Yahudilerin özgür kaldığı anı biraz daha yakından inceleyelim. Onuncu belada ilk doğan tüm Mısırlılar öldürülecek, Yahudi ilk doğanlar ise kurtulacaktır. O anı düşünürseniz, bu gerçekten Çıkış hikayesinin doruk noktasıdır. Ancak, bu bölümü okursak, beklediğimiz türde bir doruk noktası olmadığını görürüz.
Dokuzuncu beladan sonra Moşe ve Paro arasında büyük bir restleşme olur. Paro, Moşe’yi çağırtır, “Sadece davarınız ve sığırınız burada tutulmaya devam edecek. Çocuklarınız bile sizinle gidebilir.” der (Çıkış 10:24). Moşe teklifi reddeder. Mısır Kralı’na dönüp, “sadece sığırlarımızı almakla kalmayacağız, bize sığırları sen vereceksin” der. Paro, çok öfkelenir ve “Huzurumdan defol! Sakın yüzümü bir daha görme[ye cesaret etme]! Çünkü yüzümü gördüğün gün öleceksin!” der. Moşe, “Doğru konuştun. Yüzünü bir daha görmeyeceğim” der. Bu adamlar arasında artık müzakere yoktur. İkisi de bir daha asla birbirlerini görmeyeceklerine yemin etmiştir ve o anda Tanrı iner ve saraydan çıkarken Moşe ile konuşur: “Paro’nun ve Mısır’ın başına bir bela daha getireceğim. Ondan sonra sizi buradan salıverecek. Salıverdiğinde eksiksiz [gideceksiniz]; sizi buradan resmen kovacak” (Çıkış 11:1).
Burada duralım, şimdi ne olacak? Hepimiz ne olduğunu biliyoruz; onuncu bela olur, Yahudiler Mısır’dan çıkar. Evet, “Mısır Prensi” adlı çizgi filminde, Charlton Heston’un “On Emir” filminde olan budur, ama gerçek hikayede olan bu değildir. Bunun yerine, karmaşık Pesah yasaları ile karşılaşırız.
Yahudilerin bu korbanın kanını kapı pervazlarına sürmeleri gerekmektedir ve sonra gidebilirler. Bunu bir cümlede söyleyebilir ve sonra on bela hikayesine devam edebilirdiniz. Bunun yerine, Pesah korbanının nasıl hazırlanması, onunla ne yapılması gerektiği gibi ayrıntılara gireriz. Yani, ardı ardına yasaları okuruz. Ve kendi kendinize tüm bu yasalardan filmlerde neden bahsedilmediğini düşünürsünüz. Yönetmen onları sıkıcı olduğu için filmlerden çıkarmıştır. Peki, onları orijinal hikayede neden buluyoruz? Tora iyi bir hikayeyi nasıl anlatacağını bilmiyor mu?
Burada Tora size şimdiye kadar anlatılan en büyük hikayeyi anlatıyor ve hikayenin doruk anında durup Pesah’ın detaylı yasalarına giriyor. Keşke bu yasalar burada olmasaydı, örneğin Levililer Kitabı’na kaydırılsaydı da hikayeyi takip edebilseydik… Yasalar hikayenin bir parçası değillerse takip etmekte zorlanıyoruz, sıkılıyoruz…
Tanrı çok iyi bir hikaye anlatıcısıdır. Hikayenin zirve noktasını anladığınızı mı düşündünüz? Sizce hikayenin zirve noktası Moşe’nin sarayda Paro’yu terk etmesi mi? Bu hiçbir şeydir! Hikayenin zirvesi bu yasalardır. Bu yasalar hikayenin bir parçasıdır. Evet, size ne yapmamız gerektiğini söylüyorlar, ama aynı zamanda size çok daha fazlasını da söylüyorlar. Bu yasaları dikkatle okuduğunuzda, tüm yasaların bir başka şaşırtıcı tarafı – hikaye tarafı – kendini ortaya koyuyor gibi görünüyor. Her sayfada “keçiler ve giysiler”in yankılarını duyacaksınız. Onları dikkatlice okuyalım, göreceksiniz:
Pesah korbanının birinci yasası, her ailenin kendileri için bir davar alması gerektiğidir ve eğer aile tek bir davarın etini tüketemeyecek kadar küçükse, o aile bir komşuyla, “michsat nefashot, ish l’fi achlo tachosu al-ha-seh” ortak alabilir. Gemara, bu kelimeleri “belirli bir gruptaki her katılımcı” olarak, “b’michsat nefashot” olarak tercüme eder. Her ruhun / kişinin sayılması gerekir. “Ish l’fi achlo tachosu al-ha-seh“: Her kişi, yeme kapasitesi oranında bu davar yavrusu üzerinde pay sahibi olmalıdır.
