Tanrı’nın Bir Olduğunu söylemek, başımıza gelen ve tüm dünyada gerçekleşen her şeyin Tanrı’dan geldiğini ve hiçbir şeyin tesadüfen gerçekleşmediğini bilmek anlamına gelir.
Köle halindeyken matza yemiştik ve sonra özgür insanlar olarak da matza yedik. Bu bize ne öğretir? Bu, bize Tanrı’nın daima iş başında olduğunu, her şeyi yönettiğini, O’nun isteği ve iradesi dışında hiç bir şey yapamayacağımızı anlatır. Mısır’daki Yahudiler, özgür olacakları ve tam bir ekmek yiyebilecekleri zamanı dört gözle bekliyorlardı. Fakat Mısır’ı terk ettiklerinden sonra, yine matza yediler! Bu durum onlara özgür insanlar olarak bile olayları yönetmediklerini, Tanrı’nın isteği değilse hiçbir şey yapamayacaklarını öğretti.
“Bir kişi, göklerde kararlaştırılmadığı sürece, parmağını bile incitmez.” En küçük ayrıntıya kadar her şey, Tanrı’dan gelir. Bunu bilmek demek, Tanrı’nın Bir olduğunu bilmek demektir.
Baal HaTanya zt’l, אחד (ehad-Bir) kelimesindeki ד (d harfi) harfinin çekice benzediğini, çünkü herkesin Tanrı’nın Bir olduğuna imanı kendi kafasına çakması gerektiğini öğretir. Bir kişi, Birliğe olan inancını sürekli tetkik edip, bu Birliği kendisinin bir hakikati hale getirerek bunu gerçekleştirebilir.
Reb Avraham Genichovsky öğrencilerine buna imanın (emuna) güçlü olması gerektiğini, böylece düştüğünde ya da zor zamanlar geçirdiğinde bile inancının başarısız olmayacağını öğretir. Eğer emunası zayıfsa, her küçük mücadele ve zorluk bile onun başarısız olmasına sebep olabilir.
Pesah Sederi’nin sonunda אחד מי יודע … şarkısını söyleriz. Şarkı, soru ve cevap biçiminde yazılmıştır: “Bir’i kim biliyor? Bir’i ben biliyorum. Göklerde ve yerde Bir olan Tanrı’dır. İki’yi kim biliyor? Tabletler ikidir…” diye devam eder.
Sheim Mishmuel zt’l şöyle sorar: “Neden bu şarkı sorular ve cevapları içerir? Doğrudan şöyle de diyebilirdi: “Bir olan Tanrı’dır. İki olan tabletlerdir. Üç olan atalarımızdır
Sheim MiShmuel bu şarkının bir sınav olduğunu öğretir. Seder’ın sonunda, Seder’in bize öğrettiği dersleri alıp almadığımızı görmek isteriz. “Bir dediğimde, aklına gelen ilk düşünce nedir? ‘Bir dolar’ mı? Başka maddi, dünyevi nesneler mi yoksa Tanrı’nın Bir olduğu düşüncesi mi?” Birden onüçe kadar sayıları sayar ve ailemize sorarız. Bu sayıları duyduğunuzda sizde ilk neyi çağrıştırıyor? Seder’in derslerini doğru bir şekilde kavradıysak, sorulara cevap verebilmeliyiz. Bir, Tanrı’dır. İki, tabletlerdir. Üç, atalarımızdır, çünkü diğer her şey ile kıyaslandığında, sadece bu meselelerin önemli olduğunu anlarız.
Slonim Tzaddikim’i zt’l, şöyle demiştir: “Akıl ve kalbin arasındaki mesafe, gökler ve yerin arasındaki mesafeden fazladır.” Örneğin, aklı, sinirlenmenin mantıklı olmadığını biliyordu ama kalbi bilmiyordu ve kalbi kızgındı.
Bir kişi, entelektüel olarak emunayı anlayabilir, ama eğer yüreği bunun farkında değilse, emuna kavramları, o kişinin yaşamı algılayış biçimini ve yaşamın ona meydan okumalarına karşı verdiği tepki biçimini değiştirmez.
İnsanların “ “כל דעביד רחמנא לטב עביד” Her şeyin iyilik için olduğunu biliyorum, ama yine de ciddi bir sorunum var. Her şeyin iyilik için olduğunu bilmek bana yardımcı olmuyor” dediğini duyuyoruz. Benzer şekilde, çoğunlukla maddi konularla ilgili olarak, insanlar geleceğe dair endişe duyuyorlar, onlara emuna ve bitakon hakkında konuştuğumuzda, bunların hepsini bildiklerini ancak hala kaygılı olduklarını bize söylüyorlar.
Mitzvalar ile mutlu olmayan insanları görürüz. “Tanrı’ya hizmet etmenin mümkün olan en büyük neşe ve ayrıcalık olduğunu anlamıyor musunuz?” diye sorduğumuzda, bunu bildiklerini ama bunların yine de onlara neşe getirmediğini belirtmektedirler. Bunun nedeni, emunanın henüz onların kalplerine ulaşmamış olmasıdır. Entellektüel olarak her şeyin iyilik için olduğunu, Tanrı’nın onlara yardım ettiğini, O’na güvendiklerini, Tanrı’ya hizmet etmenin ayrıcalığını bildiklerini anlatmaktadırlar. Ama emunah henüz kalplerine yerleşmemiştir ve kalp olmadan emuna onlara tesir etmez.
Özellikle, Seder gecesinde ve Pesah’ın tüm “yom tov” günlerinde, bu emunayı elde etmeye çalışırız. Riminov’un Rebbe Mendel’i zt’l, Lizensk’li Rebbe Elimelech zt’l’den alıntı yaparak, emunada kusursuzluğa ulaşmak için en uygun zamanın, Pesah’ın 7. gününün gecesi olduğunu söylemiştir.
Hag Sameah!
Kaynak: www.torahlectures.org