Bu konuda geniş bilgi için: Şabat Nedir?
Tanrı, yedinci günle, yapmış olduğu işi tamamladı ve yedinci günde, yapmış olduğu tüm işini bıraktı.
Tanrı yedinci günü mübarek kıldı ve onu kutsal ilan etti; çünkü Tanrı, yapmak üzere yaratmış olduğu tüm işini, bu günde bırakmıştı.
Yaratılış 2:2-3
Tora, Yaratılış Kitabı’nın ikinci bölümün başında bize Tanrı’nın gökyüzünün ve yeryüzünün tüm öğeleri tamamlandıktan sonra yapmış olduğu İş’i bıraktığını söyler. Burada açık sorular şunlardır?
Tanrı, yoruldu mu ki, yaratmayı durdurdu veya dinlendi?
Tanrı’nın, Her Şeye Gücü Yeten Yaratıcı’nın evreni yaratma faaliyetini neden yaratma işine devam ettiği altı günde değil de yaratmayı durdurduğu günde yapıyoruz?
Tora bize Tanrı’nın yaratılış günlerini değil, yaratılışı durdurduğu günü kutsadığını söylemektedir. Yani, Şabat, Tanrı’nın evrenin yaratılışını kutlamak değil, O’nun dinlenmesini anmaktır.
Nasıl oluyor da yaratılışın durdurulması, ya da “dinlenme” yaratılıştan önemli olabilir? Burada bize ne anlatılıyor?
Her cuma akşamı, Kabalat Şabat’ta, Amida (şemone esre: onsekiz) sırasında şöyle deriz:
Ata kidaşta et yom aşevii liŞmeha. Tahlit maase şamayim vaarets…
Yedinci günü kendi Ad’ına kutsadın, göklerin ve yeryüzü işinin amacı…
“tahlit” kelimesi “son, sınır” ve aynı zamanda “amaç” demektir.
Bu kelimeler, yaratılışın amacını Şabat olduğunu söylemektedir. Dinlenmeyi, işin bir parçası, daha sonra işe devam edebilmek için verilen bir ara değil de, işin amacı olarak görmek şaşırtıcıdır.
Tanrı, Yedinci Gün’de Ne Yaptı?
Tora bize Tanrı’nın ne yaptığını şöyle aktarır:
Tanrı, yedinci günle, yapmış olduğu işi tamamladı ve yedinci günde, yapmış olduğu tüm işini bıraktı.
Yaratılış 2:2
Bir dakika! Bu ayet bize Tanrı’nın yedinci günde dinlendiğini mi yoksa iş yaptığını mı söylüyor? Ayetin ilk kısmına bakarsanız, Tanrı’nın yedinci günde bir şey yaparak İş’i tamamladığını söylemekte, ama ikinci kısım tüm işten dinlendiğini söylemektedir. Hangisi doğru? İş mi yaptı yoksa dinlendi mi?
Bizim bakış açımızdan bunu anlamak zordur. Dinlenme yaratılan bir şey midir? Dinlenme, işin yokluğu değil midir? İş yapmayı bırakırsak dinlenme var olur. Aynı karanlık gibi. Karanlık yaratılan bir şey midir? Karanlık da ışığın yokluğu anlamına gelmez mi? Işığı kapatırsam, karanlık olur. Dinlenme bir varlık değildir, bir şeyin yokluğudur, değil mi? Tanrı dinlenmek isterse, tek yapması gereken iş yapmayı bırakması değil midir?
Hayır. Raşi bize dinlenmenin yaratılması gereken bir şey olduğunu söylemektedir. Raşi’nin bize söylediği, farklı bir dinlenme biçimidir. Buna “pozitif dinlenme” diyoruz. Peki, gündelik anlamda iş yapmayı yani emek, zahmet gerektirmeyen bir yaratım faaliyetinin sonundaki bu pozitif dinlenme nedir?
Tanrı’nın yaptığı iş, yarattıklarını daha gelişmiş bir forma dönüştüren, kaostan düzene akışı sağlayan bir yaratım eylemidir. Buna “melaha” adını veriyoruz. Bir melaha, zihin ve eylemin yaratıcı bir birleşimidir. Tek başına akılsız eylemi düşünürseniz, bu tür bir kaba kuvvet eylemi sonunda yorulmayı getiren farklı bir eylemdir ve bir melaha değildir. Yaratılış’ın ilk anında Tanrı yokluktan bir şey yaratmış ve sonra var olanı alıp, daha karmaşık ve gelişmiş bir varlık haline getirdi.
Bir melahada başka türde bir emek vardır. Tanrı’nın yaptığı melahayı bir insan örneğini kullanarak anlatalım: Diyelim ki, zihninizde bir planınız var ve planınızı gerçekleştirmek için bir eylemde bulunacaksınız. Yani yaptığınız eylem, etrafınızdaki dünyayı almak ve onu amacınıza uygun biçimde o anki durumundan daha ileri, karmaşık bir şeye dönüştürmektir. Bir şey yaratıyorsunuz, onu inşa ediyorsunuz ve olmasını istediğiniz şekilde hedefinize daha uygun hale getiriyorsunuz.
Yukarıda “tahlit” kelimesinden bahsetmiştim. “Tahlit” kelimesi bazen “amaç” olarak çevrilir, oldukça iyi bir çeviridir, ancak kelimenin kökü “son nokta”, “yaratılışın bitiş noktası” anlamına gelen (kala) “כָּלָה” kelimesinden gelir. Yaradılışın doğal son noktasıdır. O halde paradoks şudur:
Herhangi bir şey yapmadaki son yaratıcı eylem, paradoksal olarak yaratmayı durdurma eylemidir.
