Popüler kültürde ve sosyal medyada hazır ve hap bilgileri yüceltme eğiliminin arttığı, isim yapma, şöhret, maddi kazanç veya çoğunluğun övgüsünü kazanma gibi değersiz amaçların hakikat arayışının çok önüne geçtiği görülmektedir. Nitekim, tarih boyunca da böyle olmuştur. Popüler, hafif, düşünmeyi gerektirmeyen, kolay tüketilen ve yanlış bilgiler baş tacı yapılmıştır.
Söz konusu popülerlik arayışı içerisinde, Yahudi Kutsal Kitabı’na veya Yahudi Sözlü Geleneği’ne iftira atmak da bu şovun bir parçası haline gelmiştir. Biraz okuma ve araştırma ile aksi kolayca gösterilebilecek bu iftiralardan biri şudur:
Rab, İsrail halkına yine öfkelendi. Davut’u onlara karşı kışkırtarak, “Git, İsrail ve Yahuda halkını say” dedi.
2 Samuel 24:1 (Hristiyan Çevirisi)
Şeytan, İsrailliler’e karşı çıkıp İsrail’de sayım yapması için Davut’u kışkırttı.
1 Tarihler 21:1 (Hristiyan Çevirisi)
2 Samuel 24:1, David’i kışkırtanın Tanrı olduğunu söylerken, 1 Tarihler 21:1 ayeti ise David’i kışkırtanın Şeytan olduğunu söylemektedir. O halde, Yahudi Kutsal Kitabı’nda çelişki mi bulunmaktadır?
2 Samuel 24:1 ayetindeki “ וַיָּ֨סֶת” “wayyāseṯ” kelimesi, üçüncü tekil şahısta “kışkırttı” demektir ve cümlenin başındaki Tanrı’yı işaret eder. Dolayısıyla bu kelimenin Tanrı’yı mı yoksa başka birini mi işaret ettiği konusunda bir belirsizlik bulunmamaktadır.
Birinci soru şudur: Bu iftiraya verilmesi gereken yanıt nedir? İkinci soru şudur: Bu iki ayet neden birbirinden farklıdır?
Bu iftiraya verilmesi gereken yanıt nedir?
David’i kışkırtan Tanrı mıydı, yoksa Şeytan mıydı? Şeytan kötü, Tanrı ise kusursuz iyidir, o halde David’i kışkırtan özne her kim ise bundan daha zıt olamaz, öyle değil mi?
Tarihleri Kitabı, Samuel Kitabı’ndan çok daha sonra yazılmıştır. Samuel Kitabı yaklaşık 2800 yıl önce, Tarihler Kitabı ise yüzyıllar sonra, Pers İmparatorluğu’nun başlangıcında İsrael topraklarına döndüğünde Ezra tarafından yazılmıştır. Yazıcı Ezra, elbette ki Samuel Kitabı’nda tam olarak neyin yazdığına çok hakimdi. Öyleyse burada neler oluyor?
Hristiyanlar için bu durum gerçekten içinden çıkılması imkansız bir çelişkidir, çünkü; Hristiyan teolojisinde Şeytan Tanrı’nın baş düşmanıdır, günahtan ötürü gökteki konumundan düşen ve şimdi Tanrı’nın tamamen aleyhinde olan ve Tanrı’nın amaçlarını engellemek için gücünün yettiği her şeyi yapan bir melektir.
Hristiyanlık’taki Şeytan, bu dünyanın egemeni (Yuhanna 12:31), bu çağın, dünyanın ilahı (2 Korintliler 4:4), havadaki hükümranlığın egemenidir (Efesliler 2:2). İblis cennetten atıldığı halde, hala tahtını Tanrı’nın tahtının üzerine yükseltmeye çalışmaktadır. Hristiyanlığa göre, Şeytan dünyadaki her kötülüğün sorumlusu, “yasa tanımazlığın gizli gücü” (2 Selanikliler 2:7), “Büyük Ejderha”dır. (Vahiy 12:9). Hristiyanlığa göre, Tanrı’nın baş düşmanı olan Şeytan’ın Tanrı’nın isteğini yerine getirme gibi bir eğilimi, amacı asla yoktur. Cinlerin lideri’dir (Matta 12:24). Öyleyse, Şeytan’ı tümüyle Tanrı’nın ve Tanrı’nın planının aleyhinde çalışan baş düşman olarak tanımlayan Hristiyan İncili’ne göre bu iki ayet asla uzlaştırılamaz.
