Kabalat Tora

Main Menu

  • Soru-Cevap (Tümü)
  • Kavramlar (Tümü)
  • Kitap (Tümü)
  • Video (Tümü)

logo

Header Banner

Kabalat Tora

  • Soru-Cevap (Tümü)
  • Kavramlar (Tümü)
  • Kitap (Tümü)
  • Video (Tümü)
  • Öznellik [38]

  • Bağ’ın Merkezi [37]

  • Ham neden yaptı? [36]

  • Ham ne yaptı? [35]

  • İki Rol [34]

Kavramlar
Home›Kavramlar›İki Ağacın Hikayesi (6)

İki Ağacın Hikayesi (6)

By Gökhan Duran
4 June 2019
598
0
Share:

Hangi İlahi sesi dinlemelisiniz? Size sözcüklerle gelen Tanrı’nın sesini mi, yoksa benliğinizi harekete geçiren içinizde çarpan Tanrı’nın sesini mi?

 

Daha önce, yılanın Hava’ya söylediği ilk sözlerinin tuhaflığını sorgulamıştık: “Tanrı bahçedeki ağaçlardan hiçbirinden yememeyi söylese bile…” Buradan sonra cümlenin sonu gelmiyordu, sanki yılan en can alıcı noktaya gelmeden önce sözü kesilmiş gibiydi. Şimdi cümlenin sonunu getirmeyi deneyelim.

 

Yılan şöyle diyor gibi görünüyor: “Tanrı yeme dediyse bile, ne olmuş? Yine de yap!” Tamam, burada duralım. Buradaki ayartı tam olarak nerede? Bir asırdan fazla önce yaşamış olan, Kutsal Kitap Açıklaması konusunda bir dev olan Rabbi Samson Raphael Hirsch tarafından geliştirilen bir yaklaşımı sizlerle paylaşmak istiyorum:

 

Hirsch, yılanın sözlerine giden anahtarın sözlerdeki vurguda yattığını öne sürmektedir: Yani, cümlenin hangi kısmının italikleştiğine bağlıdır. Yukarıda okuduğuz gibi, “Tanrı, yeme dediyse bile, ne olmuş? Yine de yap!” sözünde Hirsch şunu sorar: Eğer “dediyse” kelimesine vurgu yaparsak ne değişir?

 

Cümle şimdi çok daha farklı gelir:

 

“Tanrı, yeme dediyse bile, ne olmuş?

 

“Bu arzuları içine yerleştiren Tanrı değil mi?”

 

Yılan gerçekte Tanrı’nın otoritesine meydan okumuyor. İddiası çok daha dar: Diyor ki, dikkat etmeniz gereken, asıl önemli olan şey Tanrı’nın söylediği sözler değildir. Hirsch, yılanın fikrini şu şekilde açıklar:

 

Tanrı sana ağaçtan uzak durmanı söylemiş olabilir, ancak kendine sorman gereken soru şu: Ağaçtan yemek istiyor musun? Onu arzuluyor musun? 

 

Diyelim ki ağacı arzu ediyorsun, bu arzular sana nereden geldi?

 

Onları senin içine kim yerleştirdi? Bu arzuları sana veren Tanrı değil mi?

 

Bu arzulara sana veren Tanrı…Çünkü, seni bu şekilde yaratan O!

 

Sonuç olarak, yılan büyük ve korkunç bir çelişkiye işaret etmektedir: Bir yandan, Tanrı’nın sesi size ağaçtan yememe talimatı veriyor. Diğer yandan, Tanrı’nın başka bir sesi yani Tanrı’nın içinizdeki sesi; yani isteklerin, tutkuların, arzuların, ağaçtan yemen için seni çağırıyor.

 

Peki hangi sesi dinlemelisiniz? Size sözcüklerle gelen Tanrı’nın sesini mi, yoksa benliğinizi canlandıran, harekete geçiren içinizde sürekli atan Tanrı’nın sesini mi? Hangi ilahi ses sizin için öncelikli?