Ama İbranice bilenler, ilk bakışta kelimeyi bu şekilde tercüme etmezdi. “Michsat,” “tachosu,”… “örtmek” anlamına gelen “kaf-sameh-hey” harflerinden oluşan kökten gelir. Kelimenin gerçek anlamı, her bir ruh için bir örtü oluşturduğu, her kişinin “tachosu al-ha-seh” olduğu anlamına gelir: kendilerini davarla örterler. Ama bu ne anlama geliyor olabilir? Ruhlar için örtü? Yosef’un satış hikayesini ve Yaakov’un babasını aldatma hikayesini düşünün, bu hikayelerden herhangi birinde, ruhlar için örtü var mı?
Levililer Kitabı bize “ha-dam hu ha nefesh“, “kan, ruhtur” der (17:11). Ruhlar için bir örtü. Kan için bir örtü. “Keçiler ve giysiler” hikayesinde hiç kan örtüldü mü? Kardeşler, Yosef’i satmaya karar verdiklerinde ne demişlerdi? “Ma betza ki naharog et-ahcinu v’chisinu et-damo?” Kardeşimizi “v’chisinu et-damo” öldürüp kanını örtünce elimize ne geçecek? “L’chu v’nimkarenu l’yishmaelim,” onu Yişmaeliler’e satalım (Yaratılış 37:26-27). Kardeşler Yosef’in kanını örtmek, ruhunu örtmek hakkında konuşmuşlardı ve şimdi Pesah korbanında herkesin bir ruh örtüsü için bir araya gelmesi gerekmektedir. Sadece bu ima, sadece bu gönderme olsaydı, bunu bir tesadüf olarak niteleyebilirdiniz, ama göndermeler devam ediyor:
“Seh tamim zachar ben shana yihyeh lachem.” Pesah korbanının bir “koyun” olması gerekir, ancak o zaman Tora bize çok tuhaf bir “koyun” tanımı verir. Tora boyunca “seh” kelimesi sadece “koyun” anlamına gelir, ama şimdi garip bir şekilde Tora, kelimenin “cvasim“, “küçük kuzular” veya “min ha-izim” “keçiler” anlamına gelebileceğini söylüyor. Sanki “keçiler ve giysiler” hikayesinde koyun gibi olmaya çalışan bir keçi varmış gibi. Başka bir şeymiş gibi davranan bir keçi var mıydı?
Kardeşler ne yapmıştı? Bir keçiyi kestiler, giysinin üzerine kan koydular ve keçi kanını insan kanı gibi gösterdiler. Kardeşler kanlı pelerinle geldiler ve babalarını bunun Yosef’in kanı olduğunu düşünmesi için kandırdılar. Tora bir kez daha, “keçilerin başka bir şeymiş gibi davranmasına izin verin” demektedir.
“V’achlu et-ha-basar ha-layla ha-zeh tzli-eş“: “[Korbana ait] Eti o gece yesinler. Onu [doğrudan] ateşte kızarmış [halde] “Al-tochlu mimneu na u-bashel mevushal b’mayim” Onu az pişmiş, suda haşlanmış veya [başka bir sıvıda] pişirilmiş olarak yemeyin. Açık ateşte kızartmalısın. Neden su kullanmanıza izin verilmiyor? Suyun, koyuna değmemesi gerekmektedir. Koyun, Yosef’e yapılan bir atıftır. “Keçiler ve giysiler” hikayesinde Yosef’in atıldığı kuyuda su var mıydı? Tora bize şöyle diyor: Yosef’in atıldığı, “ha-bor reyk“, çukur boştu, “eyn bo mayim,” içinde su yoktu.
“Matzot al-mrorim yochluhu“: Pesah korbanının Matza ile yenmesi gerekir. Pesah’tır, yani ekmek yiyemezsin. Yediğiniz ekmek Matza’dır ve “al-mrorim” ile birlikte mrorim (acı otlar) ile yenmelidir. Acılık ve ekmek. Acılık ve ekmek ne zaman bir araya gelmişti? “Keçiler ve giysiler” hikayelerinin birincisinde, Yaakov babasına hizmet ederken ona keçi ile birlikte ekmek vermişti (Yaratılış 27:17). Esav, keçinin eti ve ekmek ile aldatıldığını fark ettiğinde “vayitzak tza’aka gdola u-mara”: son derece şiddetli ve acı bir çığlık attı (27:34).
