Yahudi Kutsal Metinleri yaklaşık olarak 304.900 kelime içermektedir. Bazı Müslümanlar, bu kelimeler içerisinden birkaç ayetin İslam Peygamberi’ni müjdelediğini iddia etmektedirler.
İDDİA 1:
Yeşeya 40:1-9 arası ayetler:
Yeşaya 40:3. ayette “bozkır” diye çevrilen kelime İbranice’de (İbranice’de ‘Araba’ diye okunur) “Arap diyarı” anlamına gelmektedir.
Yine 6. ayette şöyle söyleniyor: Yeni İncil çevirisi:
Ses, “Duyur” diyor.
“Neyi duyurayım?” diye soruyorum.
“İnsan soyu ota benzer,
Bütün vefası kır çiçeği gibidir.
RAB’bin soluğu esince üzerlerine,
Ot kurur, çiçek solar.
Gerçekten de halk ottan farksızdır.
Burada “duyur” diye çevrilen kelimenin İbranice orijinali “i’kra” kelimesidir.Kuran-ı Kerim’in inen ilk suresi Alak suresi “İkra bismirabbikellezi alak (Oku, yaratan Rabbinin adıyla)” ayetiyle başlamaktadır.
Yeşeya 40:6’da, “Bir ses, ‘Oku’ demektedir. Karşısındaki kişi de “Neyi okuyayım? demektedir.
Bu ayetteki “ikra” kelimesi Kur’an’daki “ikra” kelimesidir. Sahih kabul edilen bir hadiste Cebrail, Muhammed’e ilk geldiğinde “Oku!” demiştir ve Hz.Muhammed de ona “Neyi okuyayım? – Ben okuma yazma bilmem” demiştir. Yine bu ayetler arasında geçen Siyon’un ne olduğu Mezmurlar 84.Bölüm’de anlaşılmaktadır.
YANIT:
Arapça ve İbranice dilleri aynı dil ailesine, Sami dil ailesine aittir. Bu nedenle iki dil arasında birçok benzer kelime vardır. İbranice yazılmış her metinde, Arapça’da da aynı anlama gelen birçok kelime vardır.
İbranice yazılmış Yahudi Kutsal Metinleri’nde de Arapça’da aynı anlama sahip birçok kelime vardır. Yahudi Kutsal Metinleri’nde Arapça’da aynı anlama sahip bir kelime gösterip, Yahudi Kutsal Metinleri’nin İslam Peygamberi’ne atıf yaptığını söylemenin hiçbir anlamı yoktur.
Üstelik Kutsal Kitap’taki bu ayet, iddiaya göre Kuran-ı Kerim’deki bir ayete değil, bir hadise atıf yapmaktadır.
Yeşaya 43:3’te yer alan “בָּעֲרָבָ֔ה” (baarabah) kelimesi Arap Diyarı anlamına gelmemektedir. Bu kelime Kutsal Metinler’de birçok yerde geçmektedir.
Örnek 1:
Şeria Irmağı’nın doğu yakasındaki çölde, Suf’un karşısında Arava’da (baarabah), Paran ile Tofel, Lavan, Haserot, Di-Zahav arasında Musa İsrailliler’e şunları anlattı.
Yasanın Tekrarı 1:1
Moşe, elbette ki İsrailliler’e Arabistan’da seslenmedi. Arabah, bugün batıda İsrail, doğu’da Ürdün’ün sınırladığı Ölü Deniz yatağı bölgesidir. Ayette, düzlük anlamındadır. Üstelik ayet, Arava’da dediği yeri zaten tanımlamaktadır: “Şeria Irmağı’nın doğu yakasındaki çölde, Suf’un karşısında” Elbette “Şeria Irmağı’nın doğu yakasındaki çölde, Suf’un karşısında” olan bu yer, Arap diyarı ya da Arabistan değildir.
Örnek 2:
Haydi kalkın, Arava’da (baarabah), dağlık bölgede, Şefela’da, Negev’de ve Akdeniz kıyısında yaşayan bütün komşu halklara, Amorlular’ın dağlık bölgesine, büyük Fırat Irmağı’na kadar uzanan Kenanlılar ülkesine ve Lübnan’a gidin.
Bu toprakları size verdim. Gidin, atalarınıza, İbrahim’e, İshak’a, Yakup’a ve soylarına ant içerek söz verdiğim toprakları mülk edinin.
Yasanın Tekrarı 1:7-8
Bahsedilen bölgenin İsrailoğullarına verilen topraklar olduğu açık biçimde belirtilmiştir. Düzlük bölgenin (baarabah) Arap diyarı olmadığı açıktır.
Örnek 3:
Bu iki dağ Şeria Irmağı’nın karşı yakasında, yolun batısında, Arava’da (baarabah) oturan Kenanlılar ülkesinde, Gilgal karşısında, More meşeliği yanındadır.
Yasanın Tekrarı 11:30
Kenanlılar’ın oturduğu düzlük alan elbette Yaratılış 12:6’da belirtildiği gibi “Avram ülkenin içinde Şehem bölgesine kadar, More Ovası’na kadar ilerledi. Kenaaniler o dönemde ülkedeydiler.” Şehem’dir. Kenanlılar’ın Arabistan’da oturduğunu söylemek mümkün değildir.
Örnek 4:
Böylece Zifliler kalkıp Saul’dan önce Zif’e gittiler. O sırada Davut’la adamları Yeşimon’un güneyindeki Arava’da (baarabah), Maon Çölü’ndeydiler.
1 Samuel 23:24
Bu ayette de görüldüğü gibi, “arabah” Yeşimon’un güneyi, Maon Çölü’ndedir. Burası elbette Arabistan değildir.
