Bazı ünlü Hristiyanlar’ın Yahudiler hakkında ne söylediğini Türkçe’ye çevirdim.
Yazılanların doğru olup olmadığını kendiniz kontrol edin!
Yahudiler ve Yalanları Üzerine (Martin Luther – 1543)
Bu lanetlenmiş, reddedilmiş Yahudiler ile biz Hristiyanlar ne yapmalıyız? Aramızda yaşadıkları ve onların yalan söylediğini, kutsal şeylere küfür ettiğini ve lanetlediğini bildiğimiz için, eğer onların bu yalanlarını, kutsal şeylere küfür etmelerini ve lanetlemelerini paylaşmak istemiyorsak onlara tahammül edemeyiz. Bu yolla, ne kutsal öfkenin söndürülemez ateşini söndürebiliriz, ne de Yahudileri Hıristiyanlığa döndürebiliriz. Dini bütün ve saygılı bir biçimde merhametli bir sadelik deneyimlemeliyiz. Belki de bazılarını cehennemin ateş ve alevlerinden koruyabiliriz. İntikam arayışında olmamalıyız. Bizim istediğimizden bin kat daha fazla cezalandırılıyorlar. Size dürüst tavsiyemi vermeme izin verin.
İlk olarak sinagogları ateşe verilmeli ve kimse kalan kül veya bir taşını görmesin diye yanmayan kısımları kaplanmalı veya üzerine toprak atılmalıdır. Ve bu, Tanrı bizim Hristiyan olduğumuzu ve bu yalan, lanetleme ve kendisine ve Oğlu’na edilen küfürlere tolerans göstermediğimizi ve onları onaylamadığımızı görsün diye Tanrının ve Hristiyanlığın şerefine yapılmalıdır.
İkinci olarak, aynı şekilde evleri yıkılmalı ve yok edilmelidir. Çünkü onlar sinagoglarında yaptıkları şeyleri orada da yapıyorlar. Bu nedenle, böbürlendikleri gibi topraklarımızda efendi olmadıklarını, Tanrı’ya acı bir iniltiyle şikayet ettikleri gibi zavallı esirler olduklarını anlamaları için Çingeneler gibi bir çatıya veya ahıra konulmalıdırlar.
Üçüncü olarak, putperestliğin, yalanların, lanetlerin ve kutsal şeylere küfürlerin öğretildiği dua kitapları ve Talmud’larından mahrum bırakılmalıdırlar.
Dördüncü olarak, öğretmeye daha fazla devam etmemeleri için hahamları ölümle tehdit edilmelidir.
Beşinci olarak, geçiş belgeleri ve seyahat ayrıcalıkları Yahudiler için tamamen yasak olmalıdır. Soylu veya resmi veya tüccar veya benzeri olmadıkları için kentsel bölgelerde bir işleri olmadığından dolayı. Evlerinde kalmalarına izin verin. Siz prens ve soylular eğer yolu yasal olarak bu istismarcılara kapatmazsanız, bu kitapçıktan Yahudilerin ne olduğunu ve onlarla nasıl başa çıkılacağını öğrendikleri için bazı birlikler onlara karşı saldırıya geçmelidir ve korunmamalıdırlar. Eğer Tanrının gözünde onların iğrençliklerini paylaşmak istemiyorsanız onları koruyamazsınız, korumamalısınız…
Özetlemek gerekirse, bölgelerinde Yahudiler bulunan saygıdeğer prens ve soylular, eğer bu tavsiyem size uymuyorsa, sizin ve bizim hepimizin bu katlanılmaz şeytani yükten: Yahudilerden kurtulmamızı sağlamak için siz bir çözüm bulunuz. Hükümete onlarla önerdiğim gibi saygı içinde baş etmesine izin verelim. Ama hükümetin hareket etse de etmese de, en azından herkesin kendi aklı tarafından rehberlik edilmesine ve Yahudi’nin bir tanımı veya görüntüsünü oluşturmasına izin verelim. Bir Yahudi’yi gözünüze kestirdiğinizde veya onlardan biri hakkında düşündüğünüzde kendinize şunu söylemelisiniz: Bakmakta olduğum ağız, değerli kanı ile beni günahtan kurtaran İsa Mesih’e her Cumartesi dil uzatıyor ve ona lanet ediyor, Tanrı’nın önünde benim, eşimin, çocuklarımın, bütün Hristiyanların ölmesini, zavallı bir şekilde ruhunu teslim etmesini istiyor. Mallarımıza el koymak için eğer elinde olsa bunu kendisi zevk ile yapar…