Yahudi öğretilerindeki Şeytan inancı ise kişiliği, doğası, işlevi açısından Hristiyan inancı ile tamamen zıttır.
Tüm Yahudi Kutsal Kitabı içerisinde Şeytan, asi bir melek olarak değil, Tanrı’nın sadık bir hizmetkarı olarak tanımlanır. Yahudi Kutsal Kitabı boyunca, melekler sadece mesajı taşıyan vasıtalardır, özgür iradeye ve seçim hakkına sahip değillerdir ve görevleri sadece Tanrı tarafından kendilerine verilen ödevleri yerine getirmektir.
Örneğin, Iyov (Eyüp) Kitabı’nın başlangıcında Şeytan, tamamen Tanrı’ya itaat eden ilahi konseyin (Tanrı Oğulları) bir üyesidir. Iyov, iyi bir insandır, “Tanrı’dan korkar, kötülükten kaçınırdı” (Iyov 1:1) ve bu nedenle Tanrı tarafından ödüllendirilmişti. İlahi konsey toplandığında Tanrı, Şeytan’a Iyov’un kusursuz ve doğru kişiliği hakkında bilgi verir.
Iyov 1:9-10 ve Iyov 2:4-5 arasında Şeytan, Tanrı’ya Iyov’un Tanrı’ya sadık olmasının nedeninin Tanrı’nın bir insanın isteyebileceği her şeyi ona vermesi olduğunu söyler. Eğer Iyov’dan bunlar alınırsa, sağlığı da dahil olmak üzere, Tanrı’ya olan inancının sona ereceğini belirtir. Tanrı da Şeytan’ı Iyov’u test etmek için görevlendirir.
Iyov’un korumasını kaldıran, Iyov’un Tanrı’yı lanetleyip lanetlemeyeceğini test etmek için Şeytan’ın onun servetini, çocuklarını, sağlığını almasına izin veren Tanrı’dır. Büyük sıkıntılarına rağmen Iyov, Tanrı’yı lanetlemez, kötü durumundan şikayet etse ve olanlara bir açıklama arasa da, doğruya ve Tanrı’ya sadık bir kişi olarak kalır. Sonunda, önceki durumundan daha iyi duruma ulaştırılır.
Hristiyanlığın temel inanç doktrinine göre Iyov Kitabı’nda anlatılan olayların hiçbiri gerçekleşemez. Çünkü; Iyov sadece kendi eylemleri ile Tanrı’ya sadık kalamaz. Hristiyanlığa göre, asli günah nedeniyle insanoğlu tümüyle bozulmuş durumdadır ve kendi kurtuluşu için hiçbir şey yapamaz.
Yahudi Kutsal Kitabı’na göre ise, Şeytan’ın ya da “Kötü Dürtü”nün görevi, [çünkü; Satan, kötü dürtü [yetser ara] ve ölüm meleği birdir (Bava Batra 16a)], insanın manevi gelişiminde bir engel vazifesi görmektir. Eğer yaşamda “kötü eğilim” veya “engeller” yoksa, eylemlerde özgür iradeden, seçimden veya erdemden söz etmek mümkün olmayacaktır. O halde, Yahudi Kutsal Kitabı’na göre Şeytan, Tanrı’nın bir vasıtasıdır, bağımsız bir eylemi, kendi başına karar verme yetkisi veya özerkliği yoktur. Tanrı’nın tam bir egemenliği, hükümdarlığı altındadır ve Tanrı’nın verdiği görev dışında eylem yapamaz. Tanrı, Kendi bilgeliği ve amacı doğrultusunda insanoğlunun inancını test etmek için Kötü Dürtü’yü veya Şeytan’ı yaratmıştır. Şeytan’ın ya da “Kötü Dürtü”nün görevi, Tanrı’ya sadık biçimde hizmet eden bir melek olarak insanların Tanrı’ya olan inançlarının, sadakatlerinin ve bağlılıklarının derinliğini ortaya çıkarmaktır.
Hristiyan İncili’ne göre, iyilik Tanrı’dan gelir, fakat kötülük Tanrı’dan gelmez. Tanrı kötüyü yaratmamıştır. Kötülük, Satan’dan gelir:
Mesih’ten işittiğimiz ve şimdi size ilettiğimiz bildiri şudur: Tanrı ışıktır, O’nda hiç karanlık yoktur.
