Hristiyanlığın yanlışlığı en kolay gösterilebilen iddialarından biri Yaratılış 3:15 ayeti ile ilgili olandır.
Bunun üzerine RAB Tanrı yılana, “Bu yaptığından ötürü bütün evcil ve yabanıl hayvanların en lanetlisi sen olacaksın” dedi, “Karnının üzerinde sürünecek, yaşamın boyunca toprak yiyeceksin.
Seninle kadını, onun soyuyla senin soyunu birbirinize düşman edeceğim. Onun soyu senin başını ezecek, sen onun topuğuna saldıracaksın.”(Yaratılış 3:14-15) Hristiyan Yeni Çevirisi
Hristiyan İddiası
Bu ayete protoevangelium (ilk müjde) denir. Bu ayette daha önce Eden Bahçesi’nde bilinmeyen, Hristiyanlığın temeli olan iki unsur yer alır. Bu unsurlardan birincisi, Adem’in günahından dolayı lanetlenmiş olan insanlık; ikincisi ise, bu laneti üzerine alarak insanlığı günahtan kurtaracak olan Kurtarıcı’dır.
Yaratılış 14. ayet’te Tanrı, karnının üzerinde sürünen ve tüm günleri boyunca “toz yiyen” yılanla konuşmaktadır. 15. ayette Tanrı, yılanı kınamaktan onda yaşayan Şeytan’ı kınamaya geçer. Şeytan, kadının soyu olarak tasvir edilen insanlığa karşı sonsuza dek savaşta olacaktır. Söz konusu kadın, Havva’dır. Havva’nın tüm çocukları Şeytan ve Şeytan’ın köleleri tarafından sonsuza dek taciz edilecektir. Günah bu noktada insan türüne girer ve günahın yıkımı ve sonuçları bugün bize hala geri dönmektedir. Günahı ve günahlı olma doğasını Adem’den miras aldık ve bu nedenle sürekli olarak acı çekiyoruz. Yılanlar ve hatta engerek soyu (Matta 3:7) denen kötü melekler ve kötü insanlar, Eden Bahçesi’ndeki olaydan beri Tanrı’nın halkına, Kilisenin soyuna karşı savaşmaktadır.
Daha spesifik olarak, burada bahsedilen kadının soyu, bir kadından doğan İsa Mesih’i ifade eder. Ayet, “kadının soyu” demektedir. Öyleyse burada yalnızca kadının soyu olan, yani bakireden doğan İsa Mesih’ten bahsedilmektedir. Burada konuşulan “düşmanlık” ve nefret Şeytan ile Mesih arasındadır.
Kadının soyunun tek bir kişiyi yani İsa Mesih’i işaret ettiğinin kanıtı, Galatyalılar 3:16’da yer alır:
Vaatler İbrahim’e ve soyundan olana verildi. Tanrı birçok kişiden söz ediyormuş gibi, “Ve soyundan olanlara” demiyor; “Soyundan olana” demekle tek bir kişiden, yani Mesih’ten söz ediyor.
Galatyalılar 3:16
Örneğin, “Aden Bahçesinden Vaat Edilen Topraklara: Pentatuka Giriş” kitabında bu bölüm şöyle açıklanır:
“İbrahim’in “soyu” aracılığıyla, yeryüzündeki tüm soyların kutsanacağı vurgulanır (Yaratılış 22:18, 26:4, 28:14). Bu her ne kadar Yaratılış’taki kutsama temasının işleneceği bir sonraki bölümde tartışılacaksa da, şimdilik “İbrahim’in soyu” ifadesinin bu bağlamda tek bir kişiye işaret ettiğini söylemek gerekir. İleride göreceğimiz gibi, Yaratılış, İbrahim’in soyundan gelecek bir kişinin, yeryüzündeki tüm ulusların Tanrısal olarak olarak kutsanmasında önemli bir rol oynayacağını önceden bildirir.
Yedinci olarak, Yaratılış boyunca kaydı bulunan bu soy hakkında verilen tüm bilgiler göz önünde tutulunca, Adem ve Havva’nın Aden Bahçesi’nde Tanrı’ya ettikleri ihanetin ışığında, Tanrı: “onun soyu senin başını ezecek” (Yaratılış 3:15). Bazı uzmanlar Yaratılış 3:15’teki “soy”un herkesi kapsayan çoğul anlamını benimserken, orijinal İbranice cümlede tekil bir anlam vardır. Burada “soy”dan kastedilenin belirli bir soy olduğu fikri, Yaratılış’ın devamında anlatılanların tek bir soy üzerine temellendirilişiyle desteklenir. Bu ailenin soyu hakkında her şey, Tanrı’nın yılanın başı ezileceği ile ilgili vaadiyle yakından bağlantılıdır.”