On dört yüzyıldır ve hala bizim vebamız, virüsümüz ve şanssızlığımız olan bu Yahudiler, nasıl çaresiz, tamamen şeytani, zehirli ve kötü bir gruptur. Mesih’i yargılayanlar ile aynı fikirde olan birçok Yahudi hikayesi duydum ve okudum, yani kısacası nasıl kuyuları zehirledikleri, suikastlar gerçekleştirdikleri, çocukları kaçırdıkları ile ilgili olanları. Bir Hristiyan aracılığıyla, bir Yahudi’nin bir diğer Yahudi’ye bir varil şarap ile bir tas kan gönderilip, boşalana kadar içildiğinde ölü bir Yahudi’nin bulunduğunu duydum. Buna benzer birçok hikaye var. Çocukları kaçırmaları sebebiyle sıklıkla yakılarak öldürülüyorlar veya sürgüne gönderiliyorlar (duyduğum kadarıyla). Tüm bunları reddettiklerinden haberdarım. Ancak, tüm bunlar, açıkça yapamayacakları için el altından zararlı bir şekilde çalışan, tahrik edenlerin zehirli, amansız, intikamcı, aldatıcı yılanlar, katiller ve şeytanın çocukları olduğunu beyan eden Mesih’in yargılanması ile örtüşüyor. Bu nedenle, onları Hristiyanların olmadığı yerlerde görmek istiyorum. Türkler ve diğer kafirler, bu zehirli yılanlara ve genç şeytanlara dayandığımız kadar tolerans göstermiyorlar… Şeytandan sonra, bir Hristiyan’ın Yahudilerden başka sinirlendirici, amansız bir düşmanı olamaz. Bu şeytanın esas çocuklarından, bu yılan tohumlarından başka hayır yaptığımız kadar zarar gördüğümüz başka bir grup yoktur.
Martin II. Bertram tarafından tercüme edildi, Yahudiler ve Yalanları Üzerine, Luther’in Çalışmaları, Cilt 47; Philadelphia: Fortress Press, 1971.
Bilinmeyen Ad ve Mesih’in Nesli (Martin Luther – 1543)
Ama senin (Tanrı’nın) yargılaması haklıdır, justus es Domine. Uzun süredir kesintisiz bir şekilde yargılayan ve lanet eden Yahudiler dışında kimse cezalandırılmaz, böylece onlar diğer insanlar ve kafirler gibi günah içinde öldüğünde cehennemin üstüne değil, ortasına değil, daha derine düşemeyecekleri için cehennem çukuruna düşecekler.
Kudüs’te Vespasian hükümdarlığında, Hadrian hükümdarlığında olduğu gibi, ölülerinin yüz binlerce değil milyonlarca olarak sayılacağı, caddelerin onların kanına bürüneceği en korkunç şekilde cezalandırılsalar bile, yine de sefalet içinde geçen 1500 yıldan sonra bile Tanrı’nın yalancı, kendilerinin doğru olduğunda ısrar ediyor olmalılar. Özetle, onlar şeytanın çocukları, Cehennem ile lanetlenmişlerdir…
Yahudiler hak ettiklerini fazlasıyla aldılar. Yeremya’nın söylediği gibi onlar Tanrı’nın ağzı olmak için seçildiler ve çağrıldılar….Ağzını aç ve ben onu dolduracağım; fakat onlar, ağızlarını, gözlerini, kulaklarını, burnunu, tüm kalbini ve tüm duyularını sıkıca kapalı tutuyor, böylece onları öyle dolu bir şekilde kirletiyor ve püskürtüyor ki onların tüm yerlerinden sızıyor ve şeytanın kirliliği onlardan geliyor. Evet, bu onlara tatlı geliyor, kalplerinin derinliklerinde domuz gibi dudaklarını şapırdatıyorlar. Bu, tam da onların istediği gibidir. Daha fazla seslenin: “Onu çarmıha gerin, onu çarmıha gerin.” Daha fazla çığlık atın: “O’nun kanının sorumluluğu bizim ve çocuklarımızın üzerinde olsun” (Matta 27:25) Anlayacağınız geldi ve sizi buldu…
Belki de biz Hristiyanlar arasındaki merhametli azizlerden biri, zavallı, fakir Yahudiler ile alay eden ve yargılayan bir üslupla başa çıktığımdan dolayı benim onlara karşı çok acımasız ve hor görerek davrandığımı düşünebilir. Ama, Yüce Tanrım, bu şeytanları aşağılarken çok da nazik davranıyorum.
