Hristiyan misyonerlerine göre, Matta İbranice עַלְמָ֗ה (almah) kelimesini “bakire” olarak tercüme ederken Yeşaya Kitabı’nın Septuaginta çevirisine atıf yapıyordu! Söz konusu misyonerlere göre, Yahudi din adamları 2200 yıl önce, Septuaginta adı verilen İbranice Kutsal Metinler’in Yunanca tercümesini yaparken, Yeşaya 7:14’te “bakire” kelimesinin karşılığı olan παρθένος (“parthenos”) kelimesini kullanmışlardır. Bu nedenle, orijinal “almah” kelimesi de “bakire” olarak anlaşılmalıdır. Onlara göre, Matta, İsa’nın bakireden doğumu hakkında Yunanca yazdığı için, orijinal İbranice metinden değil, Septuaginta’dan alıntı yapıyordu.
Bu iddia, ilk başta, biraz araştırana kadar akla yatkın gelmektedir. Öyle ya, Matta Yahudiler tarafından yapılmış bir tercümeye atıf yapmaktadır. Kalplerinde peçe olduğu için göremeyen kör, içlerinde Tanrı sevgisi olmayan engerek soyu Yahudiler ise kendi yaptıkları tercümeye bile itiraz etmektedir!
Oysa bu iddia tümüyle hatalı ve yanıltıcıdır. Orijinal Septuaginta, yalnızca Tora’nın (Musa’nın İlk Beş Kitabı) Yunanca çevirisidir! Dolayısıyla, misyonerlerin sürekli olarak iddia ettiği gibi, Yeşaya Kitabı, binlerce yıl önce eğitimli Yahudiler tarafından tercüme edilmiş Septuaginta’nın bir parçası değildi. Aksine, Yeşaya Kitabı, Yahudi Kutsal Metinleri’nin ikinci kısmı olan Peygamberler’in bir parçası olup, yüzyıllar sonra Kilise tarafından biçim verilecektir.
Bugün, hem Hristiyan hem de Yahudi bilim adamları tarafından kabul edilmektedir ki, orijinal Septuaginta veya “Ön- Septuaginta”, sadece Musa’nın Beş Kitabı’nın çevirisiydi. Septuaginta’ya yapılmış olan ilk atıf, M.Ö. 2. Yüzyıl’daki Aristeas’ın Mektubu’nda olup, Septuaginta’nın yalnızca Yaratılış, Mısır’dan Çıkış, Levililer, Çölde Sayım ve Yasa’nın Tekrarı kitaplarının çevirisi olduğunu onaylamaktadır! Birinci yüzyıl tarihçisi ünlü Josephus Flavius, Ptolemy Philadelphus’un hükümdarlığında, yalnızca Yasa’nın (Tora’nın) tercüme edildiğini belirtmektedir. Aynısı Talmud’da da belirtilmektedir.
Hatta, Yunanca Hristiyan İncili’nin Latince çevirisi olan Vulgata’nın başlıca çevirmeni, Kilise babası, Jerome, Yahudi Kutsal Metinleri’nin bir parçası olan Tarihler Kitabı’na yazdığı önsözde, yaşadığı dönemde (M.S. 347 -420), Kutsal Kitap’ın en az üç farklı Yunanca tercümesi olduğunu belirtmektedir. Bu Yunanca tercümeler içerisinde Septuaginta yoktur. Bu üç çeviri şunlardır:
Üçüncü yüzyıl teologu Origen çevirisi
Hesychius’un Mısır Tashihi
Lucian’ın Suriye Tashihi
Dolayısıyla, Yahudi Kutsal Metinleri’nin birçok Yunanca çevirisi vardı ve her biri Yahudi olmayan kişiler tarafından düzenlenmişti. Bugün elimizde bulunan tüm Septuagintalar, Hesychius ve Hristiyan teologlar Origen ve Lucian tarafından yapılan düzeltmelerden türetilmiştir. Bugün, yayınlanmakta olan Septuaginta, Kilise tarafından Hristiyan öğretileri ile uyumlu bir “Eski Antlaşma” üretmek için ısmarlama yapılmıştır. Sonuç olarak, Yahudiler ibadetlerinde veya dini çalışmalarında Septuaginta’yı asla kullanmazlar, çünkü; tamamen bozulmuş bir metin olduğu bilinmektedir.
Tanrı, tercümeye mi ihtiyaç duyuyor?
Elimizdeki Septuaginta’nın Kilise’nin bir ürünü olmasıyla birlikte, Hristiyan misyonerlere şu temel soruyu yöneltmeliyiz: Tanrı, niçin Kutsal Kitap’ın Yunanca çevirisinden alıntı yapsın?
Hiçbir dindar Hristiyan, Matta Kitabı’nın insan üretimi olduğuna inanmaz. Misyonerler, Matta Kitabı’nın İlahi ilham ile, göksel soluk ile yazıldığını iddia ederler. Bir defasında bir pastör Rabbi Tovia Singer’a “Matta, yüceltilmiş bir yazmandan daha fazlası değildi” diyerek taş atmıştı. Kilise, Kutsal Ruh’un Matta’ya her kelimeyi tek tek dikte ettiğini söyler! Bu iddia, devasa bir soruyu getirir: Kutsal Ruh, neden Septuaginta’ya ihtiyaç duydu? Üçlü Birlik’in üçüncü kişisi, İbranice metinleri anlayabilmek için Yahudi Kutsal Metinleri’nin Yunanca tercümesine mi ihtiyaç duydu? Üçlü Birlik’in üçüncü kişisi Matta’ya Yeşaya ile ilgili peygamberlikleri tek tek yazdırırken, İbranice orijinalini unuttu mu ki, Yunanca tercüme Septuaginta’dan alıntı yaptı?
Bir yandan Matta Kitabı’nın ilahi esinle yazılmış olduğunu iddia edip, bir yandan da Kutsal Ruh’un, Kutsal Kitap’ın Yunanca tercümesine bakmak zorunda oluşu akıl dışıdır.
Son olarak, Yunanca παρθένος (“parthenos”) kelimesinin, “bakire” anlamına gelmesi zorunlu değildir. Aslında, Septuaginta, aynı kelimeyi Yaratılış 34:2-4 ayetlerinde tecavüze uğradıktan sonra Dinah için kullanmaktadır. O halde, Dinah nasıl bakire olarak tanımlanabilir?
Kutsal Kitabınızı bilin!
Kutsal Kitabınızı bilirseniz, kimse inancınızı ve Tanrı ile olan bağlantınızı çalamaz.
Kaynak: Let’s Get Biblical – Rabbi Tovia SINGER