(Aden Bahçesinden Vaat Edilen Topraklara: Pentatuka Giriş, T. Desmond Alexander.)
Şeytan nerede İsa’nın topuğuna saldırmıştır? Çarmıhta. Havva’nın soyu olan İsa, nerede Şeytan’ın başını ezmiştir? Çarmıhta. Yaratılıştan o güne dek, insan ile Şeytan arasındaki dava böylece büyük zaferle kazanılmıştır.
Yılan’ın soyu, kötü adamlar ve şeytani güçler, İsa’nın çarmıha gerilmesi için komplo kurduklarında Kurtarıcı İsa Mesih’in topuğuna vurdular. Ama İsa Mesihin yarası bir son değildi. Ona inanacak olan herkesin günahının bedelini ödeyerek üçüncü günde dirildi. Nihai zafer İsa Mesih’ti. İsa ölümden dirildiğinde Şeytan’ın başını ezdi ve Şeytan’ın insan üzerindeki hakimiyetini sonsuza dek kaldırdı. Mesih’in gücü, Şeytan’ı ve tüm güçlerini yok etti, tüm planlarını karıştırdı ve tüm eserlerini mahvetti. Bütün bunlar, insanların ruhları için acı çekip ölüp dirildiğinde Mesih tarafından yapıldı (İbraniler 2:14-15). İsa’nın çarmıhta yaptıkları nedeniyle, Şeytan’ın kafasını “ezdi” ve onu sonsuza dek yendi.
Protoevangelium bize Tanrı’nın kurtuluş planını daima göz önünde bulundurduğunu gösterir. Günah dünyaya girer girmez, Tanrı bize planını bildirir. İsa Mesih, Tanrı’nın Oğlu, İblis’in yaptıklarına son vermek için ortaya çıkmıştır:
“Tanrı’nın Oğlu, İblis’in yaptıklarına son vermek için ortaya çıktı.”
(1.Yuhanna 3:8)
İbraniler 2:14’de İsa’nın et ve kan olmasının nedeninin İblis’i, ölüm aracılığıyla etkisiz kılmak için olduğunu söyler. Pavlus’un söylediği gibi İsa aracılığı ile,
“Tanrı çok geçmeden/yakında [tacheos], Şeytan’ı ayaklarınızın altında ezecektir.”
(Romalılar 16:20)
Yaratılış 3:15’te bir kişiden bahseden “kadının soyu”nun İsa Mesih’i işaret ettiği ortadayken, Yahudiler bunu kabul etmek, görmek istemezler. Çünkü onlar kıskanç ve inatçı yüreklidir ve onlarda Tanrı sevgisi yoktur. Yahudiler kendi dillerinde yazılmış kendi Kutsal Kitabını anlayamayacak kadar kör, zihinleri peçeyle örtülüdür. Pavlus bu konuda şöyle demektedir:
“Bugün bile Eski Antlaşma okunurken zihinleri aynı peçeyle örtülü kalıyor. Çünkü bu peçe ancak Mesih aracılığıyla kalkar”
(2 Korintliler 3:14).
“Tanrı Oğlu İsa: İncil’in Yuhanna Bölümü Üzerine Bir Yorum” adlı kitabında Can Nuroğlu şöyle demektedir:
Yaratılış 3:15’te Mesih, Şeytan’ın başını ezecek kadının soyu olarak görülür…Ne ilginçtir ki, Yahudiler’in her gün havralarında okudukları Kutsal Yazılar’ın İsa’yı belirgin bir şekilde işaret etmesine rağmen, O’nu bir türlü tanıyamadılar. Aslında Mesih’in de belirttiği gibi kendisini tanımak istemiyorlardı. Sorun şuydu ki onlarda Tanrı sevgisi yoktu; Rab’bin takdirinden çok insanın övgüsü peşindeydiler. Son olarak İsa, Yahudiler’in hayranlık duydukları büyük önderleri Musa’nın tanıklığını da gündeme getirir. Yasa’yı Tanrı’nın ellerinden alıp İsrail halkına aktaran Musa, yeri geldiğinde İsa’dan söz etti. Hatta Musa, gelen Mesih’in kendisinden büyük olacağını belirtti (Yasa’nın Tekrarı 18:15-18). İsrailliler Sina Dağı’nda Tanrı’nın sesine dayanamadılar ama bir gün Rab’bin canlı Sözü gelip aralarında yaşayacaktı, yaşıyordu bile, ama kıskanç ve inatçı yüreklerinden dolayı O’nu kabul etmek istemediler. O yüzden bir gün bu tanıklar ayağa kalkıp bu asi nesli yargılayacaktır.