Belirli bir Yahudi’nin Sorularına ve İtirazlarına bir Cevap (John Calvin)
Onların (Yahudiler’in) çürümüş ve taviz vermeyen inatçılığı nedeniyle, sonsuz ve ölçüsüz ve ucu olmayan bir şekilde zulmedilmeyi ve herhangi birinin merhameti olmaksızın kendi sefaletlerinde ölmeyi hak ediyorlar.
Martin Luther tarafından Vom Schem Hamphoras und Geschlecht Christi’den alınan pasajlar ve John Calvin’in Quaestiones et Objecta Judaie Cuiusdam Responsio’dan, Jefferson, NC’nin The Jew in Christian Theology ve Gerhard FAlk, McFarland ve Company’nin Londra, 1931’inden alınan bir pasaj
Aziz Justin Martyr (yaklaşık M.S. 103-165)
Eğer günahlarınızın ve kalplerinizin katılığı nedeniyle Şabat günlerinin ve tek kelimeyle tüm bayramlarınızın size şart koşulduğunu biliyor olmasaydık, biz de onları yerine getirir, bedenimizi sünnet ederdik. İbrahim’den kalma sünnet olma geleneği, sizi diğer milletlerden ve biz Hristiyanlardan ayırmak için size bir ayırt edici işaret olarak verildi. Bunun amacı, şu anda haklı olarak sizin olan belalardan yalnızca sizin acı çekmeniz; yalnızca sizin topraklarınızın harap edilmesi ve şehirlerinizin ateş ile harap edilmesi, tam da gözlerinizin önünde sizin topraklarınızın meyvelerin yenilmesi, herhangi birinizin sizin şehriniz olan Kudüs’e girmenize izin verilmemesidir. Bedeninizin sünnet edilmesi, diğer insanlardan ayırt edilebileceğiniz tek işarettir….Daha önce de belirttiğim gibi, günahlarınız ve atalarınızın günahları dolayısıyladır ki, tüm diğer öğretiler arasında Tanrı size bir işaret olarak Şabat’ı tutma cezası verdi.
(Trypho ile Diyalog)
Aziz Melito (doğum M.S. 180) – ‘Eski Ahit’ terimini ortaya atan ilk Kilise’ye liderlik eden, Yahudiler’in İsa’yı öldürerek Tanrı’yı öldürmekten suçlu olduklarını söyleyen Sardis Piskoposu
Tüm milletlerin aileleri buraya dikkat edin ve yerine getirin! Tanrı’nın yasasına adanmış, İbranilerin şehri, peygamberler şehri, adalet düşüncesinin şehri olan Kudüs’ün merkezinde olağanüstü bir ölüm gerçekleşti. Ve kim öldürüldü? Öldüren kim? Cevabını vermeye utanıyorum ama kabul edin ki bunu yapmak zorundayım….Dünya’yı boşlukta asılı tutan kişinin Kendisi asılmıştır; her kim ki gökleri yerine sabitlemiş, kendisi kazığa oturtulmuştur, her kim ki her şeyi sıkıca sabitlemiş, kendisini sıkıca çarmıha gerilmiştir, Rab’be hakaret edildi, Tanrı öldürüldü, İsrail’in Kralı, İsrail’in sağ eli tarafından yok edildi….Bu neden böyle oldu İsrail? Rab’den vazgeçtiniz, onun tarafından bulunamadınız. Rab’bi yerlere çarptınız, siz de yere çarpıldınız ve artık ölü olarak yatın.