Bu yüzden bir kez daha, küçük koyunu ekmekle ve acılıkla yiyin ve “Keçiler ve giysiler” hikayelerinin ikincisini düşünün; orada ekmek yemek var mıydı? Kardeşler çukura Yosef’i attıktan sonra “vayeshvu le’echol lechem” bir kez daha ekmek yemek için aile grubu olarak oturdular (Yaratılış 37:25). Bir aile grubunda oturun ve ekmek yiyin, matza al-mrorim‘inizi yiyin. Peki, “mrorim” kelimesini (mem, reş, reş) başka nerede görürsünüz?
Bu kelime, daha sonra Yaakov’un Yosef’e verdiği kutsamalarda Yosef’e atıfta bulunan bir kelimedir. “Vayistimuhu vayimor’ruhu.” Yaakov, hayatının sonunda kardeşlerin Yosef’ten nefret ettiğini, “vayimor’ruhu“, onların Yosef’in hayatını acılaştırdığını teslim eder (Yaratılış 49:23). Evet, bir kez daha, bu korbanı “mem-reş-reş” acı ile yiyin.
“Al-tochlu mimenu na.” Çiğ yemeyin (Çıkış 12:9). “Çiğ” için garip bir kelime..Size “na” kelimesinin “nun, alef” harfleri, ne anlama geldiğini sorsaydım, bana asla “çiğ” anlamına geldiğini söylemezdiniz; bana bunun “lütfen” demek olduğunu söylerdiniz. Kelimenin anlamı budur. “Keçiler ve giysiler” hikayelerinde “na” (lütfen) var mı? Her yerde vardır.
“Tzuda-na li tzayid” Yitzhak, Esav’a, “lütfen benim için hayvan avla ve geri dön ve seni kutsayayım, ilk doğanım” der. Ve sonra tekrar, “Keçiler ve giysiler” hikayelerinin ikincisinde Yosef’in kardeşleri, kanlı giysiyi babalarına gösterdikleri zaman, “haker-na” “tanı, lütfen baba” derler. Oğlunun pelerini değil mi? Her şey kibarca yapıldı. Şimdi Tora, “şimdi her şeyi baştan alalım, ama bu sefer ‘lütfen’ olmadan yapalım” der.
“V’lo totiru mimenu ad-boker” ve sabah sanki hiç koyun var olmamış gibi hiçbir şeyin kalmadığından emin olun. “Keçiler ve giysiler” hikayelerinde bu size ne hatırlatıyor? Reuven kuyuya geri döner ve onu boş bulur. Bir iz bile kalmamıştır. Yosef’ten iz yoktur. Bir kez daha, küçük koyun ortadan kaybolmalıdır.
“V’kacha tochlu otoh“: ve böylece onu yiyeceksin, Tora diyor ki, “matneichem chagurim naalchem b’ragleichem” beliniz kuşanmış, ayakkabılarınız ayaklarınızda ve sopanız elinizde, gitmeye hazır bir şekilde yiyeceksiniz. Neden gitmeye hazır biçimde giyinmek zorundasınız? Çünkü“Keçiler ve giysiler” hikayelerinde, her zaman gitmeye hazırsınızdır.
“Keçiler ve giysiler” hikayelerinin birincisinden sonra, Yaakov hayatından endişe ederek, korku içinde evden sürgüne gitti (Yaratılış 27:43). “Keçiler ve giysiler” hikayelerinin ikincisinden sonra, aile Mısır’a indi (Yaratılış 46:6-7). “Keçiler ve giysiler” hikayelerinin ikisinin sonunda da sürgüne gitmiştiniz. Şimdi, sizi sürgüne götüren hikayeleri tekrarlayacaksınız, ama bu defa bunu farklı yapacaksınız; hikayeyi kurtaracaksınız ve kendiniz kurtulacaksınız. Bu sefer özgürlüğe yürüyeceksiniz, sürgüne değil.