1. Yuhanna 1:5
Çünkü Tanrı karışıklık değil, esenlik Tanrısı’dır. Kutsalların bütün topluluklarında böyledir.
1. Korintliler 14:33
Yahudi Kutsal Kitabı’na göre ise iyilik ve kötülük Tanrı’dan gelir, iyiyi de kötüyü de yaratan Tanrı’dır:
Işığı biçimlendiren, karanlığı yaratan, esenliği yapan ve kötüyü yaratan, bütün bunları yapan ben Aşem’im.
Yeşaya 45:7
Hristiyanlar, bu iddialarına destek olarak Tanrı’nın birçok yerde “Ben Kutsal’ım” dediğini, örneğin Levililer 11:44, kutsal olmanın günahtan arınmışlığı ifade ettiğini, Tanrı’nın kötülükten nefret ettiğini belirtmektedirler. Bu nedenle Tanrı’nın kötülüğü yaratmamış olduğunu iddia etmektedirler. Bu iddialarına uygun olarak da, Yeşaya 45:7 ayetini her zamanki gibi değiştirmekte bir sakınca görmemişlerdir.
Yeşaya 45:7’de, “kötü” anlamındaki İbranice (ra) “רָ֑ע” kelimesini, felaket, bela, afet gibi kelimeler olarak tercüme etmişlerdir.
Hristiyan inancına göre, Tanrı kötüyü yaratmadığı için, kötüyü yaratacak başka bir güç gerekecektir. Bu güç, iyi olan Tanrı’nın karşısında, tüm kötülüklerin kaynağı Şeytan olacaktır.
Yahudi Kutsal Kitabı’nda ise Tanrı hem iyiyi hem de kötüyü yaratarak, insanoğlunun önüne koymuştur ki insan özgür iradesiyle seçim yapabilsin. Ancak özgür irade ile seçim söz konusu ise erdemden bahsedilebilir. Özgür seçime dayanmayan bir eylemin anlamı ve değeri yoktur. Bu ana prensip Tora’da şöyle ifade edilmiştir:
Gör! Bugün önüne yaşamı ve iyiyi, ölümü ve kötüyü yerleştirdim.
Yasanın Tekrarı 30:15
Yaşamı ve ölümü koydum önüne – berahayı ve laneti. Ve [sen,] yaşayabilmen için – hem sen hem de soyun – yaşamı seç!
Yasanın Tekrarı 30:19
Günah kapıda pusudadır. Seni arzulamaktadır; ama sen ona hakim olabilirsin.
Yaratılış 4:7
Öyleyse, Yahudi Kutsal Kitabı açısından 2 Samuel 24:1 ve 1 Tarihler 21:1 ayetleri arasında hiçbir çelişki yoktur, Tanrı, bir meleği olan kötü eğilimi bir vasıta olarak kullanmaktadır. Nitekim, Yahudi Kutsal Kitabı’nın birçok yerinde Tanrı’nın meleklerinin yaptıkları Tanrı’nın yaptıkları olarak anlatılmakta, örneğin, Tanrı’nın bir meleği konuştuğunda, “Tanrı konuştu” olarak ifade edilmektedir. Çünkü, melek, Tanrı’nın bir habercisi olarak Tanrı adına konuşmaktadır.
Artık, ikinci soruya geçebiliriz:
Bu iki ayet neden birbirinden farklıdır?
Yahudi Kutsal Kitabı’nda bir çelişki ve dolayısıyla kütlelerin ilgisini ve övgüsünü arayanların gösterdiği “çelişkilerin” neredeyse tamamı Krallar ve Samuel kitapları ile Tarihler kitapları arasındadır. Dikkat ediniz.
Bu farklılığın nedeni şudur:
Yahudi Kutsal Kitabı, üç ana bölümden oluşur: Tora, Peygamberler ve Yazılar. Tora, bize değişmez prensipleri verir, Peygamberler bölümü (Krallar, Samuel Kitapları gibi) bize yapılan hataları, örneğin 1. Tapınağın yıkılma nedenleri gibi yanlışlarımızı anlatır. Yahudi Kutsal Kitabı genel olarak, insanların hatalarından bahseder, bu yanlışlardan ders çıkarmamızı ve bu yanlışları tekrarlamamamızı bekler. Peygamberlerin, hakimlerin, büyük insanların yaptığı hatalardan bahsetmesi, bunları görmezden gelmemesinin bir nedeni de budur. Bize onların hatasız olduklarını değil, hatalarına rağmen nasıl ayağa kalkıp, Tanrı’ya sadakatle döndüklerini anlatır.