(Paskalya Vaazı 94-99)
Büyük Konstantin – MS 325’te, İsa’nın Tanrı ile tamamen eşit olduğu ve tanrısal tapınmaya değer olduğu sonucuna varılan ve kabul ettirilen İznik Konseyi’ni bir araya getiren İlk Hristiyan Roma İmparatoru
Bu kanunun kabulünden sonra, tehlikeli tarikatından kaçmış ve kendini Tanrı’ya (Hristiyanlığa) tapmaya adamış olanlar hariç, Yahudilerden, onların yaşlılarından ve onların dini liderlerinden herhangi biri taşlarla saldırmaya veya öfke gösterisine cüret ederse, suç ortakları ile birlikte hemen ateşe verilmesi ve yakılması gerektiğinin bilinmesini istiyoruz. Üstelik, eğer halktan biri onların bu iğrenç tarikatına katılırsa ve toplantılarına iştirak ederse, o da onlarla aynı cezalara katlanacaktır.
(Laws, Ekim 18, 325 – J.R. Marchus, The Jew in the Medieval World, sayfa 4)
İznik Konseyi Hristiyanlığın Yahudi Kökenlerini reddetti
“Bayramların en kutsalında Yahudilerin adetlerini izlememiz ölçüsüz derecede yakışıksızdır. Bundan böyle bu iğrenç halk ile ortak hiçbir şeyimiz olmasın…” diyerek Paskalya kutlamalarını Yahudi Pesah Bayramı’ndan ayırdı.
Nissa’lı Aziz Gregory – ‘Teslis Doktrininin Lider Savunucusu’ (Doğu Kilisesi Papazı, M.S. 335-394)
Yahudiler, Rab’bin katili, peygamberlerin katili, Tanrı’nın düşmanları, Tanrı’dan nefret edenler, yasaları küçük gören, lütuf düşmanı, babalarının inancının düşmanı, şeytanın avukatları, engerek yavruları, iftiracılar, alaycılar, zihinleri karanlıkta olan, Ferisiler’in mayası, cinler meclisi, günahkarlar, kötü insanlar, taşlayanlar, dürüstlükten nefret eden kişilerdir.
(Diriliş ile ilgili Vaazlar, 5)
Aziz John Chrysostom – Vaazlığında güzel ve etkili konuşması ile bilindiği için, kendisine ‘Altın Ağızlı’ anlamına gelen, İngilizceye Chrysostom olarak çevirilen Yunanca Chrysostomos soyadı verildi. (Kilise Papazı M.S. 344-407)
Yahudileri ne için suçlamalı? Soygunculukları, aç gözlülükleri, zavallıları kandırmaları, hırsızlıkları ve paragözlülükleri için olabilir mi? Aslında, tüm bir gün bile tümünü anlatmak için yeterli değil… Hristiyanlar nasıl oluyor da tüm insanlığın en zavallıları Yahudiler ile olan en küçük zıtlıklara tahammül edebiliyor… (Vaaz 4:1)
Şehvetli, hasis, açgözlü, kalleş haydutlar…Katil kökenliler, yok ediciler, ahlaksızlığın ve ayyaşlığın kendilerine domuz ve dinç bir keçi özelliklerini verdiği şeytan tarafından idare edilen adamlar. Onlar sadece tek bir şeyi bilir, gırtlaklarını tatmin etmeyi, sarhoş olmayı, birini öldürmeyi ve sakat bırakmayı ve diğerleri… Onlar ahlaksız ve kafirdirler… (1:4). Kendi evlatlarını öldürdükleri ve şeytana kurban ettikleri için vahşi hayvanların acımasızlığını bile aştılar (1:6)… Sinagog, utanç ve saçmalığın yeridir (1:3)… Yahudilerin ruhunun da olduğu gibi şeytan yuvalarıdır (1:4, 6); tapınma yuvaları ve suçluların toplantısı, hırsızların sığınağı, şeytanın mağarası, cehennem azabının derinliğidir. Ayinleri suçlu ve iffetsiz, dinleri ise bir hastalıktır (1:3)… Açıkça sinagogdan nefret ediyorum çünkü orada yasa ve peygamberleri var, Yahudilerden nefret ediyorum, çünkü; yasalara karşı hareket ederler. (6:6)
Aziz Augustine, Kilise Papazı, Hippo Piskoposu (M.S. 354-430)
Kutsal kitabınızın düşmanları bana ne kadar iğrenç geliyor! Sözünüze karşı çıkacak biri kalmasın diye hepsini (Yahudiler) iki tarafı keskin kılıcınızla doğramanızı ne kadar istiyorum bilemezsiniz! Seve seve onları birbirlerine öldürteceğim ve sizi yaşatacağım!
