İddia: Talmud, Yahudiliğin en kutsal kitabıdır (aslında bir kitaplar derlemesidir). Talmud’un yetkisi, Yahudilikte Tanah’tan önce gelir. Bunun kanıtı Talmud’un kendisinde bulunabilir: “Oğlum, Tora’nın sözlerinden daha çok, Yazıcılar’ın sözlerini yerine getirmede dikkatli ol. Rabbilere itaat etmeyen her kimse ölümü hak eder ve cehennemde sıcak dışkıyla kaynatılarak cezalandırılır.”
Erubin 21b (Soncino basımı)
Bu iddiada bulunulması dahi ilginçtir. Yahudiler için Tora, Tanrı sözüdür. Peygamberler (Neviim) kitapları ve Yazılar (Ketuvim) kitapları İlahi ilham ile yazılmış Peygamber sözleridir. Kitzur Şulhan Aruh (Yahudi Yasası’nın Kısaltılmış Kanunları)’ndan yapılan Tora parşömeni ile ilgili alıntı şöyledir:
Kitzur Şulhan Aruh 28:3:
Bir kişinin Tora parşömenine büyük saygıyla davranması, ona özel bir yer tayin etmesi, o yere saygı duyması ve o yeri güzelleştirmesi övgüye değerdir. Bir kişi bir Tora parşömeninin önünde tükürmemeli ve Tora parşömenini [parşömen ile çıplak elleri arasında] bir bez olmadan tutmamalıdır. Tora parşömeninin taşındığını gören kişi, Tora parşömeni yerine konuncaya veya kimsenin göremeyeceği duruma gelene dek ayakta durmalıdır.
Benzer şekilde, Kutsal Kitap’a o kadar saygı gösterilir ki hiçbir kitabın Kutsal Kitabın üzerine konmasına izin verilmez. Hatta Peygamberler kitapları (Neviim) ve Yazılar kitapları (Ketuvim) bile Tora’nın üzerine konamaz. [Talmud Megila 27a].
Kanuni açıdan, Kutsal Kitap yasaları rabbinik yasalarından daha önemlidir:
Talmud Şabat 128b:
Bir kabın hazırlanmış olan işlevinden uzaklaştırılması Şabat’ta yasaktır. Bir kabın hazır bulunmasını ortadan kaldırmak, rabbinik yasa tarafından yasaklanmıştır. Bir canlının acı çekmesine sebep olmak ise Tora yasağıdır. Tora yasası tarafından yasaklanan herhangi bir mesele önde gelir ve rabbinik yasa tarafından yasaklanan bir meseleyi geçersiz kılar.
Talmud Pesahim 9b’de de aynı şekilde Tora yasalarının rabbinik yasalardan öncelikli ve üstün olduğunu görürüz. Talmud Pesahim 4b, Eiruvin 30 ve Ketuvot 28b bölümlerinde çocuklarının şahitliklerinin yalnızca rabbinik yasalar için kabul edilebilir olduğunu, Tora yasalarının ise daha katı olması nedeniyle çocukların şahitliğinin geçerli olmadığını okuruz.
Talmud Berahot 21a’ da, bir Tora emrinin yerine getirilip getirilmediğinden şüphe duyulduğunda tekrar edilmesi gerektiğini, ancak bir rabbinik emrinin yerine getirilip getirilmediğinden şüphe duyulduğunda tekrar etmenin gerekli olmadığını görürüz.
Talmud Avoda Zara 7a’da da benzer bir fikir tekrarlanır: Kutsal Kitap’ta yer alan bir emir hakkında iki görüş bulunduğunda, daha katı olan düşünce takip edilir, ancak rabbinik bir emir hakkında iki görüş bulunduğunda daha hafif olan görüş takip edilir. Talmudik düşünceye aşina olan herkes, Yahudiliğin Talmud’u Kutsal Kitap’tan daha önemli olarak gördüğü iddiasının saçmalığını hemen anlar.
Kutsal Kitap Yahudiler için sadece son derece önemli değildir, aynı zamanda Talmud bize Kutsal Kitabı çalışmakla yükümlü olduğumuzu da söyler.
Talmud Avot 5:21
Kutsal Kitap çalışması beş yaşında başlayabilir, ancak Talmud bize Kutsal Kitap çalışmasının günlük çalışma rutininin önemli bir parçası olarak kalması gerektiğini söyler.
Talmud Kiduşin 30a
Bir kişi, yıllarını daima üçe bölmelidir: Üçte birini Kutsal Kitap’a, üçte birini Mişna’ya, üçte birini Talmud’a. Ne kadar yaşayacağını kim bilebilir? O halde, gününü üçe bölmelidir.
Gerçekten, Talmud Berahot 8b bize bir Yahudi’nin her hafta Tora’nın bir bölümünü iki kez tekrar tekrar gözden geçirmesi ve Tora’yı her yıl bitirmesi gerektiğini söyler.