Yazılar bölümü ise bu sorunları nasıl çözmemiz gerektiğini anlatır. Bize şifayı, çareyi verir. Tarihler, Mezmurlar, Özdeyişler kitapları gibi. Bu bölümleri birbirinden ayıran kriter, amaçlarıdır. Bu bölümleri ayıran kriter, bu bölümlerin içindeki kitapları yazan kişiler değildir. Örneğin, Samuel Peygamber hem Peygamberler bölümünde hem Yazılar bölümünde yazmıştır. Örneğin, Daniel Peygamber’in kitabı, David ve Şelomo peygamberlerin kitapları Yazılar bölümünde yer alır.
Birinci Tapınağın neden yıkıldığını öğrenmek mi istiyorsunuz? Tanrı’nın neye, ne kadar öfkelendiğini öğrenmek mi istiyorsunuz? O halde Birinci Tapınak dönemini anlatan Peygamberler bölümündeki Samuel, Krallar kitaplarına bakın. Bu kitaplar sizden bu yanlışları görüp, tövbe etmenizi bekler. Bu yanlışların nasıl düzeltileceğini mi öğrenmek istiyorsunuz? O halde, Yazılar bölümüne bakın. Bu nedenle 2 Samuel 24:1 ayetinde “Rab, İsrail halkına yine öfkelendi” der.
Rab, İsrail halkına yine öfkelendi. Davut’u onlara karşı kışkırtarak, “Git, İsrail ve Yahuda halkını say” dedi.
2 Samuel 24:1 (Hristiyan Çevirisi)
Tarihler Kitabı’ndaki ayette ise Tanrı’nın öfkesini okumazsınız:
Şeytan, İsrailliler’e karşı çıkıp İsrail’de sayım yapması için Davut’u kışkırttı.
1 Tarihler 21:1 (Hristiyan Çevirisi)
Ezra, teolojik bir konuyu aktarmak için tarihi olayları kullanır. Ezra, Tanrı yerine Tanrı’nın bir meleğinin David’i kışkırttığını söyleyerek, Tanrı’nın cezasının şiddetini azaltır. Artık, Samuel ve Krallar kitaplarının anlattığı, Birinci Tapınağın yıkılmasını önlemek için, peygamberlerin insanların yollarından dönmeleri için yaptığı sarsıcı uyarılara, azarlamaya gerek kalmamıştır. Tapınak yıkılmıştır.
Ezra, İkinci Tapınak döneminin başında İsrael’e döner. Ezra, İsrael topraklarına geri dönen, darmadağın olmuş halka işlerin yeniden düzeleceğini bildirmek için yazmaktadır ve bu yüzden David Evi’ni yükseltmeye bu kadar çok vurgu yapmaktadır. Bu nedenle, Tarihleri Kitabı’nın ilk dokuz bölümünde soy ağacı anlatılır. Amaç, David Evi’ni yeniden yüceltmektir. Artık İsrael halkının toparlanması, İkinci Tapınağın inşa edilmesi için güçlendirilmeye, teşvik edilmeye ihtiyacı vardır, azarlanmaya değil. Bu nedenle, aynı olayı daha az sarsıcı biçimde ve hafifleterek aktarır.
Bu nedenle, Yahudi Kutsal Kitabı’na düşman olanlar, çelişki ararken büyük çoğunlukla Samuel, Krallar kitapları ile Tarihler kitapları arasında arar. Samuel, Krallar ve Tarihler Kitapları aynı dönemi anlatır. Krallar kitabının nasıl sona erdiğine bakın: Tapınağın yıkılışı ile sona erer. Aynı, dönemi anlattıkları halde neden Tarihler kitapları vardır? Çünkü, iki bölümün amaçları farklıdır. Aynı olayları farklı açılardan anlatırlar. Peygamberler bölümü yapılan hataları vurgularken, Ezra tarihi olayları kullanarak teolojik bir mesajı aktarmaktadır: Umudu!
Ayrıca bakınız: Şeytan kimdir?
Kutsal Kitabınızı bilin!
Kutsal Kitabınızı bilirseniz, kimse inancınızı ve Tanrı ile olan bağlantınızı çalamaz.