(Tanrı Oğlu İsa: İncil’in Yuhanna Bölümü Üzerine Bir Yorum, Can Nuroğlu.)
Bir aldatma aracı: Pavlus
Pavlus, Hristiyan düşüncesinde diğer Hristiyan İncili yazarlarından daha etkili olmuşsa da, İbranice dili ile ilgili ancak üstünkörü bilgiye sahip olmanın ötesinde bir bilgiye sahip olduğuna dair bir kanıt yoktur. Mektuplarında İbranice’yi hiç kullanmamıştır. Yunanca tercümeyi kullandığında da metinleri yanlış aktarmıştır. Yahudi Kutsal Metinleri’nden alıntı yaparken, kurgulamış olduğu teolojiye göre ayetleri eksik veya yanlış yazmıştır.
Pavlus, Yahudi peygamberlerinden çok Yunan filozoflarını, oyun yazarlarını ve şairlerini daha doğru aktarmıştır.
Hristiyanların iddia ettiği gibi, Pavlus’un yazıları İlahi ilham ile yazılmış ise, Tanrı pagan Yunan yazarlardan alıntı yapar mı?
Örneğin Pavlus, 1 Korintliler 13:12’de Plato’dan alıntı yapar. Elçilerin İşleri 17:28’de Yunan şairler Epimenides ve Aratos’tan alıntı yapar. 1 Korintliler 15:33’te komedi türünde oyun yazarlığı yapan Menander’den alıntı yapar.
Kendiniz kontrol edin!
Pavlus, Galatyalılar Kitabı’nda Anadolu’da yaşayan, Yahudi olmayan bir topluma hitap etmektedir. Hatırlayalım, Galatyalılar 3:16’da şöyle demektedir:
“Vaatler İbrahim’e ve soyundan olana verildi. Tanrı birçok kişiden söz ediyormuş gibi, “Ve soyundan olanlara” demiyor; “Soyundan olana” demekle tek bir kişiden, yani Mesih’ten söz ediyor.”
Galatyalılar 3:16
Yahudi olmayan ve dolayısıyla büyük ihtimalle İbranice bilmeyen bir toplumu, “soy” kelimesinin tekil halde kullanıldığına ve dolayısıyla tek bir bireyden bahsettiğine ikna etmeye çalışmaktadır.
Hristiyan iddiasının tümüyle uydurma olduğunun kanıtı işte buradadır!
Yaratılış 3:15’te yer alan “soy” olarak tercüme edilen kelime “זַרְעָ֑הּ” (zera) kelimesidir ve “tohum” anlamındadır:
TANAH’IN HİÇBİR AYETİNDE İNSANLARDAN BAHSEDERKEN “ZERA” KELİMESİ ÇOĞUL HALDE (ZERAİM) KULLANILMAZ. İNSANLAR İÇİN TANAH’IN HİÇBİR AYETİNDE KULLANILMAYAN BİR KELİME İBRAHİM VE SOYUNA VAATLER VERİRKEN DE KULLANILMIYOR DİYE BİZDEN BİR SAHTE MESİH’E İNANMAMIZI BEKLEMEKTEDİR.
Tora, Yaratılış 13:16, 15:5, 15:13, 16:10, 17:7, 22:17, 26:4 vb. ayetlerinde TEKİL halde “zera” kelimesini kullandığında ÇOĞUL anlamda kullanmaktadır ve İsrael Ulusu’nu, İbrahim’in soyundan gelenleri kastetmektedir VE TORA NE ZAMAN İNSANLAR HAKKINDA “TOHUMDAN” “ZERA’DAN” BAHSETSE DAİMA TEKİL HALDE KULLANMAKTADIR.
