Yeşaya 53:10 – İsa, uzun bir yaşam sürdü mü?
Yeşaya’nın 53. bölümü, Yeşaya Kitabı’nın dört ünlü “Kul Ezgileri”nın sonuncusudur. Yeşeya 41-53 bölümleri, çarpıcı Son Günler’e ait peygamberlik ve İsrail’in çocukları için teselli ile dolu dört teskin edici “Kul Ezgileri”dir.
Peygamber, tereddütsüz biçimde, Tanrı’nın sadık, inançlı kalanlarının görkemli kurtuluşunu ortaya koyarak onları teselli etmektedir. Peygamber, Tanrı’nın sadık, inançlı kalan kullarını birçok kez Tanrı’nın kulu, hizmetkarı olarak tanımlamaktadır.
Yeşaya 53, acımasız ve görünüşte sınırsız sürgünün ardından gelen, ezici, baskıcı egemen ulusların gözünde yükseltilen ve kurtarılan Tanrı’nın kulu, hizmetkarı İsrail’i, Yahudi ulusunu anlatan Yeşaya’nın anlatılarının doruk noktasıdır.
Yeşaya’nın 53. bölümü, Son Günler’de, Tanrı’nın sadık, inançlı kalanlarının yüceltildiklerini ve övüldüklerini en sonunda anlayan diğer ulusların şaşkın kralları tarafından ifade edilen kendi sözleri ile başlar.
İsrail’in nihai kurtuluşu, Yahudi olmayan komşularının pek beklediği bir şey değildir.
Ulusların Mesih Çağı’na afallamış haldeki tepkileri, İbrani Peygamberler arasında ortak bir temadır ve ulusların şaşkın tepkisi, Kutsal Kitap’ta bulunan herhangi bir bölümden daha açık bir şekilde, Yeşaya 53.bölümde kaydedilmiştir.
Hangi şaşırtıcı haberler dünya liderlerini hayrete düşürecektir? Onları bu kadar şaşırtacak neyi en sonunda kavrayacaklardır?
Şimdiye kadar duydukları veya bildikleri her şey, Mesih Çağı’nda nihayet tanık olacaklarının tam aksinedir. Yahudi halkının sadık, inançlı kalanlarının görkemini, sonunda “Rabbin kolu” ile temize çıkarılmış ve kurtarılmış olarak gördüklerinde donakalmış bir şaşkınlık içinde ellerini ağızlarının üzerine koyacaklardır (Yeşeya 53:1).
Yeşaya 53’e başlangıç ayetlerini inceleyelim:
Yeşeya 52:15
Pek çok ulus ona şaşacak, Onun önünde kralların ağızları kapanacak. Çünkü kendilerine anlatılmamış olanı görecek, duymadıklarını anlayacaklar.
Yeşaya 53: 1-8’de ulusların kralları, itiraflarını ifade etmeye devam etmektedir. Ancak şimdi, nihayet, kendi toplumlarının akılsızca günahlarının bir sonucu olarak İsrail ulusunun uzun ve acı sürgün boyunca ıstırap çektiği sonucunu çıkarmaktadırlar. Geçmişte bu dünya liderleri, Yahudilerin bu ulusların tanrılarını inatla reddettikleri için felakete uğradıklarını ve vurulduklarını sanmaktaydılar. Fakat şimdi, görkemli mesih dönemi kurtuluşuna tanık oldukları için hayretler içerisindedirler. Sonunda, İsrail’in diğer ulusların halklarının tahrip edici ve pervasız davranışlarından dolayı ıstırap çekmiş olduğunu anlayacaklardır.
Yeşaya 53: 9’dan itibaren takip eden etkili ayetlerde İsrail’in Tanrısı tek başına konuşmaktadır. Diğer uluslar sessizce dinlemektedir. Yeşeya 53:10’da, Tanrı, bağlılık yolunu seçen ve “canlarını suç sunusu olarak sunanlara” verilen nimetleri saymaktadır.
Bu çeşitli lütuflar, vaat edilen nimetleri, Yasanın Tekrarı Kitabı’nın sonunda yer alan sadık kişilere verilenlerin yansımasıdır. Tora’nın bu son bölümlerinde Yüce Tanrı, Tora’nın yaşam veren öğretilerine bağlananlara uzun yaşam ve çocuklar vaat etmektedir.
