Misyonerler, bir anne ve babadan olan sıradan bir doğumun Yeşaya 7:14’te bahsedilen “bir belirti” olamayacağını sıklıkla dile getirirler. Neticede, normal bir doğum nasıl bir belirti olabilir ki diye sorarlar. Ancak, bir erkek tarafından dokunulmamış bir bakireden mucizevi şekilde doğumun bir işaret olabileceğini iddia ederler. Bu iddia doğru mudur? Kutsal Kitap’taki işaret kavramı, bir doğaüstü olayı, doğa kanunlarının fark edilebilir biçimde ihlal edilmesini mi gerektirir?
Hiç de değil. Aksine, bir “belirti”, her zaman görülebilen bir şeydir. Bakireden doğum nasıl görülebilir ki?
Elbette ki, bir gökkuşağında doğaüstü bir şey yoktur. Dünya atmosferindeki nem damlalarına düşen güneş ışınlarının gökyüzünde bir ışık spektrumu oluşturduğu optik, meteorolojik bir olgudur. Oysa gökkuşağı, Nuh tufanından sonra, Tanrı’nın dünyadaki yaşamı bir daha sel ile yok etmeyeceği vaadinin bir “işareti” olmuştur (Yaratılış 9:13-17). Sünnet olmada da mucizevi bir yön olmamasına rağmen, Yaratılış 17:11’de Tanrı ile İbrahim arasındaki antlaşmanın “işareti” olmuştur.
Öyleyse, Kutsal Kitap’a göre bir işaretin doğa üstü olması şart değildir. Tam tersine, işaret her zaman görülebilir bir olgudur. Bakireden doğum ise görülebilir bir olay değildir. Tanım gereği, bakireden doğum, bu nedenle bir işaret olamaz.
Aslında, Yeşaya’nın yedinci bölümünde bahsedilen işaret, çocuğun doğumu değil, fakat onun olgunluk çağıdır!
7:14 ayetini takip eden 15. ve 16. ayetler, çocuğun olgunluk çağına eriştiğinde (“…kötüyü reddedip iyiyi seçecek yaşa geldiğinde…”) iki düşman ulusun krallarının yenilgiye uğratılacağını belirtir. Bu nedenle, çocuğa hamile kalma ya da çocuğun doğumu değil, çocuk olgunluğa erişmeden önce gerçekleşecek olan, Tanrı’dan bir işarettir!
Bu işaret, Yahuda Krallığı’nı yok etmek isteyen iki ordunun, doğacak olan çocuk henüz olgunluğa erişmeden, iyi ile kötüyü ayırt edecek yaşa gelmeden yok edilecek olmasıdır.
Aynı mesaj, Yeşaya 8:4’te tekrar edilmektedir. Herşeye Egemen Olan Tanrı, Yeşaya’ya “Çocuk daha ‘Anne, baba’ demesini öğrenmeden, Şam’ın serveti ve Samiriye’nin ganimeti Asur Kralı’na götürülecek” vaadini vermişti. Genellikle, bir çocuk henüz bir yaşını doldurmadan anne ve baba demeyi öğrenir. Suriye ve Efrayim’in yıkımı bu nedenle yakında gerçekleşecektir, Yeşaya’dan 700 yıl sonra değil! Aslına bakılırsa, ne Suriye Krallığı ne de Kuzey İsrail Krallığı, İsa’nın yaşadığı dönemde varlığını sürdürüyordu.
Kutsal Kitabınızı bilin!
Kutsal Kitabınızı bilirseniz, hiç kimse Tanrı’ya olan inancınızı ve O’nunla olan bağlantınızı çalamayacaktır.