Birkaç ayet sonra, Moşe bu yasaları ileri gelenlere / ihtiyarlara anlatır ve bunu yaptığında birkaç yasa daha ekler. İkincil anlamlar için sözlerini dikkatlice dinleyelim:
“Vayikra Moshe l’chol ziknei Yisrael,” Moşe ihtiyarları çağırdı, “vayomer aleihem mishchu kchu lachem tzon l’mishpachoteichem,” “Kendiniz için çekin ve aileleriniz için bir koyun alın” dedi (Çıkış 12:21).
Size bir şey sormama izin verin: Diyelim ki “kendiniz için çekin” dememiş olsun, sadece “aileleriniz için bir koyun alın” demiş olsaydı, anlamda bir eksiklik olur muydu? Anlaşılamayan bir nokta olur muydu? Neden “kendiniz için çekin” sözünü ekliyor? “Çekme” kimin umrunda?
“Keçiler ve giysiler” hikayelerini düşünün. Söz konusu ayetteki “çekme” anlamındaki “mem, şin, kaf, vav” kelimesi Tora’da kaç kez geçer? Sadece bir kez daha! Tüm Tora’da “mem, şin, kaf, vav” kelimesi bu ayet dışında sadece Yosef’in satışında, “Keçiler ve giysiler” hikayelerinin ikincisinde geçer.
“Vayimshchu v’ya’alu et-Yosef min-ha-bor,” insanlar Yosef’i köle olarak satmak için çukurdan çıkardıklarında (Yaratılış 37:28). Tora, bir kez daha, küçük koyunu çek diyor. Ama bu sefer farklı yapın. Onu köle olarak satmayın, “mishchu u-kchu lachem tzon l’mishpachoteichem,”: bu sefer koyunu çekin, Yosef’i çukurdan çekin ve o küçük koyunu kendiniz için alın, ailenize götürün.
Burada iki anlamlı bir söz vardır. Bir düzeyde, aileleriniz için koyun, pesah kuzusunu alın demektir. Başka bir düzeyde, koyun nedir? Bu sefer doğruyu yapın. Yosef’i çekin. Onu dışarı çekip ve bir köle olarak satılmasına izin vermeyin, onu dışarı çekin ve onu aileye geri getirin. Onu dışlamayın! Onu içeri getirin!
Bir sonra olan şey, “v’shachatu ha-pesach“, Pesah korbanını kesmektir (Çıkış 12:21). “Keçiler ve giysiler” hikayelerinde bir şey kesilmiş miydi? “Vayishchatu [seir gibi okunur] et-izim.” Keçiyi kestiler (Yaratılış 37:31). Ve bunu yaptıktan sonra ne yaptılar? Kardeşleri giysiyi kana batırdılar. Pesah korbanında kana batırma var mıdır? Okumaya devam edelim. “U-lakachtem agudat ezov,” ve sonra bir bitki alın, “u-tavaltem b’dam,” ve kana batırın (Çıkış 12:22).
Bir kez daha, yine “keçiler ve giysiler” hikayelerine dönüyoruz. Hangi kana batırın? “Baraj asher b’saf,” eşiğe sürülecek kana. Sadece kapının üç tarafı, iki kapı direği ve kapını üzerindeki lentoya değil, aynı zamanda eşiğin, kapının alt kısmına da (Çıkış 12:22). Ama bu “kapının altı” kelimesi pek alışılmadık bir kelimedir; “saf” (sameh ve pe) ve sık geçmez. Başka kim “sameh, pe” dir? Yosef (yod, vav, sameh, pe)!
O keçi kanı sahte Yosef kanıydı değil mi? Ama bir kez daha, koyunun kanına batırın.
Bunların tamamı, “keçiler ve giysiler” hikayelerinin sembolik bir tekrarıdır. Mısır’dan çıkmak mı istiyorsunuz? Bununla ilişki kurmadan Mısır’dan çıkabileceğinizi mi düşünüyorsunuz? Tüm ilk doğanların öleceği bir gece olacak. İlk doğanınızın yaşamasını istiyorsanız, ilk doğanlık hakkı için kardeşlerin birbirleriyle savaştığı tarihin o bölümünü düzeltin. Tüm korkunç hatıraları tekrar yaşayın ama bu sefer doğru yaşayın. Hatıraları onarın. Küçük koyunu çekin ve ailenize götürün. Yosef’i geri getirin.
Tüm aile Mısır’ı terk etmek için bir araya geldiğinde, kimseyi geride bırakmayın. Kardeşinizi geri getirin!
Sonraki yazıda bana katılın.
Kaynak: Rabbi David Fohrman (www.alephbeta.org)