 

Sizi bilmiyorum, ama yılan şöyle diyor: “Tanrı, yeme dediyse bile, ne olmuş? Size sözcüklerle gelen ses öncelikli değildir. Asıl önemli ve öncelikli olan içinizdeki sesin ne dediğidir.”

 

Ne kadar güncel, ne kadar hayatın içinden bir konu! Bu konuyu çok kısa süre önce arkadaşlarınızla tartışmıştınız değil mi? Üstelik, bu konunun Tora’nın ilk bölümlerinde tartışılan bir konu olduğunu bilmeden.

 

Çıplak Yılan

 

Yılan bunu söylerken, ne kötü niyetli ne de aldatıcıdır. Aksine, çok masum, çok doğrudan, çok çıplak görülebilir. Sonuçta size sadece yılan olmanın nasıl bir şey olduğunu söylemektedir.

 

Şunu düşünün: Tanrı, Kendi iradesini bir yılana nasıl bildirir? Ya da Tanrı Kendi iradesini herhangi bir hayvana bildirir mi?

 

Tanrı, hayvanlara akılsal, fikirsel düzlemde talimat vermez. Onlarla sözcüklerle konuşmaz. Yılanlar, kuşlar ve kertenkeleler için Sinay Dağı’nda açığa çıkan bir Kutsal Kitap yoktur. Ama bir yılanın bir Yasa Kitabı’na sahip olmaması, onun için yasaların olmadığı anlamına gelmez. Tam tersine, hayvanlar İlahi İrade’yi oldukça sadık bir şekilde takip eder. Tanrı’nın sesi onların içlerinde apaçık biçimde yankılanır. Tanrı, hayvanlarla onların içerisine yerleştirdiği tutku, istek ve içgüdüleri vasıtası ile konuşur.

 

Ne zaman bir boz ayı bir Alaska nehrinde somon avına çıksa; ne zaman işçi arılar kovandan erkek arıları kovsa, bir hayvan her zaman “doğal” davranır, içgüdüsünün veya arzusunun sesine itaat eder, yani bir hayvan daima Yaratıcı’sının isteğini yerine getirir. Asla isyan etmez, asla Yaratıcı’sının isteği dışına çıkmaz.

 

Öyleyse, yılan açısından “çelişki”den çıkış yolu oldukça açıktır: “Tanrı, yeme dediyse bile, ne olmuş? Tanrı’nın gerçek sesi, kelimelerde bulunmaz. Tanrı’nın gerçek sesi, sizinle dışarıdan konuşmaz. Tanrı’nın sesi içinizde durmaksızın atar.”

 

İşte bu yılanın temel ayartısıdır. Bu bizim insanlığımızın özüne inen bir ayartıdır. Daha önce ne sorduğumuzu hatırlayın: Neden yılan Adam için uygun bir eş olamıyor? İnsanlığın temelde yılandan veya hayvan dünyasının herhangi bir üyesinden farkı nedir?

 

Şimdi bunun üzerinde duralım.

 

İnsanlar olarak bizi hayvanlardan ayıran konuşabiliyor olmamız mıdır? Belki. Fakat konuşan bir hayvanla karşılaşsak, ona insan haklarını verir miyiz? Son zamanlarda, bilim insanları maymunlara sınırlı bir işaret dili öğrettiler. Bu durumda bu maymunlar artık insanlar olarak nitelenebilir mi?

 

Belki de bizi insan yapan gelişmiş zekamızdır. Ama ya gerçekten zeki bir hayvanla tanışırsak? Örneğin yunuslar, bazı bilim insanlarının iddia ettiği kadar zekiyse, insanların sahip olduğu haklara sahip olmalılar mı?