Misyonerler, İsa’ya uygun olarak yorumlamalarını desteklemek için sık sık Yeşaya 53’ün İsa hakkında konuştuğunu savunurlar. Aslında, Yeşaya 53.bölüm, misyonerler tarafından en çok kullanılan kutsal metin olarak öne çıkmaktadır. Bununla birlikte, bu bölümden ve onu çevreleyen bölümlerden Yeşaya 53. bölümün bir hristiyan mesihinden değil, İsrail’in sadık, inançlı kalanlarından bahsettiğini ispatlamak için sayısız yol vardır.
Örneğin, Yeşaya 53:10’da, kuluna uzun ömür ve çocuk (tohum) vaat edilmiştir.
Yeşaya’nın dördüncü ve son Kul Ezgisi’nin bu giriş kısmını inceleyelim:
Yeşaya 53:10
Ne var ki, RAB onun ezilmesini uygun gördü, Acı çekmesini istedi. Canını suç sunusu olarak sunarsa Soyundan gelenleri görecek ve günleri uzayacak. RAB’bin istemi onun aracılığıyla gerçekleşecek.
Bu ayet, kilise için birçok sarsıcı sorun getirmektedir. Başlangıç olarak, İsa’nın biyolojik çocukları yoktur. Yeşaya 53: 10’da hizmetkarı, kulu için verilen nimet, “tohum” anlamına gelen İbrani kelime זֶ֖רַע (zerah) ile ifade edilir. Bu İbrani kelime, bir kişinin çocuklarıyla bağlantılı olarak kullanıldığında yalnızca biyolojik evlatlara atıfta bulunabilir; asla mecazi çocuklar, örneğin öğrencileri, havarileri vb. olarak kullanılmaz. Mecazi, metaforik olarak çocuklara atıfta bulunabilecek İbranice kelime בֵּן (ben)’dir.
Bununla birlikte, misyonerler sık sık bu noktada bir tartışma ortaya koyarlar. İbranice זֶ֖רַע sözcüğünün Yahudilerin Kutsal Yazıları’nda tohum anlamında kullanırken bunun metaforik olarak kullanılabileceğini iddia ederler. Bu iddialarını, Yeşaya 57:4’in son iki kelimesi olan זֶ֥רַע שָֽׁקֶר (zera şaker) ile, Kral James Versiyonu’nun “seed of falsehood”, “Sahteliğin tohumu” olarak çevirdiği iki kelime ile desteklemeye çalışırlar.
Yalanın biyolojik çocuğu olamayacağına göre, buradaki tohum kelimesinin ancak metaforik olarak kullanılabileceğini söylerler. Bununla birlikte, Kral James Versiyonu’nun bu çevirisi yanlıştır. İngilizcenin aksine, İbranice’de sıfat ismi takip eder. Önce isim, sonra sıfat gelir. Bu nedenle, זֶ֥רַע שָֽׁקֶר (zera şaker) “Sahte tohum” veya “imansız tohum” anlamına gelir, “sahteliğin tohumu” değil.
“Tohum” ifadesinin fiziksel tohum anlamına geldiği “sahte tohum” ifadesi, bu pasajın bağlamına sorunsuz uymaktadır. Peygamber, Yeşaya 57: 3’de, “ağacın altında kendilerini memnun ederek” fiziksel tohumlarını boşa harcamış olan “zina yapanların çocuklarına” (זֶ֖רַע) ve “yavrularını vadilerde ve kayaların kovuklarında öldürüyorlar” (57: 5) ifadelerine atıf yapmaktadır.Açıkçası, Yeşaya זֶ֖רַע sözcüğünü kullandığında, fiziksel tohumdan söz etmektedir.
Dahası, Hristiyan öğretmenler, İsa’nın yaklaşık olarak 30 yaşında öldüğünü söylemektedir. Bu, sıradan bir erkeğin beklenen ömrünün yarısından azdır (Mezmur 90:10). Açıktır ki, hem çocuklarla dolu bir ev hem de uzun ömürlü bir yaş kutsamaları İsa’nın yaşamında yerine gelmemiştir.