Pozitif dinlenme olarak tanımladığımız kavram, bir tür sürekliliği ifade etmektedir. Bu sürekliliğin ilk aşaması olan dinlenme hakkında anlaşılması gereken ilk şey, dinlenmenin yarattığınız varlığa bağımsızlık vermesidir. Bir şey yarattığımda, küçük bir kukla gibi sürekli olarak bana bağlı bir varlık yaratmak istemiyorum. Sonunda yarattığım şeyi, bana, yaratıcısına bağlayan ipleri kesmek istiyorum, onun benden bağımsız olmasını istiyorum. Bir işin üzerinde çalıştığım sürece, yarattığım şey hala yapım aşamasında olduğu sürece, en azından benden ayrı bir şey anlamında henüz gerçekten var değildir. Onu hala geliştiriyorum, değiştiriyorum, tamir ediyorum. Ancak artık yaratma eylemine son verdiğimde, ve durup geri çekildiğimde artık benden bağımsız olarak varlığını sürdürebilir.
Yaratmış olduğum varlık, bir kez benden bağımsız hale geldiğinde, artık yapmış olduğum varlıkla bir ilişki kurabilirim. Veya yapmış olduğum varlık benimle ilişki kurabilir. Bir ilişki, birden fazla varlığı gerektirir. Bir ilişki, “bilme” eylemi olarak tanımlanabilir. Bilgi, bilen ile bilinen arasında kurulan ilişki sonucu çıkan üründür. Örneğin, Adam’ın Hava ile ilişki kurması, başka bir varlığı deneyimlemesi “bilme” eylemi ile tarif edilir:
Adam, eşi Hava’yı bildi.
Yaratılış 4:1
Hala yapma sürecinde olduğunuz bir şey, onunla ilişki kurmanız için yeterince ayrı değildir. Yaptığınız şey, kendinizin bir uzantısıdır. Bir ilişkinin gerçek ve anlamlı olabilmesi için, o şeyin benden belli bir tür ayrılığı olması gerekir. Yaratıcı süreç durmadan bir mesafe olmaz ve ilişki olamaz.
Hatırlayalım, Adam’ın Hava’yı bilmesi için, Hava’nın Adam’dan ayrılması gerekmişti. (Yaratılış 2:21-14)
Yani yaratımı durdurmak bir tür pozitif dinlenmedir. Bir süre sonra çalışmaya devam edebilmek için ara vermek değil, bir mevcudiyet verme eylemidir.
Bir müzisyen olduğunuzu, bir müzik eseri yarattığınızı düşünün. Sürekli nota ekliyor ve eserinizi uzatıyorsunuz. Yaratıma devam ettiğiniz sürece o eserin sizden ayrık, tamamlanmış bir varlığı olmayacaktır. Yapmış olduğunuz eseri çalmak, onu dinlemek, ondan zevk almak için bir noktada yaratımı durdurmak zorundasınız. Bir pozitif dinlenme eylemi yapıp, geri çekilip, onunla ilişki kurmalısınız.
Ya da bir ressam olduğunuzu hayal edin. Resminize her gün birkaç fırça darbe vuruyorsunuz. Eseriniz bir türlü tamamlanamıyor. Siz resminize ekleme yaptığınız sürece, resminizin sizden bağımsız bir varlığı olmayacaktır. Sizin bir uzantınız olmaya devam edecektir. Bir noktada resminize müdahaleyi bırakıp, geri çekilmelisiniz. Böylece resminizin güzelliğini seyredebilir, onunla duygusal ilişki kurabilirsiniz. Belki müziğiniz ve resminiz de sizinle ilişki kurabilir.
Pozitif dinlenme,
(a) Yaratmış olduğum şeyi olduğu gibi yapan, ona bağımsızlık veren son yaratıcı eylemdir
(b) Yaratımın gerçek amacına ulaşmama izin verir: Bu benim zevk almamı, yarattığım şeyle ilişki kurmamı ve o şeyin ayrı bir varlık olmasına izin verir ki bu varlık da benimle ilişki kurabilir.
Dinlenme olmadan yaratıcılığa devam edersem ne olur? Dinlenmezsem, yaratmayı asla bırakmazsam, o zaman kendim ile yarattığım varlık arasında sürekli bir bağ yaratırım, yarattığım şey, asla gerçekten benden ayrı değildir. Ben ve o, bağımsız varlıklar olarak ilişki kuramayız. Bunun sonucu olarak, yaratmış olduğum varlık benim sürekli yaratıcılığım, değiştirme, onarma eylemim ile yok olur.
Biraz önceki resim örneğine dönelim. Resmime sürekli biraz daha boya ilave edersem, bu eylemler resmin daha iyi bir eser olmasını mı sağlar? Daha fazla, daha fazla…Tersine, resmin sanatsal bütünlüğü yok olur. Bir müzik eserine, notalar arasına daha fazla nota eklemek, o eseri daha iyi bir müzik eseri mi yapar? Mozart’ın konçertolarına notaların arasına birkaç nota eklediğinizi ya da Van Gogh’un “Rhone Üzerinde Yıldızlı Gece” tablosuna fırçayla biraz daha boya eklediğinizi düşünün. Yaratma süreci, eğer durdurulmazsa, korkutucu bir şekilde yıkıma yol açacaktır.
Sonraki yazımızda yıkımın iki yolundan bahsedeceğim. Katılmanızı bekliyorum.
Sonraki Yazı: Yıkımın İki Yolu
Kaynak: Rabbi David Fohrman