 

Öyleyse, insanlığımızın anahtarı konuşma, iki ayak üzerinde yürüme ya da akıllıca düşünme kabiliyetimiz içerisinde yatmıyorsa ki bu yeteneklerin tümü arkadaşımız ilkel yılan tarafından da paylaşılmaktadır, o halde insanlığımız nerede yatmaktadır?

 

Bu sorunun cevabı şu soruya nasıl cevap verdiğinize bağlıdır: “Tanrı seninle nasıl konuşur? Tanrı’nın öncelikli sesi nedir?”

 

Eğer Tanrı sizinle öncelikle tutkularınız, arzularınız, bedensel eğilimleriniz ve içgüdüleriniz vasıtasıyla konuşuyorsa tek yapmanız gereken, Tanrı’nın sizden ne istediğini öğrenmek için bu arzularınızı incelemektir, o halde siz de hayvanlar dünyasının bir üyesisiniz.

 

Tanrı’nın, içgüdülerinize ve tutkularınıza etki etmenin ötesinde sizden beklentileri varsa; eğer Tanrı sizin zihninize hitap ediyor, sizden arzularınızın, güdülerinizin üzerine çıkmanızı veya onları yapıcı bir şekilde daha yüksek amaçlar için yönlendirmenizi istiyorsa, o zaman bir insansınız.

 

Yılanın gerçekte yaptığı şey, Adam ve Hava’yı, artık bir hayvan değil, insan olmanın ne anlama geldiğiyle yüzleşmeye zorlamaktır.

 

“Şeytan kimdir?” başlıklı yazımızda şöyle yazmıştık: “Şeytan’ın görevi insanları Tanrı’ya olan inançlarından uzaklaştırmaya çalışmak değil, insanların Tanrı’ya olan inançlarının, sadakatlerinin ve bağlılıklarının derinliğini ortaya çıkarmaktır.”

 

Sonuçta yılan gerçekten kelimenin tam anlamıyla “‘arom‘dur – çıplaktır.” Yılan, “Tanrı, yeme dediyse bile, ne olmuş? diye sorduğunda, doğrudan, açık ve dürüst davranmaktadır. Sadece şunu söylüyordu: “İşte yılan olmak böyle bir şeydir”.

 

Öte yandan, yılanın sözlerine kendi açımızdan, Adam ve Hava’nın perspektifinden baktığımızda, yılanın sözleri “‘arom‘dur – kurnazca ve aldatıcıdır.”

 

Yılan için doğru olan, bizim için doğru olmak zorunda değildir. Yürüyebilir, konuşabilir, zeki olabilir – ama biz ondan farklıyız; onunla ilgili olmayan bir ses duyuyoruz. Her şey düşünülüp tartıldığında yılan değiliz.

 

Güzel ve Çirkin

 

Yılanın sorusu kendisini Yasak Meyve’yi yeme önerisi şeklinde göstermektedir. Dikkatli bakarsak, bu önerinin yılanın “Tanrı’nın bizimle konuşmakta olduğu öncelikli yolun arzuların sesi olduğu” yönündeki iddiasını doğal olarak takip ettiğini görürüz.

 

Meyveyi almaya karar vermeden önce Hava, önündeki seçimi gözden geçirir. Metne göre olanlar şudur:

 

Kadın, ağacın yemek için iyi, gözler için zevk ve ağacın bilgelik elde etme konusunda çekici olduğunu gördü…(Yaratılış 3:6).

 

Bu çeviri, çoğu tercüme tarafından yapılan çeviridir ve gerçekten de bazı yorumcular da bu ayeti bu şekilde yorumlamaktadır. Ancak orijinal İbranice metin biraz daha karmaşıktır. Son cümlenin, “venechmad ha’etz lehaskil” ifadesinin daha kelime kelime çevirisi, ağacın “bilgelik elde etme konusunda çekici” olduğunu değil, “ağacın üzerinde düşünmek konusunda çekici” olduğu biçimindedir.