זֶֽרַע zera “tohum”, nadiren belirli, tek bir bireyden bahsetmek için kullanılır. Tek bir kişiden söz etmek için kullanıldığında, o kişi metinde aynı ayet veya bölümde belirtilir (Ör. Yaratılış 4:25). Eğer bir birey tanımlanmamışsa זֶֽרַע zera her zaman hitap edilen fiziksel ebeveynin soyundan gelenlerin toplamını belirten kolektif bir isimdir.
Pavlus haklı mı kontrol edelim. İbrahim’e verilen vaatlerdeki TEKİL HALDEKİ “zera” kelimesinin bir kişiden mi yoksa BİRÇOK KİŞİDEN mi bahsettiğini görelim:
Örnek 1:
Soyunu (TEKİL HALDE) tohumunu זַרְעֲךָ֖ toprağın tozu gibi yapacağım. Öyle ki, eğer bir kişi toprağın toz zerrelerini sayabilirse, o zaman soyun (tohumun זַרְעֲךָ֖) da sayılabilecektir. (ÇOĞUL ANLAM)
Yaratılış 13:16
(TEKİL HALDE) Tohumu זַרְעֲךָ֖ (ÇOĞUL HALDE “tohumLARı” değil!), toz zerreleri gibi, sayılamayacak kadar çok olacak! Görüldüğü gibi TEKİL HALDEKİ “tohum” kelimesi bir kişiyi değil, sayılmayacak kadar çok kişiyi ifade etmektedir! (ÇOĞUL ANLAM)
Yaratılış 13:16
TEKİL HALDEKİ ancak ÇOĞUL ANLAMA sahip “zera” kelimesi ile ilgili כַּעֲפַ֣ר ve יִמָּנֶֽה (Yimmaneh) kelimeleri de TEKİL’dir. Kelimenin altındaki 3ms (3.Tekil Şahıs, Eril) anlamına gelmektedir. Görüldüğü gibi toz zerreleri gibi, sayılamayacak kadar çok olan anlamındaki “zera”kelimesinden sonra 3.Tekil Şahıs, Eril kelime kullanılmaktadır. Çünkü “zera” kelimesi TEKİL’DİR, “zera” kelimesinin çoğul hali “zeraim” kelimesi Tanah’ta insanlar için ASLA kullanılmaz.
Örnek 2:
[Tanrı] Onu dışarı çıkardı ve “Gökyüzüne bir bak. Sayabilirsen, yıldızları say” dedi. Sonra ona “Soyun (TEKİL HALDE) tohumun זַרְעֶֽךָ İşte böyle [kalabalık] olacak” dedi. (ÇOĞUL ANLAM)
Yaratılış 15:5
(TEKİL HALDE) Tohumu זַרְעֶֽךָ (ÇOĞUL HALDE “tohumLARı” değil!), yıldızlar gibi, sayılamayacak kadar çok olacak! Görüldüğü gibi TEKİL HALDEKİ “tohum” kelimesi bir kişiyi değil, sayılmayacak kadar çok kişiyi ifade etmektedir! (ÇOĞUL ANLAM)
Örnek 3:
[Tanrı] Avram’a “şunu iyi bil ki, soyun/tohumun (זַרְעֲךָ֗ TEKİL HALDE) kendilerine ait olmayan topraklarda 400 yıl boyunca yabancı olacak” dedi. “Onlara kölelik edecekler ve onlara eziyet edecekler.
Yaratılış 15:13
(TEKİL HALDE) Tohumu זַרְעֶֽךָ (ÇOĞUL HALDE “tohumLARı” değil!) İsrael ulusu Mısır’da köle olacaktır. Görüldüğü gibi TEKİL HALDEKİ “tohum” kelimesi bir kişiyi değil, bir ulusu ifade etmektedir (ÇOĞUL ANLAM).
