isimlerini feda ettikleri için, gerçek Maşiah’ın soylarından gelmesini hak ettiler!
Hasta adam rüyasını Reb Moşe’ye anlatmaya devam etti.
İki kadın, onlar hakkında utanç verici ve aşağı biçimde konuştuğu için onu eleştirmeye devam ettiler. Yaptığı için arınmaya ve affedilmeye ihtiyacı olacağını söylediler. Adamın günahını, Kutsal Topraklar’ı kötüleyen casusların günahıyla karşılaştırdılar. Onların da dilleri etkilenmişti. Adama, Kutsal Topraklar’a iftira atan casuslar gibi göçeceğini söylediler. Adam hikayesini anlatmayı bitirdi, yüzünü duvara çevirdi ve vefat etti.
Yatağının başında duran Reb Moşe Feinstein şaşkına döndü. Burada, yaklaşık 3700 yıl önce yaşamış ve Yaratılış Kitabı’nda hikayeleri kaydedilmiş olan Lot’un kızları olan iki kadın hakkında bilgi alıyordu. Reb Moşe batıl inançlı biri değildi. Ayakları yere basan, pratik ve gerçekçiydi. Onun için Yahudilik mucizeler ve rüyalar değil, hukuk ve düzen ile ilgiliydi. Bunun kurgusal bir olay olmadığını fark etti. Adam ona ölümünden önceki anları anlatmıştı ve paylaştığı içgörü ona çok mantıklı geldi! Tüm hayatı boyunca, 1986’daki son gününe kadar, 1921 kışında kendi gözleriyle tanıklık etmiş olduğu bu hikayeyi tekrarladı.
Kutsal Kitabınızı bilin!
Kutsal Kitabınızı bilirseniz, kimse inancınızı ve Tanrı ile olan bağlantınızı çalamaz.