 

“Üzerinde düşünmesi çekici.” Bu tuhaf bir cümledir, belki de bu nedenle birçok çeviri bu çeviriden kaçınmaktadır. Bunun anlamı nedir? Ne tür şeyler üzerinde düşünmek çekicidir? Bu son ifade, ilk iki ifade ile nasıl uyuşmaktadır? Bu üç ifade, “yemek için iyi” / “gözler için zevk” / “düşünmek için çekici” – hepsi bir şekilde birbiri ile ilişkili midir?

 

Evet. Bu ifadelerin her üçü de ağacın Hava’ya estetik açıdan, güzellik düzeyinde veya daha doğrusu arzu düzeyinde nasıl hitap ettiğini anlatmaktadır. Her açıklama meyvenin nasıl “arzu edilir” olduğunu gösterir ve her açıklama bir öncekinden daha gelişmiş, daha ince ve daha yüksektir.

 

Örneğin, bir lolipopun tadı “yemek için iyidir.” İki yaşında bir çocuk bile bunu takdir edebilir. Fakat ağız için değil, “gözler için zevk” olan bir gülün güzelliğini takdir etmek için on yaşında bir çocuk gerekebilir. Ve “düşünmek için çekici” şeyler nelerdir? Bu, fiziksel duyularımıza değil, aklımıza hitap eden bir güzelliktir. Emily Dickenson’ın şiirleri; Beethoven’in senfonileri; zarif bir tartışma gerçekleştirme, bütün bunlar, üzerinde “düşünmek için çekicidir.” Akla hitap ederler, evet, ama doğru oldukları için değil, güzel oldukları için. Gerçekten de örneğin bir şiir doğruyu ifade edebilir veya etmeyebilir veya iyi bir tartışmacı yalan söylese bile etkileyici olabilir. Zihin bu tür şeylerin güzelliğini takdir eder ve bunları çekici bulur.

 

Ağacın meyvesinden arzu damlıyordu

 

Ağaç, bize estetiğin tüm seviyelerinde, en açık olanından, en ince ve rafine olanına kadar hitap ediyordu, Ağacın meyvesinden arzu damlıyordu.

 

“Tanrı, yeme dediyse bile, ne olmuş?

 

Arzu ve içgüdü, Tanrı’nın iradesinin O’nun sözlerinden daha güvenilir göstergeleridir. Ağaçtan yiyin, içinize daha derin bir arzu getirin ve sonuçta gerçekten tanrısal olacaksınız.”

 

Artık tüm bunların “iyi ve kötüyü bilmek” ile ne ilgisi var diye sorabilirsiniz. “İnsan ruhundaki arzunun rolü üzerine bir savaş,” neden “iyi ve kötünün bilgisini” içeren bir ağacın üzerinde yapılıyor?

 

Bunu bir sonraki yazımızda keşfedeceğiz.

 

Kaynak: David Rabbi Fohrman

Post Views: 781
0
Shares
  • 0
  • +

Leave a reply Cancel reply

0
logo

Yahudilik hakkında makaleler yazıyor, çeviri yapıyor, videolar hazırlıyorum.

Sorularınızın tamamına yanıt vermeye çalışacağım. E-posta ile ya da "iletişim" bölümünden bana ulaşabilirsiniz.

Hakkımda

  • ..
  • ..
  • gokhanduran.bv@gmail.com

Instagram

kabalattora

Öncelikle iddiayı görelim: Mika 5:1 (Hristiyan Öncelikle iddiayı görelim:

Mika 5:1 (Hristiyan İncili’nde 5:2) “Ama sen, Beytlehem Efrata, Yahuda boyları arasında küçük olduğun halde, İsrail üzerine hükümdar olacak bana senden çıkacak. Onun kökeni eskiden, eski günlerdendir” ayetindeki “sen, Beytlehem Efrata” “veata beytlehem efrata” ifadesi eril bir ifadedir. Tanah’ta yer alan şehir isimleri eril değil dişildir. O halde Beytlehem bir şehir olamaz.