Örnek 4:
[Diğer bir] Melek ona Tanrı’nın sözleriyle “Soyunu ( TEKİL HALDE tohumunu זַרְעֵ֑ךְ) fazlasıyla çoğaltacağım ve bolluktan sayılamayacaklar” dedi. (ÇOĞUL ANLAM)
Yaratılış 16:10
(TEKİL HALDE) Tohumu זַרְעֵ֑ךְ (ÇOĞUL HALDE “tohumLARı” değil!), o kadar bol olacak ki sayılamayacak kadar çok olacak! Görüldüğü gibi TEKİL HALDEKİ “tohum” kelimesi bir kişiyi değil, bolluktan sayılmayacak kadar çok kişiyi ifade etmektedir! (ÇOĞUL ANLAM)
TEKİL HALDEKİ ancak ÇOĞUL ANLAMA sahip “zera” kelimesi ile ilgili “yissafer” kelimesi TEKİL’dir. Kelimenin altındaki 3ms (3.Tekil Şahıs, Eril) anlamına gelmektedir. Görüldüğü gibi bolluktan sayılamayacak kadar çok olan anlamındaki “zera”kelimesinden sonra 3.Tekil Şahıs, Eril kelime kullanılmaktadır. Çünkü “zera” kelimesi TEKİL’DİR, “zera” kelimesinin çoğul hali “zeraim” kelimesi Tanah’ta insanlar için ASLA kullanılmaz.
Yaratılış Kitabı’ndan konu ile ilgili örneklere devam etmeden önce Yaratılış 13:16 ve 15:5’e çok benzer bir ayetten örnek verelim:
Yeremya Kitabı’ndan örnek:
Göklerin ordusu nasıl sayılamaz ve denizin kumu ölçülemezse, kulum Davud’un tohumunu זֶ֙רַע֙ (TEKİL) ve bana hizmet eden Levilileri öyle çoğaltacağım.
Yeremya 33:22
Örnek 5:
Seninle ve ardından gelecek tohumun (TEKİL HALDE) זַרְעֶֽךָ ile aramdaki antlaşmayı, nesiller boyu, ebedi bir antlaşma olarak yerine getireceğim; hem senin Tanrın olacağım, hem de ardından gelecek tohumunun. (TEKİL HALDE) זַרְעֶֽךָ
Yaratılış 17:7
(TEKİL HALDE) Tohumu זַרְעֵ֑ךְ (ÇOĞUL HALDE “tohumLARı” değil!) ile ebedi bir antlaşma yapacak, nesiller boyu sürecek! Görüldüğü gibi TEKİL HALDEKİ “tohum” kelimesi bir kişiyi değil, nesiller boyu ardından gelecek çok sayıdaki kişiyi ifade etmektedir! (ÇOĞUL ANLAM)
Hemen bir sonraki ayette Yaratılış 17:8’de bir önceki 17:7 ayetinde kullanılan “zera”nın çoğul anlamda olduğunun kanıtı olarak “ve ONLARA [soyuna] Tanrı olacağım” demektedir.
Örnek 6:
Seni kesinlikle mübarek kılacağım ve (TEKİL HALDE) soyunu (זַרְעֲךָ֙) göklerdeki yıldızlar ve deniz kıyısındaki kum gibi fazlasıyla çoğaltacağım. (TEKİL HALDE) Soyun (זַרְעֲךָ֔), düşmanlarının kapısını miras edinecek.
Yaratılış 22:17
(TEKİL HALDE) Tohumu זַרְעֲךָ֙ (ÇOĞUL HALDE “tohumLARı” değil!), yıldızlar ve deniz kıyısındaki kum gibi çok olacak! Görüldüğü gibi TEKİL HALDEKİ “tohum” kelimesi bir kişiyi değil, yıldızlar ve deniz kıyısındaki kum kadar çok kişiyi ifade etmektedir. (ÇOĞUL ANLAM)
TEKİL HALDEKİ ancak ÇOĞUL ANLAMA sahip “zera” kelimesi ile ilgili “’ō·yə·ḇāw.” kelimesi TEKİL’dir. Kelimenin altındaki 3ms (3.Tekil Şahıs, Eril) anlamına gelmektedir. Görüldüğü gibi bolluktan sayılamayacak kadar çok olan anlamındaki “zera”kelimesinden sonra 3.Tekil Şahıs kelime kullanılmaktadır. Çünkü “zera” kelimesi TEKİL’DİR, “zera” kelimesinin çoğul hali “zeraim” kelimesi Tanah’ta insanlar için ASLA kullanılmaz.
Örnek 7:
(TEKİL HALDE) Soyunu זַרְעֲךָ֙ göklerdeki yıldızlar kadar çoğaltacağım ve tüm bu toprakları soyuna לְזַרְעֲךָ֔ (TEKİL HALDE) vereceğim. Dünyanın tüm milletleri senin soyun בְזַרְעֲךָ֔ (TEKİL HALDE) sayesinde mübarek kılınacaklar.