Baarabah, kelimesi ayrıca 2 Samuel 2:29, Yeşaya 35:6, Yeşaya 41:19, Yeremya 17:6, ayetlerinde geçmektedir. Bu ayetlerde konu ile ilgisi olmayan Arabistan kastedilmemektedir.
Kendiniz bakın!
Yeşaya 40. Bölüm’ü baştan sona, bir ayeti öncesinden ve sonrasından koparmadan okuyan her kişi, bu bölümün Arabistan ile ilgili olmadığını görecektir.
Tanrı, Peygamber Yeşaya aracılığı ile İsrailoğulları’nı, Yeruşalayim halkını teselli etmekte, onların Siyon’a, Yeruşalayim’e, Yahuda’ya döneceğini müjdelemektedir. İsrailoğulları, işlediklerini günahların cezasını ödedikten sonra, Tanrı onları Kutsal Topraklar’a geri getirecek, yollarını kolaylaştıracak, adeta dağları, tepeleri onlar için düzleştirecektir. Bu bölümde hitap edilen kişilerin Yeruşalayim halkı olduğu, dönecekleri yerin Siyon, Yeruşalayim ve Yahuda olduğu açıkça belirtilmiştir.
Kendiniz bakın!
Avutun halkımı” diyor Tanrınız,
“Avutun!
Yeruşalim halkına dokunaklı sözler söyleyin.
Angaryanın bittiğini,
Suçlarının cezasını ödediklerini
Tanrı’nın elinden
İki katıyla aldıklarını ilan edin.”
Şöyle haykırıyor bir ses:
“Çölde Tanrı’nın yolunu hazırlayın,
Bozkırda (baarabah)Tanrımız için düz bir yol açın.
Her vadi yükseltilecek,
Her dağ, her tepe alçaltılacak.
Böylelikle engebeler düzleştirilecek,
Sarp yerler ovaya dönüştürülecek.
O zaman Tanrı’nın yüceliği görünecek,
Bütün insanlar hep birlikte onu görecek.
Bunu söyleyen Tanrı’dır.”
Ses, “Duyur” diyor.
“Neyi duyurayım?” diye soruyorum.
“İnsan soyu ota benzer,
Bütün vefası kır çiçeği gibidir.
Tanrı’nın soluğu esince üzerlerine,
Ot kurur, çiçek solar.
Gerçekten de halk ottan farksızdır.
Eşsiz Tanrı
Ot kurur, çiçek solar,
Ama Tanrımız’ın sözü sonsuza dek durur.”
Ey Siyon’a müjde getiren,
Yüksek dağa çık!
Ey Yeruşalim’e müjde getiren,
Yükselt sesini, bağır,
Sesini yükselt, korkma.
Yahuda kentlerine, “İşte, Tanrınız!” de.
Yeşaya 40:1-9
İDDİA 2:
Mezmurlar 84:6’da belirtilen Baka Vadisi, Kuran-ı Kerim’de Ali İmran Suresi 96.ayette geçen “Bekke” dir. Mezmurlar 84:7’de Siyon’a Baka Vadisi’nden geçerek gidildiği belirtilmektedir. Öyleyse, peygamberler önce Bekke’de (Mekke’de) Hac görevini yerine getirmişler sonra Siyon’a çıkmışlardır.
YANIT:
Senin evinde oturanlar ne mutludur, Seni daima öveceklerdir. Kuvveti Sen’de olanlar ne mutludur, yüreğinde yollar var. Ağlayış (baka) vadisinden geçerken, orasını pınara çevirirler; kutsamalarla Öğretmen’i sararlar. Ordudan orduya giderler; Sion’da Tanrı’nın önünde görünecektir.
Mezmurlar 84:5-7(8)
Tanrı’nın yasasını çiğneyenler, ağlayış ve inleyiş içerisinde cehennemdedirler. Gözyaşları ile orayı adeta pınara çevirirler. Tanrı’yı kutsar, Adı’na teşekkür eder ve kendilerini adil biçimde yargıladığını, O’nun yargısının adil olduğunu söylerler. Onlara doğru yolu gösteren Tanrı’nın kendilerini kutsamalarla sardığını ancak; onların O’nun sözüne uymadığını söylerler. Tanrı’nın evinde oturanlar, Tanrı’nın yollarını kalbine döşeyendir.
Sadece doğru çeviri bile, iddianın geçersizliğini ortaya koymaktadır. Burada bir kelime oyunu yapılarak, “הַ֭בָּכָא בְּעֵ֣מֶק” (beemek habaka) Ağlayış vadisi, Baka (Mekke) olarak tercüme edilmeye çalışılmaktadır. Mezmur’un giriş, gelişme ve sonuç bölümleri ile Mekke’nin ilgisi yoktur.
בָּכָא (baka) kelimesi ayrıca 2 Samuel 5:24’te ve 1 Tarihler 14:14’te dut ağaçları olarak tercüme edilmektedir. Ağaçlardan sıvı çıkması nedeniyle “ağlayan” ağaçlar için kullanılmıştır.
2 Samuel 5:24 ve 1 Tarihler 14:14’te ağlayan ağaçlar-dut ağaçlarının Refaim Vadisi’nde olduğu yazılmıştır. Refaim Vadisi ise Yeruşalayim’in güneybatısında yer alır. Dolayısıyla fiziki “Ağlayış Vadisi” (Baka Vadisi) Yeruşalayim’in yakınındadır, Arabistan’da değil.
Mezmurlar 84:7(8) ‘e göre yolculuğun sonu ya da hac yolculuğunun sonu Sion’dur (Yeruşalayim’dir). Mekke değildir.
Kutsal Kitabınızı bilin!
Eğer Kutsal Kitabınızı bilirseniz, hiç kimse Tanrı’ya olan inancınızı ve O’nunla olan bağlantınızı çalamayacaktır.