Ayrıca, söz konusu ayetin devamında (küçük) “tsair” kelimesi de erildir. Eğer Beytlehem, bir şehri ifade ediyor olsaydı bu kelimeyi niteleyen “tsair” kelimesi de dişil “tsairah” olmalıydı. Öyleyse, beyt-lehem bir şehri değil, Lehem Evi’ni yani Lehem klanını ifade etmektedir.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #yahudi #hristiyanlık
Tora, Mısır’dan Çıkış Kitabı’nda Yitro Tora, Mısır’dan Çıkış Kitabı’nda Yitro Peraşası’nda 20. Bölüm’de On Temel Buyruğun verilmesinden hemen sonraki Mişpatim Peraşası’nda, söz konusu on ilkenin ayrıntıları verilir ve bu ayrıntılara ilk olarak kölelik ile ilgili yasalarla başlanır (Bakınız Çıkış 21.2-6). Bu peraşada, Tora’nın büyük üslup özelliklerinden birini, bir olayın anlatımından sonra yasaların ilan edilişine geçişi görürüz.

Bu peraşaya kadar Mısır’dan Çıkış Kitabı’nın esas konusu Yahudiler’in Mısır’daki esaretinden kurtuluşu ve özgürlüğe doğru yolculuğudur. Şimdi ise ayrıntılı yasalar, “özgürlük anayasası” açıklanacaktır.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #yahudi
Çoğu Hristiyan, Yahudilerin işlemiş olduğu günahlar, yapmış oldukları kötülükler nedeniyle, Tanrı’nın Yahudiler’den yüz çevirdiğini (İbraniler 8:9), Yahudiler ile anlaşmasını bozduğunu, Yahudiler’in artık Tanrı’nın seçilmiş ulusu olmadığını iddia eder.

Sardisli Melito’nun (M.S. 2 Yüzyıl) inanç bildirgesine göre Yahudiler, Tanrı’yı öldürdükleri için, antlaşmayı kaybetmiştir. Bu nedenle Kilise artık “Yeni İsrail”dir.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #hristiyanlık #kilise
Kutsal Kitap’ın Yaratılış Kitabı’nın 6-1 Kutsal Kitap’ın Yaratılış Kitabı’nın 6-10 bölümlerinde anlatılan Noah Tufanı’nın, Gılgamış Destanı’nda anlatılan tufan hikayesinden alındığı iddia edilmektedir. İnceleyelim:

Sümerlilerin Ziusudra hikayesi, Akkadlıların Atrahasis Destanı ve Gılgamış Destanları, Yaratılış Kitabı’nda anlatılan Noah’ın Tufanı anlatımına ek olarak Yakın Doğu’da anlatılmış olan tufan hikayeleridir.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #yahudi #hristiyanlık
Mika 5:1 (2) Kutsal Kitap, Mesih’in doğum yerin Mika 5:1 (2) Kutsal Kitap, Mesih’in doğum yerinin Beytlehem olacağını mı söylemektedir?

Dört kanonik İncil yazarı içerisinde sadece Matta, Yahudi Kutsal Kitabı’ndan alıntılar yaparak, bu ayetlerin İsa tarafından  yerine getirildiğini iddia eder. Her birinin yanlışlığı kolaylıkla gösterilebilecek olan Matta’nın bu iddialarından birine göre Mesih’in doğum yeri Yahudi Kutsal Kitabı’nda belirtilmiştir.

Devamı için: kabalat.com

#yahudi #yahudilik #hristiyanlık #mesih
Kutsal Ruh

Mezmurlar 33:6 Gökler Rab’bin sözüyle ve onların bütün orduları ağzının nefesi ile yaratıldı.