Sonuç olarak, Kutsal Kitap’ın, Yazılı Yasa olarak Yahudiliğin merkezi öneme sahip bir parçası olduğu ve Talmud’un Sözlü Yasa ile ilgili tartışmaları içerebileceği ve Kutsal Kitap’ın öncelikli olduğuna dair hiçbir soru işareti yoktur.
Şimdi başa dönelim ve Eruvin21b’de var olan söze bakalım: Şöyle demektedir:
İddianın alıntı yapıldığı metni biraz genişleterek okuyalım. Söz konusu bölüm Vaiz Kitabı’nın sonunda yer alan bir ayeti açıklamaya çalışmaktadır:
Bunlardan daha çok oğlum, dikkatli ol: “Kitap yapmanın (sefarim) sonu yoktur ve çok çalışma da bedeni yıpratır” (Vaiz 12:12). Oğlum, Yazıcıların (soferim) sözlerini yerine getirmede Tora’nın sözlerinden daha dikkatli ol. Tora’nın sözleri olumlu (yap) emirleri ve olumsuz (yapma) yasakları içerir ve yapma denilen yasakların birçoğunu yapmanın cezası sadece sopa iledir. Yazıcıların sözü açısından, Yazıcıların sözlerini ihlal eden ölüm cezasına layıktır, belirtildiği gibi: “.. çitte gedik açanı yılan sokacak” (Vaiz 10:8), çit ile çevirmek metaforik olarak hükümler anlamına gelir.
Pasajdan birkaç cümleyi koparmadan, pasajın tamamı okunduğunda konu açıktır. Tora şöyle demektedir: “Bene-Yisrael’i tumalarından (saf olmama) ayrı tutun” (Levililer 15:31. “Nöbetimi tutun” (Levililer 18:30). Bu nedenle Bilgeler, içinde bulundukları neslin önceki nesillerden yasakları ihlal etmeye yönelik daha büyük bir eğilime sahip olduğunu ya da sadece eskisi kadar dikkatli olamayacaklarını görürse, bu yasakları onlardan uzak tutmak için yasakların önüne bazı “çitler” ekleyebilir. Ramban, bu çitlerin çok iyi ve gerekli olduğunu belirtmektedir, “… hepimiz bunun bir çit olduğunu ve doğrudan Tanrı’nın Tora’sında olmadığını bildiğimiz sürece.”
Şöyle itiraz edilebilir: Eğer Yazıcıların sözleri gerçekten gereklilerse, neden [Tora’da] bu sözler kaydedilmemiştir? Bu nedenle, Kutsal Kitap şöyle der: “Kitap yapmanın (sefarim) sonu yoktur ve çok çalışma da bedeni yıpratır.” Sefarim (= kitaplar) yazılı bir metne değil, Yazıcıların sözlerine (soferim), yani Tora’nın bütün harflerini hesaba katan bilgeleri (soferim, fiil olarak; saymak demektir) işaret eder; bu yüzden “kitap yapmak” yazma eylemine değil, yasa yapmaya atıfta bulunur. Burada Vaiz, Tora’nın emirlerini ihlal etmekten daha fazla bilgelerin geleneklerini ihlal etmeye karşı uyarır.
Yazıcıların yasalarının ihlal edilmesine, Yasa’nın ihlal edilmesinden daha sert biçimde değinilmesini bir örnekle açıklayalım: Eğer bir isyankar, “ Tefilin takmamak Yasa’yı ihlal etmek değildir” derse, bu kişi cezadan muaftır. Ama biri, “Tefilin’de beş bölüm olmalıdır” derse, yani Yazıcıların sözlerine ekleme yaparsa bu kişi suçludur. Tefilin buyruğunun varlığı tartışmaya açık bir buyruk değildir, Yazılı Tora’da açıkça belirtilmiştir, ancak, Tefilin’in nasıl yapılacağı Sözlü Tora’dadır.
Tekrar, Bilgelerin sözleri Tora [Yasa] sözlerinden daha sert biçimde ele alınıyorsa, neden Tora’da yazılmamışlardır? Her yasanın ayrıntılarıyla açıklandığı bir kitap yazmak Tanrı’nın gücünün ötesinde miydi?
Elbette hayır. Rabbi Isaac Luria’ya (The Ari) göre, kanunlaştırmayı yazıya geçirme, kanunlaştırma ilgili yorum ve açıklama yapan daha çok sayıda kitabın yazılmasına, bu ise belirsizliklerin çözümüne değil, tartışmalara ve ayrılıklara neden olacaktır. Vaiz’in çok kitap yapmaya karşı uyarısı, kitap yazmaya karşı değil, yasalaştırmayı yazma cüretine karşıdır.