(İtiraflar, 12.14)
İbranilerin gerçek imajı, Rab’bi gümüş için satan Yahuda İskaryot’tur. Yahudi asla Kutsal yazıları anlayamaz ve sonsuza dek İsa’nın ölümünün suçluluğuna katlanacaktır.
(Tractatus Adversus Iudaeos)
Martin Luther – Protestan Reformu’nun Alman Kurucusu (1483- 1546)
Tarafımızca esir tutulduklarını söyledikleri şeyin nasıl da iyi, ağır, dolgun bir yalan olduğunun şimdi farkına vardım. Kudüs bundan on dört yüzyıl önce yok edildi ve bu zamanda daha önce de söylediğimiz gibi üç yüzyıl boyunca tüm dünyada biz Hristiyanlar, Yahudiler tarafından taciz edildik ve zulüm gördük. Bu zaman boyunca biz Hristiyanları esir olarak aldıklarından ve bizi öldürdüklerinden gayet şikayet edebiliriz, ki bu tamamen doğrudur. Buna ek olarak, şeytanın onları ülkemize getirdiği zamanı bilmiyoruz. Kesinlikle onları Kudüs’ten getirmedik.
Ek olarak, onları burada şimdi kimse tutmuyor. Ülke ve yollar, ne zaman isterlerse kendi topraklarına gitmeleri için açıktır. Eğer böyle yapsalardı, mutlu olurduk – gayet güzel kurtuluş olurdu. Çünkü onlar ülkemiz için ağır bir yük, salgın hastalık, afet ve büsbütün felakettir. Bunun kanıtı, bir ülkede esir olarak tutulmaktan ziyade zorla defedilmelerinde bulunabilir. Böylece, özellikle iyi bir yuva olan Fransa’dan sürgün edildiler. Kısa bir süre önce, tüm yuvaların en iyisi olan İspanya’nın İmparatoru Charles tarafından sürgün edildiler. Bu sene, Prag gibi en iyi yuvalardan birine sahip olan Bohemya Kraliyet topraklarından tamamıyla sürgün edildiler. Aynı şekilde, yaşam sürem içinde Regensburg, Magdeburg ve diğer yerlerden sürüldüler.
Bir ülkede veya evde bir insana tahammül edemiyorsanız, bu onu esir olarak tutmanız mı demek olur? Aslında, biz Hristiyanları kendi ülkemizde onlar esir olarak tutuyorlar. Onlar ocağın başında otururken, zaman öldürürken, gaz çıkarırken ve armutları pişirirken para ve mal kazanmak için alın terimizle çalışmamıza göz yumdular. Tıka basa yediler, kana kana içtiler ve bizim zorlukla kazandığımız mallarımızdan lüks içinde ve kolaylıkla yaşadılar. Beddualı tefecilikleri ile birlikte onlar bizi ve mallarımızı esir olarak tuttular. Üstelik, bizim tasarrufumuzda ve bizim topraklarımızda tembel toprak ağaları rolünü oynamalarına izin verdiğimiz için bizimle alay ettiler ve bize kahkahalarla güldüler. Böylece bizim efendilerimiz oldular ve tüm malımız, terimiz ve emeğimiz ile biz onların hizmetkarları olduk. Ödül ve teşekkür yolu ile onlar Rab’be ve bize lanet ettiler! Eğer şeytan biz Hristiyanların pahasına böylesine iyi bir cennetten istifade edebilse, gülmez ve dans etmez miydi? O, kendi azizleri olan Yahudiler aracılığıyla bizim olan her şeyi silip süpürüyor ve bunun karşılığını bizi aşağılayarak, Tanrı ve insan ile alay ederek ve onları lanetleyerek ödüyor.