Misyonerler, İsa’nın dirilişinden sonra, sonsuza kadar yaşadığını açıklayarak bu göze çarpan soruna yanıt verirler. Bu nedenle, İsa Mesih’in gerçekten çok, çok uzun bir yaşam sürdüğünü savunmaktadırlar.
Ancak bu cevap, bu soruna yanıt bulabilmenin uzağındadır. İlk olarak, “uzun ömür” veya “uzatılmış yaşam” anlamına gelen bu יַֽאֲרִ֣יךְ יָמִ֑ים (ya ‘arih yamim) İbrani kelimeleri, sonu gelmeyen sonsuz bir hayat anlamına gelmez, fakat; eninde sonunda sona erecek olan uzatılan günler anlamına gelir. Bu nedenle bu İbrani kelimeleri Tanah’ta sonsuza dek yaşayacak olanlara uygulanmaz. Bu nedenle Yahudi Kutsal Yazıları’nda Tanrı’nın asla uzun ömürlü olduğu söylenmez.
Aslında, “ya ’arih yamim” יַֽאֲרִ֣יךְ יָמִ֑ים kelimeleri Yahudi Kutsal Yazıları dahil olmak üzere çeşitli yerlerde görünür; Yasanın Tekrarı 17:20, Yasanın Tekrarı 25:15, Özdeyişler 28:16 ve Vaiz 8:13.
Bu cümlenin bulunduğu her ayette, bu kelimeler, sonsuz bir yaşama değil, uzun ama ölümlü bir yaşama değinmektedir. Yahudi Kutsal Yazıları, Daniel 12: 2’de olduğu gibi ebedi uzun bir hayattan söz ettiğinde, İbrani kelimeler עוֹלָ֔ם לְחַיֵּ֣י (l’ hayai olam) kullanır.
Bu metinin, Kilise için yarattığı şaşırtıcı problem abartılamaz. Hemen hemen tüm Hristiyan savunucularının üçleme öğretisini gayretle savunduklarını unutmayın. Bu temel Kilise ilkesi, İsa’nın sadece özel bir insan değil, Tanrı’nın Kendisi olduğunu, üçlü tanrı kişiliğinde ikinci Kişi’nin bedende göründüğünü ilan eder. Hristiyan teolojisinde bu küçük bir mesele değildir. Bu iyi korunan üçleme öğretisini sorguladıkları için Mesihçi konferanslardan ihraç edilen veya mesihçi cemaat üyeliğinden atılan İbrani-Hristiyanlarla karşılaştım.
Bu doktrini daha iyi anlamak için, resmen başladığı yere, İznik Konsili’ne geri dönmeliyiz. M.S. 325 yılında İmparator Konstantin tarafından toplanmış olan bu konsil, Kilise tarihinde hem amacı hem de kapsamı bakımından en önemli konsillerden biriydi. Luther onu “tüm konsillerin en kutsalı” olarak nitelendirmiştir. İznik Konsili’nde İsa’nın Baba ile aynı özden (Yunanca: homousios) olduğu ilan edilmiştir.
Özünde, bu Hristiyan inancına göre, İsa, Baba ile tek özü ve tam tanrılığı paylaşmaktadır. Bu doktrin, İsa’nın yarı Tanrı ve yarı insan olduğunu kabul etmez. Daha çok, bu temel Hıristiyan inancının orijinal dilinde, İsa, Tanrı’nın Tanrısı, Işığın Işığı’dır.
Bütün bunları göz önünde bulundurarak, Tanrı’ya nasıl uzun ömürlü olabileceği vaat edilebilir? Misyonerler, Yeşaya 53:10’daki bu kutsamanın İsa’nın varsayılan dirilişinden sonraki zamana atıfta bulunduğunu iddia ediyor olsa bile, Tanrı nasıl Kendine Söz verebilir veya kendisine bu konuda birşeyler verebilir? Üstelik, Tanrı ebedi iken, Tanrı kendine uzun süre nasıl vaat edebilir? Kilisenin ısrar ettiği gibi, Mesih ebedi ve ezeli ise, Tanrı Mesih’e, ezeli ve bedi olan Mesih’e uzun ömürlülük nimetini nasıl bahşedebilir? Böyle bir nimet saçma olurdu. Dahası, Tanrı neden kendisiyle konuşmaktadır?