Yaratılış 26:4
(TEKİL HALDE) Tohumu זַרְעֲךָ֙ (ÇOĞUL HALDE “tohumLARı” değil), yıldızlar gibi, sayılamayacak kadar çok olacak! Görüldüğü gibi TEKİL HALDEKİ “tohum” kelimesi bir kişiyi değil, yıldızlar kadar çok kişiyi ifade etmektedir. (ÇOĞUL ANLAM)
TEKİL HALDEKİ ancak ÇOĞUL ANLAMA sahip “zera” kelimesi ile ilgili kelimelerin TEKİL olduğunu görmüştük. Bu ayette de “zera” TEKİL halde kalmakta ancak “dünyanın tüm milletleri” çoğul olduğu için “vehitbarehu” kelimesi çoğul olmakta, בְזַרְעֲךָ֔ vezarah yine TEKİL kalmaktadır.
Yeremya Kitabı’ndan başka bir örnek:
Eğer bu yasalar önümden kalkarsa, diyor Rab, İsrael soyu (TEKİL) (zera yisrael) da sonsuza dek önümde bir ulus (goy) olmaktan çıkacak.
Rab şöyle dedi: Eğer yukarıdaki gökler ölçülürse ve aşağıdaki dünyanın temelleri anlaşılırsa, yaptıklarından dolayı ben de tüm İsrael soyunu (TEKİL) (zera yisrael) reddedeceğim, diyor Rab.
Yeremya 31:35-36 (hristiyan incilinde 36-37)
(TEKİL HALDE) Tohumu זֶ֨רַע (ÇOĞUL HALDE “tohumLARı” değil!) Görüldüğü gibi TEKİL HALDEKİ “tohum” kelimesi bir kişiyi değil, TÜM İSRAEL ULUSUNU ifade etmektedir. (ÇOĞUL ANLAM)
İbrahim’e verilen vaatlerdeki İbranice TEKİL (zera) זַרְעֵ֑ךְ kelimesi yukarıda örneği verilen ayetlerde apaçık biçimde görüldüğü gibi ÇOĞUL anlamdadır. Pavlus, TANAH’TA İNSANLAR İÇİN HİÇBİR YERDE KULLANILMAYAN BİR KELİME (ZERAİM) BU AYETLERDE DE DOĞAL OLARAK BULUNMADIĞI İÇİN BİZDEN HRİSTİYAN OLMAMIZI BEKLEMEKTEDİR.
Pavlus’un bunu biliyor olması gerekmez miydi? Sözde Büyük Rabbi Gamliel’in öğrencisi değil miydi? (Elçilerin İşleri 22:3) Temel düzeyde İbranice bilgisi gerektiren bu kelimenin anlamını anlamamış mıydı? Bazı misyonerler, Pavlus’un Septuaginta’dan alıntı yaptığını iddia edeceklerdir. Rabbi Gamliel’in sözde ayaklarının dibinde eğitim gören bir sözde Yahudi bilgini orijinal metin dururken, neden bir Yunanca tercümeden alıntı yapsın? İbranice bilmediği için mi?
Bazı misyonerler Yahudiler’in “o zamanlar” orijinal İbranice Tora’yı değil Yunanca tercümesini okuduğunu iddia eder. Bu da tümüyle yanlıştır. Daha az eğitimli insanlar (bugün olduğu gibi) çeşitli çevirilere güvenebilirlerdi, ancak eğitimli olanlar her zaman İbranice orijinal metni kullanmışlardır. Josephus, Yunanca öğrenmede yaşadığı büyük zorluklardan söz etmiştir (Yahudiler’in o dönemde Tora’yı Yunanca çeviriden okudukları iddiasını çürütmüştür). Josephus şunları söylemiştir:
Kendi milletimden olanlar, Yahudilerin öğreniminde onları çok aştığımı kabul ederler; ayrıca, Yunanlıların öğrenimini elde etmek ve Yunan dilinin unsurlarını anlamak için de çok çaba harcadım; Kendi dilimizi konuşmaya o kadar alıştım ki, Yunanca’yı yeterince telaffuz edemiyorum; çünkü milletimiz, diğer milletlerin dilini öğrenmeyi teşvik etmiyor…
Josephus, Antiquities Of The Jews, Kitap 20, Bölüm 11.
