Duanın Dili
Rambam, tefilanın Tora’nın emri olduğunun kanıtı olarak Talmud’u (Ta’anit 2a) gösterir (Dua Kuralları 1,1), Talmud, –ve tüm kalbinizle O’na hizmet etmek (Devarim 11:13) şu şekilde yorumlar: “‘Kalbin hizmeti’ni ne oluşturur?
Dua etmek. Bu pasaj ortaya koyar ki dua etmek, mekanik olarak kelimeleri söylemekten yani “dudak hizmeti”nden çok daha fazlasıdır. Aslında bu, ilk ve en önemli olarak, kalbin sadakati ve Tanrı’ya şükredip O’nu yücelterek lütfunu isterken O’nun karşısında olduğumuzun bilinciyle aklın yoğunlaşmasıdır. Dolayısıyla kişinin ağzından çıkan sözleri en azından anlaması önemlidir.
Bu durumda şu soru akla gelebilir: Neden dua İbranice edilir? Neden duaların belli bir sırası vardır? Neden herkes kendisine ve ihtiyaçlarına en çok uyan lisanı ve kelimeleri seçemez? Cevap şudur: Eğer insan sadece kendi ihtiyaçları için kendi kelimeleriyle dua etseydi, ifadesi kendi miyop ve dar görüşlü tutum ve anlayışıyla sınırlı olurdu. Ruah Hakodeş ilahi esinle dolu insanlardan oluşan Ange Keneset Hagedola, farketmiştir ki, duanın daha yüce anlamı yukarıda açıklandığı üzere kişinin Tanrı’ya inancının ve güveninin güçlenmesi ve böylece O’na yakınlaşmasıdır. Bu sebeple dualar, kişinin sınırlı deneyim ve hayal gücünün ötesine yükselip, sıradan dünyadan en yüksek manevi alemlere kadar her şeyi etkileyen güçleri uyandırarak Tanrı’nın Eşsiz Tahtı’na erişmek üzere biçimlendirilmişlerdir.
Öyleyse, Tanrı’nın evreni yarattığı dil olan ve Sinay Dağı’nda Tora yoluyla bize verdiği “Kutsal Dil” İbranice’nin dua için en uygun araç olduğu aşikardır. İbranice, diğer dillerde olduğu gibi,sadece iletişimi sağlamak için üzerinde anlaşılmış kuralları olan bir sesler yığını değildir. Kelimeleri, nesnelerin fiziksel ve manevi anlamda tüm dallanmalarıyla beraber gerçek özünü ifade eder.
Dua lisanı olarak İbranice tercih ediliyor olsa da, dua eden kişinin duaların muazzam güzelliğini takdir edebilmesi ve gerçekten esinlenmesi için sarfettiği kelimelerin ne anlama geldiğine dair temel bilgisi olmalıdır. Önceki nesiller, duaların anlamı üzerine yapılan çalışmalarda daha özenliydi. Rav Hayim Palaçi (Kaf Hahayim -Palaçi, bölüm 12 ‘de), insanlara duaların anlamını öğretecek özel öğretmenler tutma geleneğinden bahseder. Ebeveynleri, çocuklarının duaları anlamasını garanti etmekle sorumlu tutar. Böyle yaparak, diye yazar, çocuklarının “hupa” altında söylediği neşeli şarkıları dinlemeye nail olabileceklerdir, der.
Bu Dünya’daki amacımızı gerçekleştirmek ve Gelecek Dünya’da başlarında taçları ve Tanrı’nın Varlığı’na yakınlıklarının verdiği zevkle oturacak olan erdemlilere katılma hakkını kazanmak Kutsal Olan’ın iradesi olsun.
Kaynak: Sidur Kol Yaakov