Rabbi Ben-Zion Meir Hai Uzziel de benzer şekilde Vaiz’in “kitap yapmak” konusunda uyarısının kanunlaştırma ile ilgili olduğunu söyler. Ancak Rabbi Luria tarafından belirtilen nedenden dolayı değil. Daha ziyade, Alaha’nın esnek olmamasına dair endişesinden dolayıdır.
Sözlü Yasa’nın yazılmamasını sağlayan, yazılı metnin nasıl yorumlanacağı konusundaki belirsizlik veya yazım hataları yapma korkusu değildi. Aksine, yazıya geçirilmemesinin nedeni, “çok kitap yapmamaktı.”
Sözlü Tora yazılı olarak verilmemiştir, çünkü yazma eylemi Yazılı Tora’da somutlaştırılmış ve kapsanan her şeyin hazinesini içerecek ve depolayacak yeterli ve eksiksiz bir kap sağlayamaz. Tora’nın bilgeliği sözünü, yorumunu ve gelecek nesillere açıklamasını, ağızdan kulağa, öğretmenden usta öğrencilere, sözle ve uygulama ile iletmesi, Moşe’nin Tora’sındaki peygamberlik mesajındaki soyluluğu, sürekli, aktif ve yaşayan bir miras olarak tüm nesiller için aktarmasıydı.
Sözlü Yasa, yazılı olarak verilmemekle kalmamış, aynı zamanda, Tora’nın Yahudiler tarafından unutulmaması için, Alaha olarak Moşe’ye tamamı verilmemiştir. Yazılı ya da sözlü olan ve tekrarlama yoluyla verilen herhangi bir şey kaybedilebilir ya da unutulabilir, ancak mantık, muhakeme ve Tora’yı açığa çıkarmak için uygulanan yöntemler kullanılarak yapılan açıklamalar üzerinde unutkanlığın hükmü yoktur, çünkü; unutkanlık genel kurallarda değil, ayrıntılarda yatar, zihinde depolanan şeylerde bulunur, zihinde yapılandırılmış ve kazınmış şeylerde değil.
Ayrıntıları unutmak tamamen unutmak değildir, çünkü bir kişinin zihni çalışma, temellere ve kurallara değinilerek yenilenebilir. Rabbi Hiyya’nın söylediği gibi, “Tanrı korusun! Tora İsrail’de unutulmuş olsaydı, tartışmacı güçlerim ile onu yeniden canlandıracaktım”(Bava Metzia 85b).
Bu nedenle, Vaiz’in uyarısının ardındaki mantık, kanunlaştırmanın tüm farklı olasılıkları içerememesi nedeniyle karışıklığı arttırması değil, aynı zamanda yazılı bir Öğreti’nin “ölü Tora” olduğu anlamına gelmesidir. Tora’nın yaşamı ve canlılığı Rabbi Uzziel’in bakış açısıyla, tam olarak derin çalışma ve araştırma eyleminde yatmaktadır, yazarak öğrenme ve yayınlamada değil.
Rabbi Azariah Figo, Binah le-`Itim kitabında (açıklama 34) şöyle sorar: Vaiz’in kendisi “bilgelik meselelerinde ve her türlü teorik araştırmalar ile ilgili olarak konuşmasına” rağmen neden “sınırsız kitap yapmak” konusunda bizi uyarmaktadır? Üstelik kendisi de bilge adamların sözlerini övmektedir.
Rabbi Figo, Vaiz aşağıdakileri söylemiş gibi yanıt verir:
Bilge adamları uzun zamandır övmeme rağmen, şimdi oğlum, çok dikkatli olmalısın ve gerçeği bilmelisin: Bilgelikle ve araştırmayla ilgili birçok kitap yazmak mükemmelliğe veya gerçek mutluluğa yol açmaz.
Bu nedenle, bilginlerin sınıfına kabul edilmezseniz ve kitaplarınız yurt dışına yayılmazsa üzülmeyin. Ve buna surat asmayın, yani bir kişi “çok çalışmaya” dalabilir ve bilgelik sözlerini yayma için kendini yıpratabilir, ama dikkat, bu tam anlamıyla ona ait değildir ve kesinlikle onun getirdiği bir yenilik değildir, çünkü; “Nihayetinde, her şey duyuldu” (Vaiz 12:13), sonunda söylediği ve yazdığı her şey önceden duyulmuştur ve değilse bile, zaten bilinmektedir.
Ama var olan gerçek mutluluk hakkında size tavsiyem, bu kısmen kişinin eylemlerinde yatmaktadır: Rab’den korkun ve O’nun emirlerini yerine getirin, çünkü bu, herhangi bir insanın yapabileceği genel bir konudur ve tamamen kişinin iradesine bağlıdır. Bilgeliğe sahip olmak ise aksine; “Hikmetli olanlar çok değil…” (Iyov 32:9).
Kaynak: Gil Student, Yisrael Tzvi Gilat