Bu durumda sözde “Ferisi oğlu Ferisi (!) (Elçilerin İşleri 23:6)” Pavlus, ““Ve soyundan olanLARa” (spermasin) (ÇOĞUL) demiyor; “Soyundan olana” (spermati) (TEKİL) demekle tek bir kişiden, yani Mesih’ten söz ediyor.”” (Galatyalılar 3:16) dediğinde, ya hiç İbranice bilmiyordur ya da bir şarlatandır.
Kadının Soyu
Tanrı, yılana “Bunu yaptığın için, tüm çiftlik hayvanları ve tüm vahşi hayvanlar arasında lanetlisin” dedi. “Karnın üzerinde sürünecek ve hayatının tüm günlerinde toz yiyeceksin.
Kadınla aranıza – onun çocuklarıyla senin çocuklarının arasına düşmanlık yerleştireceğim. O senin kafanı ezecek, sen de onu topuğundan sokacaksın”.
Yaratılış 3:14-15
Hristiyanlar Yaratılış 3:15’te “onun tohumu” diyerek, kadının soyundan bahsedilmesinin bakireden doğan İsa’yı işaret ettiğini iddia ederler. Oysa, Tora içerisinde “kadının tohumu”ndan bahsedilen tek yer bu ayet değildir. Havva dışında başka kadınlar içinde “kadının/onun tohumu” ifadesi kullanılır ve bunlardan hiçbirinde mucizevi biçimde bakireden doğacak bir kişi kastedilmez.
Yaratılış 16:10’da Tanrı, Hacer’e şöyle demektedir:
“Soyunu / tohumunu זַרְעֵ֑ךְ fazlasıyla çoğaltacağım.”
Tanrı, yine sadece bir kadına, bu sefer Hacer’e hitap etmektedir ve yine sadece kadının soyundan bahsetmektedir. Bu defa Hacer’in gelecekteki çok sayıdaki çocuklarını kastetmektedir.
Yaratılış 24:60’ta Lavan ve Betuel, kızkardeşleri Rebeka’yı şöyle kutsar:
“Soyun / tohumun זַרְעֵ֔ךְ, düşmanlarının kapısını miras alsın!”
Tora, yine sadece kadının soyundan bahsetmektedir. Bu defa Rebeka’nın gelecekteki çok sayıdaki çocuklarını kastetmektedir.
Havva’nın tohumu gibi, Hacer’in tohumu da Rebeka’nın tohumu da bir kişi değildir. Hacer’in tohumu da Rebeka’nın tohumu da bakireden doğmamıştır. Hacer’in tohumu da Rebeka’nın tohumu’da İsa değildir!
İsa, Şeytan’ın başını ezdi mi?
Hristiyanların İsa’nın sözde dirilişi ile Şeytan’ı ezmiş, İsa’nın İblis’in yaptıklarına son vermek için ortaya çıkmış olduğu, Tanrı’dan doğmuş olanın günah işlemeyeceği, çünkü; Tanrı’nın tohumunun onda yaşadığı (1 Yuhanna 3:8-9), İsa’nın İblis’i, ölüm aracılığıyla etkisiz kıldığı (İbraniler 2:14) iddialarına rağmen İblis’in işleri yok edilmemiş ve İblis’in gücü etkisiz hale getirilmemiştir. İsa, tüm bunları ölümü ile başarabilmiş olsaydı onu kabul eden ve İblis’i reddedenler arasında günahkarlar olmazdı, çünkü; günah işleyenler Tanrı’dan değil, İblis’tendir (1 Yuhanna 3:8).
Hristiyanlar arasında günah hiçbir zaman eksik olmamıştır ve bugün de eksik değildir. 1 Yuhanna’nın yazarı: “Günahımız yok dersek, kendimizi aldatırız” demektedir (1 Yuhanna 1:8). İsa, takipçilerine İblis’in gücünden korunma ve kurtuluş getirmemiştir. Pavlus şöyle itiraf eder: “Yanınıza gelmek istiyorduk. Hele ben Pavlus, bunu birkaç kez istedim. Ama Şeytan bize engel oldu” (1 Selanikliler 2:18).