 

Bu mezmurda, “nefes” olarak tercüme edilen kelimenin orijinali İbranice “ruah” (ר֥וּחַ) kelimesidir. “Ruh” olarak tercüme edilebilir. “Söz” olarak tercüme edilen kelimenin orijinali İbranice “devar” (דְבַ֣ר) kelimesidir. Üçlü Birlik doktrinine iman eden Hristiyanlar, bu mezmurda üçlü birliğe atıf olduğunu savunurlar. Onlara göre, “Ruh” kelimesi ile işaret edilen Kutsal Ruh, “Söz” kelimesi ile işaret edilen de Oğul’dur. Dolayısı ile hem Kutsal Ruh hem Oğul, Yaratılış’a katılmış eş yaratıcılardır.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #hristiyanlık #islam #yahudi
İsa, kaç tane eşeğe bindi? İsa, Yeruşalayim İsa, kaç tane eşeğe bindi?

İsa, Yeruşalayim’e girerken kaç tane hayvana bindi? Dört kanonik İncil’den üç tanesine, Markos 11:7, Luka 19:29-35 ve Yuhanna 12:14’e göre İsa bir tane sıpaya binmiştir. Bu Hristiyan İncili yazarları, kendi hikayelerini, Zekeriya Peygamber’in Mesih’in Yeruşalayim’e sıpaya binerek girişi ile ilgili peygamberliği İsa tarafından yerine getirilmiş gibi yazmışlardır.

Bu sitede onlarca kez gösterildiği gibi, Matta Kitabı’nın yazarı İbranice bilmiyordu ve bu da tuhaf bir sonuca yol açmıştı. Matta Kitabı’nın yazarı, Zekeriya 9:9 ayetinde yer alan peygamberliği yanlış anlamış, Mesih’in Yeruşalayim’e bir yerine iki hayvan üzerinde girdiğini sanmıştır. Yani, Matta’nın “Palmiye Pazarı’nda” İsa, iki hayvanın üzerine binmişti!

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #hristiyanlık #yahudi
Gerçekliği Yönetmek (Haşgaha Pratis) Tanrı, E Gerçekliği Yönetmek (Haşgaha Pratis) Tanrı, Evren'i Nasıl Yaratır? Bölüm 03

Devamı için: kabalat.com

#tanya #torahvisuals #kabalat #hasidizm #Yahudilik #yahudi
Çok tanrılı dinlerde, tanrılar ile cinler aras Çok tanrılı dinlerde, tanrılar ile cinler arasındaki ayrım değişkendir. İyi ve kötü tanrılar olduğu gibi iyi ve kötü cinler de vardır. Tanrılar ile cinler arasında niteliksel bir fark yoktur; hatta cinin bir ismi “kötü tanrı”dır. Bunun nedeni, çok tanrılı dinlerde, doğadaki her büyük olay ve kuvveti yöneten bağımsız bir tanrının var olmasıdır. Bu dinlerde cinlerin tanrılardan farkı; daha az güçlü olmaları, daha az bireyselliğe sahip olmaları, ara sıra tanrılara karşı ayaklanmaları ve bazen de başarılı olmalarıdır. 

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #hristiyanlık #islam
Tanrı kimin kurtulacağını seçti mi? Kalvinis Tanrı kimin kurtulacağını seçti mi?

Kalvinistler neye inanır?

Kalvinistlere göre Tanrı, ezelde, henüz Dünya’ya gelmeden önce insanlardan kimin kurtulacağına kimin ise lanetli olduğuna karar vermiştir.

Tanrı, kurtulmaları için seçilmiş insanları ve lanetlileri dünya hayatında yapacakları iyi veya kötü davranışlara bakmaksızın ezelde belirlemiştir!

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #hristiyanlık #kalvinizm
Kalvinistler neye inanır? Reform Protestanlar ve Kalvinistler neye inanır?

Reform Protestanlar veya Kalvinistler, insanın başlangıçta işlemiş olduğu günah nedeniyle doğasının tamamen bozulmuş olduğuna, kendi günahlı doğasına esir olduğuna, artık kendi kurtuluşu konusunda hiçbir şey yapamayacak durumda olduğuna inanırlar.

