Yaratılışın Altı Günü Neyi Anlatıyor? (1)
O günlerde her dil ve ulustan on kişi bir Yahudi’nin eteğinden tutup, ‘İzin verin, sizinle (çoğul)) gidelim. Çünkü Tanrı’nın sizinle (çoğul) olduğunu duyduk’ diyecekler.
Zekeriya 8:23
[Dünya ulusları] Tüm bu hükümleri duyup “Bu büyük ulus şüphesiz bilge ve anlayış sahibi bir halktır” diyecekler.
Yasa’nın Tekrarı 4:6
Bu yazının konusu, Yaratılış Kitabı’nın birinci bölümünde anlatılan yaratılış dizisi olacaktır. Yahudiler’in anadilinde yazılmış olan Tora’yı öğrenmek için elbette Yahudi bilginlerimizin kaynaklarından faydalanacağım. Bununla birlikte, bu son derece kapsamlı konu ile ilgili yapılmış olan ayrıntılı incelemeleri aktarmaya kalksam, ciltlerce kitabı tercüme etmem gerekeceği için, konunun kapsamının ağırlığının ve tüm yönlerini aktarmanın imkansızlığının farkında olarak, Türkçe’de bir ilk olduğunun bilinciyle, çalışmaların çok küçük bir kısmını aktarmaya çalışacağım. b’ezrat AŞem.
בְּרֵאשִׁ֖ית בָּרָ֣א אֱלֹהִ֑ים אֵ֥ת הַשָּׁמַ֖יִם וְאֵ֥ת הָאָֽרֶץ:
bereşit bara elokim et haşamayim veet haeretz (Bereşit / Yaratılış 1:1)
Tora’nın ilk kelimesi “בראשית” “bereşit” kelimesidir. Metnin yalın anlamına, yani “peşat” seviyesine göre, “bereşit” kelimesinin anlamı: “başlangıçta” dır. Raşi’ye göre “bereşit” kelimesi, gramer olarak iyelik hali, -in halindedir. Öyleyse, Raşi’ye göre bu ayetin tercümesi, “Göklerin ve yerin yaratılışının başlangıcında” olmalıdır. Raşi’ye göre, ikinci ve üçüncü ayetler ile birlikte, “Göklerin ve yerin yaratılışının başlangıcında ‘Tohu Vavohu’, (kaos) vardı ve Tanrı ‘ışık olsun’ dedi” olarak okunmalıdır. Raşi’ye göre bu ifade, Tanrı’nın ilk gün sadece ışığı yarattığını gösterir. İlk iki ayet, ışığın yaratıldığı andaki durumu tarif etmektedir. Eğer Tora bize göklerin ve yerin ilk gün yaratıldığını söylemek isteseydi, Tora’nın “bereşit” yerine “בראשונה” (bereşonah) yazması gerekirdi.
Rambam, Ramban, Rabbi Bahya ben Aşer gibi birçok bilginimize göre ise, “bereşit” kelimesi hiçbir şekilde iyelik biçiminde değil, bağımsız bir kelimedir ve בראשונה (bereşonah) kelimesine denktir. Bunun kanıtı, onu takip eden kelimeden ayıran kelimedeki tifka veya tarha adlı melodi işaretinde bulunur.
Söz konusu bilginlerimize göre birinci ayetin düz anlamı, “Başlangıçta Tanrı gökleri ve yeri yarattı” olmalıdır. Bu yazıda referans aldığım açıklamalar da Ramban ve Rabbi Bahya ben Aşer’in açıklamalarına dayanmaktadır.
Dolayısıyla ayet, bize göklerin ve yerin tüm içeriğiyle birlikte ilk gün yaratıldığını, yaratılış eyleminin “öncesinde” herhangi bir fiziksel madde bulunmadığını söyler. Bu anlatımdaki “öncesinde” ifadesi, gündelik anlamda kullanılmıştır. Çünkü, bu ayet bize aynı zamanda, zamanın da yaratıldığını, dolayısıyla zamanın yaratılmasından önce “önce” kavramının bulunmadığını da öğretir. Bu gerçek, “yoktan bir şeyin” yaratılışını tanımlayan “bara” בּרא kelimesiyle doğrulanmaktadır. Bu, Midraş Tanhuma’da Rabbi Nehemya’nın da görüşüdür.