(Yahudiler ve Yalanları Üzerine, Bölüm 14 – 1543)
Charles H. Spurgeon – ‘Vaizlerin Prensi’ olarak bilinen, Hristiyanların farklı mezhepleri tarafından saygı gösterilen İngiliz Baptist vaizi (1834-1892)
Yahudiler’in bugüne dek evsiz ve topraksız olarak dünyayı göçebe bir şekilde dolaştığını bilmez misiniz? Bir dalın asmadan koparılması gibi o da koparıldı – ve neden? İnançsızlık yüzünden. Ne zaman bir Yahudi’yi asık ve hüzünlü bir ifade ile görürseniz – ne zaman onu sürgüne gönderilen kişi olarak çiğneyerek diğer toprakların, ülkemizin bir sakini olarak işaretleseniz – onu her gördüğünüzde, durdurun ve şunu söyleyin: “Ah, Mesih’i öldürmenize neden olan şey inançsızlığınızdı ve bu şimdi sizi bir göçebe gibi sürgüne gönderiyor. Ve yalnızca iman– çarmığa gerilen Nasıralı’ya olan iman – sizi ülkenize geri götürebilir ve atalarınızın ihtişamını size geri kazandırabilir.”
(İnançsızlığın Günahı,, No. 3, Bölüm 5 – 14 Ocak 1855’te, New Park Street Chapel, Southwark’ta yapılan vaazdan.
Kaynaklar [Kitaplar sayfaları ile birlikte verilmiştir]
Justin Martyr – Trypho
Kitap: The First Apology, The Second Apology, Dialogue with Trypho, Exhortation to the Greeks, Discourse to the Greeks, The Monarchy of the Rule of God (Fathers of the Church Patristic Series)
Kitaba ulaşmak için kapak resmine tıklayınız.
Ayrıca web sitesinden okumak isteyenler için:
https://www.newadvent.org/fathers/01282.htm
Sardis Psikoposu Melito
Kaynak: St. Melito of Sardis: “On the Passover” (AD 160-170)
Web sitesinden okumak isteyenler için:
St. Melito of Sardis: “On the Passover” (AD 160-170) (stseraphimstjohnsandiego.org)
Web sitesinden okumak isteyenler için:
https://www.kerux.com/doc/0401A1.asp
Kitap: Whose Word is it?: The Story Behind Who Changed The New Testament and Why, Bart Ehrman
Kitaba ulaşmak için kapak resmine tıklayınız.
Konstantin
Kitap 1: The Jew in the Medieval World: A Sourcebook, 315-1791
Kitaba ulaşmak için kapak resmine tıklayınız.
Kitap 2: The Jews of Italy: Antiquity
Kitaba ulaşmak için kapak resmine tıklayınız.
Kitap 3: Judaism and World Religion
Kitaba ulaşmak için kapak resmine tıklayınız.
Ayrıca web sitesinden okumak isteyenler için:
Internet History Sourcebooks Project (fordham.edu)
Ayrıca pdf olarak indirip okumak isteyenler için:
Nissa’lı St. Gregory
Kitap: The Anguish of the Jews: Twenty-Three Centuries of Antisemitism
Kitaba ulaşmak için kapak resmine tıklayınız.
Kitap 2: Holocaust Scholars Write to the Vatican
Kitaba ulaşmak için kapak resmine tıklayınız.
Kitap 3: Jews and Christians Together: An Invitation to Mutual Respect
Kitaba ulaşmak için kapak resmine tıklayınız.
Aziz John Chrysostom
Kitap 1: Without Spot or Wrinkle: Reflecting Theologically on the Nature of the Church
Kitaba ulaşmak için kapak resmine tıklayınız.
Kitap 2: The Anguish of the Jews: Twenty-Three Centuries of Antisemitism
Kitaba ulaşmak için kapak resmine tıklayınız.
Web sitesinden okumak isteyenler için:
Internet History Sourcebooks Project (fordham.edu)
Aziz Augustine
Web sitesinden okumak isteyenler için:
Kaynak 1: St. Augustine: Confessions of Saint Augustine – Christian Classics Ethereal Library (ccel.org)
Kaynak 2: AUGUSTINE, Confessions. Books 9–13 | Loeb Classical Library (loebclassics.com)
Kaynak 3: CHURCH FATHERS: Confessions, Book XII (St. Augustine) (newadvent.org)
Kaynak 4: The Confessions of Saint Augustine, by Saint Augustine (gutenberg.org)
Kitap: The Complete Works of Saint Augustine: The Confessions, On Grace and Free Will, The City of God, On Christian Doctrine, Expositions on the Book Of Psalms
Kutsal Kitabınızı bilin!
Kutsal Kitabınızı bilirseniz, kimse inancınızı ve Tanrı ile olan bağlantınızı çalamaz.