Onlara göre insanlar, kendilerini kurtuluşa götürecek iyi işleri seçme özgür iradesine sahip değildirler. Kendi kuvvetleriyle iman edemezler. Tora’daki buyrukları yerine getirerek, iyi işler yaparak yaşama kavuşmak mümkün değildir.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #yahudi #hristiyanlık
Mezmur 110:1 “Rab, Rabbim’e dedi ki?” Hrist Mezmur 110:1 “Rab, Rabbim’e dedi ki?”

Hristiyan İncili’nde Matta Kitabı’nda İsa, Ferisiler’e dönüp sorar:

Matta 22:42 Ferisiler toplu haldeyken İsa onlara şunu sordu: “Mesih’le ilgili olarak ne düşünüyorsunuz? O kimin oğludur?”

Yani, günlük konuşma diliyle “Mesih kimin soyundan gelecektir?” diye sormaktadır.

Onlar da, “Davut’un Oğlu” dediler.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #hristiyanlık #yahudi
Mezmurlar 40:6 “bana bir beden hazırladın?” Mezmurlar 40:6 “bana bir beden hazırladın?”

Kilise’nin ana inanç ilkesi, yalnızca kan sunusunun günahı aklayabileceğidir. Bu öğretiye göre, İsa’nın ölümü, her insanın sözde asli günah nedeniyle günahkar doğmasını aklayabilecek tek yoldur.

Sadece kan sunusunun günahı aklayabileceği görüşü, kolayca görülebileceği gibi Yahudi Kutsal Kitabı tarafından yalanlanmaktadır. Örneğin, Mezmurlar Kitabı, Yeşaya, Mika, Hoşea ve Yeremya Peygamberler günahkar insanları günahlarını aklamak için kurbanlara güvenmemesi konusunda uyarmaktadır. Peygamberlerin sözleri Hristiyan inancına tamamen zıttır.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #yahudi #hristiyanlık
Daniel 7:13 “Göğün bulutlarıyla gelen insano Daniel 7:13 “Göğün bulutlarıyla gelen insanoğluna benzeyen biri” kimdir?

Hristiyan İncili’nde “İnsanoğlu” terimi birçok kez kullanılır ve İsa bu terimi kendisi için kullanır. (Bkz. Matta 9:6, Matta 10:23, Matta 11:19, Matta 12:8, Matta 12:32, Matta 12:40, Matta 13:37, Matta 13:41-42, Matta 16:13, Matta 16:27-28, Matta 17:9…)

Hristiyan İncili’ndeki “İnsanoğlu” belirli bir kişiyi, İsa’yı tanımlar, belirlilik edatı alır ve ilk harfi büyük harfle yazılır, Daniel 7:13 ‘deki “insanoğlu” terimi ise belirlilik edatı almaz ve “bir” insanoğlu olarak yazılır. Hristiyanlar, Daniel 7:13 ayetini tercüme ederken, “insanoğlu” kelimesinin ilk harfini büyük harfle yazarlar ki, bu terim İsa’yı işaret ediyormuş gibi görünsün. Oysa, ayetin orjinalinde belirlilik edatı olmadığı gibi, İbranice dilinde büyük harf de yoktur. Hristiyanlar, Yahudi Kutsal Kitabı’nın birçok yerinde olduğu gibi, Daniel Kitabı üzerinde de oynama yapmaktan çekinmezler.

Devamı için: kabalat.com

#yahudi #yahudilik #hristiyanlık
Sabah Yıldızı Lucifer Lucifer kelimesi, kelime Sabah Yıldızı Lucifer

Lucifer kelimesi, kelime anlamı olarak “ışık taşıyan” anlamına gelir. “Işık” anlamındaki Latince “lux” kelimesi (Proto Hint Avrupa dilinde “leuk” kelimesi) ve latince “taşıma” anlamındaki “ferre” kelimesinden (Proto Hint Avrupa dilinde “bher” kelimesi) oluşur.