Bu yanılgılar arasında en açığı, Pavlus’un şimdiden iki bin yıl geç kalmış olan umudunun ifadesidir: “Tanrı çok geçmeden/yakında [tacheos], Şeytan’ı ayaklarınızın altında ezecektir.” (Romalılar 16:20).
Şeytan hala etrafımızdadır ve Pavlus’un İsa’nın 1.yüzyıl’da “çok geçmeden/yakında” ortaya çıkacağını beklemesi boşa çıkmıştır. İsa’nın ölümü Şeytan’ı güçsüzleştirmemiş ve Şeytan, Pavlus’un vaat ettiği “kısa” zaman diliminde ezilmemiş ve günah ortadan kalkmamıştır. Hristiyan İncili, İsa’ya inananları iki bin yıl önce yerine gelmiş olması gereken ama henüz yerine getirilmemiş bir dizi vaat ve kehanetle yüz yüze bırakmaktadır.
Mesih geldiğinde gerçekleşecek olaylar Yahudi Kutsal Kitabı’nda açık ve ayrıntılı biçimde belirtilmiştir. Bunlar;
- Bütün dünyaya barış hakim olacak, tüm savaşlar ve savaş aletleri ortadan kalkacaktır.
Bakınız: Mika 4:1-4, Hoşea 2:20, Yeşaya 2:1-4, Yeşaya 60:18
- Tüm dünya Tanrı bilgisiyle dolacaktır. Sular denizi nasıl dolduruyorsa, Tanrı bilgisi de tüm dünyayı dolduracaktır.
Bakınız: Habakkuk 2:14, Zekeriya 3:9, Zekeriya 8:23, Zekeriya 14:9,16, Yeşaya 45:23, Yeşaya 66:23, Yeremya 31:33, Ezekiel 38:23, Mezmurlar 86:9, Sefanya 3:9
- Tora’nın tüm buyrukları tüm Yahudiler tarafından yerine getirilecektir.
Bakınız: Ezekiel 37:24, Yasa’nın Tekrarı 30:8,10, Yeremya 31:32, Ezekiel 11:19-20, Ezekiel 36:26-27
- Yahudi ulusu sürgünden kurtularak Kutsal Topraklar’a dönecektir.
Bakınız: Yasa’nın Tekrarı 30:3, Yeşaya 11:11-12, Yeremya 30:3, Yeremya 32:37, Ezekiel 11:17, Ezekiel 36:24.
- Son Tapınak inşa edilecektir.
Bakınız: Yeşaya 2:2-3, Yeşaya 56:6-7, Yeşaya 60:7, Yeşaya 66:20, Ezekiel 37:26-27, Malaki 3:4, Zekeriya 14: 20-21
Bu şartların hiçbiri henüz yerine gelmemiştir. Hristiyan iddialarının gerçek dışı olduğunu anlamak için pencereden dışarı bakmak, gazetelere göz atmak, haberleri takip etmek yeterlidir. Günah, savaşlar, açlık, adaletsizlik her yerdedir. Şeytan pek de ezilmiş görünmemektedir.
Hristiyanlar, İsa’nın bu şartları yerine getirememiş olması gerçeğinin üstesinden gelmek için “İkinci Kez Gelme” doktrinini türetmiştir. Gerçekte “ikinci kez gelme” doktrini, İsa’nın bu şartları yerine getirememiş olduğunun itirafıdır. Şöyle derler: “İlk kez geldiğinde bunları yerine getirmedi, ancak, ikinci kez geldiğinde bu şartları yerine getirecek.”
Yahudi Kutsal Kitabı’nın hiçbir yerinde, “Önce Mesih gelir, Mesih döneminde gerçekleşecek görevlerini yerine getiremez, sonra ikinci kez, binlerce yıl sonra, dünyaya yeniden gelir ve ilk seferinde yerine getiremediği şartları yerine getirir” iddiasına benzer en küçük ima dahi yoktur. Tümüyle sonradan türetilmiştir.
Mesih döneminin geldiğini, söylentilere ve sözde mucizelere bakarak anlamayacağız. Mesih dönemi geldiğinde yukarıda belirtilen şartlar yerine gelecek ve bu dönem herkes için şüpheye yer bırakmayacak biçimde apaçık olacaktır.
Kutsal Kitabınızı bilin!
Kutsal Kitabınızı bilirseniz, kimse inancınızı ve Tanrı ile olan bağlantınızı çalamaz.