Son olarak, “Istırap çeken kul”un net bir şekilde anlaşılabilmesi için Yeşaya 53.bölümü çevreleyen bölümleri dikkatle incelemek esastır. Yeşaya 53.bölüm’ün bağlamı Peygamber’in İsrail ulusundan tekil olarak bahsettiğini hemen ortaya koymaktadır.
Sadece birkaç misyonerin Yeşaya’nın 52. ve 54 bölümlerine 53.bölüme olduğu kadar aşina olmaları bir trajedidir. Herhangi bir kitabı, 53. bölümden başlayarak okumak sorun çıkaracaktır. Hele Tanrı Sözü olan 66 bölümden oluşan bir kitabın 52. ve 54. bölümü hakkında hiç fikir sahibi olmayıp, sadece 53. bölümü okumak, kitabı anlamak konusunda ne kadar yardımcı olabilir?
Bunun sonucu olarak dengesiz bilginin ortaya çıkması kaçınılmazdır.
Yeşaya 52 ve 54. bölümlerin ikisi de Yeşaya 53.bölümün Hristiyanlaştırılmasına karşı bir delil olarak durmaktadır. Bugüne kadar, bu bölümleri hafızasından okuyabilen bir Hristiyan ile karşılaşmadım. Fakat, Yeşaya 53. Bölüm hakkında bu söylenemez. Evanjeliklerin duraksamadan yürekten söyleyebilecekleri bir bölümdür.
Yeşaya 52’den 54’e kadar olan ilişki açıktır; çünkü Yeşaya 53’in teması, şiirsel yapısı ve motifi, Yeşaya 52 ve 54’ün tasvir edici dilini yakından taklit etmektedir. Yeşaya 53’te olduğu gibi, Yeşaya 52 ve 54, İsrail’i tekil halde, yabancı ulusların kötülüğünün bir sonucu olarak ıstırap içindeki bir masum olarak açıkça tanımlamaktadır. Ek olarak, bu heyecan verici bölümlerin üçü de, İsrail’in zalim uluslardan görkemli kurtuluşunu canlı bir şekilde tasvir etmektedir.
Örneğin, Yeşaya 52: 4’de Peygamber “Asurlular’ın onu (İsrail’i) boş yere ezdiğini” anlatmaktadır. Yeşaya 52’deki bu ana tema, İsrail ulusu – (tekil halde) diğer ulusların elinde masumca acı çekti- teması tam da Yeşaya 53. bölümün konusuyla aynıdır.
Yeşaya’nın bu teması sonraki bölümde de değişmeden kalır. Yeşaya 54’te Peygamber, tekil olarak ifade ettiği İsrail’in “ümitsiz”, “terk edilmiş” ve “acı çektirilmiş” olduğunu anlatır. Bunlar önceki bölümde, 53. bölümde anlatılan İsrail ulusuna ait özdeş tariflerdir. Aslında, bu bölümlerden yani 52. ve 54. bölümlerden çok açık bir şekilde açıkça görüleceği üzere, Yeşaya, 53.bölümde Yahudi halkının inançlı, sadık kalanlarından bahsetmektedir. Birçok Hristiyan yorumcu da, İsrail Ulusu’nun Tanrı’nın “Istırap Çeken Kulu” olduğunu kabul etmektedir.
İbrani Hristiyanlar, Yeşaya’nın kitabı Yeşaya 53. bölüm ile olduğu kadar Yeşaya Kitabı’nın tümü ile aynı hevesle meşgul olsalardı, birçoğu atalarının inancından vazgeçerdi. Yıllar geçtikçe çok sayıda İbrani-Hristiyan bana döndü ve sonunda kiliseyi terk etmeye karar vererek, dediler ki: “11 yıl önce katıldığımda bu cevaplarla neden orada değildiniz?”
Yanıtım her zaman aynıydı: “Sorularınıza verilen cevaplar hep oradaydı, ben sadece Kutsal Kitap’ı öğretiyorum.”