Devamı için: kabalat.com

#yahudi #yahudilik #hristiyanlık
Levililer Kitabı tam olarak Mısır’dan Çıkı Levililer Kitabı tam olarak Mısır’dan Çıkış Kitabı’nın bittiği yerde başlar. Mısır’dan Çıkış 40:34-35 ayetlerinde, Tanrı’nın kevod’unu, Tanrı’nın Kutsiyeti’nin ortaya çıkışını okuruz. Daha önce Sinay Dağı’nda duran Tanrı, tarifini Moşe’ye verdiği ve dağın eteğinde inşa edilen Mişkan’a iner:

"Bulut, Buluşma Çadırı’nı kapladı ve Tanrı’nın Onuru (ukevod) Mişkan’ı doldurdu. Moşe Buluşma Çadırı’na giremedi; zira bulut [çadırın] üzerine çökmüş, Tanrı’nın Onuru (ukevod) Mişkan’ı doldurmuştu."

Devamı için: kabalat.com

#yahudi #yahudilik
Türkçe çevirilerde “peygamber” olarak tercüme edilen kelimenin orijinali İbranice “navi” kelimesidir. Bu kelime aynı dil ailesinde yer alan Arapça’da da “nebi” olarak yer almaktadır. “Navi” kelimesinin kökü “nun, bet ve alef” harflerinden oluşur (נבא). Bu kelimenin kökü “seslenmek” anlamına gelir. “Navi” kelimesi de “konuşan, seslenen” anlamındadır. Bu anlamın en açık örneği Mısır’dan Çıkış 7:1 ayetinde yer alır.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #yahudi
“Yazıcıların yalancı kalemi” (Yeremya 8:8) “Yazıcıların yalancı kalemi” (Yeremya 8:8)

Müslümanlar ve Hristiyanlar, Yahudi Kutsal Metinleri’ni didik didik ederek kendi inançlarına destek bulmaya çalışmaktadırlar. Yahudi Kutsal Kitabı’nda bulabildikleri ilgisiz ayetleri öncesi ve sonrasından kopartarak, konuyu değiştirerek, bilerek yanlış tercüme ederek veya kasıtlı biçimde yeni anlamlar vererek, Yahudi Kutsal Metinleri’nden onay aramaktadırlar. Bu konuda belki de an bariz biçimde çarpıtılan ayetlerden biri Yeremya 8:8 ayetidir.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #yahudi #hristiyanlık #islam
İddia 3: "İşte kendisine destek olduğum, gön İddia 3:

"İşte kendisine destek olduğum, gönlümün hoşnut olduğu seçtiğim kulum! Ruhum’u onun üzerine koydum. Adaleti uluslara ulaştıracak."
(Yeşaya 42:1)
 
Yeşaya 42:1 ‘de “destek olduğum” olarak tercüme edilen “etmak” olarak okunan kelime “ahmed” olarak okunabilir. Bu iki kelime birbirine çok benzerdir. Bu kelimenin orijinali “ahmed”dir, ancak; bu ayette bahsedilen kulun İslam Peygamber’i Muhammed’i gösterdiğini gizlemek için bu kelime “destek olduğum” olarak çevrilmiştir.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #yahudi #islam
Tanah’ta İslam Peygamber’i müjdeleniyor mu? Tanah’ta İslam Peygamber’i müjdeleniyor mu?

Yahudi Kutsal Metinleri yaklaşık olarak 304.900 kelime içermektedir. Bazı müslümanlar, bu kelimeler içerisinden birkaç ayetin İslam Peygamberi’ni müjdelediğini iddia etmektedir.

Devamı için: kabalat.com

#yahudilik #yahudi
Load More... Takip edin

Mesih Çağı:

  • Soru-Cevap
  • Kavramlar
  • Kitap
  • Video
© Copyright kabalat.com Tüm Hakları Saklıdır.