Tora, Tanrı’yı “Göklerdeki Babamız” olarak görür. Bir baba çocuğunu sever ve ona, talep etse de etmese de, onun için iyi olanı verir. Tanrı baba gibi ise, o halde dua etmek niye? Her durumda bizim için iyi olanı verecektir?
Kesinlikle gerçek olan, dua ile değişenin Tanrı”nın “fikri” veya “isteği” olmadığıdır.
Dua ile değişen, biziz! Tüm kutsamalarımızın -geçimimiz, sağlığımız, başarımız, varlığımızın kendisi-kaynağını kabul etmek suretiyle, kendimizi daha yüksek bir ruhani seviyeye taşırız; kendimizi Tanrı’ya yaklaştırırız. Yaşam yönümüzde-hedef ve değerlerimiz- ilerlediğimizde de, istediklerimizin pek çoğunu hak eder hale geliriz. Bunları olumlu amaçlar için uygun şekilde kullanabilir, kendimizi ve etrafımızdaki dünyayı mükemmelleştirmekte yardımcı olmalarını sağlayabiliriz.
İnsanlar çoğu zaman sadece sağlık ve yaşam gibi “Büyük Şeyler” için dua etmeleri gerektiğine inanır. Tanrı’yı ‘küçük şeyler için “rahatsız” etmek istemezler. Bu, iki boyutlu bir hatadır:
Birincisi, Tanrı Sonsuzdur. Bu gezegendeki her insanla devamlı bir bireysel ilişki sürdürmek yeteneğine sahiptir. O, sadece bizim iyiliğimizi ister; bu da hayatımızdan en iyi şekilde yararlanmamız, kendimizi yüceltmemiz, Tanrısal olmamız ve Tanrı’yı taklit etmemizdir. Dua, bunu gerçekleştirir.
İkincisi, “Büyük Şeyler” niyaz etmek istiyorsak, hem bu ilişkiye, hem de dua etme bilgi ve deneyimine ihtiyacımız vardır. Her dua, kişiyi Tanrı ile temasa geçirir.
Çok kutsal bir kişi için dua yeterli olabilir. Ancak Tora, dua ederken bir yandan da başarmak için akıllıca her çabayı sarf etmemiz gerektiğini belirtir.
Tanrı dualarımıza cevap verir mi? Kesinlikle! Yanıtı bazen ”evet”, bazen “hayır”dır.
Bilgelerimiz duaları İbranice oluşturdu. Dualarımızın sözlerini anlamak, bizim görevimizdir.Kişinin, anladığı dilde dua etmesi önemlidir.
Kaynak: Sidur Kol Yaakov