Rabbi Nehemya, tüm evrenin ilk gün yaratıldığının kanıtını Yaratılış 1:24’te “yeryüzü çıkarsın” kelimelerinde bulur.
Tanrı “Yeryüzü her bir canlı türünü – her türde çiftlik hayvanını, toprak hayvanını ve vahşi yeryüzü hayvanını çıkarsın” dedi; ve öyle oldu.
Yaratıış 1:24
“Ortaya çıkarmak” ifadesi, Tanrı’nın zaten var olan, ortaya çıkmaya hazır olan, ancak Tanrı tarafından emredilene kadar gün ışığını henüz görmemiş olan konulara atıfta bulunduğunu gösterir. Konu, aynı anda altı tane mısır eken bir çiftçiye benzetilebilir, bunların hepsinin aynı anda filizlenmek yerine, farklı zamanlarda kök saldığını görür. Tora’nın tarif ettiği altı günlük yaratılış, Tanrı’nın yaratma faaliyetinin açığa çıkışını bildirir. Mezmur yazarının aklındaki de budur:
O emretti ve belirdi.
(Mezmurlar 33:9)
Çünkü, O bir talimat vermiş ve sonra gerçekleşmiştir. David bize, Tanrı’nın emrinin ve onun görünür olmasının aynı anda gerçekleştiğini öğretmiştir.
Yaratılış 1:1 ayetinde “bereşit” kelimesinden sonra gelen (bara) kelimesi “yaratmak” kelimesi yoktan var etmeyi ifade eder.
Yalnızca “bara” kelimesi yoktan var etmeyi ifade eder. עשה (asa) yapmak ve יצר (yatsar) kelimleri ise biçimlendirmek, var olan bir maddeden yeni bir şey yapmayı ifade eder.
Birinci ayette “bereşit bara elokim” kelimelerinden sonra yer alan “gökler ve yer” ifadesinde yer alan,
את kelimesi ne zaman görünse düz metnin anlamına bir şeyler katar. En temel düzeyde, buradaki iki kelime, göklerin ve yerin yaratılmasına iki ek maddenin veya hammaddenin dahil olduğunu ifade etmek içindir.
(Haaretz) yeryüzü, tohu vavohu’ydu, ve hoşek (karanlık), derinliklerin yüzündeydi ; ve ruah Elokim hammayim’in (suların) yüzünde hareket halindeydi.
Yaratılış 1:2
Metnin yalın anlamına göre, iki kelimeyi Tanrı’nın gökleri ve yeri yaratırken kullandığı iki farklı hammaddeye (elementlere) göndermeler olarak anlarız, çünkü; ikisinin aynı malzemeden yapılmadığı açıkça görülmektedir. “Yer, tohu vavohu idi” nin anlamı budur, yani ilk yaratılış eyleminden sonra dünya hala kaotik bir durumdaydı. Yaratılış 1:2 ayetinde önce tohu ve hemen akabinde vohu olan “yer”, daha sonra 1:10 ayetinde kuru toprağı ifade edecek olan “yer” değildir. Örneğin Yaratılış 2:1 ayetinde gördüğümüz gibi, tüm türevleri tamamlanacak olan “alt dünyayı” ifade eder.
İki kelimenin özel anlamı, תֹ֨הוּ֙ (tohu) malzemesinin bir בֹ֔הוּ (vohu) biçimine sahip olmasıdır. Yeşaya 66:2 ile kastedilen budur. Yeşaya 66:2 ayetinde,
bütün bunları benim elim yaptı, ve onların hepsi öylece oldular
Yeşaya 66:2
Yeşaya 66:2 ayetinde ilk üç kelime var olan maddeye atıfta bulunurken, “elim yaptı / şekillendirdi“, Tanrı’nın bu maddeyi kendine özgü bir forma dönüştürdüğünü ifade eder. Ayette kullanılan “asah” kelimesi, yukarıda bahsettiğimiz gibi yoktan var etmeyi değil, var olan maddeyi biçimlendirmeyi ifade eder.
Tanrı, ilk önce hammaddeyi yaratmıştır (bara) ברא), ama daha sonraki yaratıcı faaliyetleri sadece hammaddelerin sırasıyla יצירה (yetzirah) eylemleriyle rafine edilmesi ve biçimlendirilmesidir. Yaratılış, (beriah) בריאה, maddenin yaratılması, her şeyi, en küçük fiziksel parçacığı, bir נקודה, (nekuda) “bir nokta”yı da kapsar. Bu küçük parçacık, tüm evrenin başlangıcını oluşturmuştur. Manevi ders açısından bakıldığında, “gökler ve yeryüzü” ifadesindeki את (et) ilave sözcükleri, שמים (şamayim) kelimesinde Güneş, Ay, yıldızları ve ארצ (eretz) kelimesinde tüm bitki örtüsünü içerir.
Tanrı, başlangıçta “hyle, hayuli” adı verilen ilk maddeyi yaratmış ve sonra yaratılan ilk maddeden diğer varlıkları yapmış, biçimlendirmiş, ortaya çıkarmıştır. O halde, tüm varoluş, yaratılan ilk maddede potansiyel olarak vardır, yaratılmıştır ancak ayrık varlıklar henüz biçime kavuşmamış, açığa çıkmamıştır. 1:2 ayetinde “haaretz, tohu ve vohu’ydu” dediğinde, yeryüzünün kaotik halde olduğu anlatılır. “Tohu” biçime sahip olmayan maddedir, “vohu” ise biçime sahip maddedir.
Başlangıçta Tanrı, mutlak hiçlikten maddeyi yarattı. Bu madde, kendi içinde “gökler ve yer” dediğimiz varoluşa genişleme potansiyelini ve enerjisini içeriyordu. Tanrı’nın yaratıcı faaliyetinin bu ilk aşamasından sonra, yeryüzü hala kaotik bir durumdaydı, dört temel hammadde (element), yani ateş, rüzgar, su ve toz biçimlerine ayrılmamıştı.
1:2 ayetindeki השך (hoşek) “karanlık” kelimesi,
karanlık elemental ateşe bir göndermedir [Bu, bilgelerimizin Tora’nın beyaz ateş üzerine siyah ateşle yazıldığı ifadesini hatırlatır.] Elemental ateşin, karanlık olarak adlandırılmasının nedeni, görünmez olmasıdır. Ateş, rüzgardan (רוח) (ruah) daha kapsamlı bir unsur olduğu için, ikinci unsur olan rüzgarın üzerinde belirtilmiştir. Rüzgar, sudan önce gelir, sudan daha kapsamlı bir unsurdur, yani “Tanrı’nın rüzgarı (ruhu) derinlerin yüzünde hareket halindeydi.” “Derinler” olarak tercüme edilen “tehom” kelimesi, toprak ve su karışımını ifade eder. Örneğin, okyanus suları “tehom” olarak adlandırılır ki okyanus suları saf sudan oluşmaz. Diğer mineralleri de içerir. Deniz tabanı da bu nedenle “tehom” olarak adlandırılır.
İlk iki ayeti toparlarsak:
Başlangıçta Tanrı, gökleri oluşturacak ilk maddeyi ve yeri oluşturacak ilk maddeyi yokluktan yarattı. Burada, “yer” olarak ifade edilen “haaretz” sembolik dört temel unsuru içeren tüm alt dünyayı kasteder. Evrendeki her şey bu iki ilk maddeden yapılmıştır. Yokluktan yaratılan “yer” tohu idi, yani biçimsiz maddeydi. Sonra, Tanrı biçimsiz madde “tohu” ya biçim verdi ve onu “vohu“ya dönüştürdü. Biçime sahip “vohu” dört sembolik unsuru içeriyordu: hoşek (karanlık/ateş), ruah (rüzgar), hammayim (sular), tehom (derinler / su ve toprak). Bu nedenle her şey hem yokluktan “yaratıldı” hem de ilk maddeden “yapıldı.”
Devam edecek.
İkinci Bölüm’ü okumak için tıklayınız.
Kutsal Kitabınızı bilin!
Kutsal Kitabınızı bilirseniz, kimse inancınızı ve Tanrı ile olan bağlantınızı çalamaz.